Sessizlik Öyküleri

3 | Başkanım Demeyin de Ne Derseniz Deyin

24 Haziran 2021

Öykü: Üçüncü Bölüm | Başkanım Demeyin de Ne Derseniz Deyin | Yazan: Hakan Özbek

 

Bu hikayede geçen kişi ve kurumlar çoğu zaman hayal ürünüdür.

 

İndeks

1. Bölüm: Başkanı Aradım, Buraya Geliyorlar
2. Bölüm: Abiler Dikkatli Olun, Başınıza İş Açacak Bunlar
3. Bölüm: Başkanım Demeyin de Ne Derseniz Deyin
4. Bölüm: Eğlenceli Bir Parti
5. Bölüm: Kaybetmenin Pek Çok Şeklinden Biri

 
 

Kahvede çıkan kavgadan sonra insanlara kulak vermeye başlamıştık.

Polisin uyarısından sonra her birimiz dağılmış, hakkımızda konuşulanları araştırıyorduk. Bu ülkede merkezde yer almayan her şeye şüpheyle yaklaşılırdı ve durum Hıdırlı’da da farklı değildi. Biz de merkezden epeyce uzaktaydık. Merkezde kim varsa bize dolandırıcı gibi geliyordu. Belki gerçekten öyleydi, belki de öyle değildi. Ancak onlara sorduğunuzda en dürüst onlardı. Sadece onlar.

Mesela iki dönem önce Bağımsız Teşkilat Partisi ilçeye berbat bir heykel yaptırmıştı. Bir heykel sanattan ne kadar yoksun olabilirse, bu heykel o kadar yoksundu. Üstüne üstlük bu heykel için neredeyse milyon liraya yaklaşan para çıkmıştı belediyenin kasasından. Kimse de hesabını sormamıştı. Partinin yerel temsilcilerinden bazıları heykel ihalesinin ardından nasıl olduğu bilinmez, yeni yatırımlar yapmıştı. Tabii ki kimse bunun hesabını da sormamıştı. Bu seçimler öncesinde ise Bağımsız Teşkilat Partisi, belediye kaynaklarının israf edilmesinin önüne geçeceklerini, diğer partilerin hatalarına düşülmeyeceğini söylemişti. İnsanlar yine alkışlamış, neredeyse kimse “Kardeşim siz değil miydiniz bu heykele milyon liralar harcayan?” dememişti.

Şimdi ise bizim burada teşkilatlanmamızdan rahatsız olanlar vardı. Sanki 70’lerdeymiş gibi anarşist diyorlardı mesela. Sonra terörist, bölücü, rejim düşmanı ve daha bir sürü kötü şey. Halbuki ben terörist değildim. Tarık’ın da öyle olmadığını biliyordum. Ayrıca biz de pek çok seçimde, mecburen merkezdeki partilere oy vermiş ve o zamanlar terörist olarak görülmemiştik.

Bu duyumları aldıkça biz de insanlara durumu anlatıyor, partinin ilçe teşkilatının açılışına davet ediyorduk. Hatta sonrası için çeşitli seminerler, etkinlikler planlıyorduk.

Sonunda beklediğimiz gün geldi. Tüm hazırlıklar her şeye rağmen eksiksiz tamamdı. Hepimiz büyük bir heyecanla benim meyhanede toplanmış, o günün iş bölümünü yapmıştık. Tarık ile ben havalimanında partiden gelenleri karşılayacak, Niyazi ve Osman ise mekanda son hazırlıkları yapacak ve bizim gelmemizi bekleyecekti. Diğer taraftan parti teşkilatı olacak ofisi de kiralamış, temizlemiş, mobilyalarını döşemiş, açılışa hazır hale getirmiştik.
 

*

 

Havalimanında konuştuğumuz alanda, partiden gelenleri beklemeye başladık.

Yola erken çıkmamıza rağmen, gecikmemek için çok hızlı gitmiş, bu sefer orada beklemeye başlamıştık. Tarık sigara üstüne sigara yakıyor, her yaktığında bana da uzatıyor, ayaklarımızla ritim tuta tuta bekliyorduk. Bir süre sonra beklediğimiz partililer havalimanından dışarıya çıktı. Onlar bizi tanımasa da biz onları ekranlardan, gazetelerden tanıyorduk. Sigaralarımızı fırlatıp hızlıca yanlarına gittik. Çantaları almak istedik, vermediler. Üstüne üstlük “O sigaraları yere atmasaydınız keşke” diye ayar verdiler. Hemen izmaritleri kaldırıp çöpe attık. Beklemiyorduk ama parti başkanı Haydar Tozyutan da karşımızda duruyordu. Parti heyetini aracımıza buyur ettik.

Yol yorgunluğu gözünden okunuyordu başkanın. Koltuğu biraz geriye doğru yatırdım, “Başkanım daha 2 saat yolumuz var, isterseniz siz dinlenin güzelce.”

“Ayıp olmasın size?”

Tarık kafasını yukarı doğru salladı, “Yok başkanım ne ayıbı? İnsan değil misiniz, yorulacaksınız elbette. Biz varınca sizi uyandırırız.”

“Çok sağolun, gerçekten koşuşturma yordu bizi de. Ancak sizden bir davet gelince de çok sevindik. İki saate çivi gibi oluruz.”

Tarık yeniden bir sigara yaktı, ardından başkana döndü, “Müsaade var mı başkanım?”

“İç tabii, iç. Hatta ben de yakayım bir tane, sonra uyurum. Ama önce şu ‘başkanım’ lafını bir tarafa bırakalım arkadaşlar, olur mu?”

Başkan da yakınca ben de bir sigara yaktım. Sonra heyetten arkadaşlar da yaktı, yola koyulduk.

“Size nasıl seslenelim başkanım?”

“Haydar deyin, Haydar abi deyin, Haydar kardeş deyin, yoldaş deyin… Başkanım demeyin de ne derseniz deyin.”
 

*

 

2 saatlik yolculuğun ardından Hıdırlı’ya geldik.

Dosdoğru bizim meyhaneye geçip orada öncelikle parti üyesi olacak arkadaşlarla bir araya geldik. Başkanın arabadan inmesiyle birlikte alkış sesleri yükselmeye başladı. Hemen yemekler verildi, tanışıldı, ilk izlenimler paylaşıldı. Samimi bir aile ortamındaki bu toplanma gayet keyifli geçmişti. Şimdi sıra parti teşkilatına geçmeye gelmişti. Orada haliyle daha kalabalık bir grup bizi bekliyordu. İlgisi olanlar, olmayanlar, o an denk gelenler… Her kesimden insan oradaydı. Bu topluluk bizim Hıdırlılılarla ilk buluşmamızdı, hepimiz başkanın söyleyeceklerini çok önemsiyorduk.

Haydar Tozyutan parti binasının önüne kurduğumuz kürsüye çıktı, toplanan insanlara uzunca bir göz gezdirdi. Ardından herkese teşekkür edip, başladı konuşmaya:

“Artık Hıdırlı’da emekçilerin, çiftçilerin sözü geçecek. Mücadeleyi hep birlikte büyüteceğiz. Burada çok hızlı bir şekilde teşkilatlanmayı başardınız. Biz değişime kendimizden başlayacağız. Hepimiz birlikte önce ilçemizi, ardından ülkemizi değiştirecek, hayalini kurduğumuz, emeğin el üstünde tutulduğu topraklar haline getireceğiz. Ne kadar örgütlenirsek o kadar iyi arkadaşlar. Çünkü bir araya gelmezsek, gücümüzün de farkında olamayız! Burada sizler sömürü düzenini yıkacaksınız, aynı masallardan sıkılanlara gerçeklerden bahsedeceksiniz. Buradan tüm ülkeye sesleniyorum; biz bu ülkeyi dönüştüreceğiz ve o gün herkesin yüzünü güldüreceğiz!”
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Hakan Özbek
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Mert Divan 24 Haziran 2021 at 10:36

    Değişmenin bu kadar kolay olduğu bir ülkede özüne dönme çabası ne kadar zor olabilir?

    • Yanıtla Hakan Özbek 15 Ağustos 2021 at 21:42

      Sanırım bizim düşündüğümüzden çok daha zor.

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan