Açık Pencere

Kadın Sesi | 6

20 Mayıs 2022

Yazı: Kadın Sesi | 6 | Yazan: Şen Sevgi Erişen

 

İndeks

Kadın Sesi | Füruğ
Kadın Sesi | 1
Kadın Sesi | 2
Kadın Sesi | 3
Kadın Sesi | 4
Kadın Sesi | 5
Kadın Sesi | 6

 

Sevmenin Unutulmaması Üzerine | 3 | Beklentiler, Yargılar, Seçimler

Adam beklediği gibi yakışıklı değildi ama oldukça sevimli ve iyi giyimliydi. Daha kafeye girip sandalyelerine oturur oturmaz kadın kendini tuhaf hissetmeye başlamıştı bile. Alışık olduğu bir şey değildi bu yaptığı. Hatta ilk kez yaşıyordu bunu. Ama kısa bir süre sonra kasılmış kaslarının rahatlayıp gevşemesine yol açacak sürükleyici bir sohbetin içinde buldu kendini.

Ya adam neler yaşıyordu kendi içinde?

İlk düşüncesi ‘Bir talih kuşu kondu başıma’ türünden olsa da –çünkü kadın hem eğitimli hem de göz alıcı bir güzelliğe sahipti- konuşmaya devam ettikçe ‘Yok yok, bu kadın bana bir numara büyük’ demeye başladı. Konuşmaları devam ettikçe de ‘Kadının istediği ben değil, bir erkek hiç değil ama ne olduğunu bulamıyorum’ diye soruyordu. Konuşmalarının sonlarına yaklaştıklarında adamın sesi kısık kısık çıkmaya başlamıştı. Büyük bir ihtimalle, hem hayret edip hem sakin görünmeye çalışması hem şüphe edip hem de güvenmesi ve tüm bunların saniyeler içinde olup bitmesinin sonuçlarıydı bu. Kadının sesini ilk duyduğunda etkilendiğini göz ardı ettiğini fark etti konuşurlarken. Hayatında duyduğu en buğulu ses buydu sanki de ama iş güç işte sırası mıydı şimdi?

Konuşurken onu incitmeden saygıyla karşılık vermeye giderek daha çok özen göstermeye başladı. Kadın da onun bu nazikliğinin farkındaydı. Sadece sesi değil; mimikleri, el kol hareketleri, gülümsemesiyle onu ümit etmediği kadar etkilemişti adam.

İkisi de yalnızdı. Ama ikisi de bir ilişkiye başlamaya hazır değildiler. Yoksa hazır değilmiş gibi mi yapıyorlardı?

Onların kendileri bile bu sorunun yanıtını bilmiyorlardı büyük ihtimalle.

O gün birbirlerinden ayrılmadan kadın birkaç şiirini okudu. Adam da telefonundaki birkaç fotoğrafını gösterdi kadına. Birbirlerinin süren giden hayatıyla ilgilenmediler. O gün neler olup bittiğine odaklandılar. Neler oluyordu gerçekten de?

Kafenin garsonu onları sevgili zannetmiş gibi gülümsedi, camın dışında gelip geçen insanların üzerindeki giysilerindeki sarı, turuncu, mavi renkler içeriye masalarının üzerine süzüldü, kahve makinesinden hoş bir kahve kokusu karıştı havaya. Kokular, renkler, gülüşme sesleri içinde başlayan konuşmaları geçmişle hiç alakası olmayan yepyeni, taze bir zamanın başlangıcı gibiydi.

Gerçekte de öyle miydi?

Zihinlerindeki geçmiş deneyimlerin tortularından, kendileri ve diğerleriyle ilgili yargılardan, türlü çeşit yaptıkları gizli açık anlaşmalardan sıyrılmadan “yeni bir zaman” yaşamak mümkün müydü?
 

*

Hayatlarımızda çok önemli bir yeri olan bu sorunun altını çizip unutmadan devam edelim mi hikâyemize?
Evet, nerede kalmıştık efem?

*

 
Kalkmadan önce kadın ısrarla kahve paralarını ödemek istedi. Adam kabul etmedi. Birlikte kafenin dışına çıkıp vedalaştılar.

Kadın eve gelince her zamanki gibi yazmaya başladı.

Adam o gün bir türlü kendine gelemedi. Dükkânda şaşkın şaşkın dolandı. Akşam eve gelir gelmez epeydir eline almadığı günlüğünü çıkardı. En son yazdığı sayfayı buldu. 2 yıl önce annesinin öldüğü günkü yazısını buldu.

‘Annecim benim mutlu olmamı bir yuva kurmamı çok istemişti’ diye geçirdi içinden. Boğuk bir sesle “Annem; Allah rahmet eylesin” dedi.

Bu akşam kız kardeşine akşam yemeğine davetli olduğunu hatırladı. Telefon açıp gelemeyeceğini söyledi. Gündelik konuşmalarla bugünün büyüsünü bozmak istemedi. Kadını tekrar aramak isteğini zorlukla bastırdı. Ama onun aramasını çok istedi. Bir yıldır sarılamadığı kadar büyük bir sevgiye sarılıp uykuya daldı. Rüyaları… Baygın kokular içerisinde kadının saçlarına süründüğünü görüp kâh kasıldı kâh gevşedi. Sabahı sabah etti ve daha hava ağarmadan giyinip, dışarıya çıkıp uzun uzun yürüdü ama kadını aramadı. Üstelemiş gibi olmak istemiyordu, kadının aramasını istiyorsa böyle bir süre daha beklemeliydi.
 

*

Şimdi gelin beraberce bu hikâyeye kısa bir ara verip yine kendi aramızda konuşalım.
Önce her ikisinin de yazdıklarını okuyalım isterseniz.

*

 

KADIN

Yüzmek güzeldi taze, yeni, henüz ılınmamış soğuk bir denizde. Bir kahve içmeye gittik hiç yaşamadığımız bir şekilde. Bunların getirisi ne oldu, bak bakalım yüreğine. Gidene de eyvallah, gelene de.

Güzel bir gündü, şükürler olsun. Gizem, tereddüt, şüphe ve kontrol düzeyim oldukça dengeliydi. Karşı tarafı etkilediğimin farkındaydım. Bunun en büyük sebebi iletişime açık olmam ama istediğim ölçüde, istediğim zaman ve yere dair kontrol konusunda esnek görünmemdi. Ondan gelecek tepkilere vereceğim her türlü cevap da buna dahildi. Örneğin elimi tutmak istese o an karar verecektim tutmasına ya da tutmamasına. Oraya gitmeden önce hissettiğim omzuna dayanma isteğim yola çıkarken azalmıştı. Buna sebep adamı görmem değil, benim yola çıkınca değişen enerjimdi. Bunu yapabildiğimi görmek, seçimlerimin oyuncusu olmak… Beni esasında rahatlatan sırtımı dikleştiren sebep buydu.

Yargılarım:
  1. Yanlış anlaşılacağımı düşünmek
  2. Bir erkeğin ayağına gitmek
  3. Tanımadığım biriyle kahve içmek
  4. Evli olmasından çekinmek
  5. Kahve parasını ona ödetmemek
Beklentilerim:
  1. Sesi gibi tipi hoşuma gider
  2. Benden hoşlanır
  3. Beni tekrar arar
  4. Yaşı benden büyüktür
  5. Eğitimlidir

Şimdi tüm yargı ve beklentilerimi İPTAL ediyorum. Bunların doğru ya da yanlış olduğuna neden ve nerede karar verdiysem, en önemlisi de “nerede, ne zaman kimden öğrendiysem” “kimden aldıysam”. Yargılar benim bir yerlerde birilerinden öğrenip sonra da “tutunduğum yaşam kalıplarımdı”. Bunları yıkmadan “özgürmüş” gibi yapıp özgürleşemiyorum.

Seçimlerim ve Yarattıklarım:
  1. Tekrarlanmasını istemediğim bir ilişkiyi seçmek ve yaratmak. (Tekrarlanmasını istemediğime nerede ve ne zaman karar verdim yani tekrara karşı bir direncim mi var? Eğer varsa bu tekrarlara yol açacaktır.)
  2. Kendime ait bir evreni seçmek ve yaratmak. (Bunu her an, her seçimimizde yapıyorum zaten farkında olmasam da.)
  3. Bir düşüncemden bir “eylem” yaratmak. (Bunu da çoğu zaman yapıyorum fakat bu sefer akış ya da rutin dışı bir eylem)
Sorularım:

Tekrardan kaçınmam bende oluşmuş bir dirençse bunu “temizlemeliyim” ama eğer bir tespitse sorun yok! Şimdi hemen tekrarla ilgili tüm yargılarımı iptal ediyorum.
 

ADAM

Bugün, her gün gibi başlayıp sonradan çok değişti. Hayatımda bir kadınla baş başa oturmadan geçen uzun bir süreden sonra ilk kez yan yana oturdum. Hem de çok güzel, çekici bir kadınla. Bunu kimsenin bilmemesi de ayrıca içimi gıcıklıyor. Gizli buluşma! Sevgili arkadaşım İsmail’le paylaşırım en kısa zamanda. Sadece onunla…

Ah, ah! Onun beni ipek gibi yumuşacık öpeceğinden eminim. Dudaklarındaki pembe parlaklığı düşündükçe diriliyorum. Aman Allah’ım! Nasıl da istedim onu. Konuşurken gözlerimi kontrol etmekte zorlandım. Hele son dakikalarda kulaklarını görünce o kırmızı küpelerini yutmak istedim. O ne hisseti acaba? O da beni istedi mi? Benim evime davet edebilirim. Ne kadar heyecanlanıyorum Allah’ım. Bu zamana kadar neden bekledim acaba? Yok dedim, yok olmaz artık bu yaştan sonra… Ama beraber olacağım bir kadını ne kadar da özlemişim. Yakından görüp konuşmak bile beni bu kadar etkiledi. Bir de aynı yatağa girmek… Çok güzel olurdu. Hayâli bile tüm bedenimi titretmeye yetti.

Onu aramalıyım?
Onu yemeğe çıkarmalıyım.
Onu öpmeliyim.
Onu…

İki Gün Sonra. Akşam.

“Pamuk, gel canım. Maman hazır.”

Kadın bir yandan kulağına dayalı telefonu dinlemeye çalışıyor diğer yandan da ayağının ucuyla kedinin mama kabını yerleştirmeye çalışıyordu. Telefonun hoparlörünü açtı masanın üzerine koydu. Ses yankılandı. Düzgün ve hararetli bir konuşma sesi duyuldu birdenbire odanın içinde:

“Bu ödevini bir süre daha sürdürmelisin bir tanem. Madem iyi ve yeni bir ilişki istiyorsun öyleyse bu egzersizleri yapmalısın. Özgür bir ilişki için önce senin özgürleşmen gerekiyor. Bunun için en önemlisi düşüncelerinin özgürleşmesi. Yani yargıların, kendi kendine ya da başkalarıyla yaptığın açık gizli anlaşmaların… Bunları bir bir fark edip “iptal” edeceksin.”

“Biliyorum ne yapmam gerektiğini artık. Ama hâlâ kaçış noktalarım var, biliyorum.”

“Acelesi yok, onlar bir bir temizlenecekler.”

Telefonu kapatırken aklından şu sözler geçiyordu:

“Tekrarlardan kurtulmanın yolu yeniyi, hiç denenmemişleri denemekten geçer” diye bir söz var mıydı, yoksa… yoksa bu bana mı ait?

Ellerini avuç içleri birbirine bakacak şekilde birleştirip alnının ortasına hafifçe başını eğerek değdirdi. Gözlerini yumup kısık bir sesle konuştu:

“Tekrarla ilgili geçmişte yaptığım tüm kararlarımı yargılarımı anlaşmalarımı iptal ediyor, geldiği kaynağa bilinç ekleyerek iade ediyorum. Yeniyi, kendimi ve yaratımlarımı alıp kabul ediyorum. Gelecek bana mucize, neşe ve ihtişamla gelsin!”

Kadın, kendi gelişimi için yaptığı ciddi bir çalışmada verilen ödevini yapmıştı. Bu akşam da “yeni nesil” duasını ettikten sonra içi huzur dolu yatağa girdi.
 

*

Bu hikâyeye devam edersek pek çok seçenekten birini seçmem gerekecek… Hikâyemizdeki kadın bu metotla bir yerlere varacak ya da varmayacak, adamı bir daha görecek görmeyecek, bir ilişkiye başlayacaklar ya da başlamayacaklar… Bu böyle uzayıp gidecek. Maksat hikâye yazmak ya da okumak değil. Benim açımdan söylüyorum elbette.

Şimdiye kadar sizin okuduğunuz benim de yazdığım bölüm bayağı bir mesaj yüklü. O yüzden ben burada bırakmak istiyorum yazmayı.

Sizin hikâyenin devamını merak ediyor olmanız beni çok mutlu eder. Ama ben; yazılanlar üzerinde düşünmenizi, tekrar tekrar hatırlamanızı tercih ederim. Bu hikâyeyi “başka birinin hikâyesi” olarak değil de kendi hikâyeniz olarak okusaydınız ne düşünürdünüz? Sizin hikâyeniz belki de bundan çok daha ilginçtir. Belki de hiç “tekrar” yaşamamışsınızdır? Belki de yaşadığınız “tekrarları” seviyor ya da seçiyor, onların dışında başka bir şey yaşamak istemiyor ya da yaşamayı seçmiyorsunuzdur. (Bunlardan hangisi olduğuna siz karar verin.)

Son olarak, tekrar etmenizin size iyi geleceğini düşündüğüm cümleleri aşağıya çıkarıyorum.

İyi okumalar iyi tekrarlar.

*

 

⭐︎ … ile ilgili geçmişte yaptığım tüm kararlarımı, yargılarımı anlaşmalarımı iptal ediyor geldiği kaynağa bilinç ekleyerek iade ediyorum.

Açıklaması: Bizde var olan düşüncelerin birçoğunu başkalarından almış, kabul etmiş oluyoruz. Tam olarak bize ait olmadığı için de bize yük oluyorlar. En iyisi onları enerji alanında geldikleri gibi geri göndermek. (Bilinç ekleyerek elbette.) Bu mümkün mü sorusuna en güzel cevap bunu uygulayıp (söyleyip) sizin görmeniz olacaktır.

⭐︎ Yeniyi, kendimi ve yaratımlarımı alıp kabul ediyorum. Gelecek bana mucize, neşe ve ihtişamla gelsin!

Açıklaması: Kendi seçimlerimizi yaşamaktansa korkarsak “korkulanı” yaratmış da oluyoruz. “Gelecek” için seçimlerimizi sıralıyoruz; gelecek bana nasıl gelsin? Cevabı da veriyoruz; mucize, neşe ve ihtişamla gelsin.

⭐︎ … bir tespitse sorun yok! Şimdi hemen … ile ilgili tüm yargılarımı iptal ediyorum.

Açıklaması: Bir konuda içsel bir direnç taşıyorsak onu yok edemiyor ya da farklı bir şeye dönüştüremiyoruz. Bazen “iyi” kabul ettiğimiz şeylere de direnç gösterebiliyoruz. Nasıl mı? Onu sabitleyerek! Çiviyle duvara asarak. Ve böylece daha iyisinin olmasını da engellemiş oluyoruz.

⭐︎ … yargı ve beklentilerimi İPTAL ediyorum. Bunların doğru ya da yanlış olduğuna neden ve nerede karar verdiysem, en önemlisi de “kimden aldıysam” o kişiye bilinç ekleyerek geriye gönderiyorum.

Açıklaması: Bir vakitler yaşadığınız, gördüğünüz olayların etkisini hâlâ üzerinizde taşıyorsunuz. O zaman o yer ya da kişilerle yaptığınız bir içsel anlaşmayı hâlâ sürdürmeye çalışıyorsunuz. O günkü yargı, karar ve anlaşmalarınızı bugünlere taşımış oluyorsunuz. Bunları fark ettikçe sözlü olarak “iptal” kelimesini kullanmayı denemek ister misiniz?
 
 
Şen Sevgi Erişen
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan