Satır Arası

Hayatın Kırılma Noktaları

1 Mart 2024

Yazı: Hayatın Kırılma Noktaları | Yazan: Aile Danışmanı Nalan Erpolat

Herkes her gün, hayatın her alanında sayısız olay yaşıyor. Kimi iyi, kimi kötü. Kimi çok sakinleştiren, kimi çok heyecanlandıran. Kimi çok sevindiren, kimi çok üzen. Kişinin hayata bakışı da bunların tümü birleştiğinde oluşuyor. Sonra yeni tecrübelerle insan değişiyor ve dönüşüyor.

Sakin Hayatlar ve Gelişim

Hayatları sakin ilerleyen bireylerin rutinleri daha çok, alışkanlıkları daha katı olabiliyor ve rutinlerinin olmadığı bir dünya akıllarına bile gelmeyebiliyor. Bu durumda da ne rutinlerinin güzellikleri yeteri kadar fark ediliyor ne de rutinlerin kendilerine verdiği zararlar anlaşılabiliyor. Yani bu durumda değişim, dönüşüm daha da önemlisi gelişim pek olamıyor.

Hayat ilerledikçe bireyin yolunda gittiğini düşündüğü her şey geçmişe dönük güzel hatıralar olarak akıllara kazınıyor. Fakat gelişmek biraz hayatın kırılma noktalarıyla kendini gösteriyor.

İnsan ne kadar güçlü olduğunu, neyle ne kadar mücadele edebileceğini ve kendi sınırlarını ancak hayatta bir şeyler raydan çıkınca fark ediyor.

Anna Karanina romanı şu cümle ile başlar: “Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.”

Yani kalıcı hikâyeler, kahramanlıklar, büyük aşklar, dinlenmeye ya da yazılmaya değer her şey sıradanın dışında olandır.

Kötü Olanı İstemek mi?

Gerçekten olumsuz olanların insanı geliştirmesi demek, elbette insanın kötü olanı istemesi ve sonunun kötü olacağını bile bile felaketin içine atlaması demek olmamalıdır. İnsan kendini kötü olabilecek şeylerden mutlaka korumalıdır. Fakat bireysel iradelerinin dışında her türlü kötü şeyin hayatın içinde yaşanma ihtimalinin olduğunu herkes bilmelidir ve kimse hayatını etkileyecek kadar bu ihtimallerden korkmamalıdır.

Kötü ihtimaller gelmeden onlardan korkmak demek, bu ihtimallerin sonuçlarını çok büyütmek demektir. Genellikle, insanlar kötü duygularla başa çıkma konusunda, tahmin ettiklerinden daha güçlüdürler. Bu sebeple “Ya öyle olursa, ya böyle olursa” gibi korku cümlelerini çok kurmak bireyin gereksiz yere hayat enerjisini düşürmesidir ve bugünü gerektiği gibi yaşayamamasıdır.

Kötü durumla karşılaşıldığı zaman ise esnek olabilmek ve bunu hayatın tamamen kararmasına sebep olarak görmek yerine, gelişim için bir basamak gibi görebilmek önemlidir. Her kötü olay bir kırılma noktasıdır ve her kırılma noktası insana farklı bakış açıları kazandırır. İnsanı olgunlaştırır, güçlendirir ve farklı bir açıdan bakabildiği takdirde kişinin hayat hikâyesini zenginleştirir.

Zengin hikâyelerin parçası olmaktan korkmamak, hayatı daha anlamlı kılar.
 
 
Nalan Erpolat
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan