Satır Arası

Kabul

16 Aralık 2022

Yazı: Kabul | Yazan: Yaşam Koçu Nalan Erpolat

Dünyada her şey bir dengeye oturmak zorunda diye herkes söylüyor ama bu dengenin tam olarak ne olduğunun, nasıl dengede olunabileceğinin, bu dengenin tam olarak ne için gerekli olduğunun açıklaması neredeyse hiç yapılmıyor ya da yapılamıyor. Çünkü “Dengede kal” ya da “Anda kal” demekle bu olmuyor.

Hayat büyük bir mücadele, bazen daha rahat günler olsa da bazen bu mücadele içinde çok yüksek dalgalarla boğuşmak durumunda kalınılıyor. Yüksek dalgalarla karşılaşmak demek dalgaların içine düşüncesizce atlayıp sağ çıkmaya çalışmak demek değildir. Çünkü sonunda büyük bir olasılıkla dalgaların içinde boğulur birey. Boğulmayıp sağ çıksa da kalan ömrüne, hep sızısını hissedeceği kalıcı yaralar eşlik eder.

Dalgaların içine atlayarak boğulmanın tersi de dalgalar hiç yokmuş gibi yapmaktır. Boğulmamak ya da yara almamak için dalgaları yok saymak da çözüm değildir. Birgün mutlaka o görmezden geldiği dalgalara yakalanacaktır ve hazırlıksız olduğu için dalgaların içinde kaybolup gidecektir.

Denge, işte tam da burada önemini gösterir. Yapılması gereken, dalgalara atlamak ya da dalgaları yok saymak değil, dalgalara rağmen ve dalgalarla beraber yaşayabilmektir. Yani dalgaları kabul etmektir.

Kabul Etmek

Kabul etmek, hayatın kolaylıklarını, zorluklarını, olduğu hâliyle değerlendirebilmektir. Kabul edebilen insanların duygu farkındalık yetenekleri çok daha fazla olur çünkü duygularını da kabul etmeyi bilirler. Duygularını kabul edenler de duygularını yönetebilirler.

“Kabul” konusunu içselleştirebilmiş bireylerin iletişim becerileri de bir hayli yüksek olur. Çünkü kendilerini ve hayatın unsurlarını olduğu gibi kabul edebilen bireyler, diğer insanları da olduğu gibi kabul edebilirler. Kabul iletişimin en önemli şartıdır.

Kabul Etmek Onaylamak Demek Değildir

Kabul ve onay, bazen birbirinin içine girmiş iki kavram olabiliyor fakat bunlar farklı kavramlardır. Birey, hayat boyu birçok insanla iletişim içinde olur. Bazı insanlar bu konuda daha başarılıdır. İletişimi kuvvetli olan bireylerin ortak özellikleri, diğerlerinin davranışlarını onaylasalar da onaylamasalar da kabul edebiliyor olmalarıdır. Onaylamak asla mecburiyet değildir fakat kabul etmek mecburidir.

Kabul eden birey, gereksiz tartışmalara girmez ve boş yere öfkelenmez; kabul eden birey olumsuz eleştirmez ya da yargılamaz; kabul eden birey empati kurmayı bilir.

Kabul kişilik özelliği değildir, öğrenilebilen bir beceridir.

Kabul, çocukluktan itibaren öğrenilir. Hayatı ve bireyleri olduğu gibi kabul eden çocuklar kabul etmeyi, kabul edilerek öğrenmiş çocuklardır. Ağlaması, gülmesi, mutluluğu, sevinci, hüznü bazen hırçınlığı anlaşılamayan, duygularından ve davranışlarından dolayı sürekli eleştirilen ve hatta aşağılanan çocuklar, kabul etmeyi kolay kolay öğrenemezler. Kendileri de aynı şeklide her fırsatta eleştirecek bir şeyler ararlar. Yetişkin olduklarında da eleştirmekten ve yargılamaktan beslenen bireyler olabilirler. Bu şekilde de sağlıklı iletişim kurmak mümkün olmaz.

Sürekli eleştirdiğini fark eden birey, bu hâlini fark eder ve kabul ederse hangi yaşta olursa olsun diğerlerini de kabul etmeyi öğrenebilir. Edindiği bu yeni yetiyle de hem kendini hem de hayatındaki diğer insanları mutlu edebilir.

Kabul etmek özgürlüktür, dinginliktir, huzurdur. Neyi yapıp, neyi yapamayacağının farkındalığının ön koşuludur. Hayatta, havanda su dövmeden, sadece düzeltebileceklerine odaklanabilmektir.
 
 
Nalan Erpolat
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

1 Comment

  • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 16 Aralık 2022 at 11:07

    Kabul etmek kadar insana iyi gelen ama bir o kadar da direnç gösterdiğimiz bir davranış biçimi yok sanırım. Tekrar hatırlatıp altını çizdiğiniz için çok teşekkürler Nalan Hanım 🙏☀️

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan