Fransız bir kadın, Faslı bir adamla evlenip Fas’a gidiyor ve görüyor ebesinin örekesini. Ah be güzel kızım, bilmez misin ki bir erkeği Orta Doğu’dan çıkarabilirsin ama Orta Doğu’yu erkeğin içinden çıkaramazsın. Kitap bundan daha fazlasını anlatıyor ama benim için çarpıcı kısmı bu. Yoksa Fransa…
Öldü denilen oğlunun öldüğüne inanmayan ve onu arayan bir babanın öyküsü. Böyle söyleyince kulağa çok dramatik gibi gelebilir ama değil, az dramatik. Canı serüven çeken için çok iyi bir seçim.…
Dev bir eser. Hem mecazen hem gerçek anlamda. Bin sayfadan çok. Konusuna da hiç bakmadım, bodoslama daldım okumaya. 1Q84 | Aomame ve Tengo Aomame ve Tengo. Kitap önce bu iki karakterden bahsediyor. Birbirinden ayrı bu iki insanın hayatlarını okuyoruz önce. Ama gidişattan belli ki…
Kalbim kadar temiz pasaportuma nihâyet bir mühür basıldı. On yıllık pasaportumun süresinin dolmasına bir yıl kala en azından bir sayfası işlem görmüş oldu. Sırbistan’ın başkenti Belgrad’a gittim. Neden Belgrad? Çünkü vizesiz. Yoğun istek üzerine (1 kişi istedi) bu gezimi yazıyorum.…
Profesör Andersen bir edebiyat profesörü. Hayatında işi gücü dışında bir aksiyon yok gibi gözüküyor. Kendi halinde biri. Fakat hayatının aksiyonunu yaşıyor bir Noel gecesi. Aslında dini inancı yok. Ama kendisini “Hıristiyan kültür dünyasının bir parçası” olarak gördüğü için o da kutlamalara katılıyor. Bir yetişkin…
Tanıdığı ünlü isimlerle olan anılarını yazmıştı, eğlenceliydi. İkinci kitabı okumadım, belki okurum. Muhtemelen ikinci kitapta da yine çeşitli ünlü isimlerle olan anılarına devam etmiştir. Bu üçüncü kitapta ise biraz ünsüzlere yer vermiş. Meşhur olmayan ama son derece değişik ve orijinal tipler yer alıyor kitapta.…
Kişisel gelişim kitabıymış bu, hiç beklemiyordum. Gerçi “Ne bekliyordun?” diye soracak olursanız da bir cevabım yok aslında. Herhangi bir beklentim yoktu. Kitap elime geçti, merak ettim nedir diye, okumaya başladım, hepsi bu. Amcamı Almasak Begonvil Kaça Olur | Kitabın Adının Hikâyesi Kitabın adı nereden…
Stephan King kitaplarını andıran bir gerilimi var hikâyenin. Yalnızca o kadar korkutucu değil. Ben korkmadım. Kitabın önce adı ilgimi çekti tabii. Salt adından yola çıkarak kitapları yutar gibi okuyan birinden bahsedilecek herhalde diye düşündüm. Ama yok, kelimenin gerçek anlamıyla kitapları yemek gibi yiyen birinden…
Çin’den kalkıp Mars’taki Kedi İnsanların arasına yolu düşen Çinli bir adamın hikâyesini okuyoruz. Ülkenin önemli kişisi Büyük Akrep ile tanışan adam, ondan ülke hakkında birtakım bilgiler ediniyor. Öğreniyor ki bu ülkede kedi insanlar, büyülü ağaç denilen bir ağaçtan edindikleri uyuşturucunun müptelasıymışlar, birbirlerine yalan söylemek onlar…
Bu kitap yazarın başyapıtı sayılıyormuş. Ben de bir başyapıt olduğunu düşünüyorum. O kadar güzel anlatılmış bir hayat hikâyesi ki… Anlatılan hayat güzel değil aslında; kimsesizlik, yoksulluk, aşk acısı…vb. Ama Philip’in bir şekilde bunları atlatacağı güveni verdi bana anlatım şekli.…