Cadı Sanatı

Asli Görevimiz, Yemek

6 Mayıs 2017

Ne zaman yemek yapmak, kadınların asli görevi oldu? Ahh hatırladım, erkekler avlanmaya başlamıştı, kadınlar da erkeğin getirdiği avı otlarla birleştirip yemek yapıyordu. İşte tam da bu şekilde, yemek yapmak, ilk çağdan beri kadının görevi oldu ve kadın bundan bir daha kurtulamadı.

Peh, ben avlanmayı tercih ederim.

Asli Görevimiz Yemek

Eğer bu cümleyi yüksek sesle söyleme cesaretini gösteriyorsanız, okların üzerinize çevrilmesine de hazır olun. Binlerce yıllık bir kuralı, ne hadle yıkmaya kalkarsın kadın?!

Erkekler artık avlanmıyor. Onun yerine işe gidiyor, kadın da mutfağa. Hatta kadın, çalışıyorsa bile, işte bu binlerce yıllık kural yüzünden, gene de o giriyor mutfağa. Girmeniz de yetmiyor, bu yaptığınızı sevmeniz de şart. “Yemek yapmayı sevmiyorum” demeye cüret edin, bir de. O zaman okları mumla ararsınız. Kendinizi giyotin masasında bulmaya hazır olun.

Ben dedim ve kendimi psikoloğun önünde buldum; malum, artık giyotin yasak. Boşanmadan önce herkesin denediği aile danışmanı turlarını biz de uyguladık elbette. Sevgili eski kocam, ‘yemek de yemek’ diye yakınıyordu psikoloğa. Vay efendim sevmiyormuşum yemek yapmayı. En sonunda çıldırıp; “Sevmek zorunda mıyım? Yapıyorum işte, ne kadar sevmesem de” dediğimde sevgili psikoloğumuz ne dedi, biliyor musunuz? Evet sevmek zorundaymışım. Çünkü yemeğe sevgimi de katmam gerekiyormuş. Yuhh! Sadece yapmam yetmiyor, bir de bundan haz almam, mutlu olmam da şart. Duygularıma müdahale eden bu psikoloğun erkek olduğunu söylememe bilmem gerek var mı? O son seansımız oldu bay maçoyla. Sonra bize kadın bir aile danışmanı buldum :)) Onun da ne kadar işe yaradığı ortada. Sonuç, boşanma. Kadın harikaydı aslında ama yılların önyargılarını yıkamadı sadece. İlerki yazılarımda onunla olan seanslardan da bahsederim size. Elbette tek sorun yemek değildi.

Gerçekten yemek yapmayı seven kadınlar adına çok mutluyum. Hem asli görevlerini yerine getiriyorlar, hem de bundan gerçekten zevk alıyorlar. Peki ya benim gibi azınlıktaki zavallılar? Biz ömür boyu bununla savaşmak zorundayız.

Size bu işten ne kadar nefret ettiğimi ufak bir örnekle anlatayım.

Evliliğim ilk yılları, home office çalışıyorum. Ofis ve mutfak uzun bir koridorun iki ucundaydı, ilk evimizde. Ne ironi ama. Hayatımdaki iki ucun fiziksel konumu da birbirinin karşıtıydı.

Tüm gün çalıştıktan sonra, mutfağa gitmemin gerektiği saatlerde, kalbime bir ağrı saplanıyordu. Sonunda bilgisayarın başından kalkıp, o koridoru bildiğiniz emekleyerek geçiyordum. Şaka yapmıyorum. Evde kimse yok. Birine acındırma gösterisi yapıyor da değilim. Resmen dram yaşıyor, emekleyerek, sürünerek gidiyordum mutfağa. Fonda “I will survive” çalıyordu zihnimde.

Daha çocukluğumdan beri, haklı olup olmadıklarına bakmaksızın erkeklerin karşısında hep kadınları savundum. Oysa ben en çok kendi cinsim tarafından eleştirildim. Yemek mevzusunda da her kadın kendinde hak buldu, bana istediği öğüdü vermeyi. Kendi tabiriyle çıkarıp yere attığı külodunun, üç gün üzerinden atlayan, “bayan pasaklı”, ne hadle yemek yapmayı sevmediğimin sorgusunda bulunabiliyordu, örneğin. Mutfaktaki yemek tarifi defterimi eline geçirdikçe, aklınca harika tarifler yazmak da bir diğer hobisiydi kadının. Peh asıl bence onun yaptığı yemekleri yeme konusunda insanlar iki kere düşünmeli

Hayatımın bir diğer kabusu da yemek tarifi dinlemektir.
Birine “Eline sağlık, harika olmuş” dediniz mi, başlıyorlar tarif vermeye. O anda tek yapmak istediğim kulaklarımı kapatıp, çığlık atarak oradan kaçmakken tabi kuzu kuzu oturup dinliyorum. Yaa ben sizden tarif mi istedim? Bana ne, nasıl yaptığınızdan?

Ama anladım ki nasıl yapıldığını bilmek önemliymiş. Niye mi?

Anlatayım. Yeni evliyim. Akşama evli bir çift bize yemeğe gelecek. Çok iyi tanımıyordum ama kadın biraz meraklı bir tipe benziyordu. Bu arada ilk yazımda bahsettiğim çocukluk arkadaşım Hande de Bursa’ya beni ziyarete gelmişti. Ahh o “bayan hamarat”tır. Neyse, kuzum bütün yemekleri yaptı. Sonra da bana dönüp, “Sen şimdi yemekleri benim yaptığımı da söylersin. Söylemeyeceksin, sen yaptın herşeyi” deyince yarım saat tartıştık bu konu üzerinde. Ben istemiyordum böyle demek. Kimseyi kandırmaya ne ihtiyacım vardı ki? Neyse Hande ağzımdan girdi, burnumdan çıktı, sonunda benim yaptığımı söylemekte anlaştık.

Bu arada yemek yapmayı sevmeye bilirim ama size harika sofralar kurabilirim. Neyse misafirlerimiz geldi. Sofraya yavaş yavaş geçildiği sırada; mutfaktan çıkmış tam salona giriyordum ki gelen misafir kadının porselen tabağı kaldırıp altına baktığını gördüm. Göz göze geldiğimizde, şaşkınlık içindeki bana, utana sıkıla “…. markası mı, diye merak ettim de” diye açıklama yaptı.

O an başıma geleceklerin sinyaliydi. Tabağın markasını sorgulayan kadın, yemekleri benim yapıp yapmadığımı öğrenmek için bakalım neler yapacaktı? Çok basit bir şey yaptı tabi ki. Tam yemeğin ortasında sanki tarifi büyük bir sır olan zeytinyağlı fasulyeyi nasıl yaptığımı sordu. Sanki portakallı ördek; her Türk kadının gözü kapalı yaptığı zeytinyağlı fasulyenin tarifi sorulur mu ya :(( Hande araya girip durumu kurtarmaya çalıştıysa da kadın inanmadı tabi.

O gün bu gündür bir daha yapmadığım hiçbir yemeği yaptığım iddiasında bulunmadım. Evime geldiğinizde bilin ki yemekleri muhteşem bir aşçı olan yardımcım Şirin yapıyor. Canı isteyen yer, istemeyene de restaurant kapısı her zaman açık.

Verilen en büyük akıl da yemeği yardımcının yaptığını kocaya söylememektir. Bana büyük sahtekârlık gelen bu öğüdü hiç dinlemedim. Belki de oynanması zorunlu bir politikadır ama ben bu oyunu hep reddettim.

Birkaç sene önce mutfağa dekoratif bir tabela astım. Üstünde ne mi yazıyor?
“I kiss better than I cook.”
Yani,
yemek yaptığımdan daha iyi öpüşüyorum :))

Asli Görevimiz Yemek:yemek yaptığımdan daha iyi öpüşüyorum

Didem Çelebi Özkan

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

11 YORUMLAR

  • Yanıtla Burak Süalp 16 Haziran 2020 at 21:15

    Nasıl yani? Böyle harika bir yazının altında bir tane bile yorum olmaması nasıl olmuş olabilir acaba? Çok büyük haksızlık. Öncelikle eline sağlık, harika olmuş. Bütün günün yorgunluğunun üzerine harika bir yemek yer gibi okudum. Neyse ki sonraya atmamışım. Üstüne yaptığımız sohbet de işin tatlısı gibi oldu. Kanımca zaten senin olayın mutfak değilmiş ki, senin de pişirip bizlere sunacakların yazıların, düşüncelerinmiş, olayın buymuş yani ve iyi ki peşinden gitmişsin. Yaşasın erkeği saçından sürükleyen avcı kadınlar! Tebrik ederim!

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 19 Haziran 2020 at 14:29

      Aslında ilk yazılarımın kaderi seninkilerle aynı. İlk üç yazım; “Tanışalım Mı?“, “Asli Görevimiz, Yemek” ve “Zayıfsan Başın Herkesle Dertte” önce başka bir online dergide yayınlandı. (Bunun hikayesini de “Sen, Ben, Biz” yazımda anlatmıştım.) Böylece bu yazılara yapılan tüm yorumlar o dergide kaldı. Burayı kurunca bu ilk üç yazının da dergide olması gerektiğinden yeniden yükledim ama elbette insanlar bir kez daha aynı yorumları yazmadı 😞
       
      “Kanımca zaten senin olayın mutfak değilmiş ki, senin de pişirip bizlere sunacakların yazıların, düşüncelerinmiş, olayın buymuş”
       
      Bu cümlene bayıldım ve çok çok teşekkür ederim. Ben de diyorum, benim dünyaya gelme amacım bu değil diye 😝
       
      Yaşasın erkeği saçından sürükleyen avcı kadınları takdir eden erkekler 😉🤗

  • Yanıtla Gökhan Üvez 20 Mayıs 2023 at 08:50

    Tee en baştan başlayayım dedim. Başladım okumaya…
     
    Ne olaymış yemek yapmak…:)))
     
    Asıl sorun bir şeyi yapmak değil, o şeyi yapmak zorunda hissi uyandırılması. Zorunda olma hissi sabah sekiz akşam beş mesaisine gitmek gibi itici ve iğrenç monoton bir duygu. Kaldı ki günler yeterince kısa ve hayat boşa harcanmayacak kadar değerli bir zaman parçası. Evlilikte bile olsa rol paylaşımı saçma bir ataerkil şablondan başka bir şey değil bence. Burada şunu da belirtmek isterim ki mutfak eşler için şahane bir oyun ortamı olabilir. Birlikte bir şeyler yapabilme yetisi yerleşmiş birlikteliklerde, romantik bir geceye hazırlık için ön sevişme yerine bile konabilir bence yemek yapmak. Elbette böyle idealize ettiğime bakma, kadının tek görevi yemek yapmak değil; daha ütüsü, bulaşığı, çamaşırı, ev temizliği var.
     
    Gelelim asıl soruna, asıl sorun şu ki Türkiye’de genelde anne kucağından kalkıp evlenmek bir ritüeldir. Burada sıradan bir primat davranışı olan gördüğünü uygulamaya kalkan erkek, elbette prenses olarak büyüyen bir eş ile kolay kolay da anlaşamayacaktır. Sorun temelde olduğu, davranış ve düşünce kalıpları yıllarca oturduğu için de ilişki maalesef açmaza girecektir. Günümüzde biten evliliklerin temelinde bir şekilde hayatı paylaşmayı bilememek yatmaktadır bu yüzden. İki kişilik yalnızlıklara sığışmaya çalışılan dravdan hayatlar….
     
    Yazı çok eğlenceli olmuş. Kalemine sağlık.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 14 Haziran 2023 at 13:38

      Gökhancım, ne kadar eski bir yazıyı bulup okumuşsun 😁 Çok mutlu oldum yorumunu görünce.
       
      Yemek yapmanın kadına görev olarak biçilmesi elbette son derece rahatsız edeci ama benim bundan hoşlanmamamım birincil nedeni değil. Erkek de olsam yemek yapmaktan nefret edecektim. Bundan bu kadar hoşlanmamamı birçok kişi gerçekten anlamıyor ama durum aslında çok basit; sevmiyorum.
       
      Mutfak sevgilimle seksi bir oyun alanı da değil benim için. Filmlerde birlikte şarap içerek yemek yapan çiftler bir klişe oturttu insanların zihnine, herkes bunun son derce seksi olduğunu düşünüyor artık. Bana kalırsa öyle değil. Gerçek hayatta yemek yapan insan o kadar da janti gözükmüyor. Üstü başı yemek konan, orası burası lekelenmiş bir adam bana seksi gelmiyor çünkü. Yemek ve seks birleşmiyor zaten zihnimde 😉
       
      Biten evlilikler için ise elbette birçok neden söz konusudur. Oldukça öznel bir durum elbette, bence tek ortak yan herkesin ciddi acı çekiyor olması. Bir gün evlilik müessesinden belki kurtulur toplum, bilmiyorum. Bence çok yüzyıllar var o evrime ulaşmamıza ama 😁

  • Yanıtla Metin Çoban 25 Eylül 2023 at 16:18

    Bak ben bu yazıyı atlamışım. Ne de çok yazacak şeyim var aslında.
     
    Evlendiğim kadın, yemek yapmayı bilmiyordu. “Master yapacağım” dedi, 2 sene master boyunca evde yemekleri ben ve haftalık olarak annem yaptı. Master bitti, “İşe gireceğim” dedi. Ok. Yemekleri ben yaptım. 5 sene sonra çocuk doğdu. Mama ve sonrası bebek çorbalarını ben yaptım. (Eser, “Baba, biliyor musun, annemi bana yemek yedirirken hatırlamıyorum ama seni çok iyi hatırlıyorum. Oyun oynayarak yemek yediriyordun bana” der. Her anneler gününde de beni arar, kutlar) 😃
     
    Sonraki kadınlar da yemek yapmadılar. Hatta yumurta bile kırmadılar. “Şarap & peynir yapalım aşkım”, ya da “Hani o çok sevdiğin kebapçı var ya oraya sipariş verelim” yahu ben şarap sevmem pek, her gün de kebap yemem.
     
    Sonunda Michelin yıldızlı Guide’da önerilen koca, eş, flört her şey oldum. Hatta nefis yemek tarifleri sitesinde blogum var, orada kadınlar yüzde 90 takipçim; “şefim, hocam, üstadım” diye yazıyorlar.
     
    Senin bu yazdığının ters bakışı gibi oldu yazım ama.
     
    Ben seninle beraber olabilirmişim çünkü diğer kadınlar gibi yemek yapmayı sevmiyorsun. Benim diğer kadınlarım gibi. Gene de şu anda hiçbiri yok hayatımda, belki ben çok kötü biriyim, belki iyi bir eş olamıyorum, belki onları mutlu edemedim. Anlatmak istediğim; ilişkiler karşılıklı alıp verme. Kamil almak istediğini beyan etmiş, sen vermemişsin. İlişkinizde eksik tahtalardan biri olmuş. O tahtaların sayısı çoğaldıkça köprüde yürümek imkansız olur.
     
    Benim de beklentilerim yemek yapan kadınlar değildi. Zaten ben çok iyi yemek yapıyordum. Başka başka şeyler olmalı daha.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 25 Eylül 2023 at 17:13

      Ben yapıyordum yalnız yemek 😉 Fırında keçi, paça çorbası dahi yapmışlığım var. Öyle marketten alınmış, temizlenmiş paça da değil üstelik. Hazırı kabul edilmiyordu çünkü. Ben piknik tüpünde tütsülemek zorundaydım. Bütün bunları yaptım, gene de mutlu ettim mi? Hayır, asla. Ne yaptıysam yetmedi. Sorun belki de kendimi hamarat biri gibi pazarlamak yerine yemek yapmaktan hoşlanmadığımı sıklıkla dile getirmemdi. Gerçi ne yapsam eski eşimi mutlu etme şansım yokmuş, bunu bugün daha iyi anlıyorum. Amerika’da okumuş bir kadını Bursa’ya getir, sonra da eline paça tutuştur. Yemek yapmaktan daha kalifiye şeyler yapmak istemem suç olmuştu. Alacaktı o zaman köyden al yanaklı, elinden her iş gelen bir kadın; olacaktı bitecekti. Beni isteyip sonra da beni benden çıkarmak ne akıl?!
       
      Neyse konuşmamaya, onun hakkında yazmamaya söz vermiştim. Geçmiş geçmişte kalsın. Ben şimdi çok daha mutlu, sağlıklı ve güçlüyüm. Hak etmediğim hiçbir şeye de katlanmıyorum.
       
      Senin durumuna gelince içim acıdı okurken 🙈 Aslında belki de sorun hep aynıdır; fazla verici olduğunda kıymet bilinmiyor. İkimiz de aslan burcuyuz; tamam az biraz kibirliyiz falan ama sevdiğimizde büyük seviyor, büyük jestler yapıyoruz. Bundan sonra kimseyi büyük sevmeyeceğim, kıymeti olmuyor asla. Her seferinde ayaklarının altında çiğnediler sevgimi.
       
      Ooooo ben bugün pek iyi değilim sanırım; yoruma cevaptan çok terapi seansı gibi oldu; neredeyse ağlayacağım. Sanırım şu son günlerde fazla yorgun olmam her açıdan tüketti beni.
       
      Yorum için teşekkür ediyor, kocaman öpüyorum 🤗😘

      • Yanıtla Metin Çoban 25 Eylül 2023 at 17:21

        Canım kapatalım konuyu. Yoğurdu üflemeden yemek yok bundan sonra.
        Sevildiğini biliyorsun ♥️

  • Yanıtla Emine öztürk 25 Eylül 2023 at 16:21

    İyi ki Instagram’da link paylaştın sevgili Didem. 😍 Bu şahane yazıyı okumaktan mahrum kalacaktım yoksa. Ba-yıl-dımm.💯
     
    Kadının omzuna yüklenen; evi temizlemek, ütü yapmak, yemek yapmak, çocuk bakımı, bulaşık, o bu şu… Yılardır nefret ettiğim, yapmak zorunda olmadığımızı avazım çıktığı kadar bağırarak savunduğum yükler. Ama yapmıyor muyum? Evet ben de yapıyorum. Bir yardımcıya yaptırma imkanım olsaydı kesinlikle tercihim yapmamak olurdu. Ve kimsenin eleştirisini asla kale almazdım.😉
     
    Yemek yaptığından daha iyi öpüşenlerdenim. 💯

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 25 Eylül 2023 at 17:32

      Kuzuuuummmm, çok mutlu oldum okumana, üstelik bir de sevmene, daha da ötesi yorum yazmana 😁🙏🏻 Linki paylaşmıştım ama kimsenin tıklayacağını pek düşünmemiştim. Senin ve Metin’in yorumlarını görünce çok mutlu oldum.
       
      Yazdığın her şeye fazlasıyla katılıyorum. Bu konularda bir yazı daha yazmıştım. Seninle onu da paylaşayım ama lütfen sıkıştırma kendini okumak için, vaktin olduğunda göz atarsın arzu edersen: “Rakı İçen Kadınlar Kulübü” Ne Yaa 😳
       
      Seni kocamannnnnn öpüyorum 🤗😘

  • Yanıtla Nihan Deveci 25 Eylül 2023 at 19:44

    Didemciğim;
     
    Yine de doymak için de olsa yemek yapardın da bence. Sana görev olarak yüklendiğini hissetmen, bu konuda söylenen sözler seni iyice uzaklaştırmış diye düşünüyorum. Sevmeyen için yemek olsun, ütü olsun vb. bir eziyettir.
     
    Sevgiler

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 26 Eylül 2023 at 09:07

      Doymanın ve doyurmanın ötesinde yaptım kuzum ama parmağımı isteyen; sonrasında elimi, kolumu, tüm bedenimi ve nihayetinde de ruhumu istediği için asla yetmedi.

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan