Dönüşüm

Hayat Bir Kutlama

13 Şubat 2019

Hayat Bir Kutlama | Fatoş Şahin
Hayat bir kutlama.
Her nefes de kendini var etmenin verdiği hazzın kutlaması.

20 Temmuz Cuma günü Funda aradı. “Nasılsın, ne yapıyorsun?” vesaire günlük konuşmalardan sonra “Salı akşamı bir programınız var mı?” diye sordu. Salı benim doğum günüm dedim. “Tamam işte! Bizde kutlayalım,” dedi. “Olur,” dedim. Biraz da gündelik olaylardan konuşup telefonu kapattık. Hemen koçime “Salı akşamı Funda’lara gidiyoruz,” dedim. “Ben Salı günü İzmir’e gideceğim, çok geç gelirim,” demez mi? Ben şaşırdım tabii.

“Ama Salı benim doğum günüm,” dedim.

Aslında alt metin; “Salı benim doğum günüm, sen nasıl geç kalırsın?” idi. Neyse, “Gitmemiz gerekiyor işle ilgili çok önemli” deyince, peki dedim. Ama tabii dışımdan peki dedim. Zihnim ise susmuyor, konuşuyor da konuşuyor. Bir süre konuşmasına izin verip, sonra susturdum sevgili zihnimi. Biliyordum ki bunca yıl hatırlatmalarla da olsa; sevgili koçim benim doğum günüm ya da özel gördüğüm günlerde öyle ya da böyle mutlaka yanımda olur. Demek ki gerçekten çok önemliydi bu iş. Hadi, bu yıl da böyle olsun, muhtemelen hafta sonuna bir şeyler yaparız dedim. (Zihnimi ikna etmeye çalışıyorum burada 🙂)

21 Temmuz Cumartesi akşamı Kültürpark’taki Özgen’de Şehnaz‘ımla buluştuk. Arada bir bunu yapıyoruz. Çocukluğumuza ait olan bu yer bize iyi geliyor. Birbirimize zaten iyi geliyoruz (Nostalji konusu önemli 🙂) Gecenin sonunda Şehnaz’ım çantasından minik bir pasta çıkardı.

Sürprizzzz 🎉

“Bu yıl ilk kutlama benden olsun istedim,” dedi. Sevinçle sarıldık. Sarılınca böyle kalıyoruz biz. (Beden ve zihin, sarılmanın o iyileştirici gücünü seviyor ya ondan tabi. O zaman bunun farkında değildim ama şimdi biliyorum bunu 🙂) Birlikte salı günü Salih’in İzmir’e gideceğiyle ilgili kritiğimizi de yapıp mutlu, huzurlu akşamın sonuna geldik 💫

Neyse efendim, zihnimde arada sırada böyle çatışmalar yaşanırken; dedim ki sevgili zihnime “Ben günü, geldiği gibi yaşayacağım. Seni dinlemiyorum artık! Bence boşuna konuşma!” Tabi bu motivasyon konuşması çok uzun süreli olmadı ama bir süreliğine de olsa zihnimi susturmayı başardım 😉 Elbette yakınımdaki insanlarla da paylaştım. Malum paylaşarak çoğaldığımız gibi, bazı konularda da paylaşarak azalıyoruz 🙂

Böylece Pazartesi’yi de geçtik ve Salı geldi. Sabah gözümü açtım. “İyi ki doğmuşsun Fatoş, seni seviyorum, sen ne tatlısın öyle! İyi ki varsın!” diye kendime kocamanın sarıldım. (Sarılmanın iyileştirici gücünü düşünün ve kendinize sarılın, nasıl iyi geliyor.)

Gelen bir sürü Facebook, Instagram, WhatsApp mesajlarına şöyle bir göz attıktan sonra yüzümde kocaman gülümsemeyle mutfağın yolunu tuttum. Bugün benim günüm. Canım Allah’ım bugün benim için neyi uygun görüyorsan, onu sevgiyle kucaklıyorum 🤲 O sırada oğluş uyandı.

“Aşkım canım çok börek istiyor, börek alır mısın kahvaltıya?” diye sordum. “Alamam annecim. Sen alsan ama güzel olur,” dedi.

Dilimin ucuna kadar gelen “Ama bugün benim doğum günüm” cümlesini yuttum.

Kafamın içinde “Anneciğim bugün senin doğum günün, senin için yapabileceğim bir şey var mı?” beklentisini yaratan sevgili zihnimi de bir güzel susturdum. (Bu arada inanılmaz keyifli bir şey şu zihin susturma olayı 🙂)

Giyindim otoparka indim. Vay! Tam da Gülperi’nin istediğini söylediği motosiklet, üstelik camında Atatürk’ün imzası var. Hemen “Doğum günü hediyem” diye bir Story çektim. (Şaka olduğunu; hoş gerçek bile olsa prensesimin bunu elimden alacağını da söyledim tabi) Kendi kendime bu gün Gülperi’nin doğum günü olsa, bu motosikleti görünce ne kadar sevinirdi diye düşündüm, nedensizce sevindim. Motosiklet özgürlüğü çağrıştırıyor sanırım, kullanabiliyor olmayı düşünemiyorum da, kullanan birisinin arkasında böyle kollarımızı açıp kendimizi rüzgara bırakıp bir de avaz avaz bağırmak kulağa güzel geliyor değil mi? 😊

Motosikletle hayalimi tamamlayıp Şehnaz’ımdan hediye Sezen Aksu’nun Yeniler ve Yeni Kalanlar şarkısını son ses açıp, börek almak üzere yola çıktım. Kendi böreğimi kendim alacaksam, biraz yolumu uzatsa da sevdiğim yerden olmalı diye Yaşayanlar Börekçisi’ne doğru sürdüm arabayı. Şarkı nasıl güzel, nasıl muhteşem bir enerji veriyor, nasıl eğleniyorum. Hakikaten canım kendim 😍 Şarkıyı mutlaka dinleyin, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Mutlu olmak; birine, bir olaya bağlı olmamalı. Bunun farkına vardığımızda mutlu olmak için yüz milyon sebep olduğunun da farkına varmış oluyoruz. Ne muhteşem bir farkındalık 💫

Dayanamadım şarkıdan bir kuple hediyem olsun size…

Gelenlere, gidenlere
Gönülden sevenlere
Ümidi yeşertenlere
Bir şiirden süzerek
Ekmeği bölüşerek
Hayatı yüceltenlere
Kavganın, barışmanın
Zamanla yarışmanın
Değerini bilenlere
Doğanın düşüncenin
Hayatın hakikatin
Önünde diz çökenlere
Selamlar olsun

Kendi böreğimi, yanında tahinli bonusuyla alıp şarkılar söyleyerek evime döndüm. Mis gibi kahvaltımızı ettik oğluşla. Hâlâ kutlamadı bu arada, o pek önemsemez, babasından almış bu geni 🤣

Kahvaltı sonrası Afet-i Canan‘ım aradı.

“Akşam yemek yiyelim birlikte.”
“Yok ya, hiç canım istemiyor. Hem akşam yoga dersim var.”
“Sen, ben, Metincan yeriz bir şeyler. Hazırlan sen.”
“Metincan katılır mı bilmiyorum.”
“O zaman baş başa yeriz.”
“Eee tamam o zaman.”

Kapattık telefonu.

Evimi, mutfağımı toparladım. (Hayaller ve gerçekler diyoruz burada🙂)

Bir “güneş ve su insanı” olarak kendimi elementlerimle ödüllendirmek için havuza indim. Telefonum elimde, bir taraftan gelen mesajları okuyup, aramaları cevapladım, diğer taraftan da kitabımı okudum.

Saat 18:00 de yoga dersine gitmek için hazırlandım. Malum şarkımı dinleyerek, sabah yediğim börekler tırmalamasın mantığıyla yoga dersine doğru yola çıktım. O gün Vinyasa yoga yapıyorduk. (Vinyasa Yoga, her nefeste, bir duruştan ötekine geçilen, akışkan bir yoga tarzıdır.) Bedenimi, zihnimi, ruhumu da doyurduğuma göre artık eve dönüp akşam için hazırlanabilirdim.

Tekrar yollardayım

Canan aradı yoldayken.

“20:30 da alırım sizi.”
“Ben yoldayım, 21:00 daha uygun olabilir.”
“Geç olur.”
“Neye göre, kime göre geç? 🤔😁”
“Ne giyeceksin?”
“Bilmem, rahat bir şeyler giyerim.”
“Olmaz öyle. Kuaföre gidecek misin?”
“Yooo…”
“Aaaa neden? Git bence.”

Hey Allahım! Biraz kırık benim bu Afet-i Canan, takıntılı. Gülperi’nin ve Ebru‘nun aramadığından bahsettim. Onlar önemser halbuki biliyorum. Yıllar içinde yaptığım sürpizlerimin kahramanları bile aramamıştı. Zihnim yine ele geçirmişti beni.

Eve geldim, oğluş evde.

“Canan Ablanla yemeğe gideceğiz, bize katılır mısın?”
“Neden gideceksiniz?”

“Bu gün benim doğum günüm” dedim.

Sarıldı öptü. “Doğum günün kutlu olsun anneciğim,” dedi. Yüzümde kocaman bir gülümseme duşa girdim. Duştan çıktım, giyiniyorum, Canan aradı tekrar.

“Geliyorum, hazır mısınız?”
“Hayır, hazır değiliz.”
“Çabuk hazırlan, geç kalacağız.”

“Nereye geç kalacağız? Kart mı basacağız?” diye söylenerek kapattım telefonu. Lakin biraz önce bahsettiğim gibi takıntılı benim arkadaşım. Beş dakika aralıklarla aramaya devam etti. “Yukarıya çık,” diyorum, “Olmaz, şimdi çık in yapamam. Siz inin,” diyor. Resmen iki ayağımı bir pabuca soktu.

Neyse indik. Arabaya bindik, saat 20.35. Gideceğimiz yer eve üç dakika mesafe. Siteden çıkışta sağa dönmemiz gerekiyor, Afet-i Canan sola döndü. “Ay karıştırdım,” dedi sonra. Metincan “Markete uğrayabilir miyiz?” diye sordu. “Görüyor musun bak boşuna acele ettirdin!” diye söylendim.

Sonunda 20.55 gibi Neyzen Balığın önüne geldik, çok şükür!
“İçeriye girdik, herkes bana mı bakıyor? Neden böyle hissediyorum?” diye düşünmeme kalmadı;

Sürprizzzz!” diye haykıran bir kalabalık.

İnanın, o andaki şaşkınlığımı anlatacak kelime yok haznemde!

İzmir’de sandığım koçim, Bodrum’da olduğunu bildiğim Bengü, İstanbul’da zannettiğim Ersin, aynı şekilde yine İstanbul’da olduğunu bildiğim prensesim Şehnaz‘ım, aramadığı için şaşkın olduğum Ebrulim, Can Tanem, Findukim, Apocanım… Hepsi orada.

 
Şaşkınlığımı üzerimden attıktan sonra sarılmalar, sarılmalar…

Meğer beni hayal kırıklığına uğratan koçim ve Afet-i Canan’ım bir haftadır bu muhteşem organizasyonun mimarları olarak uğraşıyorlarmış. Peri, kedileriyle geldiği ve onları eve bırakması gerektiği için evden apar topar çıkarılmışım. Ersin, yolda olduğu için markete uğramışız. Bu arada Canan ve koçi bana sürpriz yaparken, Ersin ve Bengü de onlara sürpriz yapmış ve son ana kadar gelemeyeceklerini söylemişler (Hayatın ta kendisi işte! Sürpriz içinde sürpriz.)

Çok teşekkür ederim güzel Allah’ım; sana teslim olunca beni hiç yanıltmadığın, şükürlerime şükür katmamı sağladığın ve bu güzel insanlarla yolumu kesiştirdiğin için 🤲🍀

Hayat bir kutlama. Her nefes de kendini var etmenin verdiği hazzın kutlaması.

O günkü duygularımı yazdığım Instagram postumun altındaki yazıyla bitiriyorum yazımı. Her biriniz için sürprizlerin bitmediği, tekamül süreçleri olsun inşallah.

Kocamannn sürpriz gibi sürprizle, güzel bir merhaba dedin bana sevgili 46 yaşım! Geldiğin gibi, sürprizlerle devam etmeni umuyorum. Beni yanıltmayacağına, mutlu edeceğine eminim :))) Beklentisizce dağıtılan sevginin geri dönüşümüyle ayaklarımın yerden kesildiği, kah duygu yoğunluğundan ağladığım, kah ağız dolusu güldüğüm ne güzel insan rızkı vermiş Rabbim deyip, sonsuz şükrettiğim, cevap yazmaya, cevap vermeye doyamadığım… Hiç yüz yüze gelmeden bile içindeki sevginin aktarılabildiğine bir kez daha şükrederek gördüğüm…

Sev Fatoş! Sadece Sev!

Onun dönüşü nasıl muhteşem oluyor. Gördün görmeye devam edeceksin dediğim, dolu dolu bir gün için, bunu bana yaşatan Rabbime, vesile ettiği sizlere sonsuz teşekkür ederim. 🤗🤗❤

İyi ki doğmuşum, iyi ki ben olmuşum ve iyi ki öyle ya da böyle yolum sizlerle kesişmiş.

Hamd olsun, artarak daim olsun Tekamül sürecim… 🎈🍀🎉💫💃🙋‍♀️🙏❤

 


 
 
Fatoş Şahin

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

8 YORUMLAR

  • Yanıtla Arzu Güngör 13 Şubat 2019 at 08:35

    Canım, ne mutlu sana ki böyle güzel insanlar biriktirmişsin, hayatına renk katan, tat veren, sevgileriyle güç veren dostların var. Hep yanında olsunlar inşallah. Çok güzel bir yazı olmuş yine. Rabbim mutluluğunu daim kılsın inşallah 😘❤💐 Nice mutlu, sağlıklı yaşlara Fatoşcum

    • Yanıtla Fatoş Şahin 13 Şubat 2019 at 10:44

      Çok teşekkür ederim Arzucum, en sadık yorumcun oldun. Çok mutlu etti hayat beni bu konuda. Biliyorum cömert davranıyor bana, çok şükür (sen de buna dahilsin) 😍
       
      Yenisine az kaldı, onu birlikte kutlarız inşaallah 🍀

  • Yanıtla Merih Çiftgül 13 Şubat 2019 at 10:13

    Nasıl tatlı nasıl içten bir yazı, okurken gözümde canlandırdım, kocaman bir gülümseme oturdu yüzüme… Sabırsızlıkla bir sonrakini bekliyorum.

    • Yanıtla Fatoş Şahin 13 Şubat 2019 at 10:45

      Canım Merihim çok teşekkür ederim. Yaşadığımı aktarabildiysem ne mutlu ❤🍀

  • Yanıtla İrem Savaş 13 Şubat 2019 at 14:11

    Çook çook keyif aldığım bir yazı oldu Fatoş Hanım. Sizin enerjinize bayılıyorum, tanıdığım için de ekstra sevinçliyim.
     
    Hayatın akışında olumsuzluklara bile şükrederek ve her ‘an’ için gülümseyerek devam ediyorum yaşamaya. Ve kendim gibi görüyorum sizi de…
     
    İyi ki doğdunuz, hayat enerjiniz daha nice 46’lar boyu sürsün 🙏🏼
     
    Keyifli günler, sağlıklı yaşlar dilerim! ❤️

    • Yanıtla Fatoş Şahin 13 Şubat 2019 at 18:36

      Iremcim çok tatlısın, çok teşekkür ederim. Biz de ailece sana bayıldık (Körler sağırlar birbirini ağırlar gibi oldu ama değil biliyorsun 🙂) Bulunduğun yaşda farkında oldukların için ne mutlu ve gerçekten çok şükür. 🤲
       
      47 olmama da 5 ay kaldı şunun şurasında 😊
      Aminnn hepimiz için farkında huzurlu mutlu sevgi dolu olsun 😍😍❤🍀

  • Yanıtla Canan Avcı 13 Şubat 2019 at 22:42

    Okurken ve izlerken an ve an yaşadım tekrar aynı günü ve hazırlık aşamasını. Ve yüzümde, gönlümde bir gülümseme, bir huzur, dilimde çok şükür…
     
    İyikim sen hep hayatımda hayatımın merkezinde ol. Nasıl güzel keyifle anlatmışsın…
     
    Seni çoook seviyorum veee temmuzdan once nisana az kaldı diyorum :)))

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 14 Şubat 2019 at 13:38

    Ne harika bir sürpriz olmuş Fatoşcum. Hayatın hep böyle güzel sürprizlerle karşılamasını dilerim seni.
     
    Kucak dolusu sevgiler 🤗❤️

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan