Bir Katre Hayat

Instagram Fenomeni Nasıl Olunur?

27 Aralık 2019

Yazı: Instagram Fenomeni Nasıl Olunur?| Yazan: Şenül Korkusuz

Gel kardeşim gel, derdime çare, bitmeyen çileme derman ol. Şu sosyal medya canavarında etkin, yetkin diş olan Instagram mecrasında ne ettimse parlayan bir yıldız olamadım.

Oysa bu yola girerken ne temiz emellerim ne büyük umutlarım vardı. Instagram’daki buzdan bir heykel misali o mağrur duruşlu ilk paylaşımım, eriyip bulunduğu ortama uyum sağlayan bir nehir gibi akıp ta şu sosyal medya kullanıcılarının gönlüne ulaşamadı maalesef. Bu duruma kızdım, küstüm sonra kürkçü dükkanına geri döndüm. Niye mi?

Kim demiş, sanal alem her daim banal alem diye.

Bir kere Instagram’da kitap dostları ile tanışmaya görün. İşte o zaman Instagram alemi bir okula dönüşür. Okumadığınız birçok yazar, şair tanır, müptelası olursunuz. Bu alem çatır çatır kıskançlık krizleri yaşatabilir. Alemin okuduğu sizi gerer. Ben nasıl bunları okumadım deyip hırs yapar; okuma hızınızı, kalitenizi arttırırsınız.

Yazmaya meyledenler için derin bir deryadır Instagram. Güzel yazılar okur, aşka gelir, siz de yazma denizine giriverirsiniz mahcup. İki afili laf sizi gaza getirir, meşhur oldum sanıp, balon misali uçuverirsiniz ego semasına.

Instagram, sosyal sorumluluktur. Bu alem sayesinde kaç çocuğun ayakları sıcacık, dimağı masal kahramanları ile pembe, yüreği iyiliğe olan güven ile coşkulu biliyor musunuz?

Instagram direniştir, sus(a)mayan vicdandır.

Acılar burada paylaşılır, isyan buradan edilir. Çoban olmak isteyenlere aşk edilmiş bir tokattır bu platform. Hâl böyle olunca, bu alem güzel alem be dostum, iyi ki girmişim bu renkli dünyaya.

İyi ki bu alemin bir rengi olabilmişim.

“Eğer siz de bana katılıyorsanız, buyurun gelin Instagram profilime, birlikte paylaşalım kitaplara dair nice güzellikleri keyifle” dedim ve kolları sıvadım azimle. Amaç çok insana ulaşıp sanal da olsa kitaplarla örülmüş güzel bir dünyaya ucundan kıyısından dahil olmak.

Malumunuz ben iflah olmaz bir kitap oburu olarak “okumak” eylemini; zevk-ü sefa için bir araç olarak görmedim hiçbir zaman. Bu eyleme mesai, emek ve zaman vakfedilen, hayatımın merkezine yerleştirdiğim gönüllü esaret olarak baktığımdan bu yolda uzun yıllar sabır ve özveri ile yürüdüm. Yürüdüm yürümesine de yol uzun, yalnız da pek çekilmiyor. Heybem dolmuş taşmış onca kelimeyle. İçim fokur fokur kaynamakta öğrendiklerimle. Dem paylaşma demidir, diyerek yolda aynı yolun yolcusu arkadaşlar arar oldum kendime.

Instagram’daki hesabımı açmaktaki maksadım da onca emeğimi, benimle aynı heyecanı duyan insanlarla paylaşmak ve kitap severlerin kitap sevdalarına ortak olmaktı lakin; çok geçmeden anladım ki benim heyecanımın karşılığı sandığım kadar çok değilmiş.

Ben okuyacağım kitabı titizlikle seçerim.

Kitabın birçok yerini, birçok kere özenle okurum; bitirdikten sonra kitabı bir süre daha elimden bırakamam. Kitabı okumak kadar ciddi bir dedektiflik serüveni beni bekler. Önce yazarı araştırırım, sonra yazarla yapılan röportajları okurum. Yazarla iyice samimi olduktan sonra esere dair ne kadar inceleme, makale, tez varsa dosyalayarak kaydeder sonra oturup kendi yorumumu da katarak özgün bir eleştiri yazısı yazarım.

Hayatıma Instagram girince bir madenci gayreti ile yaptığım araştırmalar, incelemeler neticesinde yazdığım uzuuuuun eleştiri yazılarını bu mecrada paylaştım ama pek de karşılığının olmadığını fark ettim.

“Madenci” teşbihi hiç öyle alelade bir benzetme değil, çünkü her okuduğum kitapta saklı olan cevheri aradım merakla bu araştırmalarımda. Bulduklarım beni heyecanlandırdı hatta bazen keşfettiklerimle coşkulu nidalar attım, gözlerim parladı. Zamanla anladım ki ben yalnızca okuduğum kitapların değil, edebiyatın sınırsızlığı karşısında kendi öğrenebilme derinliğimin de peşindeyim. İşte bu heyecanla, mutlulukla paylaştım yazılarımı. Onca makale, tez, inceleme, röportaj okuduktan sonra ince eleyip sık dokuyarak ve de yorumumu katarak bu yazıları yazdığımdan başkalarının benim kadar uğraşmadan bu bilgilere ulaşması onlara da heyecan verir sandım ama maalesef ki yanılmışım.

Bu mecrada üç beş özensiz yorum ve hatta kitaptan alıntılarla geçiştirilen tanıtımlar beğeni rekorları kırarken benim beyhude çabamın bunlara mukabil pek de rağbet görmeyişi, şevkimi kırdı açıkçası.

Ben de “Tamam o zaman kardeşim! Neyse bu sanal alemde racon biz de keselim” diyerek kolları sıvadım tekrar.

“Kuru kuru kitap paylaşmayalım ortamı şenlendirelim” dedim ve kitap ritüelimi fotoğraflara yansıttım.

Kitap okurken bana eşlik eden kahveleri, çayları, pastaları, kurabiyeleri estetik bir tarzda fotoğraflayarak paylaştım. Aman paylaşmaz olaydım. Uzun kitap yorumlarım çöp oldu birçok takipçi için; pasta tarifi soran mı ararsın, çantayı nereden aldın diye merak eden mi? Hatta porselen çay takımlarımı soran bile çıktı. Birkaç kişi de bu tür paylaşımlarımı eleştirdi acımasızca “Efendim kitap mı paylaşıyorum çay saati mi paylaşıyorum belli değilmiş. Onca görüntü kirliliğine ne gerek varmış.” Nezaketimi koruyup, üslubunca cevaplar verdim ama nafile; seyirci aksiyon bekler elbette memnun edemedim naif tavrımla karşı tarafı.

O zaman tanıtım yapayım böylelikle farklı kişiler gelir haneme dedim ama o da beyhude bir çaba oldu. Bolca takibe takip vakasıyla karşılaştım.

İyi de sanal vatandaş; ben senin paylaşımlarını beğenirsem seni zaten takip ederim. Niye şart koşarak konuk oluyorsun ki takipçi listeme? Öyle hiç gelme!” dedim, o da gelmedi zaten.

Bir de şu edebiyat öğretmenliğim başa bela oldu çoğu zaman.

Okul yetmiyor sanki bütün Türkiye lise öğrencileri mesai bekliyor benden. Evladım, profilimde dikkat edersen “Ödev Yapıcı Google” değil yalnızca edebiyat öğretmeni yazıyor. Ödevini zamanında yapmamış, son gün telaşına düşmüş öğrencinin, “Hocam acil! Beş kıtalık, aşk temalı, tüm kafiye çeşitlerini ve redif barındıran bir koşma yazar mısınız?” talebi ise oldukça hayret vericiydi doğrusu.

Bak bak! Akıllıya bak sen…. Bir de “Acilmiş!”miş. Üstüne üstlük ödevini yaparsam beni takip edeceğini vaat ediyor Bay Çok Bilmiş. Ben de özene bezene şu cevabı döşedim.

“Yavrucuğum ödev bana değil, sana verildi. Hayatta rüşvetle iş yapan veya yaptıran değil, alın teri ile onuruyla bir yere gelenler yastığa başını rahat koyar. Kolay gelsiiiinnn…” dedim ve iyi mi ettim? Bir takipçi daha kaybettim.

Şu bir gerçek benim profilimdeki kitap paylaşımlarından çok, edebiyat öğrenmenliğim satardı ama benim de onu satmaya niyetim ve vaktim yoktu maalesef.

Başka ne tutar bu alemde diye Instagram’da çok takipçisi olan “bookstagram”ları inceledim. Onlar gibi şu çok satan, edebiyat fakiri kitaplardan okuyup, boş boş yorumlar yapayım dedim ama elbette onu da yapamadım.

Hayat çok kısa ve okunacak onca nitelikli kitap varken niye vaktimi bu pazarlama harikası boş kitaplara harcayayım ki öyle değil mi?

Şimdi yazının sonuna kadar sabredip okuyanların, “Eeee be güzel kardeşim; güzel güzel otur entel, dantel kitabını oku, bu alemi de ehillerine bırak” dediğinizi duyar gibiyim.

Ben de tam da böyle düşündüğüm zamanlarda art arda çok güzel kitaplar okudum ve onlar üzerine eleştiriler yazdım ama önceki paylaşımlar çok ilgi görmeyince yeni yazılarımı paylaşmayı çok da gerekli görmedim.

Bir yanda da sevdiğim hesapları merakla takip etmeye devam ettim. Kim ne okumuş, üzerine ne yazmış ne düşünmüş ilgiyle inceledim. Bu arada güncel, sabun köpüğü niteliğinde kitapları okuyup da kendini bu konuda otorite ilan eden, bol takipçisi ile gaza gelip freni patlamış araba misali yorum yapan önüme düşen blogerları içimden söylene söylene es geçtim.

Ama bir gün çok sevdiğim bir kitap severden, şu an okuduğum kitap üzerine yorumunuzu merak ediyorum, mesajı aldım çok mutlu oldum. Sonra gerçek hayatta hiç tanımadığım ama sanal ortamda kitap vesilesiyle tanıştığım Sezer Ceran adlı kitap arkadaşım bana yeni yıl hediyesi gönderdi sevinçten havalara uçtum.

Yine Instagram sayesinde sanal kitap okuma gruplarına dahil oldum bu etkinliklerle; konuşarak, tartışarak kitap okumanın zevkine varmak bana müthiş keyif verdi; bu keyiften mahrum kalmak istemedim.

Ev hanımları “altın günü” yapar biz bir grup kitap sever “kitap günü” yaptık.

Her ay gruptan bir arkadaşımıza küçük hediyelerle, kitaplar gönderdik. Böylece hem hediye vermenin hem de almanın hazzını yaşadık çıkarsızca.

Instagram’da takip ettiğim sevgili Didem’in bir yazısının altına uzun yazdığım bir yorum sayesinde şimdi bu güzel ve samimi dergiye yazar olarak dahil oldum ki bu benim için çok gurur verici aynı zamanda düzenli yazma disiplini kazandıran muazzam bir kazanım oldu.

Sen&Ben’deki yazarlığım esnasında beni yazmaya teşvik eden, yazdıklarımı objektif bir gözle inceleyen editörüm sevgili Beril’le tanıştım. Bu benim için büyük bir şansmış, onu anladım. “Marifet iltifata tâbîdir” diye boşuna dememişler. Meğer ne çok ihtiyacım varmış; “Bırakma, yazmaya devam” diyen birine.

Yazdıklarını hayranlıkla okuduğum Nihan Kaya bir gece yazdığım yorumu okuyup çok beğenip DM’den beni aramak istediğini yazınca Instagram’ın sınırları kaldıran gücüne daha çok inandım. Nihan Kaya ile bir gün aynı havayı solumak bile benim için hayal iken onunla telefonla uzun uzun konuşmak hayatımın en kıymetli zamanlarından birini yaşattı bana.

Kısacası benim derdim, benimle ortak sevdayı paylaşan insanlara ulaşıp onların birikimlerinden faydalanırken, birikimlerimi de onlarla paylaşmak.

Şimdi sanal geçmişime dönüp baktığımda anlıyorum ki bu alemde parlayan bir yıldız olamadım belki ama çok kıymetli, az ama öz arkadaşlar edinmişim.

Arka-daş olabilmek çok güçtür. Kıymet verdiğiniz kişinin arkasında her daim durabilmek. Ama bu beklentilerle baktığımızdan arkadaşlığa; cam kırıkları batar çoğu zaman yüreğimize, yalnızlık kucaklar bizi soğuk kolları ile. Gerçek yaşamın yalnızlığından sıyrılıp, hayata aynı pencereden baktığımız sanal arkadaşlar buluruz biz de kendimize. Belki de “arkadaşlık” yalnızca yaşanmışlıkların prangasında değildir. Bir fotoğrafta, bir şiirde, bir yazıda aynı heyecanı duymak da bir arkadaşlığın müsebbibi olabilir belki de.

Hâl böyle iken küsmek yok! Sanal alemde kim bilir belki bir gün ben de şöyle hikâye fotoğrafının altındaki oku kaydırınca sayfadan sayfa gönderen Instagram fenomeni olabilirim.

Ne dersiniz?

Şenül Korkusuz

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan