Şehirlerin en zoru ve en güzelinde nasip olmuş
Dünyaya gözlerimi açışım
Hem de kışın en sert vaktinde
Huzur kokulu, küçük bir evde
Sonra henüz ilk yaşımda vedalaşıp şehirle
Batıya gitmişim
Batı beni büyütürken
Şair olmam için onca sebep oluşmuş
Yüreğimle bakmışım hayata her zaman
Ve insanların gözlerine içtenlikle
Uzun sürer şimdi anlatsam
Nasıl geldiğimi bu vakitlere
Bazen sırtımda dağlarla
Bazen kuş gibi hissederek yüreğimi
Yani sürünerek, yani koşarak
Bazen uçarak geldim
Hatalarım ve günahlarımla beraber
Hiçbir vakitte isyana yüz vermeyip
Anlamsızlığa kucak açmadım
Çünkü annem, babam öyle öğretti bana
“Dürüstlük en sonda kazanmak demektir
Sevgiyi ifade etmek, her vakte şifadır.”
Neyse, geldim işte buralara
Yaşımı hesaplarken kimliğime bakarsanız
Kimliğim bir sayı verir
Yüzüme bakarsanız
Yüzüm yüreğimi katar bütün hesaplara
Gözlerim söyler;
Aslında şair kaç yaşında?
Saçlarımdaki yoğun beyazlar
Biraz ele veriyor aslında
Alnımdaki çizgiler
Adımlarımdaki uhulet
Sesimdeki suhulet
Ve hatta şiirlerimdeki suret anlatıyor beni dünyaya
Bakmayın gerek yok, kimlikteki sayılara
Böyle böyle geçip giderken yaşlar
Son âna da bir şiir, bin dua ve şükür sığsın isterim
Gözlerim ışıl ışıl gülümserken göğe
Şiirleri, uğruna yaşadığım manaları,
Ömürlük hatıraları miras bırakmak isterim
Bir de çocuklara
Ah o güzelim yavrucaklara
Hak ettikleri kadar güzel bir dünya bırakmak isterim
Eylül kadar şiirimsi
Defne kadar güzel kokulu bir dünya
Aralığın son deminden
Bilmem kaçıncı yaşımdan
Selâm olsun az buçuk gönlüne dokunduğumuz
Ve gönlümüzde yer edinmiş her DEM’e…
Sonsuz şükür ve dua ile…
No Comments