Çok ağrım var, her yerim yangın yeri.
Toprağın üzerindeki yangını söndürmüş olsanız bile, altı halen alev alev yanıyor. Toprağıma can veren güzelim ağaçları, yemyeşil çalıları, altındaki solucanları, üzerindeki kedileri, köpekleri, yaban domuzlarını, inekleri, koyunları kaybettim.
Çok kırgınım ve çok kızgınım size.
Yıllardır süregelen ve insanoğlunun iklimler üzerinde yarattığı tüm değişikliklerin sonucunun bedelini bana ödettiğiniz için. Aslında beni en çok üzen şey ne biliyor musunuz? Bana yaptığınız haksızlıkları, işkenceleri görüp hep sessiz kalmanız. Hatta birçoğunuz umursamadı bile. Göğsümde huzur bulduğunuzu, ne kadar şahane olduğumu söyleyip durdunuz. Ama beni ve ovamda yaşayan hiçbir canlının geleceğini düşünmediniz. Göz göre göre yok oluşlarını seyre daldınız.
Çok derin bir uykudasınız, farkında mısınız?
Belki, süregelen yangınların yol açtığı devasa ateşlerin ışığında yönünüzü bulursunuz. Çok ümitli değilim aslında sizlerden. Ama kim bilir, belki de beni şaşırtırsınız? Ne dersiniz?
Hesap Verebilmek
Yakın bir zaman önce, bu isyanın bir benzerini de denizlerimden dinlediniz. Yıllardır, umarsızca geçtiğiniz her yeri yok ederek, buldozer gibi üzerinden geçerek; geliştiğinizi, ilerlediğinizi düşünüyorsunuz. Plansız ve programsız yürüttüğünüz, adına “sanayileşme” dediğiniz gelişmenin sonuçlarını görebiliyor musunuz peki şimdi? Atıklarınız, hiçbir zaman sizin umurunuzda olmadı. Ne zaman denizlere giremediniz, kötü kokusundan dolayı deniz kenarında yürüyememeye başladınız, o zaman müsilajın ne demek olduğunu öğrendiniz.
Peki, deniz canlılara bunun hesabını nasıl vereceksiniz?
Onları yerlerinden ettiniz. Sizi zorla, hiçbir suçunuz olmadan göç etmeye zorlasalar ne yapardınız acaba? Yeryüzünde sadece sizlerin yaşamadığını, başka canlı türlerinin de yaşamaya hakları olduğunu ne zaman anlayacaksınız? Bütün bu anlatmaya çalıştıklarımı hiçbir zaman dinlemediniz, anlamaya çalışmadığınız için de hiçbir önlem almadınız. Sonra, doğal afetlerin neden başınıza geldiğini kara kara düşünüyorsunuz.
Damarlarım
Hani sizler türünüzün en akıllı varlıklarıydınız.
Bütün bu felaketleri nasıl önceden göremiyorsunuz?
Neden başınıza gelmeden önce tüm işlerinizi beni koruyarak yapmıyorsunuz?
Yüksek plazalarınızı, rezidanslarınızı yaparken gerçekten hiç beni düşündünüz mü?
Tüm atıklarınızı toprağıma, denizlerime attığınızda hiç aklınıza geldim mi?
Yeşil olan herşeyi mahvedip, üzerine müstakil evlerinizi inşaa ettiğinizde de mi aklınıza hiç gelmedim?
Bütün damarlarımı kestiniz, her yerim kanıyor.
Nasıl toparlayacaksınız beni?
Çok şükür ki bana bahşedilen güç ile kendimi yenileyebiliyorum. Sizler hiç merak buyurmayınız. Benim asıl endişe ettiğim, sizler elinizdeki güzellikleri yok etmemeyi ne zaman öğrenebileceksiniz?
Hunharca Kullanmak
Size yeniden güvenebilir miyim bilemiyorum. O kadar üzgün, bıkkın ve ümitsizim. Kendi kendime diyorum ki; “Kendi öz evlatlarını düşünmeyen insanoğlu seni mü düşünecek?”
Sizler, göçüp benim kucağımda toprağa karıştıktan sonra nasıl bir dünya bırakıyor olacaksınız geride kalanlara? Onlara nasıl hesap vereceksiniz? Yoksa biz, hunharca kullandık doğayı, bundan sonra başınızın çaresine bakıverin diyerek, kestirip atacak mısınız?
Bir şey söyleyeyim mi?
Sizlerden herşey beklenir.
Çok üzgünüm, ama evet beklenir.
Bu benim önyargım ise, bunu yıkacak tek bir sebep gösterebilir misiniz bana? Bunu uzun zamandır bekliyorum gerçekten. Ama yok, herşey eskisinden de kötüye gidiyor. Ne zaman bu kadar bencil oldunuz? Ne zaman kendinizden başkasını önemseyecek ve değer vermeye başlayacaksınız? Bana, “Çok karamsarsın, bizlere çok haksızlık ediyorsun” diyebilirsiniz. Ama ben ve tüm canlı dostlarım sizlere o kadar şans ve hak tanıdık ki… Hiçbirini kullanamadınız.
Bütünün Parçaları
Sizler ve biz derken bile o kadar çok üzülüyorum ki… Çünkü biliyorum biz sizinle, siz de bizimle bir bütünün parçalarıyız. Dünyanın bir ucunda yaşanan olumsuz bir durum, diğer bir ucunu da etkiliyor. Bunu Covid19 salgınında çok daha iyi anladığınızı düşünüyorum. Ama harekete geçemiyorsunuz. Çoğunuz sadece izleyici. Bir şeylerin değişmesi için hep birilerinden bir şeyler bekliyor ya da oturduğunuz yerden şikayet etmekle yetiniyorsunuz.
Ahh, güzelim dünyamızın ne hale geldiğini bir görebilseniz? Birbirimize ihtiyacımız olduğunu bir anlayabilseniz.
Hissettiklerim size biraz ağır gelebilir; gelsin de zaten. Ben sizlere karşı hep dürüst oldum. Tüm olanaklarımdan sizlerin faydalanmasını istedim. Ama verdiğiniz zararlar çok ağır gelmeye başladı. Umarım yakın zamanda toparlanırım ve umarım bu yazıyı kaleme almasını rica ettiğim yazarımız aracılığı ile sizler değişmeye başlar ve değişmeye devam ettikçe, birlikte güzelleşmeye başlarız.
Sevgilerimle,
Doğa
Demet Uncu
4 YORUMLAR
Ahh korkuyorum, bir gün yoğun mesaiden kaçış tatilinde bir gram oksijene, bir damla suya hasret kalacağız.
Öncelikle yanıtınızı geç fark ettiğim için özür dilerim İlknur Hanım. Endişenizde o kadar haklısınız ki benzer duyguları hisseden birinin varlığı bile içime biraz su serpiyor inanın.
Teşekkür ederim katkınız için.
Hassasiyetinizden dolayı sizi kutluyorum.
Şen Hanım, teşekkür ederim. Ben de sevgilerimi gönderiyorum size 💕