İçimdeki Sesler

1 Günlük Çiçekçilik Kursu

12 Ekim 2022

Yazı: 1 Günlük Çiçekçilik Kursu | Yazan: Demet Albayrakoğlu

Bu hafta, sizlerle katılmaktan çok keyif aldığım “1 Günlük Çiçekçilik Kursu”nu paylaşmak istedim.

İnsan psikolojisine olumlu etkilerini de gözönünde bulundurursak aramızda çiçekleri sevmeyen yoktur herhalde. Ben de bir süredir, sosyal medya aracılığıyla takip ettiğim “Floart Çiçekcilik Okulu”nun eğitimlerini kovalıyordum. Genelde 5 günlük ve 10 günlük eğitimleri olduğundan, 1 günlük eğitimlerini de hafta sonu için planlamadıklarından hafta içi düzenledikleri 1 günlük eğitime kaydımı yaptırdım. Çalışan biri olarak da bu eğitime katılabilmek için yıllık iznimi kullandım.

Hiba & Hedi

Evet, serüvenimiz o gün saat 08.30’da İstanbul Anadolu yakasındaki Kazasker Starbucks’ın önünde başladı. Kursa 5 kişi katılıyorduk. Kahvelerimizi aldıktan sonra bir servis aracı ile çiçek mezatına gidecektik. Ben Avrupa yakasında oturuyorum, sağ olsun sevgili eşim beni bırakmıştı o gün. Sonra servise binip mezatın yerinin Avrupa yakasında olduğunu öğrenince çok gülmüştüm. Ama amacım sadece çiçekçilik hakkında bir şeyler öğrenmek olmadığı için diğerleriyle birlikte yolda olmak kendimi iyi hissettirmişti.

Aramızda iki mimar, bir de İzmit’te ismi Senyorita Flowers olan bir çiçekçi dükkanının sahibi de vardı. Mimarlardan birinin babası Arap, annesi ise Türktü, ismi de Hiba idi. Adı, çok dikkatimi çektiği için aklımda kaldı. Oradayken hemen anlamını da sordum; “hibe etmek, hediye” demek olduğunu öğrendim. Hatta “kuş cıvıltısı, sesi” anlamını taşıyan Hedi de kardeşinin ismiymiş.

Çiçekçi dükkanı sahibinin dışında hepimiz hobi amaçlı, evimize aldığımız çiçeklerin aranjmanını ve bakımını daha iyi yapabilmek amacıyla bu kursa katılmıştık.

Büyük Çiçek Mezatı

S.S Flora Kooperatif Büyük Mezat Binası’na geldiğimizde hocamızı takip edip mezatın yapıldığı salona geçtik. Mekanı kapalı bir spor salonu gibi düşünebilirsiniz. Salonun ortasında, havalimanında bavulları beklediğimiz alandaki gibi genişçe bir band bulunuyor. Çiçekler 20’li, 30’lu buketler halinde bağlanmış bir şekilde bu bandın üzerine konmuştu sırayla. Mezata katılabilmek için çiçekçi ve vergi mükellefi olmanız gerekiyor bir de. Bandın iki yanında sıralanan masaların üzerinde de bir buton bulunuyor. Almak istediğiniz bir çiçek olduğunda bu butona sürekli basmanız ve küçük elektronik ekranlarda beliren TL tutarındaki rakamları takip etmeniz gerekiyor.

Gayet samimi ve sıcak bir ortam vardı. Hatta bir çaycı ortalıkta sürekli dolaşıyor, herkese çay/kahve dağıtımı yapıyordu. İçerideki organizasyon da gayet iyiydi. Çiçekleri bandın üzerine koyanlar, maçı yöneten hakem gibi, 2 bandın ortasında mikrofonla satışları yöneten biri ve çiçekçiler vardı.

Orada otururken rengarenk ve farklı isimdeki birçok çiçeği de keşfetme imkanı buldum. İsimleri; Amarantus, pampas, starliçe (cennet kuşu), green button, gahlia olan çiçekler… Çiçek aranjmanı yapılırken buketi daha zengin göstermek için kullanılan yeşilliklerin vs. bile mezatta bu şekilde satıldığını öğrendim.

Neyse, hocamız beğendiği birkaç çiçeği (kırmızı renkli gahlia gibi) satın aldıktan sonra, mezat binasının yanındaki çiçekçiye girdik. Buradan istediğiniz çiçeği satın alabiliyorsunuz. Ben de uzun zamandır almak istediğim paşa kılıcını (peygamber çiçeği) aldım. Buradan çıktıktan sonra da tekrar servise binip Beykoz’daki Palmiye Botanik Bahçesi’ne doğru yola çıktık.

Papağan

Burası da oldukça büyük bir mekandı. Dışarıda ve içeride fazlaca bitki ve rengarenk birçok çeşit çiçek vardı. Hocamız, içeriye girince bizi önce soğuk, buz gibi bir odaya götürdü. Burası, Hollanda’dan ithal edilen kesme çiçeklerin bulunduğu bir odaydı. Soğuk olmasının dışında o kadar güzeldi ki kendinizi adeta bir çiçek festivalinde hissediyordunuz. Burada da bazı bilgiler aldıktan sonra hocamız mekanı gezebilmemiz için bizleri serbest bıraktı.

Büyük büyük saksıların içinde olan salon bitkilerinden tutun; farklı farklı kesme çiçeklerin, sukulentlerin, kaktüslerin ve birçok aksesuarın (saksılar vb.) içinde olduğu bu kocaman yeri güzelce gezdim. Bir de içeride büyükçe bir kafeste kırmızı, yeşil ve sarı renklerinde çok şirin bir papağan vardı. Onunla da bir süre vakit geçirdim. Anneme pembe çiçekli bir gardenia ve ayaklı kedi figürlü bir saksı; kendime de beyaz üzerinde el deseni olan bir saksı da aldıktan sonra çiçekçilik okulumuza doğru yola çıktık.

Sol ve Sağ El

Yolda giderken atölyenin yakınında nefis ev yemekleri yapan bir yerden, öğlen yemeği siparişi verebileceğimizi söylemişlerdi. Hepimiz yoldayken, siparişlerimizi hocamıza ilettik ve Erenköy’deki atölyeye vardığımızda, hemen ardımızdan yemeklerimiz de geldi.

Bulunduğumuz yer, bir apartmanın büyükçe bir bahçeye bakan giriş katıydı. Dokusu ahşap ağırlıklıydı. Önünde yine ahşaptan yapılmış bir verandası ve tam ortasına konumlandırılan uzun dikdörtgen ahşap bir masa vardı.

Havanın biraz serin olmasına rağmen yemeğimizi dışarda yedik. Hemen ardından mezattan aldığımız ve hocamızın bizler için hazırladığı tüm çiçekleri temizleme işlemine geçtik. Yapraklarını temizledik, uçlarını kesip içi su dolu olan kovalara yerleştirdik. Bunları yaparken, arkadan gelen güzel bir müzik sesi de bizlere eşlik ediyordu.

Bu işleri bitirdikten sonra uzun ahşap masanın etrafına oturup hocamızı dinlemeye başladık. Birlikte yuvarlak stilli, spiral teknik kullanarak, bir el buketi (hand tied bouquet) yapacaktık. Buketin nasıl yapılacağını, daha sonra bizim kullanacağımız çiçeklerle birlikte yapmaya ve göstermeye başladı. Sol elinizi sabit tutup, buketiniz için kullanacağınız çiçekleri sağ elinizle belli bir sırayla yerleştirmeye başlamanız gerekiyordu. Tabii hocamız o kadar güzel yaptı ki elinde tuttuğu buket sanki ilkbaharı anımsatıyordu. Ardından buketin saplarını bağlayıp, pembe bir paketleme kağıdı ile güzelce sardı ve sonrasında sahneyi bizlere bıraktı.

Nil Yeşili

Hangi çiçeklerden, kaçar adet kullanacağımız tahtada yazılı idi. Önce onları kovalarından alıp, masanın üzerine güzelce dizdim. Ardından sol elimi sabit tutmayı çalışıp sağ elimle çiçekleri sıralamaya başladım. Tabii sağ elim daha kuvvetli olduğu için bir süre sonra sol kolum ve parmaklarım ağrımaya başladı ve yapmaya çalıştığım buket “buket” olmaktan çıktı. Hâl böyle olunca buketimi tekrar bozup,yeniden yapmaya başladım. Sonunda sevgili yardımcı hocamızın ufak dokunuşları ile buketimi tamamlayabildim.

Hepimiz buketlerimizi kaplayacağımız malzemeyi seçmeye koyulduk ardından. Ben de buruşuk yapıda olan Nil yeşili çok güzel bir kaplama kağıdı seçip buketimi onunla kapladım. O kadar güzel ve o kadar keyifli vakit geçirmiştim ki… Hem yeni bilgiler öğrenmiş, hem yeni insanlarla tanışmış hem de günümü güzelleştirebilmiştim. Tahmin ederseniz ki bu günü sayısız fotoğraf ve video çekerek ölümsüzleştirip elimde buketimle eve döndüm.
 
 
Demet Albayrakoğlu
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan