İçimdeki Sesler

1 | Durağan Yaşam Özlemi

4 Mayıs 2021

Öykü: Birinci Bölüm | Durağan Yaşam Özlemi | Yazan: Demet Uncu

 

İndeks

1. Bölüm: Durağan Yaşam Özlemi
2. Bölüm: Boş mu, Dolu Tarafı mı?
3. Bölüm: Nereden Çıktı Bu Hastalık?
4. Bölüm: Hastane Koridorları
5. Bölüm: Nefes Alma Mekanı
6. Bölüm: Değişiklikler Güzel midir?

 
 
Yaklaşık 2 yıldır ne kadar zor bir dönemden geçiyordu insanlık. Her şey mi bir anda değişir ve değişmeye devam ederdi? İnsanları kısıtlayan, sürekli değişen koşullara uyum sağlaması için onları zorlayan bir dönemden hep birlikte geçiyorlardı.

Bu süreç, alışkanlıklarına bağlı olan, düzeni seven ve onu korumaya çalışan insanlar için bir kat daha zor geçiyordu aslında. Tıpkı Gizem’in zorlandığı gibi.

Gizem çocukluğundan beri düzeni seven ve o düzeni geliştirmeye çalışan biri olmuştu. Hayatında kurmuş olduğu çeşitli düzenler, güvende hissettiriyordu onu. O düzen içinde yaşamak, ona huzur ve rahatlık hissi veriyordu adeta.

İş hayatına giren resilience kavramı ile dayanıklı, esnek olmayı öğrenmesi gerektiğini fark etmişti. Değişikliklere uyum sağlamayı öğrenmesi bekleniyordu ondan. Çünkü hayat doğası gereği, aynı şekilde devam eden, durağan bir yapıya sahip değildi. Beklenmedik olaylara, değişen koşullara tepkisini ayarlayabilmesi için öncelikle bunu öğrenmesi şarttı.

Şarttı da, minik adımlarla öğrenmeyi tercih ederdi. Salgın dönemi ile birlikte değişen koşullara hemen ayak uydurması ve bu değişen koşullara göre hızlıca sorunları çözmesi bekleniyordu ondan. Sadece ondan mı? Tabii ki değil, herkesten bekleniyordu ve insanoğlu çok zorlanıyordu bu durumdan.

Gizem’in bu kadar zorlanması daha önce dediğim gibi, yapısı gereği idi. Yapacak bir şey yoktu tabii, elinden gelen gayreti gösteriyordu. Öncelikle çalıştığı kurumda salgın dönemi ile birlikte gelen yeni kurallara ve tedbirlere uyum sağlamayı öğrendi. Sosyal mesafe gereği, yaklaşık 15 yıldır çalıştığı ofisinin yeri değişti. Aslında yeni ofisi eskisine göre daha geniş, yüksek tavanlı ve daha güzeldi. Ama dedim ya; düzen değişiyordu bir kere; dolaplar, masalar, dosyalar, sandalyeler çatı katından giriş katına taşınıyordu. Taşınma süreci biraz zor olsa da, yeni odasına alışması zor olmadı ve kolay alıştı yeni düzenine.

Robotik Düzen

Bu süreçte onu en çok zorlayan şeylerden biri de sosyal iletişimin en aza indirilmesi idi. Oysa çalışırken, çevresindekilerle kurduğu iletişim sayesinde işinden keyif alıyordu. Şimdi o da elinden alınmıştı, keyifsiz ve tatsız bir ruh haline bürünmüştü. Sanki iş hayatındaki bu yeni düzen onu robotik hale getirmişti, herşey otomatik, biraz da duygudan yoksundu. Ya da o böyle hissediyordu işte. Maskenin arkasından doğru düzgün nefes alamazken, insanların yüzündeki gülüşü, mimiklerini görememek belki de bu robotik ortamın oluşmasına sebep oluyordu.

Sürekli ellerini yıkamaktan; kolonya veya dezenfektanla ellerini birbirini sürtmeden oluşan pul pul dökülmeler, oluşan sızılar da bu işin cabasıydı. Herkes gibi o da bir hijyen bağımlısı olmuştu. Hayatı boyunca takıntılı bir insan olmaktan korkmuştu hep. Ama şimdi koşullar; onu titizlik bağımlısı, hasta olmaktan korkan biri haline getirmişti. Eski günlerini ne kadar çok özlüyordu, bir bilseniz. Bu konuda da oldukça ümitsiz ve karamsardı. Bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını hissediyor, diğer yandan da içindeki ses; her şeyin gelip geçeceğini, hiçbir şeyin sonsuza kadar aynı şekilde devam edemeyeceğine dair onu ikna etmeye çalışıyordu.

Son 15 Gün

Herkes gibi o da çok bunalmış ve çok sıkılmıştı bu yeni düzenden. Maskesiz nefes alabildiği, özgürce dışarı çıkıp gezebileceği, arkadaşları ile bir araya gelebileceği günleri adeta iple çekiyordu. Her şey ona o kadar zor geliyordu bazen. Değişiklikler onu zorluyor, bazen arkasına bile bakmadan kaçıp gitmek istiyordu buralardan. Peki ama nereye? Tüm dünya bu virüsle mücadele ediyor, hiçbir ülke diğerinden iyiye gitmiyordu. Bir süre iyi olsalar bile, bir süre sonra başa dönülüyordu. Sıklıkla söylenen “son 15 gün hikayesi” var ya; hani hiç bitmeyen şu 15 gün. 😉

Ömürlerimizden yıllar akıp gidiyor, adeta avuçlarımızın arasından zorla alınıyordu. Gizem’in uzun zamandır hissettikleri bunlardı işte, belki de psikolojisi çok iyi değildi, herkes gibi.

Değişiklik İyi Midir?

Şimdi de çalıştığı kurumdan başka bir pozisyon için teklif almış ve yeni bir birimin yöneticisi konumuna getirilmişti. Bu da onun için büyük bir değişiklik idi, 15 yıldır aynı kurumda çalıştığı pozisyondan ayrılıyor ve yeni bir pozisyona getiriliyordu. Aslında bu değişiklik için oldukça heyecanlanmıştı. Ama dediğim gibi Gizem bu; bu da büyük bir değişiklik idi onun için. Neyse ki kendini telkin etmeyi başarabiliyordu zaman zaman. “Herşeyi yavaş yavaş, ekiple birlikte yapabilirim” diyordu içinden.

Şu son 2 seneyi, değişiklikler yılı ilan ediyordu. Adeta herkes birleşmiş ve hiçbir şeyin eskisi gibi kalmaması için birbirlerine söz vermişlerdi.

Sizlere bahsetmeye çalıştığım Gizem, 10 yıldır aynı arabayı kullanan ve onunla bağ kuran biriydi. Çevresinin zoru ile arabasını değiştirmişti. Sonrasında da eski arabası ile tek bir fotoğrafı bile olmadığı için kendisine kızmıştı. Yani, kullandığı eşyalara, arabaya kendine göre anlamlar yükleyebiliyordu. Bu sebeple yıllardır kullandığı, eskiyen giysilerini ve ayakkabılarını ayırma işini yaparken diğerlerine göre daha çok zorlanıyordu. Aslında bakarsanız, manasız değil miydi bu tavrı? Neyse işte, düzeninden, sahip olduğunu düşündüklerinden öyle kolaylıkla vazgeçemiyordu Gizem.

Yeni Şehir, Yeni Hayat

Erkek arkadaşı bu konuda ona en büyük yardımcıydı. O da, Gizem’in aksine değişiklikleri seven ve onlara kolaylıkla adapte olan biriydi. Hatta bir süre sonra şehir hayatını bırakıp, Gizem’in de sevebileceği bir şehre birlikte yerleşmekten bahsediyordu. Böylesi bir değişiklik, takdir ederseniz ki Gizem için çok fazlaydı. Ama o da yıllardır büyük şehirlerin kaosundan, kalabalığından, sorunlarından bıkmış ve yorulmuştu. Ahmet’e bir yandan yarım ağız neden olmasın derken, bir yandan da yüreğinin içi pır pır ediyordu.

Neyse, yıllar önce hayatı için planlar, programlar yapmayı bırakmıştı ne de olsa. Hayatı, geldiği gibi kabul edecek ve yaşayacaktı artık. Elinden başka ne gelirdi ki zaten? Gizem de yaşayıp, görecekti işte. Aslına bakarsanız, herşeyin olduğu gibi devam ettiği bir yaşam, onun için risksiz ve garanti altındaydı.

İşte ofisinin penceresinden dışarıya bakarken içinden geçen, hissettiği bu karışık duyguları anlamaya çalışıyordu. Birden telefonuna gelen mesaj sesi ile irkildi. Mesaj Ahmet’ten geliyordu.

“Terfi ettim aşkım. Şirket, beni yönetici pozisyonunda İzmir’deki ofisine gönderiyor. Akşam eve geldiğimde konuşuruz. Öptüm çok.“

Değişiklik mi diyordum ben biraz önce? İşte şimdi Gizem, değişikliklerin en büyüğü ile karşı karşıyaydı. Ne yapacaktı şimdi? Ne diyecekti Ahmet’e? Onun için çok mutlu olmuştu tabii. Peki ama ilişkilerine ne olacaktı? Off, yine mi bir değişiklik onu bekliyordu, hayat bir süreliğine bile olsa durağan olamaz mıydı gerçekten?
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Demet Uncu

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Cem Albayrakoğlu 5 Mayıs 2021 at 12:09

    Merhaba ben Ahmet :))
     
    evet pandemi süreci gerçekten hepimizi yordu ama insanın her şeye alıştığı gibi buna da alışmak zorunda kaldık. Hayat akıp gidiyor, yapmak istediklerimizi ertelememeliyiz, diye düşünüyorum. Pandemiyi kafama takmadan yaşamaya çalışıyorum, biraz zor ama Gizem’e de tavsiye ederim. Hörecek ki bitti gitti. Sonuçta bu da bir süreç. Eve kapanıp bu duruma üzülmek ve kafaya takmak yerine hayata ve dostlarıyla yeni mekanlarda, safe alanlarda takılmalı, mesela çilingir sofrasını apartman otoparkında kurmak gibi :))
     
    Evet, ilk fırsatta koşullar oluşunca Ahmet de Gizem’i koluna takıp arkasına bakmadan bu şehirden gitmek üzerine yaşıyor günlerini.
     
    Çok beğendim, kalemine sağlık.

    • Yanıtla Demet Uncu 5 Mayıs 2021 at 19:44

      Merhaba Ahmet 😄
       
      Dediklerine aynen katılmakla birlikte yapabileni kutluyorum.
       
      Beğenmene çok sevindim. Bakalım yazının devamında Gizem’le Ahmet’in ilişkisi nereye dogru gidecek. Pandemisiz günlerde, sevdiklerimizle büyükçe bir masanın etrafında olabilmek dileklerimle 🥰
       
      Sevgilerimle 💟

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan