İçimdeki Sesler

4 | Hastane Koridorları

15 Haziran 2021

Öykü: Dördüncü Bölüm | Hastane Koridorları | Yazan: Demet Uncu

 

İndeks

1. Bölüm: Durağan Yaşam Özlemi
2. Bölüm: Boş mu, Dolu Tarafı mı?
3. Bölüm: Nereden Çıktı Bu Hastalık?
4. Bölüm: Hastane Koridorları
5. Bölüm: Nefes Alma Mekanı
6. Bölüm: Değişiklikler Güzel midir?

 
 
Babasına konulan kanser teşhisinin ardından uzun ve çetrefilli tedavi süreci başlamıştı. Önce ameliyat olması, ardından kemoterapi ve radyoterapi görmesi gerekiyordu sevgili babasının.

Yıllık sağlık kontrolüne gittikleri hastanede ameliyat olmasına karar verdiler. Neyse ki tek kişilik bir oda da bulmayı başardılar.

Gizem ve annesi, ameliyat günü ne kadar kaygılı ve heyecanlı olsalar da durumu belli etmemeye çalışıyorlardı hastaya. Gizem, operasyon saatini beklerken babasını güldürmek için çocukluk anılarından bahsediyor, yaptığı yaramazlıkları anlatıyordu. Babası anlattıklarına gülümsemeye çalışırken içinde kopmakta olan fırtınaları tahmin edebiliyordu aslında Gizem. Sadece biraz da olsa üzerindeki kasveti dağıtmaya çalışıyordu anlattığı hikayelerle.

Elbette haklıydı babası. Kendisini onun yerine koyduğunda, soğukkanlı kalmaya, sırf onlar üzülmesin diye güçlü gözükmeye çalıştığını hissedebiliyordu. Hemşire, odaya girip, “Artık, hastamıza alabiliriz” dediğinde Gizem boğazında düğümlenen yumru, belli etmemeye çalıştığı göz yaşları ile babasını yanağından öptü. Annesi eşine sarıldı, her şeyin yolunda gideceğini, odada onu bekliyor olacağını fısıldadı kulağına.

Bekleyiş

Anne-kız, bir süre odada bekledikten sonra bir şeyler içmek için kafeteryaya indiler. Gizem, annesinin masanın üzerinde tıkırdattığı tırnaklarının üzerini elleriyle kapatıp yavaşça okşadı.

Güç vermeye çalışarak “Merak etme anne, babamın bünyesi güçlüdür, bunu da atlatacaktır” dedi usulca.

Ameliyata gireli 3 saat olmasına rağmen, babasından gelen bir haber yoktu. Hemşirelerden bilgi almak için odaya çıktılar. Gizem, tedirginlikle hemşirenin yanına gidip “Babamdan haber var mı?” diye sorduğunda; “Babanız zor bir ameliyatta. Bağırsaklarında oluşan tümörler alınıp iyice temizlendikten sonra tekrar yerlerine yerleştirilecek. Onun için geçen bu süre normal, merak etmeyin” cevabı ile Gizem daha çok üzülse mi, sevinse mi karar veremedi. Odaya dönüp annesi ile beraber beklemekten başka bir seçeneği yoktu. Aslında gözü kapıdaydı, Ahmet’i bekliyordu. “Yanımda olsa, beni sakinleştirirdi” diye içinden geçirdi. İşten çıktıktan sonra hemen hastaneye gelecekti o da.

5 Saat Süren Ameliyat

5 saatin sonunda, hemşirenin “Babanız ameliyattan çıktı” haberi ile Gizem derin bir nefes aldı ve hemşireye teşekkür etti. Güzel haberin geldiği esnada Ahmet kapıdan içeri girdi. “Tam zamanında geldin canım, çok şükür babam şimdi çıktı” diyerek boynuna sarıldı. Ahmet de duyduğu haberin sevinci ile kayınvalidesine sarılıp geçmiş olsun dileklerini iletti.

Gizem, koridorda babasını beklerken, sağsalim ameliyattan çıktığı için Allah’a şükretti. Asansör durup, hasta yatağında babasını yarı baygın gördüğünde daha fazla tutamadığı gözyaşlarının yanaklarından süzülmesine izin verdi.

“Babacığım, bitti artık. Bunu da atlattın” diye fısıldadı kulağına doğru eğilerek ve yanağına ufak bir öpücük kondurdu.

Hastanede kaldıkları süre boyunca annesi refakatçi olacaktı. Yarım saat daha odada oturduktan sonra babasının dinlenmesi için Ahmet ile birlikte hastaneden çıktı.

Sandal Tütsüsü & Papatya Çayı

Eve vardıklarında ikisi de bitkin hissediyordu. Gizem ılık bir duşun ardından salondaki kanepeye Ahmet’in yanına yığıldı. Etrafa, sandal ağacı tütsüsünün rahatlatıcı kokusu yayılıyordu, hafif bir müzik de arkadan onlara eşlik ediyordu.

Ahmet, onu nasıl sakinleştireceğini, nelerden keyif alacağını çok iyi biliyordu. “Papatya çayına ne dersin canım? Birlikte karşılıklı içelim mi?” sorusunu gülümseyerek başıyla onayladı Gizem. Gerçekten de papatya çayı ona iyi gelecek, dinginleşmesini sağlayacaktı.

Bir süre hiç konuşmadan çaylarını yudumladılar. Ahmet, işin en büyük kısmını atlattıklarını, isterse bir onkolog arkadaşından tedavi süreci ile ilgili tavsiye alabileceğini de söyledi. Gizem’in içi biraz da olsa rahatladı, ikinci bir görüş almanın her zaman faydasına inanmıştı. Başını, omzunun üzerine koydu ve gözlerini kapadı. Bir süre sonra Ahmet onu uyandıracak ve yatağa götürecekti ne de olsa.

İlişkinin Sınavı

Ertesi gün babasını ziyarete hastaneye gitti. Onu daha iyi görmüştü. Annesi biraz yorgun gibi görünse de belli etmemeye çalışıyordu. O da bu süreçte oldukça üzülmüş ve yıpranmıştı.

Doktorlar, ne zaman taburcu olabileceğine dair bir şey söylemiyorlardı. İyileşme sürecine bakıp karar vereceklerdi. Annesini banyo yapması ve biraz dinlenmesi için eve gönderdi, gündüz o duracaktı babasının yanında. Ne de olsa cumartesi günüydü, annesinin sağlığına da bu süreçte dikkat etmeliydi.

Babasının biraz ağrısı vardı. Dikkatini dağıtmak için Ahmet’in İzmir’e gidişiyle ilgili endişelerini anlatmaya başladı. O anlatıyor, babası dinliyordu. Her zamanki gibi. Gamze, heyecanlı heyecanlı söylemek istediklerini bitirdikten sonra, “Ben ikinizi önce Allah’a, sonra birbirinize emanet ettim kızım. Bu zamana kadar da gayet güzel idare ettiniz. Demek ki şimdi, ilişkinizin sınanma vakti gelmiş. Bakalım birlikte neler yaşayacaksınız bu süreçte? Bana sorarsan, benim hissiyatım olumlu yönde, birbirinizi ne kadar sevdiğinizi, ne kadar birbirinize değer verdiğinizi biliyorum. Ahmet senin gözünün içine bakıyor kızım, seni bilerek üzmeyecektir” dedikten sonra Gizem, hasta yatağında yatan babasına çarşafının üzerinden sarılarak başını göğsünün üzerine koydu. Her zaman destek olmuştu babası ona; baba-kız ilişkileri hep farklı olmuştu. Bir kez daha varlığına içinden şükretti.

Meze & Balık Sofrası

Ahmet, İzmir’e bir hafta sonra gitmesi gerektiğini Gizem’e nasıl söyleyeceğini düşünüyordu. İşyerindeki planlar değişmişti, oradaki direktörün sağlık sorunları nedeni ile daha önce ayrılması gerekiyordu.

İşten eve erken geldiğinden güzel bir akşam yemeği hazırlamaya karar verdi. Gizem’in sevdiği yemekleri hazırlayacak, bir kısmını da dışardan sipariş edecekti. Belki bu ortam, anlatmak istediklerini daha kolay söylemesini sağlardı.

Hızlı bir duşun ardından mutfağa geçti. Buzdolabını açtı, malzemeleri kontrol etti. Hafta başında aldıkları levrekleri buzluktan çıkardı. Gizem’in pişirdiği baklalı enginarları mutfak masasının üzerine çıkardı. Balıkları kendi pişirecekti, salatayı da yapabilirdi. Mezeleri ise en sevdikleri yerden Akın Balık’tan söyleyecekti.

Mutfakta, Norah Jones’un en sevdiği albümünün şarkılarını mırıldanarak akşam yemeğinin hazırlıklarını yapmaya koyuldu. Hazırladığı sofraya bakıp mezeleri saymaya başladığında Gizem’in eve varmasına az kalmıştı. Girit ezmesi, kuru cacık, köpeoğlu, pastırmalı humus, balık köftesi, enginar ve çilekli semizotu salatası. Ara sıcakları soğumaması için fırına koymuştu. Balıklar da neredeyse olmak üzereydi.

“Tatlım, akşam enginarın yanına ne yapalım, et alayım mı ne dersin?” diye soran Gizem’in mesajını gördü. Gülümseyerek, “Yok alma canım, eve gelince ayarlarız bir şeyler“ dedi. Işıkları kıstı, yemek masasının üzerine koyduğu şamdanların kırmızı mumlarını yaktı, müziğin sesini biraz daha açtıktan sonra koltukta Gizem’in gelmesini beklemeye başladı.

10 dakika sonra anahtarın çevrilme sesini duyduğunda kapıya yöneldi. Gizem kapıyı açıp onu gördüğünde şaşırdı ve boynuna sarıldı.

“Ne güzel bir sürpriz erken gelmişsin bugün canım” dedikten sonra salondaki masayı görünce; “Yaa, bu kadar yoğun bir günün ardından beni başka hiçbir şey bu kadar mutlu edemezdi” diyerek Ahmet’i öptü.

“Canım eşimin biraz moralini yükseltmek, o güzel gülümsemesini görmek istedim, hepsi bu” dedikten sonra ona gerçeği söylemediği için biraz içi sıkıldı. Eğer işler planladığı gibi gitmezse belki onu haftasonu o çok istediği doğa tatiline kaçırabilirdi. Onun bu erken gidişine çok üzülmemesi için elinden geleni yapacaktı, bildiği tek şey buydu.
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Demet Uncu

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan