Yazı bekle güzel günler için, yazı yaşa leziz anlar için. Beklerken geçip giden ne çok an, leziz anları ağır kılan ne kalabalık yığın.
Yazı bekle güzel günler için veya daha iyisi belki de ilkyazı/ilkbaharı beklemek. Kiraz çiçekleri, beyaz papatyalar, sarı papatyalar, eflâtun menekşeler içinde, çimenlerin üzerine uzan; korkmadan, ivecenleşmeden/telâşlanmadan, tedirgin olmadan. Üzerine göğü çek yorgan yerine ve altında yeşil çimenler, kızıl toprak. Özgürlük erinç içinde duyulur, özgürlük erinç/huzûr içinde daha iyi, tatlı duyulur/hissedilir.
Yazı bekle, güzellikleri görecek aydınlık bakışlar. Adım adım ilerlerse göreceksin, göreceğiz gökkuşağı nasıl ışıldar. Işık ışık öpecek gökyüzü ve toprak birbirini. Yağmurlar esenliğe yağacak gür ormanlar gibi yazı bekle. “Tohum nerede?” diye düşünüyorsan daha yolun var demektir ama yol sana uzak değil, yeter ki sen uzak olma O’na. Yazı bekle. “Yağmur yağmıyor” diye düşünüyorsan izin vermişsin demektir kulaklarına fısıldayan seslere. Yağmurla konuşur yol seninle ara sıra, yağmurlar konuşur seninle ara sıra. Yeter ki “gerçek” sandığın dedikodu batağına atma adımını, yeter ki sanal perdenin seni büyülemesine izin verme. Yol sana uzak değil, yeter ki sen uzak olma ona.
“Yiyordu, içiyordu, uyuyordu, uyanıyordu ama yaşamıyordu” demiş Tolstoy. Yazı bekle giden sevgilinin ardından sevgiyi içinde arayan, anlaşılamayan angut kuşu gibi. Yaşam içinde olup ölü olmak nasıl bir duygu bilemezsin. Soluk alır, soluk verir, işe gider, işten gelir, bir aşyerinde/restoranda yer ve içersin soluksuz ve buna yaşamak dersin sen. Yine de yaşam içinde olup ölü olmak nasıldır bilemezsin sen, bilemezsiniz!
Yazı bekle güzel günler için, çiğdem çiçeklerini izle, günebakanları. Kardelenler kışın açar ah kardelenim! Kardelenleri dinle, işit ki, uyandırır içinde seviyi! Aydın, İzmir, Bursa, Adana, Nepâl, Hindistan, Yucatan, Guatemala; günler ışıldar, yel eser, götürür içini evrenin iller, ülkeler doğurur. Sen yazı bekle!
Çukurova’da güneşler açar, bir ülke aydınlanır. Nice yıldızları kemâle eriştirir bir ova, eskiler, yeniler, görülenler, görülmeyenler. Samsun’da doğan güneş hiç batmaz, gören gözlere, işiten kulaklara bakar, seslenir. Sen yeter ki yürü adım adım gerçeğe, adların ötesinde!
Yazı getiren iyedir. Özüm gerçeğe iyedir, gerçek özüme, kalem sihre. Yazı bekle.
Sevi ve ışık ile!…
Atakan Balcı
13 YORUMLAR
Atakan Bey, mutlaka daha etkili olan vardır ama benim bildiğim en güçlü antidepresan Xanax’tan, daha da iyisi mutluluk hormonu denen seratoninden bile daha etkili bir yazı.
Bana çok iyi geldi, tebessüm bile ettim.
Kaleminize sağlık.
Yaşamın içindeki denge ne kadar bozulursa bozulsun, tüm yönleri, az ya da çok, yine de yaşamın içinde ve ara sıra duyuluyor açık algılarca.
Çok teşekkür ederim güzel yorumunuz için! 🙂
Kaleminiz susmasın hocam.
Saygı ve selam ile…
✏️👏📚🙏
Nasıl vazgeçer insan bu yaşamak sevdasından
Nasıl sevmekten ölür ölür de dirilemez bir daha
Haykırmak dururken nasıl içinin ayazına tutulur sözcükler
Vakit yaşlanırken ruhum genç kalabilir mi Tanrım?
Annemin öldüğü yaşa yakınım
Yaşamadığı ömre uzak
Gözünde kaldığım yerdeyim hâlâ
İşaret diliyle ikiye böldüm kalbimi
Yarısında ülkem
Yarısında ülkemde ağlayan çocuklar
Çekilmiş nehirleri içip içip ağlamaktayım
Biraz
Uyku tutmayan akşamlardan
Biraz da
Yarım şiirlerimden kalmayım.
Sonay Karasu
Güzel paylaşım ve yorumunuz için teşekkür ederim!…
Severek okudum, serin sular aktı yüreğimden.
Sonay Bey’in şiiri de buna dahil🙏
Çok teşekkür ederim 🙏
Çok teşekkür ederim, iç açıcı bir yorum olmuş gerçekten!…
Evet, Sonay Karasu’nun gerçekten başarılı yazıları var ve bildiğim kadarıyla bir de kitabı var.
Teşekkür ederim hocam.
Saygılar
Umuda dair harika bir yazı olmuş Atakancım. Birkaç kere okudum 👌🏻
Kalemine sağlık canım.
Arı tinler/ruhlar var oldukça umut var. Umut var çünkü bizler varız ve solukların ötesinde var olacağız. Çok teşekkür ederim canım ışıltı dolu yorumun için!…
Yazınızı çok beğendim, diğer arkadaşların da belirttiği gibi yaşama sevinci veriyor.