Sızlayan yüreklerin dağlanmasıdır acı. Gözlere mil çekilmeye çalışılması ve algıların kapatılamamasıdır. Istırap içinde haykırılması ve birilerinin bundan şevk duymasıdır acı. Acı çektiği savıyla dolananların çektirdiği duygudur yer yer. Dolanmaktır çemberin içinde, çıkamamaktır çoğunlukla döngüden acı. Görürsün bazen çıkış yolunu, o beyazın ötesinde karanın gerçeğindeki…
Neden bazı ürünleri satın alıyoruz da bazılarını almıyoruz? Yazar (mesleğini “küresel markalandırma uzmanı” diye tanımlıyor.) aslında bundan yola çıkıyor. “Nöropazarlama” adlı bir teknikten bahsediyor. “Yaşamlarımızda her gün aldığımız satın alma kararlarına yön veren bilinçaltı düşünceler, duygular ve arzular.” Beynimizin içine kadar girme niyeti var…
“Muzlim yeraltının, ölüler diyarının ve ölümün tanrısı!“ diye bağırıyordu Kıssahan, Atina sokaklarına kurduğu Meddah sahnesinde. “Püremvat bir yer altı! Zeus’un giremediği, Poseidon’un yaklaşamadığı, Thatanos’un dahi onun emriyle çalıştığı, Kerberos ile girişinin ve çıkışının korunduğu yer altı! Hades’in sizlere söylemek istedikleri var! Dürüst olun! Ölen…
“Çocuklarıma bunu yaşattığın için seni ömrüm boyunca affetmeyeceğim!..” Telefonda sinir krizi geçiren eski karım, nefes almaksızın hakaret etmeye devam ederken ‘ömür boyu affedilmeyecek’ suçumu düşünüyorum. Bak bak “çocuklarıma” diyor hâlâ… Sanki babasının evinden getirdi. Boşandığımızdan beri aynı terane, n’apsam hanımefendiyi mutlu edemiyorum. Zaten edebilseydim…
Benim adım Rû* Evinizde, işinizde, aşınızda ve dahi aşkınızda, sevdiklerinizin gözlerinde, sevgisizliğinizde, sevgisizliğe mahkum ettiklerinizin gizlerinde, bin türlü sırrınızı gömdüğünüz unutulmuş çekmecelerinizde yaşarım. İşlediğiniz günahların kalbinizi vuran kara dikeniyim. Bir tek gözyaşınızda barınamam… Bazen bin bazen bir olursunuz, görürüm, Rû’yum ben… Siz beni göremezsiniz,…
Merhaba! Güzel bir cuma günü yeni yazımla sizlerleyim. Günün hangi saatinde beni okuyorsunuz bilmiyorum ama kahvenizi alıp arkanıza yaslanın çünkü bu hafta çok şirin ve başarılı bir markayı kaleme alıyorum… Çok yabancı sayılmazsınız bu isme çünkü daha önce yayınladığım Minikler Trendleri Belirliyor | Çocuk…
Unkapanı’ndan Taksim istikametine giderken, meydana gelmeden hemen sağda park demeye bilirkişi raporu isteyecek kadar biçimsiz bir park… Üç beş bank olan herhangi bir salıncağın, tahterevallinin olmadığı ve son dönemlerde belediyelerin koyduğu kültür-fizik, zayıflama aletlerinden yoksun bir park… Caddeye değil diğer tarafa bakan kısmında bir…
Sıklıkla soru aldığım konulardan biri de “ertelemek”. “Yapacağım işe bir türlü başlayamıyorum.” “Her şeyi son güne bırakıyorum.” “Sıkışacağımı bile bile yapmam gerekenleri erteliyorum.” “En basit şeyleri bile ihmal edip, öteliyorum.” Gibi şikayetler bu hayatta çok kurduğumuz ya da karşılaştığımız cümleler ama bu cümleleri kuran…
Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu | Konu Gittiği cenazelerde yakasına taktığı ölen kişinin siyah beyaz fotoğrafını cenazeden sonra ne yapacağını bilemediği için biriktirmesiyle başladığı koleksiyonunu ve karşılıksız aşkını anlatan “Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu”nda vefayı anlatmış, Şermin Yaşar. Annesi tarafından kabullenilemeyen Nurşen’in hikayesi olan “Kimlikte Nurşen”de içimizden hiç…
Kendimi bildim bileli çayımı şekerli içerim. Diyet yapacağım diye şeker taklidi tat verici sahtekarlardan da medet ummam. Seviyorsam katlanırım. Çok yorgunum, kaşığımın şekeri karıştırırken çıkardığı seste dinleniyorum bir de yorgunluğumda. Tıpkı yağmurun bulutunda dinlendiği gibi aslında… Sıcak çay bardağından çayımı yudumlarken acıyor çatlak dudaklarım.…