Biraz Kitap

Bir Gün Tek Başına

29 Aralık 2020

Kitap: Bir Gün Tek Başına | Yazar: Vedat Türkali | Yorumlayan: Hülya Erarslan


Bir Gün Tek Başına | Vedat Türkali

Ön planda evli bir adam ve üniversite öğrencisi bir kızın aşkı. Arka planda 1960’lı yıllar, İsmet İnönü-Adnan Menderes dönemi, öğrenci ve işçi ayaklanmaları.

Bir Gün Tek Başına | Sadakatsiz

İzlemiyorum ama şu ara ekranlarda Sadakatsiz diye bir dizi var. İzlemesek de sosyal medyaya yansıyan paylaşımlar ve yorumlar sayesinde izlemiş kadar oluyoruz. İşte kitapta da bir sadakatsiz var: Kenan.

Kenan eski bir edebiyat öğretmeni. Şimdi kitapçı. Karısı Nermin tarih mezunu ama ev hanımı. Bir de kızları var, Zeynep.

Kenan bir gün meyhanede arkadaşı ile takılırken arkadaşının arkadaş grubu da onlara katılıyor ve aralarındaki bir kızı unutamıyor: Günsel.

Günsel de aynı hisleri paylaşıyor Kenan ile. Aralarında yalan yok. Günsel biliyor Kenan’ın evli ve çocuklu olduğunu.

Bence bu ilişki mide bulandırıcı ama bana ne?

Evli erkek/kadının başka biriyle ilişkisinin olması çok zavallıca. Çünkü evli demek bir ilişkisi var demek. Eğer bir ilişkisi olduğu halde başkasıyla birlikte oluyorsa ya da olmayı düşünüyorsa, demek ki içinde bulunduğu ilişkiden memnun değil. Ve memnun olmadığı bir ilişkiyi bitirebilecek cesaretten ve güçten yoksun. Korkak ve güçsüz bir erkek nasıl çekici gözükebilir ki? Evli erkek bacımdır. Üstelik adam yaşlı. Günsel üniversite öğrencisi, yirmi yaşında. Kenan ise kırk.

Yirmili yaşlarda kızlar olgun erkeklerden hoşlanabilir, yirmili yaşlardaki insan akıllıca/akılsızca her şeyi yapabilir. Burada yaşı büyük olanın akıllıca davranması gerekir ama neredeee?

Böyle hikayelerde kimisi evli adamla birlikte olan kadını suçlayıcı bir tutum takınıyor. Ne münasebet! Sadakat yükümlülüğü evlilik birliğinin tarafları arasındadır. Üçüncü kişinin bu evliliğe karşı herhangi bir yükümlülüğü yoktur.

Gelelim Kenan’ın karısı Nermin’e.

Hikayenin bu kısmına kadar Nermin’in bir suçu yok. Fakat Kenan ona evliliği devam ettirmek istemediğini söylediği halde olmaz kocamsın, çocuğumun babasısın, istersen beni sevme ama akşamları yine de eve gel, ben babasız büyüdüm, çocuğum babasız büyümesin… teraneleri yüzünden Kenan ve Günsel’in yanı sıra Nermin’i de salak buldum.

Of hepsi çok salak.

Kırk yaşında adamın delirmiş gibi davranması, Nermin’in bu salağı “kocam da kocam” diye sevmeye devam etmesi… Günsel’in… Günsel’in salaklığını yaşına verip mazur görüyorum.

Bir Gün Tek Başına | Öğrenci İsyanları

Günsel’in bir derdi de öğrenci isyanları. Devrimci kız. İktidarın yasaklarına karşı sessiz kalamıyor. Arkadaşlarıyla birlikte protestolara, mitinglere katılıyor. Ülkede baskıcı bir dönem var. Ay zaten ne zaman olmadı ki? Sene 1961, halk iktidarın hiçbir zaman değişmeyeceğini düşünüyor. Kronik bir his galiba bu. Toplumsal olarak iktidarların hiçbir zaman değişmeyeceği kanaatimiz var. Halbuki değişiyor işte, değişmiş, değişecek… Ama gelenin gitmeyeceğine yönelik iliklerimize işlemiş bir sabit fikir var.

Bir Gün Tek Başına | Tatlı Olmayan ve Öyle Olmak Zorunda da Olmayan Bir Eser

Kitapta yer verilen ön plandaki aşk hikayesi bana tatlı gelmedi. İnsanların hayatlarını kendi elleriyle bile isteye zorlaştırmaları bana tatlı gelmiyor.
Arka plandaki memleket meseleleri de tatlı değil. Çünkü zaten ne zaman tatlı oldu?

Velhasıl tatlı bir kitap değil. Elbette öyle olmak zorunda da değil.

Saygılar,
Hülya Erarslan

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan