Biraz Kitap

Bir Genç Kızın Anıları

5 Ocak 2021

Kitap: Bir Genç Kızın Anıları | Yazar: Simone de Beauvoir | Yorumlayan: Hülya Erarslan


Bir Genç Kızın Anıları | Simone de Beauvoir

1908 yılında doğan Simone de Beauvoir çocukluk ve genç kızlık dönemini anlatmış kitapta.. (Kitabın adından da anlaşılacağı üzere.)

Bir Genç Kızın Anıları

Simone çocukluğundan beri kitaplara, öğrenmeye ve öğretmeye hevesliymiş. Çocukken pek çok mesleğe heves etmiş ve sonunda öğretmenlikte karar kılmış. Bir çocuğu kendi istediği gibi şekillendirmek fikri onu cezbetmiş. Ama kendisi bir çocuk sahibi olmak istememiş. Evlenmeye de sıcak bakmamış.

Simone de Beauvoir ve Ailesi

Simone de Beauvoir’in babası çeşitli işlere giriyor çıkıyor. Önyargılı bir adam. Kadınların erkeklerle eşit olduğunu düşünmüyor. Yazar başlarda babasının bilgi birikimine, donanımına hayran iken zamanla sorgulamaya başlıyor.

Annesi tutucu ve baskıcı bir kadın. Bir kız çocuğu olarak böyle bir anne tarafından yetiştirilince oranı açma, buranı elleme, makyaj yapma, yasak, günah… vb ile yavrucaklar manyağa çevrilir. Yazar da kendisini “lekeli biri, suçlanan, toplum dışına itilen biri” olarak görmüş.

Makyaj yapması, makyajın cilde iyi gelmemesi ve yüzü bozduğu gerekçeleriyle yasakmış. Yazar da hiç makyaj yapmayan teyzelerine bakıp ee siz makyaj yapmadınız da ne oldu, diye geçiriyor içinden. Ahah. “Teyzemlerin kırışmış yüzleri, makyaj yapmamanın karşılığını hiç görmediklerini ortaya koyardı.”

Simone de Beauvoir ve İlişkiler

Dönemin kadın-erkek ilişkilerinde tutucu bir hava hakim. Kadınlar, kendi bedenlerini kendi kendilerinden olduğu kadar erkeklerden de korumalı diye düşünülüyor. Yazar erkeklerin kadınlarla ilişkisinden galip gibi çıkması karşısında kadınların hayatlarının kötüleşmesinde ters bir durum olduğunu hissediyor küçükken.

“Benim, kendimde hoş görmeyeceğim, bana izin verilmeyen davranışların, gelecekteki eşime bir hak olarak tanınmasını kabul edemezdim.”

“Ben, erkeklerin de kadınlarla aynı kurallara bağlı olmasını istiyordum”
diyerek ifade ediyor bu tersliği.

Bir tane çocukluk anısı var, dokunaklı. Önünde bir kızla oğlan yürüyormuş. Oğlan, elini hafifçe kızın omzuna atmış, yazar bunu görünce duygulanmış. Yaaa kıyamam!

“Omzunda birinin eli, ağırlığını duymayacağın kadar yakından tanıdığın bir el, yalnızlığı yok edecek kadar var olan bir el olduğu sürece, yaşam boyunca yürümek tatlı bir şey olmalı diye düşündüm.”

Aşkın tanımını şöyle yapıyor:

“Benim aklımın aldığı tek ilişki, aşk ilişkisiydi. Benim gözümde, bir kızla bir oğlanın birbirlerinden kitap alıp vermeleri, sonsuza dek sürecek bir bağdı.”

Simone de Beauvoir ve Özgürlük

Yükseköğrenim için başka bir şehre gitmesiyle yeni deneyimleri ve özgürlüğü tadıyor. Böyle söyleyince sanki vur patlasın, çal oynasın gibi gözüküyor ama değil. Gece tek başına dışarıda yürüyüş yapabilmek yeni bir deneyim ve özgürlük onun için mesela. Okulda erkek arkadaşlarının olması, kız ve erkek arkadaşlarıyla bir yerde oturup içmek, sohbet etmek… Bunların aslında ne kadar kolay, zararsız ve zevkli olduğunu ama o güne dek kendisine bunlar için izin verilmediğini düşünerek geçmişini ve ailesini sorguluyor.

Tehlikeler de atlatıyor zaman zaman. Bir kere tanımadığı bir erkeğin birlikte yürüme ve eve bırakma teklifini kabul ediyor. Erkek bunu bir davetiye gibi değerlendiriyor. Yazar kabul etmeyince bağırış çağırış hakaret ama sağ salim ve tek parça kurtuluyor.

Yine bir gün tanımadığı bir erkeğin yemek/içmek teklifini kabul ediyor. Hesabı ödemesine izin verilmiyor. Oldu iyi günler diye gitmek isterken erkek hoppp diyor. Neyse ki buradan da kazasız belasız çıkıyor.

Çocukları baskılamanın sonu iyi olmaz. Çocukta anne babasının yasaklayıp izin vermediği şeyi onlara bir tepki olarak yapma arzusu doğuyor. Halbuki anne babasının izninde ve kontrolünde yapsa bir daha merak duymayacak, ilgilenmeyecek.

Simone de Beauvoir ve Anılar

Simone de Beauvoir küçük yaşlardan beri günlük tutuyormuş. Yıllar sonra bu kitabı kaleme almak için eski yazdıklarına baktığında bazı yerleri hangi duygularla yazdığını anımsamadığını söylüyor. Aman olsun anımsadıkları yeter.

Bu arada kitap bana niyeyse Sırça Fanus’u anımsattı.
Bkz: Sırça Fanus | Sylvia Plath

Aynı “Yaaa kıyamam!” hissiyle okuduğum için mi acaba?

Saygılar,
Hülya Erarslan

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

3 YORUMLAR

  • Yanıtla Pınar Sude Genç 6 Ocak 2021 at 09:33

    “Çocukları baskılamanın sonu iyi olmaz. Çocukta anne babasının yasaklayıp izin vermediği şeyi onlara bir tepki olarak yapma arzusu doğuyor. Halbuki anne babasının izninde ve kontrolünde yapsa bir daha merak duymayacak, ilgilenmeyecek.” 👏🏻
     
    Sayenizde merak ettim kitabı, en kısa zamanda okurum umarım. Sevgiler 🎈

  • Yanıtla Semra 19 Nisan 2022 at 08:24

    Anlatım tarzınıza bayıldım. Zevkle okuyorum yazılarınızı. Tebrikler ve başarılar.

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan