Sentez

Yara Bandı Tutmayanlar | Melike’nin Yangınları

1 Ocak 2021

Öykü: Yara Bandı Tutmayanlar | 7 | Melike'nin Yangınları | Yazan: Özge Can

 

İndeks

Birinci Bölüm: Türkan’ın Sahipliği
İkinci Bölüm: Derya’nın Ateşi
Üçüncü Bölüm: Nesrin’in Korkusu
Dördüncü Bölüm: Belgin’in Kelimeleri
Beşinci Bölüm: Nazmiye’nin Kaybı
Altıncı Bölüm: Maktul
Yedinci Bölüm: Melike’nin Yangınları
Sekizinci Bölüm: Müjgân’ın Tenhalığı

 

Yedinci Bölüm | Melike’nin Yangınları

 
Gözümün bebeğinde kahverengi benekler var. Arkamdan vuran ışığın aynadan yansımasında parlıyor. İlk yedi yaşımda çıkmıştı ortaya. Dedemin harflerden oluşan bisküviyi bana getirdiğinde adımı yazmıştım ilk önce. Melike. Çift “e” çıkmadığından adım Melik kalırdı. Dedem mavi gözlerinin ışıltısında gülümser “Gözümle koydum oraya” derdi. Gülümserdim. Dilim dişimin arkasında damağıma yapışır; orada lezzetlenir, ışık taşırırdı. Dedem demişti “Gözünün bebeğinde benekler uçuşuyor” diye.

Yaş aldıkça o benekler gözlerimden tenime geçti. Gülümserken oluşan göz kenarımdaki çizgiler de derinleşti. Yanardağ kraterlerine dönmüş oyuklar dolu artık. Gözümden ne ışık ne de lav püskürüyor. Akan yaşların yolu ezber. Gözümün kenarındaki kraterden, dudağımın kenarındaki kratere, oradan da çenemdeki oyuklu izlerden tümsekleri yalayarak göğsüme düşüyor. Artık yakmıyor tenimi göz yaşım. Derim kalınlaştı.

Ağladığım zamanlardaki duygu halimi yazmamı istiyor Asuman Doktor. Hangi birini yazayım. Aşağı kattan yükselen çığlıkları duyduğumdakini mi yoksa sarı ışıkta parlayan alevli anı benzeri halleri mi?

Her gece gördüğüm rüyanın aynını gördüm yine dün gece. Anı-rüya karışımı gerçeklikte ağlayarak uyandım yine.

Yine aynı yerdeyim. Sokak lambası tepemde sarı, soğuk, cılız yanıyor. Mart gecesiydi galiba. Mart olmalı. Sokakta gençler, bir de kediler. Her sokağın kedisi farklı fraksiyonun emrinde. Bir de öbür tarafın. Ayaz vuruyor yüzüme. Ankara’nın meşhur ayazı. Gözyaşlarım düşüyor. Soğuktan. İlk izler o zaman oluştu, o gece nöbetlerinde oluştu demek ki. Avare gözyaşlarım yolunu bilmiyor henüz. Gençliğin başı dumanlı heyecanları yüzüme yeni, ufak izler bırakmanın yolunu arıyor.

Farkında olmayacak kadar ateşlerle dolu aklım. Devrim ateşi, aşk ateşi. Mehmet’in depoya giderken dudağıma bıraktığı ateş dolu öpüşü bedenimde sinsi dolanıyor. Belimde namlunun soğuk yüzü tenimi ürpertiyor. Elimle sürekli kontrol ediyorum; sıska belimden pantolonumun içine düşmesin diye. Dışım buz, içim ateş; nöbetteyim.

Depoda bildiri kağıtları taksimlenecek. Biz Siyasal’da dağıtacağız. Yükümüz ağır. Ondan ihtiyaç var bana, gözlemciyim. Bizim fraksiyonun kedisi bacağıma dolanıyor. Tam eğilip sevecekken oluyor her şey. Patlama. Ateş. Çok az çığlık. Bolca miyavlama. Deli fişek depoya koşuyorum. Belimde silah, başımda aklım yok. On bir ölü, biri Mehmet. Üç yaralı, biri ben. Çenemdeki yangın izleri o günün eseri.

Yine aynı anda uyanıyorum. Tam yere düştüğüm anda. Sonrasında yaşananları bilincim silmiş; idealleri yangınlarda kül olmuş, ülkenin kayıp nesliyiz biz. Burada kendime geldiğim günden beri tekrar tekrar aynı rüya.

Kaç gecedir buradayım bilmiyorum.

Gözümü açtığım ilk günden bugüne kaç gece geçirdim bilmiyorum. Gece kremlerim vardı eskiden. Yüzüme, yara izlerime sürerdim. Hiçbir işe yaramıyormuş. Yaşamın izlerini silecek krem icat edilmedi. Norveçli bilim insanlarına çok güvenmiştim. Gerçi ben yaşıma, hayat tecrübeme de çok güvenirdim. Bir de aklıma. Yaş aldıkça ölen hücre sayımla yarışa girmiştim. Kaybettiğimi bu izlerden anlıyorum şimdi. Hayatımda yarışları kazanamadım ya hiç, olsun. Yolda olmak güzeldi. Devletle yarıştım, bir patlamada kaybettim. Aşkla yarıştım Tanrı’ya kaybettim. Tuğçe’yle yarıştım, kucağımda torunu görünce kaybettim. Durulmadım torunla da yarıştım, mavi diye tutturunca kaybettim. Silah tutan ellerim, torun parmaklarını tutunca inadımı da kaybettim.

Kendimle yarışım hiçbir zaman bitmedi de buraya geldiğime göre onu da kaybettim. Sahi, buraya ben niye geldim?

Birazdan hemşire kız gelir, ona sorarım. Tuğçe’me benziyor. Kumral dalgalı saçlar; bal rengi gözler. Azıcık daha boylu sanki. Tuğçe’m tıknaz kalır hemşirenin yanında. Belki beyazlar içinde daha endamlı görünüyordur. Hıh geldi.

“İyiyim kızım. Tam seni düşünürken geldin. Yanında ayakta durabilir miyim? Yok yok bir şey olmadı. Tuğçe’mle, kızımla yani, boyunuzun ölçüsü aynı mı diye bakacağım. Sağ ol kızım. Tuğçe’mle aynı yaştasınız galiba. Yok yavrum o daha küçükmüş senden. 89’da almıştım kucağıma. Marttı. Ayy yavrum, koş koş, bak sen. Bu kız avaz avaz bağırıyor. Yarası neredeyse şifa bulamamış. Sesi içimi kesiyor. Kızım dosyayı unuttun!”
 

Adı Soyadı: Melike Durmaz
Cinsiyeti: Kadın
Yaşı:61
Hastaneye Yatış Tarihi: 11. 12.2020
Hasta Geçmişi: 11 Aralık günü saat 13.40’da yarı baygın hastaneye getirildi. Bilinci kapalı. Tansiyonu 10/6. Bir önceki sağlık kuruluşunda üç doz halinde damar yolundan Diazem uygulanmış. 9 Aralık günü çıkan yangında tüm ailesini kaybetmiş.

“TÜM AİLESİNİ KAYBETMİŞ!”

 
“Tuğçe!!!”
 
 
Özge Can
 
 

***

Melike’nin Yangınları, Özge Can’ın “Yara Bandı Tutmayanlar” öykü dizisinin yedinci hikayesi idi.
 
Yara Bandı Tutmayanlar öykü dizisi, yeni hikayeler ile devam edecek.

 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

4 YORUMLAR

  • Yanıtla Burak Süalp 3 Ocak 2021 at 12:57

    Sevgili Özge Can, sayende harika bir öyküyle başladım güne. Ne güzel anlatmışsın koca bir yaşam öyküsünü. Betimlemelere de bayıldım. Kalemine sağlık sevgili arkadaşım.

    • Yanıtla Özge Can 3 Ocak 2021 at 13:41

      Teşekkür ederim Burak. Yara Bandı Tutmayanlar serisini yazarken ben çok sevdim, anlıyorum ki okurken sizler de sevdiniz. Katkın için sağ ol.
       
      Sevgiler arkadaşım 💙

  • Yanıtla Elif Bilici 4 Ocak 2021 at 09:22

    Özge, ne olacak derken sonu beni mahvetti. Harika bir hikaye olmuş eline sağlık!

    • Yanıtla Özge Can 4 Ocak 2021 at 10:07

      Teşekkür ederim Elif beğenmene çok sevindim.
       
      Sevgiler 💙

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan