Biraz Kitap

Gizli Bahçe

16 Mart 2021

Kitap: Gizli Bahçe | Yazar: Frances Hodgson Burnett | Yorumlayan: Hülya Erarslan


Gizli Bahçe | Frances Hodgson Burnett

O kadar cici bir kitap ki… Çocuk kitabı gibi ama aslında çocuklardan çok yetişkinlere ders gibi. Çocukların anne babaları yüzünden hayatlarının ne hâl alabileceğini ama aslında hem kendilerini hem de etraflarını iyileştirici güce sahip olduklarını gösteriyor. Yeter ki rahat bırakılsınlar.

Mary Lennox

Mary Lennox, annesini ve babasını koleradan kaybetmiş on yaşında bir kız çocuğu. Anne ve babası hayattayken de ilgilenmemişler zaten çocukla. Anne eğlence hayatında, çocuğunu ayak bağı olarak görüyor, baba da ortalarda gözükmüyor. Mary’e hizmetçiler bakıyor. Yemeği hazır ediliyor, hizmetçiler tarafından giydiriliyor, bir dediği iki edilmiyor, herhangi bir otorite de tanımıyor, sevgisizlik ve ilgisizlik nedeniyle sert bir çocuk oluyor.

Tek akrabası eniştesi Archibald Craven. Ama o da ilgilenmiyor çocukla. Kendisiyle de ilgilenmiyor ki adam. Karısı ölünce hayata küsmüş. Kocaman bir evde, kocaman bahçeler içinde bir sürü hizmetçiyle yaşıyor Bay Craven.

Gizli Bahçe

Mary, burada da yalnız kalıyor. Yüzlerce odası olan evde girilmesi yasak olan odalar var. Ama Mary bu yasağı dinlemiyor. Fırsat buldukça evi keşfe çıkıyor. Gizli bahçeyi de böylece öğreniyor. Bu gizli bahçe Mary’nin ilgisini çekiyor. Bahçeyi yeniden canlandırmak için canla başla çalışıyor. Bu arada arkadaşlar ediniyor. Böylece önceden aksi, huysuz bir çocukken bahçe ve edindiği arkadaşlar sayesinde neşeleniyor, hayat buluyor.

İyi Sihir – Kötü Sihir

Doğduğundan beri kendisine hasta olduğu ve öleceği söylenen bir çocuk ne olur? Tabii ki hasta olur. Fiziksel olarak bir hastalığı olmasa bile bu inanç nedeniyle kendini hasta hisseder ve zamanla da bu kehaneti gerçeğe dönüştürür.

Mary ve arkadaşları bunu fark ediyor. Bunu fark ettikten sonra da iyileşme süreci başlıyor. Bu iyileşmeyi “sihir” diye adlandırıyorlar. Aslında sihir kelimesinin doğru kelime olduğundan emin değiller ama işin aslının inanç ve iyi düşünmek olduğunu anlıyorlar.
Yazar da kitabın sonunda düşüncelerin öneminden bahsediyor. Aslında düpedüz Einstein’in meşhur “Her şey tireşimdir” görüşünü anlatıyor:

“Geçen yüzyılda insanların keşfetmeye başladığı yeni şeylerden biri düşüncelerin -yalnızca saf düşüncelerin- elektrik bataryaları kadar güçlü olduğuydu, kimi için güneş ışığı kadar iyi, kimi için zehir kadar kötü. Üzücü veya kötü bir düşüncenin zihninize girmesine izin vermek, kızıl mikrobunun vücudunuza girmesine izin vermek kadar tehlikelidir.”

Ne kadar güzel hikayeleştirmiş bu düşüncesini yazar.

Filmi Var

Kitap birkaç defa sinemaya da aktarılmış. Sonuncu versiyonu izledim.
Bkz: The Secret Garden

Filmi kitaptan biraz ayrıksı ama. Öncelikle içinde bulundukları zaman dilimi farklı. Sonra da Mary’nin annesinin tutumu. Filmde Mary’nin annesi hasta ve mutsuz bir kadın olarak gösteriliyor. Fakat kitapta gayet neşeli, eğlenceli bir kadın. Kitapta anne bile isteye Mary ile ilgilenmiyor, dümdüz sevmiyor kızını. Ama filmde Mary’nin annesi Mary’i seviyormuş da üzüntüden ilgilenemiyormuş gibi. Bir annenin çocuğunu sevmemesine inanmıyor film. Bir açıklama getirmeye çalışıyor. Anne seviyordur da çocuk anlamıyordur diyip çocuğun kendisini suçlamasına sebep oluyor, seni anlayamadım anne, özür dilerim dedirtiyorlar çocuğa. Hayır! Anne çocuğunu sevmiyordu. Bir açıklaması da yoktu.

Ayrıca filmde gizli bahçeye sihirsel özellikler katılmış. Halbuki kitapta çocuklar adına sihir deseler de işin özünde sihir değil, gayet emek var. Bahçenin iyileşmesi çocukların emeği sayesinde oluyor. Hastalığın iyileşmesi çocuğun zihnindeki hastalık korkusunu yenmesi sayesinde oluyor. Mucize gökten gelmiyor yani, çocuklar kendileri yaratıyor. O yüzden ben kitabı daha gerçek buldum.

Saygılar,
Hülya Erarslan

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan