Ay Işığı Yolcusu

İsmail Beker | 2 | Karanlık

25 Mayıs 2021

Yazı: İsmail Beker ve Karanlık | 2 | Yazan: Atakan Balcı

 

Karanlık Serisi

1. Bölüm: İsmail Berker | 1
2. Bölüm: İsmail Berker | 2
3. Bölüm: Ama Üzerine
4. Bölüm: Türk Yahudileri

 
 
Bu yığınla ne edeceğiz biz? Bu ülke, bu yaşam, bu insanlık nasıl aydınlanacak yığının bu korkunç karanlığıyla? İsmail Beker’in yaşadığı mağdurluğu anlattığımı, kamera görüntüleri ile masumluğunun ortaya çıktığını ve artık hiç kimsenin, bir zahmet, en azından İsmail Beker’le uğraşmayacağını, ki şu ana kadar yaşatılanlar bile yaşamı boyunca belki de etkili olacaktır olumsuz yönde onun üzerinde, düşünürken, daha kötüsünü, en azından bana göre çok daha kötüsünü yaşatanların paylaşımını gördüm.

“Kadının beyanı esastır. İsmail Beker’in peşini bırakmayacağız” diyen politik adlandırmalı bir topluluk, yediği dayaktan daha da korkutucu ve hem ülke hem insanlık açısından korkunç ve fazlasıyla korkutucu bir paylaşımdı, şaşakaldım.
Ne düşüneceğimi bilemedim, hiçbir düşünüş geliştiremedim, duygusal olarak tamamen kilitlendim kaldım. Her şeye karşın, tüm o linç girişiminin ardından ve kamera görüntülerine karşın İsmail Beker yine de suçlu olabilir mi? Olabilir, yaşamda her şey olabilir. Herhangi bir gerçekleşme için nasıl “Olanaksız” diyebiliriz ki? Ama bu, buradaki duruş başka bir noktayı imliyor. Birçok tehlikenin yanında, cinsiyet eşitliği de içinde olmak üzere adalet savaşımı konusunda neleri ne ölçüde yitirebileceğimizi gösteriyor.

Böylesi bir sözde savaşımı paylaşımın içerdiği linç ruhunu kaç kişi, ne kadar uzun süreyle paylaşacak?

Bugün destek verecek olanlar bile, büyüyecek olan çığın ardından, ki büyüyecektir çığa dönüşerek, zaman içerisinde kaç kişi kalacak bu saçmalığın ardında? Bunun karşısında yer alacak geniş kesimler, “O kadar da değil” demekle kalırlar umarım, tersi durumda onlarca yıllık savaşımımızdan, geldiğimiz sistem ötesi duyarlılık noktasından ne kadar geri düşebileceğimizi görebiliyor musunuz? Karabasan gibi çöktü üzerime o paylaşımı görür görmez bütün bu düşünceler, duygular bir anda ve olasılıkla o yüzden kilitlendim, kaldım, çözümleyemedim hiçbir duyuşumu.

Kadının beyanı esasmış! Bilmiş cahillere, cinsiyetçi yobazlara anlatamadık zaten bu ilkenin ne demek olduğunu, üstüne bir de!… Kadın hakları adına yola çıktığını savlayanlardan da bu tür bir bilmiş cahilliği çıkmış olması, doğrusu çok büyük bir düş kırıklığı.

“Kadının beyanı esastır.” İlkesinin yanlış anlaşılması, adalet savaşımı adına ne büyük bir zarara yol açar, düşünebiliyor musunuz?

Kadının beyanı esastır ve öyle de olmalıdır, doğru. Ama bu ilke ne anlama gelir, ne söylenmek isteniyor aslında bu sözlerle? Bir kadın bir erkeği suçladığında o erkek suçlu kabul edilir ve en ağır biçimde cezalandırılır. Öyle mi? Daha neler, daha neler, DAHA NELER?!

Kadının beyanı esastır; cezalandırmada değil, korumada. Suçlanan kişi, bu ilke uygulanıyorsa gerçekten/uygulanırsa, adalet içinde yargılanır, kanıtlara göre ya ceza alır ya da serbest bırakılır. Peki ya ilke o zaman? İlke geçerli, ilke zaten yargılama ile ilgili değil ki kadının korunması ile ilgili. Hatta yalnız kadın için değil, adalet adına her bireye uygulansa keşke. Şikayet alındığı anda, mağdur olduğunu savlayan kadın, eğer korunma istiyorsa, korunması gereken bir savla ortaya çıkmışsa güvenlik güçlerince kadına yeterli koruma verilir. Bu kadar! “Kadının beyanı esastır” bu demek. Kadının korunması konusunda kadının beyanı esastır. Anlamayacak ne var? Eril cinsiyetçiliği savunanların manipülasyonları ile bir yandan uğraşırken bu da nereden çıktı? Gerçekten “Bir siz eksiktiniz.” Gerçekten usa sığmaz.

Bu arada, bir kadın daha öldürüldü, biliyor musunuz?

Kayseri’nin Talas ilçesinde görev yapan 26 yaşındaki Arife Nur Sarıoğlu’nun, arkadaşlık teklifini kabul etmediği için T. T. tarafından öldürüldüğü söyleniyor. Yine bu arada, linç kültürü o kadar yaygın ki tepki gösterenler olacaktır “Neden katilin adını açıkça yazmıyorsun? Bilelim, gereğini yapalım” diye. İşte bu yüzden söylemiyorum, gereğini bırakın adalet uygulasın, kamuoyu tepkilerine göre, linç kültürünün bir uzantısı olarak devinen bir adalet değil, ülkenin temeli olan nesnel, gerçek adalet.

Ve onca dert arasında, bu yaşanan sorunların içinde gerçekten söylemeden edemiyorum bu yeni linç öbeğine:

Gerçekten bir siz eksiktiniz!

Sevi ve ışık ile!…

Atakan Balcı

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

4 YORUMLAR

  • Yanıtla İlknur Beysan 28 Mayıs 2021 at 15:32

    Atakan Bey, elbette linç kültürü yanlış. İftiraya uğrayan erkeğin dramı da içler acısı. Ancak ülkemizde her ne olursa olsun kadınlar mağdur. Sizin anlattığınız seküler kesimin büyükşehirlerdeki dramı. Ancak Anadolu’da işler öyle yürümüyor .Kadını değersiz, köle, cinsel obje gören, saçının telinden, ayağındaki terlikten tahrik olan insanımsılar var. Siz de iyi bilirsinizki cinselliğin Afrikasıdır Türkiye.

    • Yanıtla Atakan Balcı 28 Mayıs 2021 at 16:29

      Bu konuda yeni bir yazı daha yazmalıyım sanırım, ancak söylediklerinizle ilgili düşüncem bu yazımda da var. Adalet savaşımında el ele yürüyeceğiz, aydınlık bireyler olarak.
       
      Yorum için teşekkür ederim.

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 1 Haziran 2021 at 10:20

    “Kadının beyanı esastır” ilkesini açıkladığın için çok teşekkür ederim canım. Sözleşmeyi okumadan, içeriğine dair en ufak bir fikri olmadan bu maddeyle onu vurmaya çalışan, cahil cesareti ile kör koşu sergileyen bu insanlardan gerçekten midem bulanıyor. Anlamamakta direniyorlar çünkü çıkarlarına bu uyuyor 😡
     
    Kadının beyanı, yardım istediğinde yeterli olacak, adamı ya da şiddet uygulayan her kim ise onu derdest edip tutuklama konusunda değil. Bu kadar salaklığı gerçekten aklım almıyor 🤬
     
    Bu ülkede koruma talep eden kadınların güvenlikleri sağlanabilseydi birçok ölümün önüne geçilebilirdi. Tersine kanun koyucuların, kolluk kuvvetlerinin sergiledikleri kadın şiddetini destekler nitelikteki tutumları, canilere özgüven sağlıyor, “Öldürürüm, birkaç sene yatar çıkarım” sözü sapkın zihinlerin dilinden düşmüyor artık. Çok acı!
     
    Durmadan savaş veren, anlatmaya çalışan, yüreğine, kalemine sağlık canım 🤗

    • Yanıtla Atakan Balcı 1 Haziran 2021 at 15:53

      Böyle bir toplumun, böyle iğrenç bir anlayışın içinde, algısı açık bir birey olarak yaşamak, çok büyük bir zulüm! Dünyanın öbür ucundaki acıyı içinde duyan kişilerin yani başındaki kötülükler bitmek bilmiyor.
       
      Çok canım acıyor.

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan