Biraz Kitap

Oğullar ve Rencide Ruhlar

24 Ağustos 2021

Kitap: Oğullar ve Rencide Ruhlar | Yazar: Alper Canıgüz | Yorumlayan: Hülya ErarslanKitap Şablon


Oğullar ve Rencide Ruhlar | Alper Canıgüz

Polisiyeymiş ya bu. Çok şaşırdım o kısma gelince. Çünkü kitap hakkında hiçbir ön bilgim olmadan okumaya başladım. Bir dedektiflik olmasını beklemiyordum. Ha, ne bekliyordum? Bir şey de beklemiyordum açıkçası.

Çilekeş Üslup

Son yıllarda denk geldiğim ve hiç de beğenmediğim bir tarzla başladı kitap. Bu tarzı nasıl tarif etmeli bilemiyorum. Yetişkin erkeğin “Bakın ben neler biliyorum” tarzı bık bık bık konuşması gibi geliyor bana. Havalı olmaya çalışan zorlama cümleler, edebi olmak arzusuyla yanıp tutuşan ama ola ola çilekeş olan bir üslup. Hayat ne kadar kötü, insanlar ne kadar aptal, ben bu dünyaya fazlayım… Offff! Kafam kaldırmıyor.

Kitabın başında yer alan yazar hakkındaki kısa özgeçmişte orta halli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiği, babasının işi nedeniyle küçük yaşta kırtasiye malzemeleriyle haşır neşir olduğu ve “Erkek Japon bıldırcınlarının cinsel hayatı konusunda otoritedir ve orta boyludur” bilgileri yer alıyor. Komik olmak için zorlanmış bir hâl gibi geliyor işte bana bunlar.

Çocuk Taklidi Yapan Yetişkin

Kitap beş yaşındaki çocuğun gözünden yazılmış. Sözde. Ama kitabı okurken anlatıcının beş yaşındaki bir çocuk olduğuna ikna olamadım. Tabii ki çocuk yazmadı kitabı ama madem anlatıcının çocuk olması tercih edilmiş, buna inanabilip gerçekten bir çocuğu dinliyormuşum gibi hissetmek isterdim. Ama otuz yaşında adam kaleminden çıktığı o kadar belli, o kadar belli, o kadar buram buram belli ki, beş yaşındaki çocuğun dünyasına giremedim. Dışarıdan bir gözlemci olarak yazılsaydı kitap, okumak belki biraz daha keyifli olurdu benim için. Çocuk taklidi yapan yetişkin iticiliği var kitapta bu yüzden.

Bu çocuk taklidi yapan yetişkin insan kitabında çocuk olmaya dair tek şey kitabın sonunda Alper’in arkadaşı Hakan’ın yazdığı mektup. Hakan, okulda verilen ödev icabı biricik arkadaşı Alper’e mektup yazmış. Sevgili arkadaşım, diye başlayan mektubunda annesi ve babasının ayrıldığını, olsun annesi babası ayrı pek çok çocuk olduğunu anlatıyor çeşitli imla hatalarıyla. Yavrum, kıyamam.

Çocuk ve Yakarışları

Alper Kamu’nun anaokulunu yerişi ile başlıyor kitap. Erken kalkmak, servise binmek, katılımcı dersler, çocuk şarkıları… Nefret ediyor bunlardan. Çocuk şarkıları konusunda “Eğitilmiş küçük embesiller için yazılmış eserler” diyor. Buna bir parça katılıyorum. Çocuk şarkılarını dinlemeye tahammül edemiyorum ben, delirtici buluyorum o müzikleri. Şu mesela dinlenecek şey mi? Beyin eritiyor:

Kukuli – Tüm Çocuk Şarkıları | Tinky Minky ile 30 Dakika Çizgi Film & Bebek Şarkıları

Okul konusundaki yakınmasına da hak veriyorum:

“Okulda insanın asıl öğrenmesi istenen, anlatılan dersler değil, ders anlatılırken susması gerektiğidir.”

Sisteme yönelik de haklı bir yakınması var:

“O doğuştan araba yıkayıcısıydı. Ne var ki hayat onu bakkallığa mahkum etmişti; pek çok müthiş kabzımalı milletvekilliğine mahkum ettiği gibi. Sistem yetenekleri heba ediyordu.”

Dedektifçilik

Mahallede bir cinayet işleniyor. Çocuk bu cinayeti çözmeye ve katilin kim olduğunu bulmaya karar veriyor. Bu kısımdan itibaren meraktan zaten kitabı bırakmak mümkün olmuyor. Hakikaten katil kim?

Hiç de sevmem dedektif hikayelerini. Bu hikayelerde okuyucu olarak yazarın elinde kuklaya döndüğümüzü hissediyorum. Yazar biliyor katilin kim olduğunu ama okuyucuyu çeşitli adreslerde başka kişilerle oyalayıp eğleniyor. Git kendi götünle eğlen!..
Pardon.
 
 
Saygılar,
Hülya Erarslan

 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan