Biraz Kitap

Napoli Romanları

7 Eylül 2021

Kitap: Napoli Romanları | Yazar: Elena Ferrante | Yorumlayan: Hülya Erarslan


Napoli Romanları | Elena Ferrante

“Napoli Romanları” 4 kitaptan oluşan bir seri. Serideki kitaplar:

  1. Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım
  2. Yeni Soyadının Hikayesi
  3. Terk Edenler ve Kalanlar
  4. Kayıp Kızın Hikayesi

Bu seride Napolili iki kadın olan Lenu ve Lila’nın çocukluğu, gençliliği ve yaşlılığı, içinde bulundukları mahalle, şehir ve ülkedeki gelişmelerle birlikte anlatılıyor.

Canım kadınlar Lenu ve Lila.
Çok sevdim ben bu ikisini.

Birinci kitap olan “Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım”ı burada daha önce anlatmıştım.
Buyurunuz:
https://www.senveben.biz.tr/2019/12/benim-olaganustu-akilli-arkadasim/

Çok beğenip “Belki devamını da okurum” demiştim o zaman. İşte devamını okudum geldim.

Napoli Romanları 2 | Yeni Soyadının Hikayesi

Birinci kitapta Elena Greco (Lenu) ve Raffaella Cerullo (Lila) arasındaki dostluğu görmüştük. Bu iki kız çocuğu iyi birer arkadaş gibi görünüyorlar ama beri yandan da toksik bir ilişkileri var sanki. Özellikle Lenu, kendisini sık sık Lila ile kıyaslıyor ve bu durum onda huzursuzluk, mutsuzluk yaratıyor. Belki Lila da kendisini Lenu ile kıyaslıyordur ama kitabı Lenu’nun ağzından okuduğumuz için Lila’nın ne düşündüğüne hâkim olamıyoruz.

Lila ile Lenu ikinci kitapta artık çocuk değiller. İlk gençlik dönemlerindeler. Lila evli, zengin ama mutlu değil. Lenu öğrenci, okuluna devam ediyor, fakir ve o da mutlu değil. Zaten o mahallede mutlu olmak da ne bileyim, çok mümkün gözükmüyor.

Lenu, okul bilgilerinden kafasını kaldırdığında mahallesindeki kadınlar hakkında düşünüyor. Örneğin mahallesindeki anneler:

“Benden on, en fazla yirmi yaş büyüktüler. Gene de biz kızların pek meraklı olduğumuz, giysilerle, makyajla belirgin kıldığımız o dişi eşkallerini yitirmişlerdi. Kocalarının, babalarının, erkek kardeşlerinin bedenlerince yutulmuşlardı, giderek onlara benzemişlerdi ya da yorgunluktan, yaklaşan yaşlılıktan, hastalıktan bitkin düşmüşlerdi.”

Koca dayağının ne kadar normal gözüktüğüne dair şu satırları da etkileyici:

“Küçüklüğümüzden beri babalarımızın annelerimizi dövdüğünü görmüştük. Bize bir yabancının elini bile sürmemesi gerektiğini ama anne babanın, nişanlının ve kocanın canı istediği zaman, sevdiği için, eğitmek için, yeniden eğitmek için dövebildiğini öğrenmiştik.”

Kitabın kendi gözünden yazıldığı kişi olarak Lenu sürekli düşünüyor. Lenu düşünce, Lila ise eylem insanı.

Napoli Romanları 3 | Terk Edenler ve Kalanlar

Lila’nın eylem, Lenu’nun düşünce yönünün iyice kendini gösterdiği bir kitap bu.
Gerçi Lila’nın eylemciliği kendisine kadar. Kendi hayatı ve kendisinin dokunabildiği hayatlarla ilgileniyor. Büyük kahramanlıklar peşinde değil. Ülkede siyasi çekişmeler, işçiler-komünistler-faşistler arasında kavgalar var. Lila’nın da bu mücadeleye katılmasını istiyorlar ama okuyunca göreceksiniz ki kadının canı burnunda, kendi derdi başından aşkın:

“İnsanlar bakımsızlıktan, yolsuzluktan, haksızlıktan ölüyorlardı ama her seçimde coşkuyla oylarını onlara hayatı dayanılmaz kılan siyasetçilere vermekten vazgeçmiyorlardı” diye anlatılıyor kitapta bu durum.

Lenu da düşünen tarafını nihayet bir kitapla taçlandırıyor artık.

Lenu’nun yazdığı kitap hakkında iyi kötü yorumlar çıkıyor gazetelerde. Kötü yorumlar kitabın basit ve cinsellik içerikli olduğu yönünde. Lenu bunlara üzülüyor. Yazdığı kitaptan ötürü onun “Özgür Kadın” olduğunu düşünen moron erkekler türüyor etrafında. Yayınevinde saygıdeğer bulunan yaşlı bir adam onu asansörde sıkıştırıyor, kalabalık bir ortamda yeni tanıştığı bir ressam gece yanına gelip beraber uyuyalım mı, diyor. Cüretlere bak.

Artık çocukları da oluyor Lila ve Lenu’nun.

Lila’ya göre hamilelik şöyle bir şey:

“Bir başkasının hayatı önce karnına yapışıyor, sonra nihayet dışarı çıktığında seni esir ediyor, bir tasma takıyor ve artık kendinin efendisi olamıyorsun.”

Çocuk bakımı konusunda kadının sırtına yüklenen yükle ilgili de can sıkıcı kısımlar var kitapta. Lenu çocuğuna tek başına bakıyor, eşi işinde gücünde, çocukla ilgilenmiyor. Nihayet bir yardımcı buluyor Lenu.

Kocası diyor ki “Ben evimde köle istemiyorum.”

Lenu gayet düzgün cevap veriyor; “O köle değil, maaş alıyor” diye ama dinlemiyor kocası. Sonra da Lenu “Sence kölelik yapması gereken ben miyim?” diye sorunca kocası “Sen annelik yapıyorsun, kölelik değil” diyor.

Ulan göt, bu kadın senin çamaşırlarını yıkıyor, ütülüyor, evini temizliyor, yemek yapıyor, çocuğu büyütmeye çalışıyor. Kocasının buna cevabı; “Kim mecbur ediyor seni, ben senden hiçbir şey istedim mi?” Ulan! Bırak evi bok götürsün Lenu yaaa.

Napoli Romanları 4 | Kayıp Kızın Hikayesi

Lila ve Lenu artık yetişkin birer kadın. Ama yine de büyük hatalar yapmaktan geri durmuyorlar. Yaş büyüdükçe hatalar da büyüyor olabilir mi?

Lenu yazarlığı ve akademik yaşamı ile mahallesinden uzaklaşmıştı, çok da güzel olmuştu ama yavaş yavaş mahallenin içine çekiliyor. İlginçtir, ilerleyen bu sayfalarda Lenu’ya eskisi gibi “Defol git bu mahalleden, uzaklaş” diyesim gelmiyor. Hatta Lila ile beraber mahallenin yeni mafyası olsunlar. Ama iyi mafya. Mafya tabii iyi bir kelime olmadı, mahallenin hamisi demek belki daha doğru olur. Lila zaten hami olmuş neredeyse. Kendi işini kurmuş, mahalleden insanları işe almış, herkesin sorununa yardım ediyor elinden geldiğince. Lenu’yu da genel olarak seviyorlar, ona saygı duyuyorlar. Verin el ele kızlar.

Lenu ile Lila arasındaki ilişkiye toksik moksik diyordum ama bunun Lenu’yu besleyen bir tarafı var. Onun etkisiyle kitap yazdı, yazdığı kitap çok sattı, çok ilgi gördü. Lila da Lenu’dan beslenmiştir muhakkak ama kitabı Lenu yazmış, bilemiyoruz Lila’nın düşüncelerini.

Napoli Romanları | Genel

Çok beğendim, çok.
Çok keyifle okudum bu seriyi.
Canım kadınlar, Lila ve Lenu’yu çok sevdim.

Çocukluklarından yaşlılıklarına kadar geçen muhteşem bir anlatı. Bir de Lila’nın gözünden okumak isterdim yaşananları.

Lila somut bir insan. Yakınlarına elinden geldiğince yardım ediyor. Lenu ise soyut. Kitap yazayım, gazetelere yazı yazayım, bu şekilde yardımım dokunsun diye düşünüyor.

Lila’nın yaptığını daha işe yarar görüyorum ben. İnsanların hayatlarına dokunuyor bizzat. Lenu ise ancak yanlarından geçiyor.

Lenu’nunki büyük meselelerde başarı ihtimali, Lila’nınki küçük meselelerde sonuç veren başarı. Lenu yazmak, Lila yapmak taraftarı. Lilalar yaşar, Lenular da Lilaların hikayesini yazar.

Saygılarımla,
Hülya Erarslan

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 10 Eylül 2021 at 09:02

    Verdiğiniz özet için teşekkürler, her zamanki gibi çok tatmin edici olmuş. Kitapta kadınlar için oldukça iyi çıkarımlar var anladığım kadarıyla.

    • Yanıtla Hülya Erarslan 15 Eylül 2021 at 13:43

      Ben çok yakın buldum bu kadınları kendime, o yüzden çok sevdim.
      Güzel sözleriniz için tişikkirler.

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan