Satır Arası

Talepler ve Cevaplar

25 Şubat 2022

Yazı: Talepler ve Cevaplar | Yazan: Yaşam Koçu Nalan Erpolat

İnsan, toplum içinde yaşamaya mecburdur. Her ne kadar bazı insanlar daha içe dönük olsa, yalnızlığı daha çok sevse, yalnız kalmadığı zamanlarda da daha az kalabalık ortamları tercih etse de yaşamın devamı için toplumla etkileşime zorunludur. Bu zorunluluk ardından, iletişimi öğrenmek ve ilişkileri yönetmek zorunluluğunu getirir. Her birey bu yetkinliği asgari düzeyde edinmelidir. Bu yetkinlikte önemli olan, hem hayatı idame ettirebilmek hem de kendin olarak kalabilmektir. Bu şekilde çok kolay bir şeymiş gibi algılansa da aslında çağımızda birçok bireyin içsel sıkıntısı ve duygusal yorgunluğunun bu dengeyi kuramamaktan kaynaklandığını söylemek yanlış olmaz.

Talepler

İnsan olmanın ve toplum içinde yaşamanın ilk kuralı birliktelik ve tamamlayıcılıktır. Toplum içinde bireylerin, hem kişilikleri hem işleri birbirini tamamlamak zorundadır. Herkesin aynı işi yaptığı ya da herkesin aynı konuda uzmanlaştığı bir toplum düşünülemez. Herkesin uzmanlığı farklı olduğundan, herkes birbirinden bazı taleplerde bulunmak zorundadır. Taleplerin muhatapları da bunları karşılamalı, gerekirse bu süreç içinde kendisi de başkalarından bir şeyler talep etmelidir. Bu zincirin bu şekilde olması gerektiği herkesçe kabul edilir ama uygulamada bazı sıkıntılar çıkar. Tam olarak cevabı verilemeyen soru şudur çünkü:

“Kim kimden, neyi, ne kadar talep etmelidir?”

Bu sorunun cevabının çerçevesini herkes kendine göre çizebildiğinden, iletişim-etkileşim aşamasında birçok pürüzler çıkar. Bazı bireyler çok talepkardır. Her şeyi talep eder ve her şeyin hemen karşılanmasını ister. Büyük bir ihtimalle de alışkanlıkları onları bu duruma hazırlamıştır. Talepleri gerçekleştikçe de ne kadar talepkar olduklarının farkına bile varmazlar. Hep istiyorlardır ve hep oluyordur. Onlar için normal olanı budur.

Bir de taleplere cevap verenler vardır. Her talebe olumlu cevap vermeyi üzerlerine borç bilirler adeta. Kendi işi ya da kendi sorumluluğu olsun ya da olmasın herkesin her istediğini karşılamaya çalışırlar. Zamanla çevrelerindeki insanlar bunun farkına varır ve çoğu zaman farkında olarak ama bazen de hiç farkında olmadan sürekli bir şeyler beklerler bu bireylerden. O da nedenini bilmeden ve hiç sorgulamadan kabul eder. Aslında bazen hiç istemiyordur, hayata bakış açısına bile çok terstir kabul ettikleri ama sadece reddetmeyi bilmediği için kabul eder. Zamanla bunalır. Bedenen yorulur ama aslında ruhen daha çok yorulur. Çünkü bu yaşamda kendi olarak kalamıyordur artık. Üstelik çevresindeki herkes de onu kendi olarak değil sadece talep kabul mercii olarak görüyordur.

Kendin Olabilmek

Kendin olabilmek adına birçok şey söyleniyor ama en temelde şu şekilde ifade edebiliriz:

“Kendin olmak, içsel olarak inandığın değerler doğrultusunda yaşamaktır.”

İnsan kendi değerlerinden ve isteklerinden uzaklaştıkça yavaş yavaş kendisi olmaktan uzaklaşır. Bu isteklerin de bir sınırı vardır elbette. Kendim olacağım diye her eyleminin istediği şekilde olması gerekmez. Hayat devam ettikçe birey sevdiği şeylerin yanında biraz da sevmediklerini yapmak zorundadır. Bu ayrımda dengeyi yakalayabilmek için hayatına biraz dışarıdan bakmalı ve genele odaklanmalıdır. Sevmediği işler hayatının genelinde vaktini ve enerjisini çok alıyor ve asıl yapmak istediğinden bireyi alıkoyuyorsa kendisi olabilmek için yaşamının, değişim konusunda bazı dokunuşlara ihtiyacı var demektir.

Öte yandan, genel anlamda vaktini ve enerjisini isteği gibi geçiriyorsa ama arada isteksiz yaptığı mecburiyetleri varsa o zaman onları tolere etmek kendisi olmakla ilgili bir sorun oluşturmaz.

Talepleri kabul eden mercii olarak algılanan her birey, kendine yöneltilen her talebe bu şekilde bakmalıdır. Hangi kabul hayatını zapt ediyor? Hangi kabul insanlara yardımcı olmak adına hayatına anlam katıyor?

Bu ayrıma göre taleplere “evet” ya da “hayır” demek, her bireyin yaşam hakkıdır.
 
 
Nalan Erpolat
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan