Uyanış Öyküleri

Gölgede | 5 | Tevekkül

10 Mart 2022

Öykü: Gölgede | Tevekkül | Yazan: Nuket Doyuran

 

İndeks

Gölgede | Bölüm 1
Gölgede | Umut | Bölüm 2
Gölgede | Mucize | Bölüm 3
Gölgede | Küçük Bilge | Bölüm 4
Gölgede | Tevekkül | Bölüm 5
Gölgede | Karşılaşma | Bölüm 6
Gölgede | İksir | Bölüm 7
Gölgede | Uyanış | Bölüm 8

 
Adamın babasını ziyaretinin üzerinden birkaç hafta geçmişti. Kadın, o günden sonra abisinde bazı değişiklikler görüyor, bunlarla ilgili ne hissedeceğini bilemiyordu. Bazen içi huzursuzlanıp vesveseye kapılsa da abisinin davranışlarında, konuşmalarında sükûnete şahit oldukça rahatlıyordu. Zaten günleri neredeyse nefes bile almaya vakitleri olmayacak kadar yoğun geçiyordu. Ama gündelik hayatın hızının artmış olmasından iki kardeş de son derece hoşnuttular.

Oturdukları apartmandaki diğer komşular ve mahalle sakinleri, kendi sınırlarını koruma güdüsüyle, etrafları ile sıcak ilişkiler kurmaktan uzak insanlardı. Özellikle bu ikilinin gizem ve sessizlikleri düşünüldüğünde kendileri için bulunmaz bir ortamda yaşadıkları söylenebilirdi. Bir müddet sonra genç kız da herkesin kendi dünyasında, kendi telaşlarıyla hemhal olduğunu görmüş ve rahatlamıştı. Meraklı bakışların, olan biteni kurcalama isteğinin durumu daha da zorlaştıracağının farkındaydı. Çalıştığı kafe özellikle gençlerin uğrak yeri olduğundan müşterileri de onun için bir sorun teşkil etmiyordu. Bazen ders çalışmak için gelenlere dikkat kesildiğinde ya da keyifli sohbetlere kulak kabarttığında, sanki gözlemledikleri onunla aynı yaşta insanlar değilmiş de başka gezegenlere aitlermiş hissine kapılıyordu.

Durumu, adeta onu bambaşka bir evrene yollamıştı. Artık herhangi bir gruba ait olamaz gibi geliyordu. Okuldaki arkadaşlarından da mümkün mertebe uzak duruyor, sırrı ortaya çıkmasın diye son derece dikkatli davranıyordu. Bir anda yetişkin olmuş ama yetişkinler dünyasına da adım atamamıştı. Bebeğinin bir müddet için güvende olmasından dolayı memnundu. Ama bu gizemli ikilinin ortak sırlarını çok da uzun süre saklayamayacaklarını tahmin ediyordu. Yeni bir plan yapmanın vakti gelmişti. Bir sonraki adımını doğru atmak için geceler boyu dua ediyor, önüne çıkan işareti kaçırmamak için tüm enerjisi ile farkındalığını yüksek tutmaya çalışıyordu.
 

* * *

 
Tatlı telaşa gebe olmuş bir sabah yine erken başlamıştı abi kardeşin evinde. Alt değiştirme, mama yedirme ritüellerine artık uzun konuşmalar sonucu ortaklaşa karara vardıkları bebeğin iki günde bir yıkanma işi de dahil edilmişti. Korka korka, yarım yamalak, arada bir yıkanma ile çocuğun hasta olacağına kani olmuşlardı. Böylece önlerinde yeni bir deneyimi otomatikleştirme süreci daha açıldı. Günlerce nasıl daha kolay ve güvenli bir şekilde yapabileceklerine dair kafa yordular. Kadın henüz ikna olmamıştı. En son bebeği yıkadıklarında ellerinin ayaklarının birbirine dolaştıklarını, neredeyse Umut’u üşütüp donduracaklarını hatırladıkça içi ürperiyordu.

Abisi sabah mama yedirme işini tamamladıktan sonra, bir işi olduğunu söyleyerek alelacele dışarıya çıkmıştı.
 

* * *

 
“Yine mezarlığa mı gitti, ne yaptığı belli olmuyor ki bu sıralar” diye kendisi ile derin bir sohbete dalmaya hazırlanırken bir taraftan da bebeği uyutmaya çalışıyordu. Kucağında usul usul sallanan Umut, uykunun tatlı rehavetine teslim olurken huzurlu sıcak nefesi kadının vesvese bulutlarını yavaştan dağıtmaya başladı. Dünyanın en hassas cevherini itina ile tutarcasına kavradığı kolları ileri geri yavaşça salınıyor, bebek uykusunda huzurla ağırlaşıyordu. Kadın onun nefesi ile huşuya dalıyor, masumiyetin mis kokusu zamanı donduruyordu. Bebeğin saf yüzüne dikkatini odakladığında, kadın için şu an dünyada olup biten her şey, olması gerektiği gibi ve en harika hali ile apaçık görünür oldu. Kısacık bir andı. O anki his dünyasını anlatmasını isteseler muhtemelen ifade edemezdi ama yüzündeki gülümseme çok şeyi anlatıyordu.

Öyle bir duygu gelip kalbine taht kurmuştu ki her şeyin üzeri sadece güven örtüsü ile kaplanmış, dert tasa yerini tevekküle bırakmış, dev dalgalar üzerinden gelip geçerken, o sadece ve sadece keyifle gülümseyerek izliyordu. Ah anlatabilseydi şu anı… Kalbine fısıldanan gerçek, bebeğin hâlinin ne olacağına endişe etmekten ya da geleceğini düşünmemekten farklı bir şeydi.

Abisinin ruh halinin nasıl olduğunu kontrol etmek ya da ona üzülmek ya da tam tersi umursamamak da değildi. Sadece huzurdaydı. Sadece emin ellerde olduğunu biliyordu, tıpkı şu an Umut bebeğin hissettiği gibi.

Kadın, uykusu iyiden iyiye derinleşen bebeği, iki küçük koltuğun birleşiminden yaptıkları yatağa usulca yatırdı. Kendisi de abisi dönene kadar bekleme nöbetini tutmak üzere, bebeğin yüzünü rahat görebilecekleri şekilde yerini ayarladıkları öteki koltuğa oturdu. Eve tam bir sessizlik hakimdi. Kadın “tam o saatte abim uykuya yatıyor” diyerek kapıcıyı servis saatinde kapıyı çalmaması için uyarmıştı. Hatta birkaç gün sonra da olur da çalınırsa diye zil tamamen yerinden sökülmüş, tik takları kesilsin diye duvardaki saatin pilleri çıkartılmış, terlikleri altı kauçuk olmayanlarla değiştirilmişti.

Oturduğu yerden bir taraftan bebeğin nefesini izler bir taraftan da sokağa bakarken, uyku seansından önce makinayı çalıştırıp yıkadıkları çamaşırlarını katlamaya başladı. Büyülü bir an yaşamıştı ve etkileri kadının üstünde hâlen varlığını sürdürmeye devam ediyordu. Son zamanlarda abisinin her şeyini ütülemekten mecburen vazgeçmişti, çamaşırları iyice temizlensin diye iki saat suda bekletip arkasından en uzun programda yıkayıp son olarak da deterjandan tamamıyla arınsın diye ek durulama da yapamıyordu. Yine de hayattaydılar.

İşini bırakıp bebeğin yanına gitti ve üzerine eğildi, nefesini kontrol etti, tam koltuğuna geri oturacaktı ki içi rahat etmedi, tekrar döndü, tekrar kontrol etti. Bu sefer rahatlamış bir şekilde ve itina ile her zamankinden daha az uğraşla yıkanmış çamaşırları katlamaya devam etti. Yaşamına huzursuzluğu davet eden tüm takıntılı davranışlarına rağmen, son günlerde ufacık anlarda, bazen hakikat gözüne bir görünüp bir kaybolmaya başlamıştı. Onu zehirleyen düşünceler, bu bedendeki hakimiyetlerini henüz bırakmak istemeseler de tahtları sallanmaya başlamıştı.
 

* * *

 
Adam bütün gece düşünmüştü. Sabah işlerini tamamlar tamamlamaz, hızla eyleme geçme gerekliliği ile dışarı çıkmış, hızlı adımlarla yokuş aşağıya doğru yürümeye başlamıştı.

Genç kız onu kafenin camından gördü. Bir değişiklik vardı adamın hallerinde. Her zamanki korkak tavırlı yürüyüşü bile değişmiş sanki biraz daha diklenmişti. Bebeği evdeydi, bu belliydi ama içinde bir ses onu takip etmesini söylüyordu. Belki de adam karakola gitmeye karar vermişti. Mutlaka olup biteni öğrenmesi gerekiyordu. Çok önemli bir işi çıktığını söyleyip izin isteme işini çarçabuk hallederek adamın arkasından fırladı.

Adam elleri cebinde, kafası önünde, düşünceli ama hülyalı değil, temkinli ama korkak değil, ağır ama yere sert basan adımlarla yolun sonundan köşeyi döndü.

Genç kız adımlarını sıklaştırdı, adamı gözden kaybetmekten korkuyordu. Kalbi hızlanmış, ter içinde kalmıştı. O da köşeyi hızla döndüğünde bir an soluksuz kalakaldı. Sokak boştu. Sanki adam bir anda uçuvermişti. Genç kız ne yapacağını bilmez, çaresiz hissetti, bir taraftan da kendine kızmaya başladı.

“Ne olacağını sanıyordun, sonsuza kadar evde mi saklayacaklardı, herhalde haber verecekler, şimdiye kadar çoktan dikilmeliydin karşılarına, anlatacaktın işte her şeyi bir bir, sonra belki de alırdın bebeğini, bak öyle böyle iş de buldun, yok doğru zamanı anlayacağım, yok bir yol görünecek, al bakalım sana bomboş bir yol, bakalım şimdi ne halt edeceksin!”

Kızgınlık, öfke, pişmanlık, korku duyguları hep birlikte kızın zihninde taarruza geçtiler. Bu kadarı genç kıza fazla gelmişti. Kaldırıma kendini bıraktı. Ağlamaya başladı. Aylardır her şeyin yolunda gideceğine dair hissettiği güven, tuzla buz olmuş cam gibi kalbini delik deşik etmeye başlamıştı. Artık durduramadığı hıçkırıklarının sarstığı omzunda sıcacık bir el hissetti.

“Neyiniz var, yardım ister misiniz?”
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Nuket Doyuran
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

1 Comment

  • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 13 Mart 2022 at 10:29

    Merakla devamını bekliyorum.. Kaleminize sağlık…

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan