Uyanış Öyküleri

Gölgede | 6 | Karşılaşma

7 Nisan 2022

Öykü: Gölgede | Karşılaşma | Yazan: Nuket Doyuran

 

İndeks

Gölgede | Bölüm 1
Gölgede | Umut | Bölüm 2
Gölgede | Mucize | Bölüm 3
Gölgede | Küçük Bilge | Bölüm 4
Gölgede | Tevekkül | Bölüm 5
Gölgede | Karşılaşma | Bölüm 6
Gölgede | İksir | Bölüm 7
Gölgede | Uyanış | Bölüm 8

 
Sığınacak bir kucak arayan, ürkek ve yaralı bir kedi yavrusu gibi sokakta kalakalmış olan genç kız, kızarmış gözleri ile dönüp elin sahibine baktı. Hali içler acısı görünüyordu. Vicdanlı hiç kimsenin yanından duyarsızca geçip gideceği bir durumda değildi.

“Teşekkür ederim” derken şaşkın ve acemi tavırlarla gözlerindeki yaşı sildi, saçını başını hızlı hareketlerle düzeltti, bir iki küçük öksürük ile boğazını temizledi. Kendisini endişeyle izleyen yabancı, nasıl yardım edebileceğinin muhakemesi içindeyken, kız minnet dolu kalbini pır pır attıran bir neşeyle ayağa kalktı.

“Şimdi çok daha iyiyim, sağ olun” derken yüzündeki hüznün yerini bir anda ışıldamaya bırakması adama tuhaf görünmüştü.

“Ah şu gençler, nasıl da ruh hâlleri bir çırpıda değişiveriyor” diye içinden geçirirken bir taraftan da kızın yerden kalkmasına destek veriyordu.

“Karşıdaki bebek mağazasındaydım, birden yere yığılınca merak ettim sizi. İsterseniz gelin orada dinlenip iyice bir kendinize gelin. Gerçi çok çok daha iyi görünüyorsunuz.”

Kız arayıp da bulamadığı fırsat eline geçti diye o kadar keyiflenmişti ki hemen atıldı teklife:

“Ah ne kadar iyi olur, belki tansiyonum düştü bir an bilemiyorum… Biraz soluklansam eminim çok iyi gelir!”

Adam kıza kolunu uzattı, kız adamın koluna girdi, bebeğini günlerdir sarıp kucaklamış bu güzel yürekli adamın yanında olduğuna inanamayarak onun yanısıra sokağın karşısındaki mağazaya doğru yürüdü.

Adam yabancı bir insana yardım eli uzattığına, hatta geçici bir rahatlama sunabildiğine inanamayarak kim bilir nasıl da ufacık şeylere canını sıktığını düşündüğü genç kızın yanısıra sokağın karşısındaki mağazaya doğru yürüdü.

Genç kız kendine gelmeye çalışırken adam, tezgahtar kız ile sohbete dalmıştı.

“Henüz çok küçük söylediğim gibi” diyordu. Kızın kalp atışları hızlandı, bebeğinden bahsediyordu, bu nasıl bir mucizeydi.

“Yıkama küveti çok iyi ama başka kolaylaştırıcı aparatları da var mı bu işin, keza hiç kolay değil, hele de yaşını başını almış benim gibi biri için…” Kızın gözleri yaşardı. Nasıl da çabalıyordu iyi bakabilmek için bebeğine, nasıl iyi biri…

Adam sanki kırk yıllık dostu ile sohbet edercesine konuşmayı sürdürüyor ama itina ile bebeğin nesi olduğunu söylemekten kaçınıyordu. Zaten tezgahtar torunu olduğuna dair kesin bir yargı oluşturduğundan bu konu sorun olmaktan uzaktı.

“Allah’tan yalnız değilim, kız kardeşim benim en büyük yardımcım.” Kız kaşlarını gayri ihtiyari kaldırdı, kardeşmişler demek ki…

Adam bir an kızı ihmâl ettiğini düşünüp biraz mahcup bir ifade takınarak

“Kendi derdime düştüm, sizi de orada öylece bıraktım, kusura bakmayın, nasıl daha iyisiniz inşallah?”

Diye sordu.

Genç kız ona verdikleri sudan birkaç yudum içip kendini toparladı.

“Lütfen, lütfen biraz daha bahsedin bebeğimden, kendinizden, olan biten her şeyden” demek için yanıp tutuşurken,

“Evet evet çok daha iyiyim, lütfen siz devam edin işinize, ben rahatım çok” demekle yetindi.

Gerçekten de şu an içinde bulunduğu durumdan o kadar rahattı ki burada bu sohbet günlerce sürse gıkını bile çıkarmadan dinleyebilirdi. En azından karakola bildirme şimdilik gündemlerinde yoktu, bunu anlamış olmaktan çok memnundu. Bebeği sahiplendikleri de belliydi. Şimdi ortaya çıkıp her şeyi anlatmak için belki de doğru zaman değildi. “Al o zaman madem doğurdun” derlerse ne yapardı. Yurt odasında mı bakacaktı, tek dostuna zaten hamilelik ve doğum süresince yeterince yük olmuştu, artık onu daha fazla sorunlarına dahil etmesi haksızlık olurdu. Okulu bitirmesine daha iki sene vardı. Yarım gün çalışma ile biriktirdiği para, karıncaların düşen kırıntıları itina ile toplaması gibi aheste çoğalıyordu. Son dönem hayatının analizini çabucak zihninde yaptıktan sonra bu iyi yürekli adama henüz gerçeği söylememesi gerektiğine ikna oldu ama onun ile bağlantı kurmanın da bir yolunu bulmaya karar verdi.

Adam bebek yıkama küveti, yıkama filesi ve bir iki de banyo ürünleri aldıktan sonra alışverişini tamamlamış, gitme vakti gelmişti.

Değişen zamana ayak uyduran malzemeler çıkaracaklarına zaten emindi. Umduğu gibi çıktığı için son derece memnundu. Kız kardeşinin bunları görünce gözlerindeki ışıltıyı görmenin sabırsızlığında bir an önce eve dönme telaşı ile genç kıza döndü:

“Benden bir isteğiniz var mı, hemen şu ilerideki yokuşun başında evim, eğer yolunuz o tarafsa isterseniz size eşlik edeyim.”

“A öyle mi ne tesadüf, benim de çalıştığım kafe orada!” Şaşkınlığını abartılı yaşayarak adamın bir şeylerden şüphelenmesini önlemek istemişti.

Adam da bu tesadüfe çok şaşırmış, kafenin neresi olduğunu hemen anlamış, kendi evlerinin de hemen çaprazında olduğunu eklemiş, ikisi de hoşnut bir şekilde konuşa konuşa yokuşu tırmanmaya başlamışlardı. Kız arada sanki yine üzerine bir hâlsizlik çökmüşçesine yavaşlıyor, elinden geldiği kadar yolu yavaş yürümeye gayret ediyor, dolambaçlı sorular ile adam ve kız kardeşi ve tabii ki bebeği ile ilgili bilgiler toplamaya çalışıyordu.

Adam insanlara çabuk güven duyan yapısı gereği kendi hayatları ile ilgili pek çok şeyi, bir yabancıya anlatılmasına gerek olmayacakları bile, sayıp sıralıyordu, bir tek bebeğin nesi oldukları bilgisi hariç.

Ne zaman kız konuyu bebeğin kim olduğuna getirse sadece onun nasıl tatlı, harika olduğundan, bir mucize olduğunun her hâlinden belli olduğundan, karnı acıktığında nasıl da avazı çıktığı kadar bağırdığından, öyle zamanlarda kardeşi ile ellerinin ayaklarının telaşla birbirine dolandığından tatlı tatlı gülümseyerek bahsetmeye başlıyordu.

Genç kızın kalbi adamın her cümlesi ile ılık ılık akan huzurla doluyor, şükürleri güçlü bir şelale gibi tüm bedeninden coşku ile akıp yüreğini şenlendiriyordu. Bu nasıl tarifi imkânsız bir neşe idi. Daha önce ne zaman bu kadar mutlu olduğunu hatırlamıyordu. Bebeği aynı hayallerinde olduğu gibi dünya tatlısıymış, çok sık ağlamıyormuş neyse ki sadece aç iken bir de gazı olduğunda ama çözümünü internetten aramış bulmuşlar, omuzlarına başını yatırıp sırtını usulca sıvazladıklarında rahatlıyormuş, bembeyazmış tıpkı bir kar tanesi gibi, parmaklarını kavradığında sıkıca tutuyormuş çok güçlü bir bebekmiş tıpkı rüyalarındaki gibi.

Adam anlatmaya doyamıyordu. Gri kasvetli bulutların arasından doğan bir güneş gibi mahzunluğa sığınmış kalbini nasıl da ısıttığından, kız kardeşinin takıntılarını bile nasıl sekteye uğrattığından, düşünmek ile yapmak arasındaki zarif sınırın varlığının görünür oluşundan ve hatta sınırın öte tarafına geçişinden, güvensizliklerin, belirsizliklerin, yaptıklarımızın, yapamadıklarımızın üstünde olan tek gerçeğin sevgi olduğunu hatırladıklarından bahsediyordu.

Anlattıkça kendi gözünde yaşadıklarının anlamı görünür olmaya başlamıştı.

İfade ettikçe sis perdesi dağılıyor, düşünceleri netleştikçe duyguları güzelleşiyor, kendine adım adım yaklaşmanın keyfini duyumsamaya başlıyordu. Yıllar içinde yarattığı kalıplarının bir bebeğin varlığı ile tek tek ortaya çıkması ve taşımaya alıştığı yargı putlarının bir bir gözünün önünde yıkılışı adamı bambaşka bir boyuta taşımıştı. Artık yanındaki bu yabancı kızın varlığını dahi unutmuştu. Kendi sesinden dinlediği izlenimleri ile iç dünyasında yaptığı gezinti onu daha önce varlığını bilmediği diyarlara götürmüştü. Anlatımlarında umutsuzluk yoktu, hüzün yoktu, belki de ilk defa hayatını olumlu algılamanın seçimini yapmıştı.

Etrafındaki her şey parlamaya mı başlamıştı, ağaçlar bu kadar yeşil miydi, gökyüzü bu kadar mavi, bu kızın saçları bu kadar kızıl mıydı, şimdi mi fark ediyordu, tıpkı Umut bebeğin saçının kızılı… Sustu adam, zihni de sustu. Daha fazla devam edemedi, şu anın hissini sonsuza dek kalbine mühürlemek istedi. Kız da adamın sükunetine eşlik etti. Yolculuğunun kutsallığına ortak oldu. Sessizce beraber yürümeye devam ettiler. Ne dilleri konuşuyordu artık ne de zihinleri. Huzur onlara eşlik ederken kalplerinin atışı umutla birleşmişti.
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Nuket Doyuran
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 10 Nisan 2022 at 08:59

    Konu işlenmeye çok müsait, harika bir seçim kurgu açısından. Bir de sizin sade anlatımınız ve abartısız betimlemelerinizle birleşince hikâyenin resmî gözümde canlanıverdi.
     
    Tebrikler

    • Yanıtla Nuket Doyuran 11 Nisan 2022 at 21:35

      Tesekkür ederim, keyifle okumanıza çok sevindim. Karakterlere ben de öyle alıştım ki gerçek gibi geliyorlar bazen.

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan