Satır Arası

Saygınlık

18 Ağustos 2023

Yazı: Saygınlık | Yazan: Yaşam Koçu Nalan Erpolat

Değersizlik hissi ile büyüyen bir neslin geç farkındalığı ile günümüzde çok fazla söylenen ve uygulanmaya çalışılan bir kavram var. Değerli olmak ve değerli olduğunun farkında olan bir nesil yetiştirmek. Fakat değer verilerek büyütülmemiş olduğunu düşünenler, kendine değer vermenin de sınırları olduğunu atlayabiliyorlar. Bu sebeple yetiştirdikleri ya da yakınlarında büyüyen çocuklara “Sen değerlisin” mesajını vermek isterken hedef biraz şaşabiliyor.

Sen Değerlisin

“Sen değerlisin” sözü özenli bir şekilde söylenmezse çocuğun bilinçdışı bu sözü “Aramızda en değerli sensin ve sen ne istersen o olur, sen yeter ki üzülme” olarak algılıyor. Farkında olmadan bunu öğrenen birey, ailenin dışında farklı ortamlara girmeye başlayınca ister istemez aynı şeyi bekliyor. Ben değerliyim ve her zaman, her şartta en değerli ben olmalıyım ön koşulu ile çevresine bakıyor ve hayat beklentisi bu yönde oluyor.

Hayat içerisinde tabii ki bu beklenti hiç kimse için gerçekçi olamaz. Bazı bireylerin en değerli olarak görüldükleri yerler çoğunlukta olabilir belki fakat bu gerçek bir değerlilik ya da saygınlık değildir. Bu ortamlar, güç kavramının ön planda tutulduğu ortamlardır. Genelde maddi ya da fiziksel olarak güçlü olanın kabul gördüğü ortamlarda, birey sahip olduğu imkanlarla değer görebilir. Fakat söz konusu imkanlara sahip değilse değer görmez. En değerli olmaya alıştığı için önce bocalama yaşar fakat sonra kendinden daha güçlülerin yanında değersiz hissetmeyi kanıksar ve normalleştirir. Ve güçlünün değerli olduğu kabulünü ve çaresizliğini ömür boyu yaşamaya hazırdır artık.

“Ben” Yerine “Biz”

Bu sebeple küçük yaşlardan itibaren öğretilmesi gereken, “Sen de herkes kadar değerlisin, sen üzülmeyi hak etmiyorsun ama çevrendekiler de üzülmeyi hak etmiyor çünkü onlar da değerli, bu yüzden kimseyi üzmeye hakkın yok”tur. Dünyanın ihtiyacı olan bu bakış açısıdır. Adil toplumların çoğalması için “ben” yerine “biz”in her üyesinin değerli olduğunu bilmek, özümsemek ve hayata geçirmek gerekir. Bu hem kendi değerinin farkında olmak, kendini küçümsememek hem empatik olabilmek hem de saygılı olabilmenin temelidir. Her cana saygılı olabilenler, gerçekten saygın olurlar ve bu saygınlık güçle gelen korkutucu bir saygınlık değildir. Kaynağı sevgi, sonucu güven olan bir saygınlıktır.

Hayat sadece bireysel olarak yaşanamaz, 2-3 yaş itibarı ile her birey sosyal hayatın içerisine girmek zorunda kalır. Bu yaşlardan itibaren, insan bir takımın parçası olduğunu idrak etmelidir. Ayrıca her takımın her bir üyesinin teker teker değerli olduğunu kabul etmesi, her insanın saygıyı hak ettiğini bilmesi gerekir. Bunu bilen bir birey, ne diğer insanları üzer ne de başkalarının kendini üzmelerine izin verir. En değişmez saygınlık ölçüsü de budur.
 
 
Nalan Erpolat
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan