Asmanın Altındaki Seki

Otogar

21 Eylül 2023

Öykü: Otogar | Yazan: Bihter Aslan

– 1 –

Valizim ayaklarımın dibinde. Son kez gördüğüme emin olduğum birine bakar gibi bakıyorum şehre, onun kırık dökük çehresine. Aslında çok da aklımda kalsın istemiyorum galiba, o yüzden gece veda etmek kolay geldi ya.

Kulağımda son bir saattir Somewhere Only We Know* şarkısının sözlerini tekrarlarken kendime soruyorum yüksek sesle: Benim evim nerede? Doğduğum yerde mi, doyduğumu sandığım yerde mi? Gereğinden fazla tutunduğum ilişkilerim mi, tamamlamaya cesaret edemediğim kariyerim mi, ailem mi, çevrem mi aslında evim olsun istedim? Bu sorular hayatımın belli dönemlerinde cevaplandı gibi ama hiçbiri beni evime götürmedi.

Cevaplanmayan sorular üşütür, bu durum bozkır ayazıyla birleşince başlıyorum titremeye. Saate bakıyorum, yarımı geçmiş bile. Bu sırada otobüsümüz perona yanaşıyor. Yaşlı bir teyze, genç bir delikanlı ve onun yanında etrafı sürekli tedirgin gözlerle izleyen genç bir kadın, bastonundan yardım alarak zar zor yürüyen meczup tipli bir adam önümde valizlerini vermek için muavini bekliyorlar, ben de onları bekliyorum. Muavinin dünyayı kurtaran edalarla valiz fişlerine sahip çıkmamızı tembihleyen sözlerinden sonra nihayet otobüsteki yerime oturabiliyorum. Aşağıda gördüğüm genç delikanlı ve onun yanındaki genç kadın hemen önümdeki koltuklara denk gelmişler.

Otobüs yavaştan hareket ediyor ve ilk defa buradan ayrılırken ardımdan el sallayan biri yok.

Tabii başta böyle yalnız çıkılmıyordu yollara. Büyük aşklar, kalabalık sofralar, anneler, babalar, hiç yok olmayacakmış gibi arkadaşlıklarla insan kendini daha bir güçlü, yenilmez daha bir tamamlanmış hissediyor. Ama işte zaman geçiyor, evli evine köylü köyüne… Anneler, babalar etliye sütlüye pek karışmıyor. Bir gün yok olacağını hiç aklınızın ucundan geçirmediğiniz dostlarınızın da aslında hiç var olmadıklarını öğrenince elinizde sadece tutunacak o çok büyük aşkınız kalıyor. İşte orada da canınızı sıkan bir şeyler varsa hayat size şunu öğretmeye çalışıyor: Kimseye tutunma! Sevgiler de eksilebilir, insanlar da.

Benim evim nerede?

Son bir yıldır daha yüksek sesle soruyorum bu soruyu kendime. Hakan tam bir yıl önce karşıma geçip de parmağındaki yüzüğü çevire çevire o konuşmayı yaptığı günden beri her şey eksildi. Hâlbuki çok sevdiğim mesleğimden feragat edip yeni başladığım prestijli işimden hiç düşünmeden istifa etmiştim. Hakan’la bu şehirde tamamlanacaktık işte. Eksileceğimiz aklımın ucundan bile geçmemişti.

Kafamı cama dayıyorum. Evim artık uzaklaşan şehir ışıklarıyla birlikte geride kalıyor. Belirginleşen karanlıkla birlikte gözüm ileride herhangi bir ışık arıyor. Yıldızlar daha bir belirginleşiyor, yeni ay otobüsümüzü takip ediyor.

Az ileride kirli sarı ışıklı evler görüyorum nihayet. O evleri ve içindekileri hayal ediyorum. Ateşi geçmiş bir soba… O sobanın zar sor ısıttığı bir salon, bir oda… İçindekilerin mutlu olduklarını söylememe rağmen en çok ben inanmıyorum söylediklerime. Kafamdaki mutluluk resmi hep bundan çok başka!

Uyku ile uyanıklık arasında iki kişinin tatlı sohbetlerine kulak misafiri oluyorum. İkna edici ve güvenilir bir erkek sesi “Güven bana çok mutlu olacağız” diyor. Önceden tutulmuş, içi karınca kararınca bir eşyayla dizilmiş evlerinden bahsediyor genç adam. Merak ediyor genç kadın “Şu da var mı, bu da var mı?” diye soruyor. Güvenlik görevlisi olarak çalıştığı büyük alışveriş merkezini anlatıyor genç adam. O kadar mağazanın aynı yerde olabileceğini dinleyenin aklı almıyor. Ardından başka sorular da sorulup cevaplar veriliyor bir bilinmezi adımlarken. Sonra sessizlik… Genç kadın birden anne ve babasını çok özlüyor.
Biliyor musunuz bütün mutsuz sonlu filmler aynı müzikle başlıyor.

– 2 –

Muavinin çocuk adam sesiyle gözlerimi açıyorum. Bursa’ya hoş gelmişiz, yolculuğumuz burada sona ererken seyahatimiz için onları seçtiğimiz için teşekkür ederlermiş, bir sonraki seyahatlerimizde görüşmek üzereymiş.

Saatlerdir kapalı olan telefonumu çantamdan çıkarıp açıyorum. Cevapsız aramaları hızlıca aşağıya doğru tarıyorum: Hakan, annem, Hakan, Betül…

Betül çocukluk arkadaşım. Hiç ayrılmadı Bursa’dan. Başarılı bir iş kadını oldu, yüksek tirajlı bir derginin kurucusu. Sağ olsun benim huzursuzluklarımdan haberdar olduğu günden beri de bana hep bir kız kardeş gibi destek oldu. Böyle zamanlarda aklı başında yüreklendirmelere ihtiyaç duyuyor insan. O da tam olarak öyle yaptı. Bir gün yine kendi dertlerimizden konuşurken “Bizim derginin redaksiyonunu yapan arkadaş bu ay ayrılacak, bizimle çalışmaya ne dersin?” diye soruverdi Betül. Telefonu kapadıktan sonra çok da düşünmedim. Zaten eşyalarını toplayıp gitmeye bir bahane arayan ben bu teklifi duyunca. “Gitmek için neyi bekliyorsun?” diye yüksek sesle sordum kendime. Birkaç parça kıyafetimi toplamak sandığımdan da kolay oldu. En kolayı da parmağımda artık sadece metal bir halkadan ibaret yüzüğe ettiğim veda oldu. Masanın üzerindeki parlak yalnızlığına bakıp nasıl da mutlu yola çıktım ve şimdi buradayım.

Tekrar soruyorum kendime, benim evim nerede?

Ve ben tam da şimdi bu otobüsten inerken çok iyi biliyorum ki benim evim benden mürekkep bir ülke.
 
 
Bihter Aslan
 

Notlar

Somewhere Only We Know Şarkı Sözleri

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan