Yurt Dışı Gezi

Amsterdam | 1

14 Şubat 2024

Yazı: Amsterdam | 1 | Yazan: Demet Albayrakoğlu

İndeks

Amsterdam | Bölüm 1
Amsterdam | Bölüm 2
Amsterdam | Bölüm 3

 
Sizlerle, 4 günlük Amsterdam maceramızı paylaşmak istiyorum.

Vizemizin ocak ayı sonunda biteceğini bildiği için sevgili eşim, bilet araştırmasına aylar öncesinden başladı. Bir akşam, yemekten sonra yanına çağırıp Expedia üzerinden seçenekleri benimle paylaştı. Kendisi oldukça güzel bir sunum hazırlamıştı, onun için seçmek pek zor olmadı. 😁

Yurtdışı seyahatlerimizde her zaman şehir oteli seçmemizin avantajlarını yaşadığımız için yine benzer bir otelde konaklamayı tercih ettik ikimiz de.

Havalimanı Sandviçleri

İstanbul Havalimanı’na araçla gidip aracı açık otoparka bıraktık. Gün ağarmadan yola çıktığımız için her yer zifiri karanlıktı. Bu durumdan dolayı aracı bıraktığımız yerin fotoğrafını çektik. Ben ilk defa bu havalimanına gelmiştim, ne kadar devasa olduğunu oraya varınca daha iyi anlamıştım. Sabah evden çıkarken her ne kadar sağlıklı smoothieleri içsek de saat 11.00’e doğru acıkmaya başladık. Subway’den 2 tane sandviçe 800,00 TL. ödeyince inanılmaz derecede doyduk. 🤦🏼‍♀️ Neyse havalimanı içerisindeki mağazaları ve free shopları da şöyle bir gezindikten sonra yarım saat rötarla uçağımıza bindik.

THY ile Uçuş

Yolculuğumuz 3,5 saat kadar sürecekti. Uçak tamamen dolu sayılmazdı. Önce çantamdan maskemi çıkarıp taktım. Eşime de zorla taktırdım ama kendisi 1 saat sonra maskesini çıkardı tabii. 😂 Laf aramızda, uçakta başka maske takan da yoktu. Neyse, çantamdan kulaklığımı çıkarıp birkaç podcast dinledim, ardından ekrandaki müziklerden birkaçını seçtim. Okumakta olduğum Murakami’nin Ortadan Kaybolan Fil isimli romanını da elime aldığımda benden mutlusu yoktu inanın.

Hostesin öğlen yemeklerini dağıttığı sırada da eşim çok mutlu olmuştu. 😂 Yemekler de oldukça leziz sayılırdı, porsiyonları da küçüktü. THY’i bu konuda tebrik etmek isterim. Rahat ve güzel bir yolcuğunun ardından uçaktan inip valizleri de çok beklemeden alıp dışarı çıktık.

Alacakaranlık

397 Numaralı Otobüs

Amsterdam’a gelmeden evvel seyrettiğimiz YouTube videolarından öğrendiğimiz 397 numaralı otobüse bakındık. Bir taksi durağı görüp taksiciden şehir merkezine 65 Euro’ya gidebileceğimizi öğrendikten sonra durağa yaklaşan 397 numaralı otobüsü fark ettik. Taksiciye nazikçe teşekkür edip koşmaya başladık. Otobüs bileti karşılığı ödememizi kredi kartı ile yaptık. İstanbul’da çok alışık olmadığımız 3-5 kişilik tenha bir otobüsün içerisinde tam 25 dakika sonra son durakta indik.

Son durakta indik inmesine de otobüs şöförü ile pek anlaşmadığımız için sanırım biraz otele uzak bir yerde inmiş olduk. Elimizde çek çek bavullarla biraz şehri dolaştık diyebilirim. 🤷🏼‍♀️

Hava durumunu merak ediyorsunuzdur belki. Kısmen soğuk ama dayanılmayacak kadar da değildi. Ne yalan söyleyeyim, ben bu gezintiden oldukça memnun kalmıştım. Yeni bir şehre gelmenin heyecanı ile her yeri görmek istiyordum. Eşim ise biraz tedirgindi, otele bir an evvel varmak istiyordu.

Şehir Vergisi

Neyse, bavullarla dolaşa dolaşa otele vardığımızda resepsiyon görevlisine 55 euro tutarındaki şehir vergimizi de ödeyip odamıza çıktık. Daha önce de bu zincir otelin başka bir ülkedeki otelinde kaldığımız için az çok oteli biliyorduk. En azından temiz olduğundan emindik. Bavulları açıp üstümüze biraz daha kalın bir şeyler geçirdikten sonra Amsterdam sokaklarına attık kendimizi.

Amsterdam Tarihi Binalar

Tarihi Yapılar

Şehrin çok etkileyici tarihi bir dokusu var. Kiliseler, müzeler, hatta otelimizin yanındaki tren istasyonu bile tarihi bir yapıydı. Bizdeki Haydarpaşa Garı’nı anımsatıyordu biraz. Her yabancı şehirde, beni ilk etkileyen yapılar, bu tarihi binalar olmuştur.

Van Gogh Müzesi biletleri sadece online olarak satıldığı ve bilet bulamadığımız için orayı ziyaret edemeyeceğimizi biliyordum. Ama ertesi gün ilk işimiz, oldukça büyük olan Rijksmuseum’u ziyaret etmek olacaktı.

Alışveriş

Müze ziyaretinden önce tabii ki eşimin alışveriş merakını gidermemiz gerekiyordu. 🙃 Bu amaçla sizce ilk olarak ne tür bir dükkana girmiş olabiliriz peki? Diğer seyahat yazılarımdan belki tahmin ediyorsunuzdur, tabii ki bir elektronik mağazasına girdik. Tüm ürünleri dikkatlice inceledik ve fiyat karşılaştırması yapmak için başka bir elektronik mağazasına doğru ilerledik. Neyse, oradaki ürünleri de şöyle bir inceledikten sonra Amsterdam’ın ara sokaklarına dalıp çeşitli marka ürünlerin satıldığı mağazaları gezmeye başladık. Fiyat olarak kur sebebiyle ürünlerin fiyatları ülkemizdekilerle hemen hemen aynıydı. Sadece bazı markalar indirimliydi, biz de onlardan yana tercihimizi kullandık.

Koku

Bazı sokaklarda yürürken, yoğun bir koku hissettik. Kokunun sebebi, ülkemizde yasak olan ama Amsterdam’da yasal olan maddelerdi. Bu maddelerin kullanım oranını şehirde yaşayanlardan daha çok burayı ziyaret edenlerin oluşturduğunu okumuştum. Marketlerdeki envai çeşit tatlı ürünün, brownilerin, keklerin içerisinde bunlardan var. Bulldog isimli dükkanlardan ise sarılı sigaralardan satın alabiliyorsunuz.

Bisiklet

Bisiklet

Yine yürürken, yaya olarak bisikletlilere yol verme zorunluluğu var. Çünkü şehrin çoğunluğu bisiklet kullanıyor ve caddelerde dolaşırken her yerden karşınıza çıkabiliyorlar. Şehrin farklı yerlerinde bisikletler için ayrılmış park alanları var. Bize göre hava bisiklet sürmek için soğuktu ama Amsterdamlılar için fark etmiyordu.

Adımsayar

Tatilimizin ilk gününde tabanlarımızın altları patlayana kadar yürüdük. Cep telefonumdaki adımsayar uygulaması, tebrik üzerine tebrik yağdırıyordu bana ve benim için yeni hedefler belirliyordu. 😂

Amsterdam’ın ülkemizle arasındaki saat farkı 2 saat olduğu için oldukça da yorulmuştuk. Otele dönüp birazcık dinlendikten sonra akşam yemeği için şehirde sayıları fazlaca olan bir Arjantin restoranına girdik. İçeride 4 kişilik bir Türk grubu vardı. Garsonumuz sanırım Pakistanlı idi, İngilizce konuşmamıza rağmen birbirimizi anlamakta zorlandık. O sıralarda sanırım, öğretmenlik yaptığım yılları hatırladım ve kendisinden biraz daha yavaş konuşmasını rica edip söylediği her sözcüğü yüksek sesle tekrar ettim. 🙈

Yemekten sonra üstümüze iyice ağırlık çökünce Amsterdam’ın meşhur Redlight sokağını görmeye mecalimiz kalmamıştı. O sokağı görmek için biraz enerjiye ihtiyacımız vardı tabii. 😂 Bu ziyaretimizi ertesi akşam yapmaya karar vermiştik.
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Demet Albayrakoğlu
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan