Estragon ve Vladimir
Estragon ve Vladimir. İki sersefil adamcağız. Godot’yu bekliyorlar. Godot kimdir? Neden onu bekliyorlar? Bilemiyorum.
Burada;
Godot metafor mu?
Bir umut mu bekliyorlar?
Bir yenilik mi bekliyorlar?
Godot tüm bu beklentilerinin genel adı mı?
Godot’yu beklerlerken Godot’nun habercisi geliyor. Daha da bekleyin, demek için. Bugün gelmeyecek ama yarın gelecek. Yarın olduğunda da aynı diyalog yaşanacak.
Godot
Estragon ve Vladimir nasıl ve ne zamandır arkadaşlar onu da bilemiyorum. Estragon sık sık bir şeyleri unutuyor, Vladimir ona hatırlatıyor.
Vladimir: Gidemeyiz.
Estragon: Niçin?
Vladimir: Yarın dönmek zorundayız.
Estragon: Niçin?
Vladimir: Godot’yu beklemek için.
(…)
Estragon: Ya onu ekersek?
Vladimir: Cezalandırır bizi.
Böylece Godot’nun metaforik olarak Tanrı olduğunu düşünüyorum. Ucunda cezalandırma korkusu varsa o iş Tanrı’ya çıkar. İnsanlar Tanrı’yı çoğunlukla cezalandırıcı buluyor. Bizim kültürümüzde de “Allah korkusu” diye insanda varlığı övülen şey de cezalandırılma korkusu.
Godot’yu Beklerken
Tanrı’nın varlığından şüphe etmeyerek var oluşu anlamlandırmaya çalıştığınızda kapana kısılmışlık hissedebilirsiniz. Tanrı’nın var olduğu sizin için sarsılmaz bir gerçekse hayatı ve yaşadıklarınızı anlamlandırmak zor olabilir. Çünkü başınıza niye kötü bir şey geliyor? Ya da başkalarının başına? Tanrı size bir şeyler öğretmek için neden size acı çektiriyor? Neden cezalandırıyor? Kaldı ki zaten Tanrılığın getirdiği bilgelikle aslında her davranışınızı da biliyorken… İşte bu açmazın adı Godot bence. Gitsen gidemiyorsun (Tanrı yoktur diyemiyorsun) kalsan huzursuzsun (Tamam var ama niye böyle yapıyor?)
Vladimir: Ee? Gidiyor muyuz?
Estragon: Evet hadi gidelim.
Evet gidin, evet diye mutlu olmuştum ki…
Beklemek
Kımıldamayarak hayatta nereye varabilirsin ki? Her gün aynı şeyi yaşarsın işte. Ha, bundan rahatsız değilsen ne alâ. Ama hem beklemekten rahatsızsın hem kımıldamaya cesaretin yok, nasıl olacak?
Bu hikaye bana Tatar Çölü‘nü anımsattı. O gidememe hali, tıkılı kalma, kapana kısılma hissi. Ve bunu yapan da dışarıdan bir güç değil. “Godot’yu Beklerken”deki gibi. Dışarıdan biri zorlamıyor beklemeleri için. Kendi kendilerine yaşatıyorlar bu huzursuzluğu. Sen kendine cezalandırıcı davranırsan inandığın Tanrı’nın da cezalandırıcı olması normal.
Tabii bu eserden hiç bu anlamlar da çıkmayabilir. Sembolik bir anlatım, kim ne anlarsa, yoruma açık.
Saygılar,
Hülya Erarslan
2 YORUMLAR
Godot için gördüğüm en güzel yorumlama bu! Biraz düşündürmek içinse tüm yazılanlar, bir düşünce ürünü olması gerekir; siz de tam anlamıyla bunu yapmışsınız hem de ucu açık olarak ki daha fazlasını düşündürüyor bu.
Teşekkür ederim.
Ucunu açık bıraktım ki okuyucunun okuma keyfi kaçmasın. Sonunu az kalsın söylüyordum çünkü son anda tuttum kendimi.
Sevgiler.