Satır Arası

Verimsiz Hissetmek

18 Eylül 2020

Yazı: Verimsiz Hissetmek | Yazan: Nalan Erpolat

Bazı zamanlar vardır hayatta, her zamanki kişisel motivasyonun ve verimin yakalanamadığı. Bu durumun sonucunda da morallerin bozulduğu. İnsanların tam olarak ne hissettiğini bilmediği ama pek de iyi hissetmediği anlardır bunlar. Bazen kısa sürse de bazen uzun sürebilir bu zamanlar. Bu durumlarda en neşeli, en umutlu insanlar bile üzgünlükleri ve durgunlukları ile şaşırtırlar kendi çevrelerini. İyimser ve umutlu olmak çok güzel, hayatı anlamlı yaşamak için çok faydalı bir özelliktir ama iyimser insanlar da robot değildir. Her insanın zor dönemlerinde moral açısından düşme durumu olabilir.

Bu durumun yaşlı ya da genç olmakla; iş insanı, ev hanımı ya da emekli olmakla her zaman doğrudan ilgisi yoktur. İnsan olmak ve de hayatta olmak yeterlidir bu duyguyu hissetmek için.

Önemli olan bu verimsizlik durumunun insani olduğunu kabul etmek ve bu durumun getirdiği olumsuz duygulardan sıyrılmanın küçük içsel çabalarla mümkün olduğunun farkında olmaktır.

Verimlilik

Matematiksel ya da fiziksel olarak verimliliğin bir formülü vardır. Çıktılar ve girdilerin dengesiyle basitçe hesaplanabilen bir sonuçtur verimlilik. Bu yüzden de verileri matematiksel olarak hesaplanabilecek bir kurumun, bir ticari işletmenin verimliliği kolayca hesaplanır ve net bir sonuç çıkar ortaya.

İnsanın verimliliğinin matematiği ise, genel formüllere değil, kişiye özel formüllere dayanır. Her bireyin çıktısı farklıdır yani her bireyin kendini verimli hissetme şekli birbirinden farklıdır; girdiler de aynı şekilde herkesin kendine özeldir. Herkesin hayatının herhangi bir yönü için verdiği ödünler, kendine ya da kendinden verdiği zamanlar… her şey birbirinden tamamen farklıdır.

Bu yüzden verimlilik için ilk önce herkes kendini ne şekilde verimli hissedeceği üzerine düşünmeli ve buna göre hayatını planlamalıdır.

Planlamaları yaparken kendi beden ve ruh sağlığını birinci sıraya almalıdır herkes. Beden sağlığı için, yeterli ve dengeli beslenmeli; vücut sağlığı için minimum düzeyde de olsa hareket etmeyi ihmal etmemelidir. Ruh sağlığı için ise yeterli sosyal hayatının olabilmesi ve kendiyle kalabileceği zamanın olabilmesi önemlidir.

Ters Çaba Kuralı

Verimsiz hissedilen dönemlerde, hayatı verimli hale getirmek için planlamaları yaparken ters çaba kuralı hatırlanmalıdır. Bu, beynin odak noktasının çekimi ile ilgili bir kuraldır. Beyin, odaklanılan hedef için çalışır. İnsanın başına gelmesinden en çok korktuğu şeye odaklanması, beynin onu çekmesine neden olur. Kısacası, “korktuğum başıma geldi” cümlesinin açıklamasıdır. Bu sebeple, odaklanılması gereken noktalar, yaşanmak istenenlerle doğru orantılı olmalıdır. “Ya şöyle olursa”, “ya işler ters giderse”, “ya sevdiklerimi kaybedersem” gibi olumsuz noktalar üzerinde çok durmadan hayata devam etmek gerekir.

Hayata verimli şekilde devam etmek için, verimsiz olma ihtimali ve bazı sebeplerden dolayı dönemsel olarak düşmüş olan verimin sürekli düşeceği düşünülmemelidir. Düşmüş olan verimin anlaşılması kişisel bir farkındalıktır, buna bir de bilinçli adımlarla devam etme farkındalığı eklenmelidir.

İçinden geçtiğimiz salgın hastalık dönemi herkesin enerjisini biraz düşürüyor. Hatta dünyanın bundan sonraki durumu için zaman zaman umutsuzluğa düşüyor toplum. Bunlar da verimi düşürüyor ve bireysel olarak da verimsiz hissediyor insanlar.

Bu noktada beynin ters çaba kuralını hatırlamak, olumsuz senaryoları bertaraf etmek, ne istediğine odaklanarak her şeye rağmen hayata devam etmek gerekir. Dünyanın gidişatındaki belirsizlik; sağlık, eğitim alanlarında ve ekonomik konularda insanlığı oldukça yorsa da hayatın getirdiği yeniliklerle verimli olmanın yolunu bulmak herkesin bireysel sorumluluğudur.

Umut, verimli günlerde kendisini gösterir.

Nalan Erpolat

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

1 Comment

  • Yanıtla Pınar Sude Genç 18 Eylül 2020 at 10:23

    Tam vaktinde geldi yazı (: 🎈 Kaleminize sağlık.

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan