Yıldız Tozu

Zihnimdeki Anlar

29 Haziran 2022

Öykü: Zihnimdeki Anlar | Yazan: Sıla Malik

 

* Yazarın Notu: Bu yazıyı, Joji – Glimpse Of Us dinleyerek okumanız tavsiye olunur.
YouTube linki için tıklayabilirsiniz.

 
Anlayamıyordu, neydi bu? Hayatı son bir yıldır hiç olmadığı kadar iyiydi. İşini, yaşadığı ülkeyi, âşık olduğu kadını değiştirmişti. Ya da eski sevgilisi onu terk etmişti ve o da yerine yeni birini bulmuştu.

Tamam, hikâyeyi başa sarıyoruz.
 

* * *

 
Sevinç ve Okan. 6 yıl önce başlayan ve geçtiğimiz yıl sonlanan bir ilişki. 6 yılın öncesinde 4 yıl süren tanışma- arkadaşlık evresi. Yirmili yaşların başında tanışmış, ortasında çift olmuş sonunda ayrılmışlardı. Hayata bakış açıları, değerleri ve normları birbirini tamamlayan, birlikte “ideal” olan çiftti onlar.

Ancak bundan 2 yıl önce bir şeyler değişmeye başladı. Önce iş hayatı, özel hayatın önüne geçti, birbirlerine zaman ayırmaz oldular. Sevinç isyan etti, Okan görmedi; Okan sinirlendi, Sevinç fark etmedi. Büyük bir heyecanla tutukları ev, gitmek istemedikleri bir yer hâline gelmişti.

İlişki için iletişim gerekir. Başlarda birbirleri hakkında en ufak detayı bile ilgiyle dinlemeye özen gösteren ikili yerini sabrın tükenmişliğine bıraktı. Önceden Okan’a sorsanız Sevinç’in bir şey anlatırken kendini kaptırmış hâlini çok sevdiğini, heyecanlı hâllerinin ona çok tatlı geldiğini duyardınız. Bu söylem kavgalarının çoğunda, özellikle de ayrılırken “Sürekli konuşmandan bıktım. İnsana nefes almak için fırsat ver biraz. Rahat bırak, düş yakamdan artık!” gibi olumlu duygulardan uzak, soğuk ve can yakan cümleye dönüşmüştü.

Mutfağı büyük bir evi özellikle istemişlerdi. Onlara göre bir evin en samimi yeriydi mutfak. Yoğun geçen günlerin, dingin ve huzurlu bitişleri oluyordu o mutfak masasında. Yıllar içinde üzeri soğumuş yemekler ve başında buruk yüreklere dönüştü o masanın anlamı da, o akşamlar da.

Tartışmalar uzlaşmak için, derdi Sevinç. Fakat gelin görün ki onları ayıran, haklı çıkan olma hırsıyla girdikleri kavgaların açtığı yaralar oldu. Hep korumaya söz verdikleri saygı, sona yaklaşıldığında iyiden iyiye unutulmuştu. Karşılarındaki “sevdikleri insan”dan yenilmesi gereken bir rakibe dönüşmüştü adeta. Can yakmak ve haklı çıkmak için hançerden farksız sözler sarf ettiler birbirlerine. İşin sonunda kimse haklı çıkmadı belki ama bir ilişki bitti.

Dile kolay 10 yılı neredeyse her gün birlikte geçiren çift için ayrılık kolay olmadı. Okan bir daha Sevinç’i görmeme kararı aldı.

Evi boşalttılar. Okan başka bir ülkede iş buldu. Yurt dışına taşındı ayrılıklarının 2. haftasında. İçindeki öfkeyi de, üzüntüyü de, yarım kalmışlığı da hayatını yaşayarak geçirmeye karar verdi.

Yeni yaşamına başlayalı 6 ay bile olmamıştı ki Sarah ile tanıştı. Sevinç’in tam tersiydi. Sarah ona çok iyi geliyordu. Tanışmalarından 2 ay geçti ya da geçmedi aşık oldu Okan. Tekrar. Fakat bu sefer eskisinden de mükemmeldi her şey.

Bak Sevinç, sen kaybettin. Ben kazandım.

Bir yıl dolmadan, yeni evinde; koltuğa yayılmış film izliyordu. Sarah dizlerine uzanmış, uyuyakalmıştı. Onun yüzünü izlediği bir anda, zihninde bir görüntü canlandı. Eski ev, film izlerken uyuyakalmamak için koca bir kupa kahve ile oturduğu yerde uyuyakalan Sevinç.

Gülümsediğini fark ettiğinde vücudu titredi. Bu da neydi böyle? Savuşturdu tüm düşüncelerini. Ne de olsa savuşturmak, yüzleşmekten daha kolaydı.

O günden sonra biraz daha arttı bu anlar. Günler geçiyordu, iş yoğunluğu Türkiye’dekinden fazlaydı ancak Sarah ile vakit geçirmeyi başarıyordu. Sinemaya, arkadaşlarla iş sonrası kafa dağıtmalara gittiler birlikte. Fakat bu da bir süreliğine idi. İlişkideki ilk heyecan dönemi geçmişti artık.

Beklediğinden daha doğrusu eskisinden daha özgür hissediyordu Okan. Sarah ona hesap sormuyordu. İşteyken mesaj atmıyor, öğle aralarında aramıyordu. Çalışma odasına gece yarısından sonra gelip onu kontrol eden yoktu. Gece mesaiden döndüğünde mutfak masasında ne onu bekleyen biri ne de ısıtıp yemesi için hazırlanmış bir yemek vardı. Görmeye alıştığı salondan gelen cılız ışık artık karanlıktı.

Zamanla tüm bunlar neden onun sinirini bozmaya başlamıştı?

Bir şeyleri değiştirmeliydi. Uzun zaman sonra mutfağa girdi. Özlediği lezzetleri, mezeleri hazırladı. Elinden geldiğince çilingir sofrası kurdu. Acılı mezelerin acısını az atmayı ihmal etmedi ama. Sevinç acı yiyemezdi, hemen burnu kızarır, akmaya başlardı ve bundan hoşlanmazdı. Bu detaya dikkat ettiğini bile fark etmedi.

O akşam başta her şey çok güzeldi. Sarah Türk mezelerine de rakıya da yeniydi. Yeni şeyler denemek hoşuna gitmişti. Okan ise tepkileriyle eğlenmişti. Şişe biraz boşalınca Sarah hem alkolün etkisi hem de günün yorgunluğuyla kendini salona attı. Okan özenle hazırladığı masanın başında görmezden geldiği anıların arasına dalmak üzereydi.

Tüm akşam Sarah’ın kahkahalarına Sevinç’in gülen yüzü karışmıştı. Verdiği tepkileri, onunla geçen sohbetleri düşünmüştü.

Gözünden akan yaşla anladı, kaçmadı, kabullendi. Bir yıllık kaçış sona ermişti. Acı bastırıldığı yerden sızmış, maske düşmüştü. Okan, Sevinç’i özlüyordu. Fakat bu özlemi de mantıklı bir sav ile çürütmek istedi. Bu normaldi. Onca yılın hatırı vardı sonuçta. Hem belki de Sevinç’i değil, o mutlu anlardaki Okan olmayı özlemişti. Aşk nasıl bittiyse, özlem de elbet biterdi. Burada da o mutlu anları yaratabilirdi.

Keşke bilinçaltı da onun kadar rasyonel olabilseydi.

Şu ana kadar hiçbir şey anlamadığını düşündüğü Sarah, birkaç gecedir onun anlam veremediği bir kelimeyi sayıklamasını dinliyordu. Başlarda saçmalıyor gibi geldi Sarah’a. Ancak kelimeyi çözdüğünde taşlar yerine oturdu. Okan uykusunda “Sevinç” diye sayıklıyordu. Sevinç’in kim olduğunu bulması zor olmadı. Öğrendiğinde rahatlamak ile beraber buradan ilişkileri için bir kurtuluşun olmadığını anladı kadın.

Başka bir kadını unutamamış bir adam için geçiş evresi görmek gibi bir niyeti yoktu. Ancak bunu Okan’a anlatmak da hiçbir işe yaramayacaktı, inkar edeceği belliydi. Anlaması gerekiyordu, kendine itiraf etmeliydi.

Birkaç akşam sonra bir davet yemeğinde, romantik müzik eşliğinde dans eden iki yabancı gibilerdi. Okan başlarda Sarah’a küçük iltifatlarda bulundu, ilgisini kanıtlamaya çalışır bir hâli vardı. Hiç konuşmadan bir süre dans ettiler. Okan yine ortamı yumuşatmak için hamle yaptı. Ancak Sarah’ın kahverengi gözleri eski anıların oynatıldığı bir perde olmuştu adeta. Kollarındaki kadının Sevinç olmasını istedi.

İrkildi, korktu, öfkelendi. Böyle bir şey nasıl olabilirdi? O hayatını daha avantajlı hâle getirmiş, yeni bir ilişkiye başlamış ve Sevinç’ten intikamını almıştı. Evet, tüm bunları Sevinç’ten binlerce kilometre uzakta, ondan haber almadan ve onun haberi bile olmadan yapmış, intikam almıştı.
Doğru, intikamdı bu. Ayrılığın acısını çıkarmıştı. Ancak bunu yaparken bir kere bile ruhunu daha da önemlisi kalbini dinlememişti.

Kötüye giden, zarar veren ilişkiyi bitirmek Sevinç’in adım attığı bir şeydi.

Bu Okan’a göre Sevinç’in ondan vazgeçtiğinin ve onu artık sevmediğinin göstergesiydi. Sevinç’i o zamanlar boynundaki zincire benzetmişti. Kurtulması gereken parçaydı o. Fakat o zincir diye tasvir ettiği her şeye çok alışmış, özlemişti. Yokluğunun bu kadar acıtabileceğini düşünmemişti. İletişim kurmak, vakit geçirmek için çabaladıkları hâllerini hatırladı, haksızlık ettiğini fark etti.

Sevinç ayrılırken de, kavga ederken de ona hiçbir zaman onu sevmediğini söylememişti ki. “Güzel bir insansın. Seni değiştiren ve bozan, en önemlisi de sana engel olan olmak istemem.” Sevinç’ten duyduğu son sözlerdi.

Sevgi bitti diye değil, ilişki adı altında yaşanan zehirlenmeyi bitirmek için ayrılmak istemişti Sevinç. Onca şeyden sonra geri dönüş var mıydı peki? İntikamın alındığı Sevinç, bıraktığı Sevinç miydi?
 
 
Sıla Malik
 
 

“Cause sometimes I look in her eyes
And that’s where I find a glimpse of us
And I try to fall for her touch
But I’m thinking of the way it was
Said I’m fine and said I moved on
I’m only here passing time in her arms
Hoping I’ll find
A glimpse of us.”
Glimpse Of Us, Joji

 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan