Çok Gezen Abi

Paylaştıkça Çoğalıyor İnsan | 1

12 Haziran 2020

Yazı: Paylaştıkça Çoğalıyor İnsan | 1 | Yazan: Burak Süalp

“Önümüzdeki yolculuğun bir sonu olduğunu bilmek güzel. Nihayetinde önemli olan, yolculuğun kendisi.”

Ursula K. Le Guin


İndeks

Paylaştıkça Çoğalıyor İnsan | 1
Korkularımı Cihangir’de Bıraktım | 2
Umarım Unuttukları Çok Yer Vardır | 3
İnsanoğlu Baki Değil, Devrilir Ağam | 4
Herkes Zengin Ama Kimse Özgür Değil | 5
Peksimet | Kırlangıç Sanat Atölyesi | 6
Herakleia | Sekiz Bin Yıllık Miras | 7
Bu Kampta Mucize Var | 8
Bodrum | Kesişen Yollar | 9
Datça | Hâlâ Çok Güzel | 10
Marmaris | Zaman Tünelinden Çıkan Kuzen | 11
Kayaköy | Kurtuluş’un Hayalet Mirası | 12
Ölüdeniz | Aşk Böyle Bir Şey | 13
Likya Yolu | Anaerkil Topraklara Yolculuk | 14
Faralya – Kabak Koyu | Likya Yolu | 15
Kabak Koyu | Likya Yolu | 16
Alınca Yürüyüşü | Likya Yolu | 17
Yediburunlar, Alınca’dan Gey’e | Likya Yolu | 18
Gavurağılı Yürüyüşü | Likya Yolu | 19
Karadere, Patara’nın Sakin Kıyısı | Likya Yolu | 20
Daha Ne İsterim Allah’tan? | 21
Kariyerimde Bir Zirve | Karadere | 22
Ne Yapacağım Ben Şimdi? | 23
Birayla Su Bir Mi? | 24
Kök Salmak, Yol Almak | 25
Kesin İstihbaratçıydım, Başka Bir Olasılık Yoktu! | 26
Yolun Sonu, Yolun Başı | 27

 

Beyaz yakalı, şehirli, yerleşik hayatımdan çıkıp gezgin bir hayat yaşamaya başlayalı 3 sene oldu.

Ne çabuk ve ne güzel geçmiş bu süre. Pandemi nedeniyle evde kaldığımız şu günlerde bunu düşünmek için bol bol vaktim oldu. Tam bana göre olanı yapmışım ve hatta daha erken de yapabilirmişim. Ha, öyle gezgin bir hayat deyince, hayatımın seyahatlerde geçtiğini, son 3 yılda 63 ülke gezdiğimi falan düşünmeyin.

Göçebe diyelim.

“Gezgin” arkadaşlarıma göre oldukça mütevazi bir gezgin oldum ben. Hatta bütün yurtdışı seyahatlerimi eski hayatımda yaptığımı söyleyeyim. 3 yıldır buralardaydım, Ege kıyılarından, dağlarından ayrılamadım.

Peki gidip bir Ege köyüne mi yerleştim?

Yok, onu da yapmadım. Sırt çantamla arafta kaldım ben. Yersiz, yurtsuz, göçebe olmak, yalnız ben olabilmek için çıktım yola. Biraz oldum, kalanı için yollardayım hâlâ. Umarım bundan sonra eksikleri gidere gidere yol alırım.

YoldaBiriktirdiklerimi paylaşma zamanı geldi.

Evde kaldığımız son iki ay hayatımın bu dönemini gözden geçirmek, hedeflerimi yenilemek ve yol boyunca tuttuğum günlükleri elden geçirmek açısından çok verimli oldu. Biriktirdiklerimi paylaşma zamanı geldi. Bu arada yol boyunca tuttuğum notları nasıl paylaşacağımı da çok düşündüm. Aklıma geleni yazmışım. Gezi yazısı desen değil, öykü desen değil. İleride sürekliliği olabilecek mi, bilmiyorum.

Bu bocalama devam ederken, geçtiğimiz hafta 20 yaş altı gençlere verilen sokağa çıkma izni sayesinde yeğenlerim ve kızkardeşimle Yoğurtçu Parkı’nda buluştuk. Yeğenlerim Ateş ve Kuzey parkta arkadaşlarıyla vakit geçirirken biz de yürüyüş yaptık, sohbet ettik. Bir ara, parkın geniş banklarına aralıklı aralıklı oturmuş 12-13 yaş civarında bir grup gençten, maskeli bir tanesi uzaktan bizi gördü, ayağa kalkıp bize doğru seslenmeye başladı:

“Çok gezen abi! Çok gezen abi!”

Sevgili arkadaşlarım Özlem ve Tonguç’un oğlu, Poyraz. 13 yaşında, geleceğin hayvan bilimcisi! Beni nadiren görmesine ve maskeli olmama rağmen tanımasına mı şaşırayım, “Çok gezen abi!” diye seslenmesine mi, bilemedim. Bir şekilde çok gezen abisi olmuşum onun. Bana taktığı adı çok sevdim, kullanmama da izin verdi, blogumun isim babası oldu. Umarım ona layık olur, çok gezen abi olabilirim. Daha çok gezmeli, daha çok paylaşmalıyım. Keşke bu paylaşma işini en baştan yapsaymışım.

Paylaştıkça Çoğalıyor İnsanEn baştan derken, benim için her şey 2013’de Gezi’de başladı.

Şehrin orta yerindeki son park ve o parktaki ağaçlar için verdiğimiz mücadele çok şeyi değiştirdi. Mesele 3-5 ağaç değildi. Son kalan ağaçlara can havliyle sarılmaktı, taraf olmaktı, korka korka bir araya gelmekti, cesaretti, boyun eğmemekti. O park için verdiğimiz mücadele kendimize gelmemizi sağlamıştı. Biz orada korkuyu yendik.

Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı aşikardı.

En azından benim için. Bir yerden sonra mesele milyonlarca insan hep birlikte umutla mücadele ederken, diğer yandan kendi içimde sormaya başladığım sorulardı. Nefret ede ede içinde yaşadığımız bu sistemi nasıl yenecektik?

Ben kimdim, ne yapıyordum, nasıl yaşıyordum, nasıl yaşamak istiyordum, neler yapmıştım şu hayatta ve daha neler yapmak istiyordum?

Özetle, 40 yaşındaydım. İstanbul’da, Kadıköy’den sonra Cihangir’de yaşıyordum. Güzel semtlerde, herkesin birlikte yaşamak isteyeceği, kimileri ünlü insanlarla yaşıyordum. 13 senedir IBM için çalışıyordum. Hiç de şikayetçi değildim. Tabii ki benim de hemen hemen herkes gibi daha fazlasını istediğim şeyler vardı, maaş gibi, sosyal haklar gibi. Bununla birlikte mutluydum. Mühendislik eğitimi görmüştüm ve mesleğimle alakalı olarak çalışabileceğim en iyi firmalardan birinde çalışıyordum. Teknik uzmanlık, müşteri temsilciliği yapmış; pazarlama, eğitim, teknik hizmetler yöneticilikleri gibi pozisyonlarda çalışmıştım.

Özgürlükİş hayatında yorulduğum, bunaldığım, sadece ders aldığım dönemler de olmuştu, ödül aldıklarım da. Ülkenin en iyi eğitimli, her biri kendi alanında uzman olan, çok değerli insanlarıyla birlikte çalıştım, arkadaş oldum. Kendi imkanlarımla seyahat edebileceğimden daha fazla ülkeye seyahat ettim, tanışabileceğimden fazla sayıda yabancı insanla, kültürle tanıştım. Uluslararası görevler ve sorumluluklar aldım. Çalıştığım şirketin, üstlendiğim görevlerin bana kattığı çok şey oldu. Ayrıca yıllar içinde daha iyi konumlara gelip daha fazla kazanma şansına da ulaşmıştım.

Aklı başında bir insanın yapacağı iş, o güzel plaza ortamındaki iş hayatına ve kariyerine devam etmek, o güzel semtte oturmanın tadını uzun yıllar çıkartmak olurdu.

Oysa ben doymuştum. Ciddi hiçbir şikayetim yoktu ama evet, doymuştum ve bana göre doyunca sofradan kalkmayı bilmek gerekiyordu.

Hayatta her alanda obezite, doyunca sofradan kalkmayı bilmemekle olmuyor mu?

Oysa ben bedenen, zihnen, ruhen fit ve sağlıklı olmak istiyordum. Başka hayatlar yaşamak, bir tane hayata daha fazla şey sığdırmak istiyordum. Mühendislik iyi hoş ama başka işler yapmak istiyordum. Eski alışkanlıklarımı değiştirmek, yeni alışkanlıklar edinmek istiyordum. Konforlu salonumda macera dizileri izlemek değil, yolda maceralar yaşamak istiyordum.

Sinemada Mandıra Filozofu‘na hak verip, ertesi sabah İstanbul trafiğinde şirket aracıyla plazaya işe gitmek içime sinmiyordu.

Hem Momo‘yu okuyup, bayılıp harika bulup hem de gri şehir hayatına devam etmek zor geliyordu. Sapiens okuyup Harari’den, hayatı algılama ve yorumlama biçiminden etkilenirken eski hayatıma sığmıyordum. Değişmek istiyordum.

Yazı: Paylaştıkça Çoğalıyor İnsan | Yazan: Burak SüalpHiç kolay olmadı.

Alışkın olduğum yaşam biçimimden vazgeçmem gerekiyordu. Yıllardır yarattığım o güvenli alandan çıkmam gerekiyordu. Cesur olmam gerekiyordu. Bense korkuyordum. Çok değişmem gerekiyordu, çok.

Değiştim ama zaman aldı.

31 Mayıs 2017 geldi, istifa mektubunu ellerim titreye titreye imzaladım. Çok sevdiğim kol düğmelerimi arkadaşlarıma dağıttım, Momo’yu kafeteryadaki kitap köşesine bıraktım, veda notumu paylaştım. Sonra evimi kapattım, bir sırt çantası ile düştüm yola.

Neler yaşadım, neler düşündüm, neye dönüştüm, paylaşacağım.

Paylaştıkça çoğalıyor insan.
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Burak Süalp

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

48 YORUMLAR

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 12 Haziran 2020 at 13:02

    Burakcım öncelikle aramıza hoş geldin.
     
    İlk dört yazını taslak olarak gönderdiğinde soluksuz okumuş, tarzını ve maceracı ruhunu da Jack London’a benzetmiştim.
     
    “Acaba ben yapabilir miydim?” diye de çok düşündüm. Sanırım “hayat” bildiğim her şeyi geride bırakabilmekte çok ama çok zorlanırdım.
     
    Umarım bizlerle çıktığın bu yeni yolculuk da diğerleri kadar keyifli geçer senin için. Bizler ise büyük bir merakla takip edeceğiz cümlelerini.

    • Yanıtla Burak Süalp 12 Haziran 2020 at 13:10

      Kocaman bir hoş buldum. Sen&Ben.Biz ailesine kabul edildiğim için çok mutluyum. Umarım uzun yıllar boyunca çok güzel üretimler yaparız. Tanışma sürecimizdeki samimiyetin ve sıcaklığın için sana, bu aile ile tanışmama vesile olduğu için sevgili Pelin Öncüoğlu Işık‘a çok teşekkür ederim.
       
      Yolumuz açık olsun…

  • Yanıtla Hüseyin Küçükkelepçe 12 Haziran 2020 at 14:09

    Merhaba
     
    Kurulu düzeni terk etmek çok zordur. Sürüden ayrılmak yarı ölüm demektir. Odadan odaya taşınmayı dert edinen insanlarız. Cesaretinizden dolayı tebrikler. İlk yazınız kişiliğinizle uyumlu olmuş.
     
    Tavuk kemiklerinin, plastik şişelerin olmadığı bir kamp yeri var mı?
     
    Selamlar, saygılar…

    • Yanıtla Burak Süalp 12 Haziran 2020 at 14:40

      Valla bayağı zormuş :))) Zaten yazmaya başlama sebebim heveslenen varsa okusun kendi başına yapmaya kalkışmasın diye :))))
       
      Şaka bir yana, baştan aşağı değiştim ve mutluyum. Çok güzel kamp yerleri de var, plastiksiz, çöpsüz. İnşallah bi’ gün birlikte kamp yapma imkanımız olur. Tanıştığımıza çok sevindim.

  • Yanıtla Seda Çağlayan 12 Haziran 2020 at 15:00

    Burak hoş geldin! Yeni bir macera daha başlıyor. Eminim burada bizlerle ve okuyucularınla çok güzel zamanlar geçireceksin.
     
    İşten ayrılmak neyse de evi de kapatıp bir sırt çantasına sığmak oldukça ama oldukça cesur bir karar. Korkmadın mı hiç? Ben korkuyorum mesela. Neler neler yapmak istiyorum da korkudan birçoğunu yapamıyorum. Mümkün mertebe en yapabileceklerimle mutlu mutlu yaşamaya gayret ediyorum.
     
    Ve bu arada ne kadar çok insana anlatamadık meselenin 3-5 ağaç olmadığını. Hâlâ da anlatamadık. Buna hâlâ üzülüyorum.
     
    Hoş geldin tekrardan. Takipte olacağım.
     
    Selamlar

    • Yanıtla Burak Süalp 12 Haziran 2020 at 17:58

      Korkmam mı hiç. Çok korktum. İstifa ederken elim ayağım titredi. Evdeki son koltuk giderken 3 kuruşluk koltuğa nasıl bağlanmışım korkudan bi’ daha anladım. Bütün planı o dönemde kız arkadaşımla birlikte yapmıştık, son anda onun fikri değişti ve yola çıkmadan yalnız kaldım, daha çok korktum. Haftaya ikinci yazıda gelicek korkularım.
       
      Yorumun ve karşılaman için teşekkür ederim. Bu arada meselenin ne olduğunu anlatamasak da müteahhitlerin elinden kurtarabildiğimiz her can çok kıymetli. Kocaman bir hoş bulduk!

  • Yanıtla Pelin Öncüoğlu Işık 13 Haziran 2020 at 07:30

    Burakcımmm,
    Hoşgeldin. ❤
     
    “Kol düğmelerimi genç arkadaşlarıma dağıttım, ‘Momo’yu kafeteryadaki kitap köşesine bıraktım, veda notumu paylaştım. Sonra evimi kapattım, bir sırt çantası ile düştüm yola.”
     
    Şimdi Momo’yu kafeteryadan alıp senin güzel enerjinin bulaşacağı gençleri düşündüm. 😍
     
    Her zaman hayata karşı duruşuna, doğru yerlerde taraf oluşuna saygı duyduğum canım arkadaşım, şimdi kaleminden dökülenlerle bizlere dokunuyorsun. Güçlü kalemin, akıcı dilin daha önce okuduğum bu yazıyı yine bir solukta, keyifle okuttu bana. Tekrar tekrar okunsa da heyecanından, duygusundan hiçbir şey kaybetmiyor yazıların. Eminim ki geriye dönüp bir kaç kez daha okurum yazdıklarını 😊
     
    Diğer yazılarını merakla bekliyor olacağım.

    • Yanıtla Burak Süalp 13 Haziran 2020 at 15:19

      Pelin’cim, canım arkadaşım. Senin peşinden gelmek, adımlarını takip etmek ve zaman zaman yakalayıp olduğun yerde yanında olmak çok güzel bir duygu. Bakalım daha ne işler açacaksın başımıza :)) Umarım bizlerin ve tüm yazar arkadaşların katkılarıyla büyüsün, güçlensin bu aile. Bu arada bir türlü gezemeyen bir gezgin olarak söylüyorum, iyi ki senin yazıların var da gezmiş gibi oluyorum. Cansın!

  • Yanıtla Nimet Canbayraktar 13 Haziran 2020 at 11:22

    Sıkı bir takipçiniz olacağım kesin.
     
    Hayatımda bir kaç kez, geçmişe nokta koyup, yeni maceralara atıldık eşimle. Artık yalnızım ama o kadar çok ve eşsiz anılarım var ki. İyi ki yapmışım diyorum.
     
    Hayat mucizelerle dolu ve onları keşfetmek bize kalmış. Biraz cesaret, hayat dediğimiz bu yolculukta, bize sınırsız güzellikler ve tabi ki özgürlükler sunuyor.
     
    Size yaşamınızda, sınırsız mutluluklar ve güzellikler diliyorum.

    • Yanıtla Burak Süalp 13 Haziran 2020 at 15:12

      Nimet Hanım benzer kafa ve ruh yapısına sahip olmamız ne güzel. İyi ki yapmışsınız o çılgınlıkları. Hep birlikte harika hayatlar yaşayalım. Sevgiler…

  • Yanıtla Leyla Süalp 14 Haziran 2020 at 13:15

    Canım oğlum, ilk göz ağrım. Uzun yıllar benim çok arzu ettiğim bir işte “beyaz yakalı” olarak çalıştın. Çok güzel başarılara da imzalar attın. Yaptığın işin hakkını verdin. Şimdi farklı bir yolda ilerlemek doğa ile başbaşa olmak istiyorsun. Hayatın yedeği yok. Bir süre sonra çok uzunmuş gibi görünen hayatın o kadar da uzun olmadığını fark ediyoruz. Bu yolda da ilerlerken öyle güzel izler bırak ki unutulmayasın. Hiç bir zaman “gözüne yaş ayağına taş takılmasın”.
     
    İyi ki böyle bir sitede yazılarını yayınlıyorsun. Senin gibi değerli diğer arkadaşların yazılarını da takip etme fırsatı sağladığın için teşekkürler. Yolun açık olsun.
     
    ANNEN

    • Yanıtla Burak Süalp 14 Haziran 2020 at 21:41

      Annem, ne olduysam sayende oldum. Bana hep destek oldun, ileriye ittirdin. İyi ki öyle yapmışsın. Hayatta başarılarım olduysa hepsi senin sayende. Seni çok seviyorum.

  • Yanıtla Aynur Karadağ 14 Haziran 2020 at 15:57

    Burakcığım bu kadar zor bir kararı herkes veremez, seni bu yüzden tebrik ediyorum. Yolun, şansın ve bahtın açık olsun. Corona öncesi gibi sarılıp kucaklıyor ve õpüyorum.

    • Yanıtla Burak Süalp 14 Haziran 2020 at 21:38

      Aynur Ablam, annem yazmış ya yukarıda, hayatın yedeği yok diye, oradan yürüdüm ben. Korktuğum zamanlarda da sakin sakin devam ettim. Kucak dolusu sevgiler sana da!

    • Yanıtla Ayşegül Soyalp 15 Haziran 2020 at 15:15

      Burakcığım, hararetle takipteyim. Ruhum gezgin ama senin kadar maceracı ve cesur olamıyor.. Her macera sonunda kürkçü dükkanına dönme isteği ağır basıyor.. Seni izlemeye devam edeceğim. Kalemine, gönlüne şahlık arkadaşım.

  • Yanıtla Yasemin Çitak 14 Haziran 2020 at 16:09

    Çok Gezen Abi 🙂
     
    Ne güzel isim çıkmış önüne, ne güzel işler başarmışsın şimdiye kadar, şimdi de senin için farklı olanı keşfetme zamanı. Sen bana hep çok çalışırsın diyorsun ama senin çalışkanlığını yabana atamayız. Daha nice güzel şeyler yapacağız, hep birlikte.
     
    Annen ne kadar güzel demiş “hayatın yedeği yok” diye. Bu hayatın tadını çıkartalım. He arada kahve zamanlarımızı da kaçırmayalım. Su gibi akıp giden, bir çırpıda okuduğum yazıların devamını da heyecanla bekliyorum.
     
    İyi ki tanıdım seni 🙂

    • Yanıtla Burak Süalp 14 Haziran 2020 at 21:36

      Yasemincim, güzel yorumun ve desteğin için çok teşekkür ederim. Evet, hayatın yedeği yok, hakkını vermek lazım. Senin kadar çalışkan ve üretken bir arkadaşım olduğu için çok mutluyum. “Yasemince Masallar”a kuvvet! Kolay gelsin sana da. Çok güzel üretimler yapacağına hiç şüphem yok!

  • Yanıtla Özkan Özöney 14 Haziran 2020 at 16:10

    Kullandığın doymak tabirini çok ama çok beğendim. Öyle bir düzenin içerisindeyiz ki asla doyduğumuzu fark etmemize izin verilmiyor. İkili ilişkilerde, iş hayatında, aile ilişkilerimizde doyduğumuzu fark edemiyoruz. Seninle tanıştığım günden bu güne kadar beni en çok etkileyen özelliğin hayata, ilişkilere bu şekilde yaklaşabilmen. Zamanı geldiğinde ayrılabilmek, zamanı geldiğinde değiştirebilmek, bunu kendine öğretebilmek çok ama çok değerli.
     
    Seninle tanıştığımızda hayatımın farklı bir evresine girdiğimin farkında bile değildim. Öyle senin gibi temelden değiştirmesem de hayatımı farklı yollara girebilmenin o kadar da korkutucu olmadığını hatta bu monotonluğun içerisinde o farklı yolların ne kadar da cazip olabileceğini gördüm.
     
    “Yoldan çıkmış” biriyle tanışmak herkesin sahip olabileceği bir şans değil. Deneyimlerini içten bir şekilde paylaşman, “yoldan çıkmış” biriyle tanışma fırsatı olmayan birçok insana bir ışık olacaktır. “Acaba”ları olan insanlara artı ve eksilerini dürüstçe gösterebilmeyi umarım başarırsın. Son zamanlarda “endüstrileşen” gezgin olma, güneye yerleşme işlerine bir alternatif olabileceğini düşünmek keyif verici. Bu mecradaki yolun da düştüğün/düşeceğin yollarda da her şey gönlünce olsun!

    • Yanıtla Burak Süalp 14 Haziran 2020 at 21:33

      Dostum, içten yorumun için çok teşekkür ederim. Çok duygulandırdın beni. Umarım hayatta daha uzun yıllar çok şey paylaşır, çok yol alırız. Yaşadığımız hayat kurgu mu, tesadüflerle mi dolu bilmiyorum ama hakkını vermek gerektiğini düşünüyorum. Sağolasın!

  • Yanıtla Murat Kaçar 14 Haziran 2020 at 16:38

    Sülalemizin en tatlı, en güler yüzlü gezgini, yolun açık olsun. Annemin bana bir duası vardı. “Tekerin taşa değmesin!” Senin de aynı duaları alacağıni biliyor ve ben de sana, “Ayağına Taş Değmesin” diyerek dünyayı gezmeni diliyorum.
     
    Şansın bol olsun kuzenim.

    • Yanıtla Burak Süalp 14 Haziran 2020 at 21:31

      Murat Abim, güzel yorumun için çok teşekkür ederim. Hayat yolculuğunda yollarımız hep açık olsun…

  • Yanıtla Seviye 14 Haziran 2020 at 16:39

    Selam Burak.
     
    Yazlığımızın çılgın gençlerindendin. Ömrünün sonuna kadar hayatının aynı şekilde devam edeceğine inanıyor, seni cesaretinden dolayı da tebrik ediyorum. Yazlıkta bizim arka balkondaki fikirlerini bize kabul ettirmek istediğin günden belliydi senin böyle uzun ince bi’ yola çıkacağın. Tüm yolların açık, her şey gönlünce olsun.

    • Yanıtla Burak Süalp 14 Haziran 2020 at 21:30

      Seviye Teyzem, ne güzel sohbetlerimiz oldu. Daha da çok olur umarım. Geliyim de bi kahve içelim balkonda :)) Herkes mutlu olduğu hayatı gönlünce yaşasın, hiç bir hayat biçimi kimseye dayatılmasın isterim.

  • Yanıtla Melek Gürcanlı 14 Haziran 2020 at 17:43

    Sevgili Burak, canım oğlum;
     
    Doğduğun 17 Eylül 1973 günü annenin kucağında gördüm seni. O günden beri kalbimdesin. Yaptığın her işte başarılı oldun. Güzel gülüşün gelir aklıma ne zaman bunalsam. Yolun açık olsun. Gönlünce yaşa ve hep mutlu ol. “Life begin at the end of your comfort zone” sözü hep aklımda. 😂
     
    Hep güzel günlerde buluşalım.
     
    Seni seviyorum 😘

    • Yanıtla Burak Süalp 14 Haziran 2020 at 21:27

      Melek Teyzem, canımsın. Sen benim ikinci annemsin. İyi ki varsınız ve iyi ki bizleri yetiştirmişsiniz. Siz olmasanız biz bunun onda biri bile olamazdık. Çok güzel günlerde buluşacağız. Ben de seni seviyorum.

  • Yanıtla Suavi 15 Haziran 2020 at 08:37

    Tarih: 24 Ağustos 2018
    Lokasyon: Fethiye | Burak Abi’nin Evinin Balkonu

     
    Datça’dan Antalya’ya dönüş yolunda uğramıştık yanına. Eminim ki sevgilisiyle kalırken bile öyle bir kahvaltı hazırlamıyordur ama bizler geliyoruz diye gidip alışveriş yapmış, güzel bir sofra hazırlamıştı. Hatta Fethiye’den ayrılıp evimize dönerken misafirperverliğinin mahcubiyeti haiz olmuş WhatsApp’tan ayrıca bir daha teşekkür etmiştik.
     

    Suavi: Burak Abi peki hiç tereddüt ettin mi? Kafanın içinde ben n’apıyorum çığlıkları attığın oldu mu?
     
    Burak Abi: Olmaz olur mu! İstifa mektubumu imzalarken ellerim titriyordu.
     
    Suavi: Aahahahahaaaa. İşte bize böyle gel abi. İnsancıl korkularınla gel, kaygılarınla gel. 🙂 Siz büyüklerimiz bizlere yol açacaksınız ki bizler de sizlerin açtığı patikalardan yollardan korkmadan adımlar atabilelim.

     
    Hatırlarsan terminal müdürlüğünü yaptığım tesis 10 yıllığına BP-Shell grubuna geçmenin arefesindeyken, bedenimin vitesini 7’e takmadan önce işimden ayrılacağımı, daha dingin daha sakin, cebimi değil de daha çok ruhumu doyuran bir meşgalenin içine girmek istediğimden bahsetmiştim. O zaman ailem bile bilmiyordu bu kararımı. Yanlış hatırlamıyorsam senin de bu kararı almanın hikayesi benimkine benziyordu. Sistem/Düzen, şirketin üst düzey yönetici pozisyonlarından birini sana emanet etmeden önce stres/dayanıklılık testine sokmaya çalışıyor. Senin sınavın da ağacın olmadığı çöllerdi. Gezi parkından Dubailere… 🙂
     
    24 Ağustos 2018 Fethiye’de Burak Abi’de kahvaltı
    31 Ağustos 2018 Şirketten istifa edip ayrılmam. 🙂

     
    O gün masada birlikte yemek yediğimiz arkadaşlarımdan;
     
    Ali Bey (Yanında oturan) 6 ay sonra çalıştığı şirketinden istifasını verdi, aşçılıkla ilgili sertifikalarını daha da geliştirdi. Bugünlerde halk ekmekte çalışmaya karar verdi. Vizyonunu kaybetti.
     
    Murat Bey (Benim yanımda oturan) Benden 1 hafta sonra o da istifasını verdi. 2 seneye yakındır Bodrum Yalıkavak’ta bir işletmenin müdürlüğünü yapıyor. Cehennemden Cennete transfer oldu. 😀 +5 yıl daha ömrüne ekledi. Enfes bir köy evinde yaşıyor.
     
    Ben; istifamdan sonra 1 ay dinlendim ve memleketimde gezmemi sağlayacak TMGD danışmanlık hizmetine girdim. Artık bedenim ve ruhum 7 viteste, kadran sonda değildi; hız kestim, geçip gittiğim yollarda etrafıma baka baka gezdim.
     
    Ama o zaman da kahvaltı da söylediğim gibi “Tanrı’yı güldürmek istersen ona planlarından bahset.” Senin de yola çıkmadan önce başına gelenler gibi… 😉 Sanırım o gün yine Tanrı’yı bol bol güldürmüştüm. 😀
     
    “Bize slow city değil slow village” lazım sözüme istinaden Antalya Demre’de toplamda 6 aya yakın kalmış, tam evimi taşıma arefesindeyken 29 Ekim 2019’da kardeşimin düğününde beyin kanaması geçirmeceler, 3 gün yoğun bakımda hayatta kalma savaşı, toplamda 10 gün hastanede kalma, 3 ay fizik tedavi, tam Demre’ye geri dönmüş, evimi taşımak için ev bakarken. Ziyaretimin 1. günü sonrasında Kaş’dan bir toprak ağasının çocuğunun kurmaya çalıştığımız işi satın alması, bizi yola verip köyümüze geri göndermesi. 😀 Pandemi derken, şu anda tilkinin dönüp dolaşıp gideceği yer kürkçü dükkanı misali, eski müdürlüğünü yaptığım terminale danışmanlık yapıyorum. 2 güzel yanı var, bir masraflarımı çıkartıyor, iki bir daha asla o işe geri dönmemen gerektiğini sana her gün hatırlatıyor.
     
    Son mottom; Mevlana’nın “Sen yürümeye başlayınca yol kendiliğinden görünür.”
     
    Önemli olan yürümeye başlamak, gerisi kendiliğinden açılıyor, aynı oyunlarda açılan haritalar gibi.
     
    Burak Abi takipteyiz. Bakalım daha kaç kişinin mavi hapı içmesine vesile olacaksın?

    • Yanıtla Burak Süalp 15 Haziran 2020 at 12:50

      Suavi, son zamanlarda değil, hayatımda okuduğum en iyi yorumlardan biri. Aslında başlı başına yazı olacak bir yorum. Korkularım ikinci yazıda geliyor. Diğer yazarlar duymasın, bazı anlarda altıma kaçırıyordum neredeyse. Ali’nin Murat’ın kararlarına çok güldüm, mutlu oldum. Bi’ on güne Bodrum’a gidicem; Murat’ı Yalıkavak’ta bulurum beni hatırlarsa. Senin rahatsızlığından hiç haberim olmadı, çok üzüldüm. Umarım komple geride kalmıştır artık. Zaten olağanüstü birşey yapacağın zaman hemen o gün yapacaksın, Tanrı hazırlık yapıp yeni durumlar yaratmadan. Rumi de haklı, yola çıkınca yol kendiliğinden görünüyor.
       
      Zaman ayırıp yazığın harika yorumun için çok teşekkür ederim dostum. En kısa sürede görüşmek üzere!

  • Yanıtla Hüseyin Küçükkelepçe 15 Haziran 2020 at 11:23

    Özgün, güzel yorumlar, insana imrenme duygusu eşliğinde durumunu sorgulatıyor. Tahminim EŞ-SİZ olmanız işinizi kolaylaştırmış. Eşli/çocuklu/çalışan faniler olarak bari böyle teselli bulalım.

  • Yanıtla Burak Süalp 16 Haziran 2020 at 17:37

    Hüseyin arkadaşım, çocuk kısmına direk katılıyorum. Çok büyük sorumluluk ve çocuk olduktan sonra artık hiçbir zaman tek bir kişi olamıyor insan. Bu bir yandan da çok güzel bir şey.
     
    Eş-sizlik kısmı ise benim için farklı gelişti. İkinci yazıda anlatıcam, hiç o kadar cesur bir insan değilim. Planlar hep iki kişilikti. Yola çıkmadan eşsiz kaldım. O zamanki hayat arkadaşım fikrini değiştirdi, İstanbul’da kalmak istedi. Yollarımız ayrıldı.
     
    Bence insan uykuya varmadan önce gözünü huzurlu kapatıyorsa kendisi için doğru hayatı yaşıyordur. Hepimiz bildiğimiz gibi yaşayalım, mutlu olalım.
     
    Yorumun için çok teşekkür ederim.

  • Yanıtla Hüsamettin Karakimseli 12 Eylül 2020 at 13:58

    Eski plaza çalışanı, beyaz yakalı olarak son işini devrederken yoluma ışık tuttu, şimdi yazılarıyla hayatıma ışık tutuyor. Yüreğine, kalemine sağlık.

    • Yanıtla Burak Süalp 12 Eylül 2020 at 14:37

      Dostum, alçakgönüllü, kibar yorumun için çok teşekkür ederim. İyi ki varsın. Senin gibi bir kardeşim olduğu için çok mutluyum.

  • Yanıtla Bahar Uyandıran 12 Eylül 2020 at 14:09

    İstediğin hayatı yaşamayı, bütün hayatını kökten değiştirerek seçebilmek büyük cesaret. Çok tebrik ederim. Bu maceranı , bizlerle şahane yazılarınla paylaşmaya devam et !

    • Yanıtla Burak Süalp 12 Eylül 2020 at 14:38

      Baharcım canım arkadaşım, desteğin için çok teşekkür ederim. Arkadaşın olduğum için ben gurur duyuyorum. Çok özledim 🙌

  • Yanıtla Ateş Varol 13 Eylül 2020 at 10:48

    Kankam, çok iyi. Eline sağlık.

    • Yanıtla Burak Süalp 13 Eylül 2020 at 12:27

      Ateş kankam, yorumun için çok teşekkür ederim. Desteğin benim için çok kıymetli. Umarım yakında senin yazılarını da okuruz burada. İyi ki varsın 🙋🏻‍♂️

  • Yanıtla Kuzey Varol 13 Eylül 2020 at 10:56

    Kanka çok güzel yazmışsın.
    Aynen devam, kolay gelsin.

    • Yanıtla Burak Süalp 13 Eylül 2020 at 12:25

      Kuzey kankam yorumun ve desteğin için çok teşekkür ederim. İyi ki varsın ✌️🙋🏻‍♂️

  • Yanıtla Hatice Mavi 13 Eylül 2020 at 13:01

    Canım, bir şeyleri aramaya, kendimiz olmaya başladımız üniversiteden beri paylaştığımız “yaşam” ve bana kattığın bakış, farklılaşma için teşekkür ederim sana. Ne yapmakta olduğunu hep merak edeceğim ve yüz yüze de dinlemek için sabırsızlanacağım. Özgür ruhlara selam götür. Zeynep, Bora, ben hasretle öpüyoruz.
     
    “…orman belirdi uzaktan.
    gökkuşağının altından geçtik.
    hangi çiçeği, hangi hayvanı,
    hangi ağacı istersek onu olduk.
    orman sormadı. kök salmadık.
    uzaktaki çiçekler olmaya yürüdük…”
    Pelin Buzluk

    • Yanıtla Burak Süalp 13 Eylül 2020 at 16:09

      Sevgili Hatice, öncelikle on yıllardır paylaştığın arkadaşlığın, sonra da güzel yorumun için teşekkür ederim. Bi’ tanesin. Zeynep’in de göğsüme yattığı günü hiç unutmayacağım. O gün baba olmaya karar vermedim ya bi daha da vermem herhalde 😁 Bora’yı ve seni kucaklıyor, Zeynep’i omuzlarımdan indirmiyorum ❤️😘✌️

  • Yanıtla Burçak Varol 24 Kasım 2020 at 15:04

    Sevgili abim, çıktığın yolculukta kolay gelsin. Seni okumaya devam ediyoruz. Yazılarını kitap haline getirmelisin. Kim tutar seni. 👊

    • Yanıtla Burak Süalp 24 Kasım 2020 at 15:15

      Kardeşim, yorumun için teşekkür ederim. Umarım kitap yayınlayabileceğim günler de gelir. Yorumun için teşekkür ederim. Bi’ tanesin.

  • Yanıtla Buğra Varol 24 Kasım 2020 at 15:25

    Keyifle okuduğumuz bir yazara dönüştün.
    Tebrikler.

    • Yanıtla Burak Süalp 24 Kasım 2020 at 15:36

      Kanka, umarım şu pandemi belası geçsin de bol bol gezelim, yazalım. Dur bakalım, daha Yunanistan günlerini yazıcam, “Eleniii, Amstelll :)))”

  • Yanıtla Yahya Karadeniz 9 Ocak 2021 at 10:00

    Şampiyonlar ligine hoş gelmişsin.

  • Yanıtla Saadet Fitoz Açıkalın 16 Ocak 2021 at 13:20

    İçinden geçtiğiniz aşamaları güzel bir şekilde ifade etmişsiniz çünkü “Bir anda karar verdim, vurdum kapıyı çıktım gittim” sözleri gerçeği pek yansıtmıyor.

    • Yanıtla Burak Süalp 16 Ocak 2021 at 14:21

      Haklısınız, hiç de öyle “vurdum kapıyı çıktım” şeklinde olmadı. Benim için uzun sayılabilecek bir psikolojik hazırlık süreci yaşadım öncesinde kendi kendime. Nelerle karşılaşabileceğimi çok düşündüm. Sonuçta bütün hayat akışımı etkileyecek bir karar olacaktı bu, ki öyle de oldu.
       
      Samimi yorumunuz için çok teşekkür ederim.
       
      Sağlıcakla kalın.

  • Yanıtla Burak Süalp 23 Şubat 2022 at 15:11

     
    Facebook’ta yaptığım paylaşımın altına gelen yorumlar:
     





  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan