Ay Işığı Yolcusu

İzler

2 Şubat 2021

Yazı: İzler | Yazan: Atakan Balcıİzleri kalır her kez, izlemeyi sever herkes, yığın yığın. Yaralanırsın, yara alırsın her kez, tuz bastırmayı yarana, mikrobu kırmak için değil, yüzündeki acıyı görmek için ister yine herkes. Kötülük bulaşıcıdır kendine şifa isteyene, şifayı anlama, anlamayı para görene. Kötülük bulaşır iyiliği kendi bencil duvarlarının ardında görene, doğduğu yığının duvarlarını kıble edinip üstüne duvarlar, altın işlemeler, nakışlar ekleyene. Kötülük bulaşır… Girer duvarların içine, yerleşir iyiden iyiye, ah o ahmak algılarıyla, karanlık duvarların ardından izler yaşadıklarını ve kahkahalarla güler gördüğünü sandıklarına. Duvarların ardındadır, güvendedir sanrısınca, göremez kendini doğuran ya da doğurmakta olan hiçbir kişi o ölü soluğu, sür yoksunu aklınca, görmektedir sözde tüm gerçeği, kahkahalarla dolu zavallı benliği! İzler yaşamı körlemesine ve sözde en kutlu varlığı ile, tinini, sürünü ezip geçen izleri görmeyen sımsıkı kapalı gözleriyle!

Özünü taşla

İzleri kalır her kez, izlemeyi sever herkes, zevk ve huşû ile. Herkes “şeytan” diye taşlarken apaçık putları, bir “Baba Dede” neden elindeki taşla sinesini taşlar, döver anlamaz asla. Kalabalığın aşktan ve şevkten kızarmış, kocaman olmuş gözleriyle baktığı, taptığı kasalar ardındaki kan rengi al değil; bayraktaki rengi veren alev rengi aldır yakar benliğindeki kiri, pusu. Yığının rengi kan rengidir alev değil ki yaksın içindeki açlığı, kiri, pusu.

İlk taş

İzleri kalır her kez, izlemeyi sever herkes çirkefliğin, dedikodunun ve sözde en büyük masumluğun verdiği hak ile. Ama “İlk taşı hiç günahı olmayanınız atsın” der aydınlık yolunda bir ses, utanır yine de utanması olan, bırakır elindeki taşı ancak yine de vardır kalabalığın iğrenç ve cıvık özünde, uyar bazıları var oluşlarındaki iblise, acıtır acıtabileceği kadar en keskin yeriyle dilindeki sivri yerin, taştan bile. Acıtır acıtabileceği kadar, ne kadar masumsa o kadar kara çalar, ne kadar masumsa o kadar acıtır karşısındakini, taştan bile sivri…

Soluktan öte

İzleri kalır her kez, izlemeyi sever herkes kanbekan dökülür göz yaşları içeri. Gülümser, zorundadır dışarı neşe saçar; diyeceğim ama, o denli zorlar ki yoğun, karabasan gibi yığının yükü omuzlarında, soluğunda. Soluğu kesilir illâ ki bazen, yaşamda kalır tutuna tutuna ancak. Aydınlanmak zor bir sanat, yolun kimi yerlerinde sivri çakıllar var nesnenin gerçeği. Yolun özü toz, yolun özü çıplak, ağudan ve merhemden içeri.

Sevi ve ışık ile!…

Atakan Balcı

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Muhammet Mehmetoğlu 6 Şubat 2021 at 16:40

    Yarana merhem olmanın yerini tuz bastırma almış, doğduğun yerin duvarlarının ötesi görme gibi bir azmin yok, bir nevi körlük ve körlüğün getirdiği haz.
     
    “Ne ara bu hale geldik?” değil, “Bu hale geldim?” sorusu her bireyin zihninde çınlamalı.
     
    Mikrobu kırmak için uğraşanlara selam olsun.

    • Yanıtla Atakan Balcı 7 Şubat 2021 at 19:06

      “Ben” diye diye geldik, diğerlerini dışlayarak, yok sayarak, kendini her zaman haklı sayarak. Vahdette kesret, kesrette vahdet; kim umursuyor ki?
       
      Çok değerli bir yorum, teşekkürler!…

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan