Açık Pencere

Adam ve Adamo

25 Şubat 2022

Öykü: Adam ve Adamo | Yazan: Şen Sevgi Erişen

“Hey çocuk, buraya bak!” diye seslendi adam.

Çocuk denizin eteğindeki çakıl taşlarına doğru eğilmiş büyük bir dikkatle bir şeyler arıyordu. Adamın sesini rüzgâr ve dalganın etkisinden güçlükle duyabildi. Belli belirsiz bir çağrıydı. Adamın sandal içinde el kol hareketleri yapan iri cüssesini gördü. Güneş gözüne girmesin diye bir gözünü kısarak baktı. Üzerinde pötikare, kısa kollu, oldukça yıpranmış bir gömlek, altında şort vardı. Saçı öne taranmış, kısa kısa ve tel tel olmuştu. Rüzgâr arkasından üfürünce kıyıya vuran su dalgaları gibi çırpınıyor, birkaç tel de uçuşuyordu. Çömeldiği yerden kalktı. Eline doldurduğu taşlarla biraz yürüdü.

– Atla suya!

Diye bağırdı adam. Çocuk bana mı söylüyor diye bakındı etrafına.

– Sen, sen. Sana söylüyorum.

– Ben mi? Nereye gideceğiz?

– Öteki koya, hadi acele et!

Çocuk, üstünü başını çıkarıp avucundaki taşları kumsala çekilmiş sandalın içine yerleştirdikten sonra hiç tereddütsüz yürüdü, üzerinde kalan külotla atladı denize. Hızlıca adamın olduğu sandala vardı. Adamın el vermesine bile gerek kalmadan içeriye sıçradı.

– Adam?..

Dedi. Çocuğun adını o koymuştu; Adam.

– Efendim.

– Al şu havluya sarın istersen.

– Ne oldu sana bugün geç kalmışsın Adamo amca?

– Öyle oldu bugün Adamım, kalkamadım. Uyuya kalmışım.

Bir yandan konuşuyor bir yandan da kafasını kaldırıp Güneş’e bakıyordu.

– Seni gördüm rüyamda, pek azını hatırlıyorum ama.

Çocuk sandalın içerisinde dengeyi bozmamaya çalışarak hareket ediyordu. Adamın dediklerini pek umursamıyordu. O denizde olmayı seviyordu. Olduğu yere çömelip denizin henüz bulundukları sığ bölümünde dipleri gözlüyor, küçük kum balıklarını takip ediyordu.

Çocuk, gençliğinde tutkun olduğu kadının çocuğuydu. Sırılsıklam âşık olduğunu belli etmiş fakat bir türlü açıkça konuşamayıp içinde yaşamıştı ona hayranlığını. Kadın da bir süre bekleyip başkasıyla evlenmiş, bir de oğlu olmuştu. O da şimdi sekiz dokuz yaşlarına gelen bu çocuğun denize olan merakını kendine benzetiyordu.

– Sana söz vermiştim koya götüreceğim diye, unuttun mu? Onun için çıktım bu saatte. Yoksa ne işim var güneşin altında. Sen şimdi kahvaltı da etmemişsindir. Sana ekmek peynir vereyim.

– Yok istemem. Dünden beri annem bana; git taş topla getir diyordu da yapamamıştım.

– Ne yapacakmış onları annen?

– Boyuyor, satılsın diye.

– Eyvah! Annen kızmasın sana, çok oyalanmayalım o zaman Adam.

– Tamam Adamo amca!

Deniz hafif dalgalı, üzerlerinde yangın bir Güneş, gözlerinde bulutlar, başlarında bin türlü hayâl, tüm kuruntulardan kurtulmuş yol verdiler motora. Bir lokma ekmeğin tadı karıştı rüzgârın şarkısına. Kum balıklarının yaşama telaşı motorun sesine. Yol aldılar hep birlikte; bekleyen bir zamanda, zamanın aldırmazlığına doğru.
 
 
Şen Sevgi Erişen
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan