Biraz Kitap

Akşam Güneşi

30 Ağustos 2022

Kitap: Akşam Güneşi | Yazar: Reşat Nuri Güntekin | Yorumlayan: Hülya Erarslan


Akşam Güneşi | Reşat Nuri Güntekin

Bunun nasıl dizisi yapılmamış, hayret! Türk televizyonlarına layık aşk, entrika, heyecan… Türlü malzeme çıkar, çok bereketli bir hikâye. Romanın özüne uyulması bile tek başına yeterli olabilecekken bizim senarist ve yapımcılar bir de güzelce allar pullar konuyu, beş sezon rahat çıkar.

Akşam Güneşi | Nazmi

Nazmi, genç, çapkın, hovarda biri. Küçükken annesi ölmüş. Babası bir adada (“M adası” diye geçiyor kitapta bu ada.) çiftlik alıp inziva hayatına çekilmiş. Nazmi’yi Galatasaray Sultanisi’ne göndermiş. Sonra babası da ölmüş. Nazmi’ye amcası ve yengesi bakmış.

Asker olmaya karar vermiş Nazmi. Paris’e gitmiş. Paris’te dünyanın her tarafından gönderilmiş genç zabitler varmış. Bunlardan Balkanlar’dan gelenlerin bir ortak noktası varmış, o da Türk düşmanlığı. Bu kısımlar üzdü.

Şam, Kudüs, Akka gibi yerlerde de görevlendiriliyor Nazmi. Buralarda çeşitli gönül maceraları da oluyor.

Sonra bir gün ilk defa çocukken babası ile gittiği adaya yıllar sonra tekrar gidiyor. Adanın yeni hali onda hayâl kırıklığı uyandırıyor. Bu durum kitapta çok hoş ifade edilmiş:

“Sevdiklerimiz vardır ki ayrı bulunduğumuz zamanlarda sık sık düşünürüz; ayrılığın sevgimizi artırdığını duyarız. İlk görüşeceğimiz gün için fevkalade bir şeyler hayâl ederiz. Fakat vaktaki kavuşma zamanı gelir. Onlar yabancı bir tavırla, lakayt bir bakışla bizi karşılar. Anlarsınız ki sizi onlara yaklaştıran ayrılık, onları bilakis sizden uzaklaştırmıştır. Beni sisli ve yağmurlu bir günde yabancı bir çehre ile karşılayan M, bende adeta bir hayâl inkisarı uyandırıyordu.”

Nazmi’de hayal kırıklığı uyandıran yalnızca ada değil, yıllar sonra gördüğü bir akrabası da.

Akşam Güneşi | Jülide

Jülide, Nazmi’nin amcasının kızının kızı. İkisi arasındaki etkileşim biraz şey… Önce soğuk, sonra samimi, fakat bu samimiyet acaba biraz fazla mı, diye tadım kaçtı okurken.

Nazmi, adadaki köy hayatına uyum sağlamış, giyimi kuşamı ve duruşu değişmiş. Jülide ilk gördüğünde tanıyamıyor Nazmi’yi. Tanıdığında da pek sevemiyor. Nazmi de Jülide’yi sevemiyor. Çünkü soğuk yaklaşıyor herkese, üstten bakan bir tavır sergiliyor.

Jülide hoppa, uçarı bir kız. Örneğin; bahçede kızlarla dans ediyor, köylü kızları da kendisine benzetecek diye Nazmi, Jülide’den rahatsız oluyor.

Jülide kitap okumak istiyor, kitap soruyor Nazmi’ye. Bundan da rahatsız oluyor Nazmi. Çünkü ona göre kitap okumak iyi bir şey değil:

“Ben, bu adaya geldikten sonra, müthiş bir kitap düşmanı kesilmiştim. İnsanlara bütün zehrin ondan geldiğine kanaat ediyordum. Kitap, bizi hiçbir zaman hakikat olmayacak rüyalar, arzularla zehirleyip çıldırtıyordu. Etrafımızdaki sakin hayata razı olamıyor, ömürlerimizin mütevazı nasibine kanaat etmiyorduk. Benim fikrimce insanlara kitap okutmak, kanatları kesilmiş, ayakları bağlanmış kuşlara geniş ufukları göstermek nev’inden bir zulümdü.”

Kızın yaptığı her şey batıyor adama. Nazmi fark etmiyor ama okuyucu şunu fark edecek ki Jülide aslında Nazmi’nin gençliği. Hoppalık, uçarılık, bir günü bir gününü tutmaması… Zamanında Nazmi için kullanılan laflardı bunlar.

Zamanla araları düzeliyor ama bu defa da bunların arası fazla mı düzeldi sanki, diye tadımın kaçtığı anlar oldu. Yoksa… Nazmi gerçekten kızı gibi görüyor Jülide’yi, buna ikna oldum ben. Ara ara bundan şüphe ettim ama sonra şüphe ettiğim için utandım. Fakat Jülide acaba Nazmi’yi nasıl görüyor? Bundan emin olamadım.

Akşam Güneşi | Okuyucunun Hayal Gücüne Bırakılan Son

Bu emin olamama halim kitabı bitirdiğimde de sürdü. Kitabın sonu okuyucunun hayâl gücüne bırakılmış diye anladım ben. Zira yukarıda sorduğum soruya net cevap alamadan kitap bitti. Bu ani ve açıklamasız bitiş beni sarstı. Okursanız bana söyler misiniz sizce Jülide, Nazmi Eniştesine?..
 
 

Reşat Nuri Güntekin’in diğer eserleri için:

Bkz: Çalıkuşu
Bkz: Miskinler Tekkesi
 
 
Saygılar,
Hülya Erarslan
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan