Kahve Telvesi

Yalelli Yalelli Yalelli O Zaman

14 Mart 2024

Yazı: Yalelli Yalelli Yalelli O Zaman | Yazan: Emine Öztürk

Son yaprağını okuyup kitabın kapağını kapatınca annemin zaman zaman ama çok severek dinledigi şarkının sözleri dolandı dilime.

“Aşk eski bir yalan. Adem ile Havva’dan kalan.”

Adem ile Havva’dan kalan… kalan… kalan…

Aşk sebep miydi elmayı ısırmak için Adem’e? Yoksa Adem aşkı bahane mi etti elmayı yemeye? Yalan mıydı Adem’in aşkı ve şimdiki aşkların da yalan oluşu? Peki bu durumda Havva’nın Adem’e karşı duruşu?

“Ben de seni sevmedim Adem. Bütün aşkın yalandı madem. Alt tarafı bir elma yedik
beraber. Başka alternatifim de yoktu zaten.”

Elmayı ısırınca her şey başladı mı? Bitti mi?

İnsan hatırlayınca mı var olur? Unutunca mı? Hafıza dediğin nedir peki? Keder mi? Kederi çıkarınca dünya çıkar mı dünya olmaktan? İnsan özgür bir hayvan mı? İnsan aklını ziyan eden bir varlık mı?

Eee peki insan varlık ise yokluk ne?

Ahh tabii ki bu soruların bendeki cevap anahtarlarını size vermeyeceğim. Kendi cevaplarınızı siz bulup buluşturun.

Siz de düşünün, kafa yorun istedim. Hem birazcık beyin jimnastiğinin kimseye zararı olmaz canım. 😉

Sonra bir de şu var. 😉

“Ben demeden konuşalım ne olur” cümlesi ile başladı yazar kitaba. Bütün sıfatlardan arındırdı giriş cümlesi ile insanoğlunu. Aslında kim olduğumuzun ne önemi var yaşadığımızın ne olduğunu anlayamadığımız müddetçe demeye getirdi bir sonraki sayfalarda. Bir de hepimiz bir garip Adem’iz dedi yasak elmayı dişleyen. Sonun başlangıcı ya da başlangıcın sonu nedir bilmeden.

Adem… Kendini arıyordu bu dünyaya atıldığından beri. Sonra hafızasını yitirdi. Aklı başından gitti. Yolunu kaybetti. Raydan çıktı.

Unuttu!

Her şeyi unuttu. Sonra bir telaşa kapıldı. Unuttuklarını aramaya başladı. Hatırlamak her şeyi hatırlamak için binbir yola saptı. Birçok yola girdi çıktı ama… Belki de hatırlamak istedikleri aslında yeniden unutmak istedikleriydi.

Adem unutmak ister başta kendini sonra tüm âlemi. Hak unutturur. Adem unutunca Adem olur mu? Pişman olur sonra, arar durur unuttuğunu, en çokta kendini, kendi ruhunu. Döner durur, bir o yana bir bu yana mekik dokur. Bir de acı var, acı. Acı dediğim Adem’in ilacı. Hatırladıkça anlarmış ya insan. Hatırladı.

Zaman… Zaman var bir de.

Zamanı geçene kadar kürek çekti, düştüğü ummanda. Bu geçen zaman nasıl ölçülür? Zaman, zamana yayılan bir şey miydi? Neydi zaman? Bu zamanla dediği ve zamanın içinde aradığı neydi peki? Ne arıyordu gerçekten bu Adem? Tabii ki bulamayacağı şeyi ve işte bulamayacağı şeyi ararken bulacağı şey aslında hayattı. Hayatın taa kendisi.

Ve işte, ne yaşadığını bilmiyorsa Adem, ne faydası vardı Adem olmanın madem?

Elmayı ısırdı Adem. Ve yeni bir dünyaya düştü. Bu düşüş, dönüşümdü. Döndü tekrar ısırdı, tekrar dönüştü. Tekrar tekrar başa dönüşü hep değişim ve dönüşüm içindi.

İnsandı Adem. Bir şeye sahip olabilmek adına yıllarca debelenir, ulaşınca da bir köşeye atar, bütün hevesi bitiverir. Bütün bu Ademoğlu bu yolculukta bu kadar mı nankör? Çıkılan yolculuklarda yolun hiç mi değeri yok? Bu yolda çekilen çilenin, verilen emeğin, yaşanan mutlulukların, tadılan sevgilerin, yaşanan aşkların hiç mi değeri yoktu bu Adem için?

Beyin yandı bende. Çok da düşünmemek lazım kızım bak sen işine. Ne Adem olmak mühim ne Havva. Asıl olan aşk, aşkta kaybolmakta.
Eee…
Yalelli yalelli yalelli o zaman 💃

💃😉
👇👇👇

“Son yaprağını okuyup kitabın kapağını kapatınca…”
Bahsettiğim kitap Güray Süngü’nün “İnsanın Acayip Kısa Tarihi”. Kısacık ama Adem’den başlayan ve hepimizin hayatın içinde aradığımız şeyin ne olduğunu sorgulayan muazzam bir kitap. Okumadıysanız ekleyin listelere.
 
 
Emine Öztürk
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

14 YORUMLAR

  • Yanıtla Metin Çoban 14 Mart 2024 at 12:50

    Sevgili Emine ne eğlenceli bir yazı, okurken Adem birden Tahir oldu gözümde, sabahtan beridir de şiir okuyorum. Bak senin yazına güzelleme mısralarda Nazımdan gelsin

    yani sen elmayı seviyorsun diye
    elmanın da seni sevmesi şart mı? 😃
    Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
    yahut hiç sevmeseydi ❤️
    Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden? 🤔

    Kalemine sağlık Emine 👏
    Sevgiler ❤️

  • Yanıtla Emine Öztürk 14 Mart 2024 at 13:22

    Yazarken ben de çok eğlendim Sevgili Metin.😉😃🤭

    Yorum yazarak onore ettiğin için (ama her yazıda) teşekkür ediyorum tekrar tekrar..

    Ve benim çok sevdiğim , sıkça kendime ve etrafımdaki insanlara hatırlattığım dizeler,
    ” …sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?”beklentisiz hayatın en kısa açıklaması gibi gelir bana. 😉
    Sevgiler.

  • Yanıtla AZİZ CEYHAN 14 Mart 2024 at 13:54

    Güzel bir deneme olmuş.Bana Tolstoy un kendini, inancını arayışındaki sorguları hatırlattı😊 Beğendim başlangıçlar her zaman güzel ve heyecanlıdır. Başarılarınızın devamını dilerim🍀

    • Yanıtla Emine Öztürk 14 Mart 2024 at 18:44

      Merhabalar Aziz Bey.🙋‍♀️
      Değer bulup okuduğunuz, okuyup kalmadan bir de yorum yaptığınız için teşekkür ediyorum. 🙏

      Tolstoy ile inanç arayışında ki sorgularını tanıyacak kadar haşır neşir olamadım. Bu anlamda öyle bir yazarı ucundan kıyısından anımsatmış olmak bile inanılmaz mutlu etti.
      Sevgiler..🎈

  • Yanıtla Ömer hoca 14 Mart 2024 at 18:32

    Her şey boş aşk başka. Sonu nereye varacak diye beklerken sonunda kitaba gelip dayandı. Bu iftar saatinde eğlenceli yazıyı okurken canım elma çekmedi desem yalan olur😊

    • Yanıtla Emine Öztürk 14 Mart 2024 at 18:47

      Ömer öğretmenim belliki yazının sonu sizi tatmin etmedi. Bu yazının üstüne bir de kitabı mutlaka okuyun derim.😉 Bana beyin yaptırdı ama muazzam bir kitaptı.

      Ahh🙈 Size bir sepet elma 🍏 borcum olsun.😌🤞
      Sevgiler..🐞

      • Yanıtla Ömer hoca 14 Mart 2024 at 19:06

        Eyvallah teşekkür ederim 😊🙏
        Kitabı listeye alalım fırsat olursa okuduktan sonra tekrardan konuşuruz bu yaziyi da.

  • Yanıtla Mustafa Kemal Baba 14 Mart 2024 at 21:56

    Aklım Sezen Aksu’nun şarkısına gitti ama o sözleri paylaşmayacağım burada 🙂 kitap için fazlasıyla merak uyandıran muhteşem bir yazı olmuş. Yazar kendi reklamını bu kadar iyi yapamazdı. Yüreğinize sağlık hocam. Okuma listeme aldım kitabı.

    • Yanıtla Emine Öztürk 14 Mart 2024 at 22:57

      Waww Sezen sever candır Kemal Bey.💯
      Sözleri yakalamışsınız. Vakit ayırıp okuma nezaketiniz ve yorumunuz için teşekkür ediyorum.
      Sevgiler 🐞

  • Yanıtla Fatih Rüştü 16 Mart 2024 at 00:32

    Kitabın kokusuna dayanamayan ben, hayalime zaman zaman kelimelerin de o güzel kokusuyla beni sar-maladığı anlara gelişini hatırladığımda o yazılan benim için dokunulmaz olur; tıpkı az önce okuduklarım gibi.
    Kıyamam, dokunamam sahi de; sayısızca okudukça cümleler bırakır o güzel kokularını dimağıma iz sürdüre süredüre, aşka gelirim aşkla gelirim bir daha başa en başa…

    Elmalar geldi hayalime kimi ağaçta kimi yerde yer almış, hayalimde okudum onlara da baştan sona, öyle güzel kokularını saldılar ki aleme, bu dünya o dünya hak getire… Aşk öğretisinde buldum onları Adem’e… Ona, buna, size, bize…
    Hala dokunamıyorum kelimelerinize…

  • Yanıtla Emine Öztürk 16 Mart 2024 at 06:54

    Fatih Bey öncelikle yazımı okumak için zaman ayırmanız ve yorumlamanız çok kıymetli. Çok teşekkür ediyorum.

    Sonra, bu nasıl yorumdur böyle aşka geldim aşkla geldim başa en başa. 😉
    Sanki yazının devamı gibi hissettim. Harikaydı. 💯🧿 Var olun..🙏
    Sevgiler.

    • Yanıtla Fatih Rüştü 16 Mart 2024 at 15:13

      Bu tatlı hissi ve duyguyu aldım defalarca ve size geri iade edebildiysem ne mutlu bana 🫠 Var olun 🌟🌼 Sevgi saygı ve hürmetlerimle…

  • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 21 Mart 2024 at 21:56

    Oldukça etkili bir tanıtım, sizi kutluyorum, tebrikler👏

    • Yanıtla Emine Öztürk 30 Mart 2024 at 17:13

      Çok teşekkür ediyorum Sevgili Sevgi 🌸🌷🍒

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan