Genç Kalemler

Feveran | 4

10 Şubat 2021

Öykü: Feveran | Yazan: Pınar Sude Genç

 

İndeks

Feveran: Birinci Bölüm
Feveran: İkinci Bölüm
Feveran: Üçüncü Bölüm
Feveran: Dördüncü Bölüm

 
Cevat’ın taburcu olmasının üzerinden iki hafta geçmişti. Bu süre zarfında Eylül ve Rüzgar birbirlerini çok daha iyi tanımış, birbirlerine oldukça alışmışlardı.

“Ne iyi oldu Rüzgar akşam yürüyüşü yapmak.” Temiz havayı içine çekti. “Ben çok severdim eskiden böyle akşamları Kurtuluş Parkı’na gelip bu ağaçlı yollarda yürümeyi. Ama uzun zamandır gelmemiştim nedense.”

“İyi gelmesine sevindim. Ben de çok severim burada yürüyüş yapmayı. Üniversite zamanlarımda mütemadiyen gelirdim bu parka.”

Gülümsedi Eylül. Bir süre kuş seslerini dinleyerek yürümeye devam ettiler.

“Cevat abi iyileşti ya böyle üzerimden bir yük kalktı resmen. Aksi bir durumda hayatıma nasıl devam ederdim, nasıl toparlanırdım hayal bile edemiyorum.”

“Boş ver Eylül, etme zaten. Atlattı işte. Biz de atlattık…”

“Evet yine iyi idare ettik böyle zorlu bir süreci… Ama eminim ki bunu tek başıma yaşıyor olsaydım çok daha zorlu olurdu.”

“Benim için de aynı şekilde.”

Eylül’ün telefonu titreşti. “Cevat abi mesaj atmış bir iki saate gelin bekliyorum diye.”

“Unutmuştum ben ya. Salep içecektik sahafta doğru.”

“Biliyor musun ben aslında salebi hiç sevmem. Cevat abi ilk kez ikram ettiğinde çekinmiştim söylemeye. Sonra da Cevat abiyle çok özdeşleştiği için öyle kendi isteğimle içmeye devam ettim hep.”

Hafifçe güldü. “İlginçmiş.”

“Geleceğiz yazıyorum?”

Başını sallayarak onayladı Rüzgar. Ardından Eylül’e doğru dönüp bir anda duraksadı.

“Eylül aslında ben buraya seni yalnızca yürüyüş yapmak için çağırmadım. Seninle konuşmak istediğim bir konu var.”

Oldukça gergin bir havası vardı.

“Konuşalım. Ama yürümeye devam edelim istersen?”

“Tamam.” Soluk verdi, soğuk havanın etkisiyle ağzından buhar çıktı. “Eylül beni hiç bölmeden dinle olur mu? Bir kez koparsam devamını getirmekte sıkıntı yaşayabilirim.”

Başını salladı. “Dinliyorum.” Ne söyleyeceğini az çok tahmin edebiliyordu.

“Eylül bak ikimiz de yıllardır Feveran’a gidip Cevat abiyle vakit geçiriyormuşuz. Ama nasıl olduysa ilk kez Cevat abi rahatsızlanmadan haftalar önce karşılaştık. Bence bu tesadüf değil, tesadüflere inanmam da zaten. Ardından seni hastanede gördüğümde çok tuhaf bir şey hissettim. Tam olarak nasıl hissettiğimi ifade edemem fakat sanki parkta düşmüş ağlıyorum da annem de bana doğru yaklaşıyor gibi, içimi rahatlatan bir histi.” Gözleri dolmuştu. “Bu yüzden hatta sen birden aşağı inmeye başlayınca öyle panik oldum. Sanki gelmeyeceğini bildiğim halde hep beklediğim birisi gelmiş gibiydi ve gitmesine izin vermek istemiyordum. Ve hâlâ daha hayatımdan gitme ihtimalini düşünmek bile beni çok yoruyor. Sanırım hep yakınımda olmanın ihtiyacını duyuyorum. Şu anki hislerim sana abartı gelebilir, bilmiyorum. Fakat gerçekten hissettiklerimi olabildiğimce açık bir şekilde ifade etmeye çalışıyorum.”

Bir süre duraksadıktan sonra sözlerine devam etti.

“Eylül işte bunu nasıl anlatabilirim bilmiyorum ama seni gördüğüm zaman kalbim göğüs kafesimi zorluyor, bir ürperti geliyor; böyle sanki damarlarımda geziyormuşsun gibi… Ben de anlayamıyorum tam olarak, alışkın olduğum bir his değil. Ve ayrıca ben daha önce Cevat abi dışında kimseye böylesine bir güven duymamıştım. Cevat abiye de uzun bir süreç içerisinde yavaş yavaş kendimi açabilmiştim. Ama baksana seninle tanışalı yalnızca birkaç hafta oluyor ve buna rağmen…” Yutkundu. Eylül’ün gözlerinin içine baktı.

“Seni anlıyorum Rüzgar. Hiç korkmadan bunu dile getirebilmen de çok hoş bence.”

Durdular.

“Aramızdaki her şeyi kaybetmekten hiç korkmadığımı söyleyemem açıkçası.” Rüzgar’ın gözlerinin içine bakıp hafifçe tebessüm etti. “Senin de dediğin gibi aramızda güzel bir şeyler olduğunun ben de farkındayım. Gerçekten iyi anlaşıyoruz ve birbirimizden çekinmeden paylaşımda bulunabildiğimiz için sohbet ettikçe rahatlıyoruz sanırım. İyi arkadaşlık ettiğimizi düşünüyorum.”

Başını salladı Rüzgar. Stresten karnına sancı saplanmıştı.

“Bana sorarsan, günümüz ilişkilerinin uçucu bir parfüm kokusu gibi öyle hoş bir his bırakıp sonra da kısa sürede yok olmasının sebebi; insanların arkadaşlık evresini yaşamadan direkt senin de şu anda ifade etmeye çalıştığın yönden bir ilişki kurmaya çalışmaları. Ki bu ilişkinin temelinde de iyi bir dostluk bağı bulunması gerekmez mi? Arkadaş olup olamadıklarını anlamaya çalışmadan böylesine ağır bir sorumluluğu omuzlarına alıyorlar, dolayısıyla da mutsuz oluyorlar.”

Rüzgar’ın yüzündeki o stresli ifadeyi görünce hemen konuyu toparlaması gerektiğini düşündü, derin bir nefes verdi ve sözlerine devam etti. “Dediğim gibi bence biz iyi arkadaşlarız fakat Rüzgar, senden bağımsız olarak ben uzun süre birisiyle böyle senin bahsettiğin, bahsetmeye çalıştığın, yönden bir ilişki kuracağımı zannetmiyorum. En azından şimdilik zannetmediğimi düşünüyorum.”

Rüzgar’ın gözlerindeki hayal kırıklığını görebilmişti.

“Çünkü psikolojik anlamda böyle bir sorumluluğu kaldırabilecek güçte değilim gerçekten. Yani tamamen benden kaynaklı bir durum. Gerçekten zor sayılabilecek bazı şeylerle mücadele ediyorum ve yeni bir sorumluluk almak istemiyorum. Ama emin ol ben de sana karşı bir sevgi duyuyorum. Belki de yanlış bir zamanlama. Bilmiyorum.”

“Bence bu yaşadıklarımıza bakılırsa daha iyi bir zamanlama olamazdı.” Sesi titremişti.

“Üzgünüm. Gerçekten. Şu an nasıl hissettiğini tahmin edebiliyorum. Sanki sonsuza kadar böyle hissedecekmişsin gibi geliyor, biliyorum.” Doğru kelimeleri seçmeye ihtimam gösteriyordu. Rüzgar hiçbir şey söylemedi. Başını eğmişti.

“Özür dilerim. Kararımdan dolayı değil bu özür tabii ki. Aksine, sana net bir kararla yanıt veremediğim için. Belki bir gün hislerimiz değişir. Belki ben üzerine kararsızlık yaşamayacağım kadar net bir düşünceye sahip olurum; belki de sen artık farklı düşünceler içerisinde olursun. Ama bence bu güne kadar da birbirimizden uzak kalıp kendimize eziyet etmeyelim. Yıllardır hayatımızda eksik olan şifayı birbirimizde bulduğumuz da açık bir gerçek.”

Rüzgar’ın sessizliği onu huzursuz etmişti.

“Belki bir süre benden uzaklaşmaya hatta belki denk gelmemeye dahi çalışacaksın ama biliyorum ki biz konuşmasak da aramızdaki iletişim sürecek. Bu bizim elimizde değil çünkü. Ve benden uzaklaşmaya çalışacak olursan bile sonra yeniden geleceğini ve bu sefer sözlü olarak da iletişim kuracağımızı biliyorum.” Gülümsedi. “Çünkü sana defalarca okuman için hediye etmek istediğim çok kitap var. Ve senin ruhunun da sen farkında olmasan da o kitapları okuma ihtiyacında olduğunu görebiliyorum. Çok konuştum ve oldukça uzattım evet… Kısacası, benden uzaklaşmak istersen de tamam. Zaten yeterince uzaklaşamayacağını biliyorum. Çünkü bence aramızdaki bağ buna müsaade etmeyecek kadar derinden.”

Başını kaldırdı. “Cevat abiye işi çıkmış dersin.”
 
 

…SON…

 
 

Yazarın Notu

Sevgili okurlarım, Feveran sizlere veda öykümdü. Tam olarak veda denemez belki fakat dergiye uzun sayılabilecek bir süre ara vermeye karar verdim. Umuyorum ki kendimi yeniden hazır hissettiğimde sizlerle satırlarımda buluşmaya devam ederiz. Çünkü henüz yan yana getirmediğim çok fazla kelime var. Bi’ de unutmadan, umarım Eylül ve Rüzgâr’ın armağan ettiği şarkıları sevmişsinizdir.

Sevgilerimle…
 
 
Pınar Sude Genç

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

10 YORUMLAR

  • Yanıtla ... ... 10 Şubat 2021 at 11:17

    Bölümler boyunca Rüzgar’ın kişiliğini tam olarak çözememişim. Sonunda tam olarak ne düşündüğünü ne hissettiğini açık şekilde tahmin edemiyorum zaten siz de sonunu bize bırakmışsınız :). Ayrıca Eylül’ün parfüm benzetmesini çok yerinde buldum. Ve önerdiğiniz şarkıları da çok beğendim, arada dinleyeceğim kesinlikle.

    • Yanıtla Pınar Sude Genç 10 Şubat 2021 at 12:19

      Rüzgar’ı, okuyuculardan çok daha iyi tanıyor olsam da, ben de ‘tam olarak’ çözebildiğimi söyleyemem açıkçası. (:
       
      Şarkıları beğenmenize çok sevindim, yorumunuz için teşekkürler 🎈

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 10 Şubat 2021 at 11:42

    Canım Sudecim çok güzel bir seriyi tamamladın. Seni öncelikle bunun için tebrik ediyorum.
     
    Rüzgar’ın sondaki tepkisine çok gülerken senin de bunu yazabilecek kadar iyi bir gözlemci olduğunu düşündüm. Duygularını açan bir insana (kadın ya da erkek), Eylül’ün verdiği gibi dostlukla karşılık verilirse, karşı tarafın hayâl kırıklığı, belki anlık siniri çok iyi veriliyor hikayenin son cümlesi ile. Rüzgar iyi bir çocuk, zamanla geçecektir kızgınlığı ve Eylül’ün arkadaşlığının değerini görecektir. Aksi halde tamamen kaybedecek 😉
     
    Ara vermen konusuna gelince, elbette öncelik okul. Geri döndüğünde çok daha kuvvetli bir giriş yapacağını biliyorum. Her şey gönlünce olsun güzelliğim. Kocaman öpüyorum 🤗😘
     
    Seni çok seviyorum ❤️

    • Yanıtla Pınar Sude Genç 10 Şubat 2021 at 12:27

      Feveran, yazdığım ilk olay hikayesi oldu ve yazma sürecinde hayatımdaki insanları gözlemlemek için özellikle bir çaba gösterdiğimi söyleyebilirim. Böylece bu yazma sürecinde fark ettim ki yazarlar, yazdıkça empati becerilerini oldukça geliştirebiliyor olmalılar. Bu yönden Feveran bana birçok şey kattı:)
       
      Senin de beğenmene gerçekten çok sevindim Didem ablacım. Her zamanki desteğin için çok teşekkür ederim. Sitede yazma sürecimin en başından beri yanımda, hatta yanı başımda olduğunu gerçekten her zaman hissettim. Ben de seni çok seviyorum, iyi ki tanımışım seni. <3

  • Yanıtla Liyya Beyza Topalbekiroğlu 10 Şubat 2021 at 12:03

    Ah Pınar’ım… Bu hikaye bir yerlerden tanıdık geliyor bana :)) Buralara yeniden döndüğünde daha güzel ve daha güçlü çalışmalarla döneceğine inancım tam :))

    • Yanıtla Pınar Sude Genç 10 Şubat 2021 at 12:15

      Ben ne yazarsam yazayım, bana çok yabancı bir şey bile yazsam, beni yakından tanıyan insanlara hep tanıdık gelecek yazdıklarım sanırım. Belki de satır aralarını çözmeye çalışıyorsunuz, bilmiyorum.:) Ama bir şey yazarken sürekli “umarım beni tanıyanlar çok derine inmeye çalışmaz” düşüncesi de sitede yazma sürecimin en başından beri beni biraz kısıtlayan bir histi. Çünkü toplumumuzda “yazar ‘her zaman’ yazdıklarıyla kendini anlatır” çıkarımı mevcut maalesef. Bu kısıtlama hissinde de sitede yalnız olmadığımı tahmin edebiliyorum. Her neyse. Bunu da öyle söylemek istedim.:)
       
      Her zamanki desteklerin için de çok teşekkür ederim Liyya Beyza. <3

  • Yanıtla Tuğçe Büyükköse 10 Şubat 2021 at 16:15

    Bir hikayenin bitmesine bu kadar üzüleceğimi düşünmezdim… Belki bir gün devamı gelir 🙂

    • Yanıtla Pınar Sude Genç 10 Şubat 2021 at 17:02

      Evet gelir belki de. Kim bilir (:

  • Yanıtla Demet Uncu 10 Şubat 2021 at 16:48

    Pınarcığım, emeğine, yüreğine sağlık. Büyük bir keyifle okudum yazı dizini. Okumayı bitirdiğimde keşke istediklerimiz, ihtiyaç duyduklarımız anda oluverseydi dedi içimden. Ama olmuyor işte. O zaman da kabul etmediklerin için ömrün boyunca beklemeye başlıyorsun. Hayat bildiği gibi gelsin işte ve biz “an”ı yaşayalım. Çok sevgiler.

    • Yanıtla Pınar Sude Genç 10 Şubat 2021 at 17:08

      Merhaba Demet Hanım,
       
      Evet bahsettiğiniz gibi çok isteriz, istediklerimizin anında gerçekleşmesini fakat işler bazen ters gider (: Bazen de ileride görürüz ki ters sandığımız bir durum bizim için müthiş güzellikler doğurur. Şems-i Tebrizi’nin sözünü çok seviyorum bu noktada, bence de, neden hayatın altı üstünden daha güzel olmasın ki? :))
       
      Güzel yorumunuz için çok teşekkürler. 🎈

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan