“Safsatalar Ansiklopedisi” sıklıkla karşıma çıksa da ilk, Sen ve Ben Dergi’nin kitap yorumcusu sevgili Hülya Erarslan’dan okumuştum değerlendirmesini. İlgi çekici yorumun ardından kitabı listeme aldıysam da sıranın gelmesi bir seneyi buldu.
Okurken çok keyif aldığım bu kitabı, bir de ben yorumlamayı deneyeceğim şimdi. Hazırsanız başlıyoruz:
Safsatalar Ansiklopedisi
“Safsata” kavramını inceleyelim öncelikle. Ülkemizde genelde “boş laf” anlamında kullanılıyor bu kelime. Yazarımız ise safsatayı, “yaygın akıl yürütme hataları” olarak açıklıyor kitabında.
Ben de şöyle bir tanım getireyim: “Aldatma amacıyla -yanlış argümanlarla- yapılan çıkarımlar.” Zekice yapılanlarında, çıkarımdaki hatayı görmek de o kadar kolay olmuyor açıkçası. Yani her safsatanın aşağıdaki tasım* kadar bariz hatalı olduğu anlaşılmıyor:
Hayat acıdır.
Biber de acıdır.
O halde hayat biberdir.
Bu tasım türünün doğru örneği olarak da sıklıkla alttaki önermeleri görürüz:
İnsanlar ölümlüdür.
Sokrates bir insandır.
O halde Sokrates ölümlüdür.
“Tümdengelim bu” diyorsanız, evet haklısınız. Akıl yürütme yöntemlerinden biri olan tümdengelime iki örnek okudunuz yukarıda. İlki geçersiz, ikincisi ise geçerli bir akıl yürütmedir. Safsata geçersiz akıl yürütmedir.
Safsatalar
“Hayat biberdir” önermesi, geçersiz bir tümdengelim örneği yani bir safsatadır.
Onlarca çeşit safsata var; uzaktan doğru, yakından bakınca hatalı bu argümanlar üzerine yazarımız da koca bir ansiklopedi hazırlamış işte.
Eski cumhurbaşkanlarımız Süleyman Demirel’in demeçlerinden birkaç örnek var kitapta. Gerçekten inanılmaz kıvrak bir zekaya sahipmiş eski devlet adamımız, okurken devamlı gülümsedim gazetecileri ters köşeye yatıran cevaplarına.
Tolstoyevski’nin kitapta verdiği Demirel örneklerden birini ekliyorum sizler için:
Gazetecilerden gelen “Yunanlılar, Ege Denizi’nin bir Yunan gölü olduğunu savunuyor” yorumuna Demirel’in cevabı:
Ege bir Türk gölü değildir.
Ege bir Yunan gölü de değildir.
Binaenaleyh, Ege bir göl değildir!
Efsane bir kaçış değil mi? 😉😂
Kitaptaki tüm örnekler o kadar hayatın içinden ki bu kadar sade ifade edilen bir mantık anlatımı görmedim diyebilirim 👌🏻 (Ki üniversite yıllarında en sevdiğim derslerden biriydi mantık.) Yazarın dilinin didaktik olmaması da kavramayı oldukça kolaylaştırıyor.
Eğlenceli ve günlük hayattan, tanıdığımız simalardan verdiği örneklerle açıkladığı her bir safsata, bize bunlardan korunmak için bir kalkan olabilir mi peki? Belki… Bir ihtimal… Çünkü genelde safsatalar bizi gafil avlamak için varlar ve oldukça da başarılılar.
Bilin bakalım safsatayı en çok kimler kullanıyor?
Elbette politikacılar. Demirel’den verdiğim örnekler kitaptaki tek politikacı örnekleri değil. Amerikan başkanlarından, ülkemizin günümüzdeki cumhurbaşkanına kadar birçok başka örnek daha var kitapta.
Sadece ünlü politikacılara değil, ünlü film ve dizilere (Fight Club, Game of Thrones…), kitaplara (1984, Otostopçunun Galaksi Rehberi, Hayvan Çiftliği…), film ve dizi karakterlerine (Batman, Sherlock Holmes, Dr. Watson, Lestrade…) fıkraların vazgeçilmez üçlüsüne (bir papaz, bir imam, bir de haham) ve daha nice çok iyi bildiğiniz kişiye atıflarla anlatım bir arkadaşınızla sohbet tadında ilerliyor.
Nosce te ipsum!
Niye yazma ihtiyacı duymuş peki yazar tüm bunları?
Kitap “Nosce te ipsum” ile açılıyor. Pythagoras’a ait olan ve Delphi Tapınağı’nın girişinde yazan bu ünlü sözlerinin anlamına çoğumuz aşinayız: “Kendini bil!”
Yazarımız da işte bu öğüdü yerine getirme çabası içersinde olduğunu belirterek başlıyor kitabına.
“Kendini bilmek” öyle “Tamam oldu, bildim, biliyorum artık kendimi” gibi şıppadanak olmuyor elbette 😉 Daimi bir devinim, çaba, “sen”e ulaşma gayreti, “kendini bilmek”.
Yazarımız Antik Çağ düşünürlerinden günümüze kadar gelen düşünce tarihini incelerken insan zihnini, dolayısıyla kendi zihnini keşfetmeyi amaçlamış diyebiliriz kısaca.
Biraz da yazarımızdan bahsedelim.
Immanuel Tolstoyevski
Kendi adı yerine Ekşi Sözlük’te kullandığı rumuzu ile çıkartmış kitabını yazar. Benimsediği Alman Felsefesinin ünlü filozofu Immanuel Kant ile Rus Edebiyatından severek okuduğu ünlü yazarlar Tolstoy ve Dostoyevski’nin isimlerinden oluşturmuş bu rumuzu: Immanuel Tolstoyevski. Bence oldukça sempatik ve akılda kalıcı 👌🏻
Yazar hakkında özel bilgiye ulaşmak o kadar kolay değil ama. Yüzünü örneğin hiç göstermiyor. Fularsız Entellik diye bir web sitesi var, orada kendini şu şekilde tanımlıyor:
Kimsin, nesin kardeşim?
Meslek mühendislik, hayaller diktatörlük, gerçekler ise yazarlık.
Yaşım uzun bir süredir 25-45 arası.
Takip edenlerin çoğu tipimi görMEmekten yanarlar. O yüzden kimliğimi bulup ifşa eden olursa sonuna kadar inkar eder, her türlü mızıkçılığı yaparım.
Yazarımızı, sosyal medya adreslerinden takip etmek isterseniz alttaki bağlantıları tıklayabilirsiniz:
Twitter: Fularsız Entellik 🐵 Immanuel Tolstoyevski | @imTolstoyevski
Instagram: Immanuel Fularsız Tolstoyevski | @imtolstoyevski
Facebook: Immanuel Tolstoyevski | @immanuel.tolstoyevski
YouTube: Fularsız Entellik | @FularsızEntellik
Spotify: Podcast | Fularsız Entellik | Immanuel Tolstoyevski | Podbee Media
Apple Podcasts: Fularsız Entellik | Immanuel Tolstoyevski | Podbee Media
Vageçilmeyen Safsatalar
Kitapta milletçe vazgeçemediğimiz safsatalardan örnekler var. Bunlardan birkaçı ile bitireyim ben de yazımı:
Lozan 2023’te bitecek, ondan sonra madenlerimizi işleyip süper güç olacağız!
Almanya yenildiği için yenilmiş sayıldık!
Batı bizi kıskanıyor!
Evrim varsa şimdiki maymunlar niye insan olmuyor?
Sanırım en zihin yakanı da “Dünya aslında düz!” önermesi. Yaa nasıl bozdunuz büyük oyunu 😉
Bu safsatalara pabuç bırakmak istemiyorsanız okuyun. Tarih, bilim, edebiyat… Okumaktan, kendinizi yetiştirmekten vazgeçmeyin.
Notlar & Açıklamalar:
* Tasım: Tasım veya kıyas mantıkta, birisi orta terim olmak üzere “öncül” adı verilen iki önerme ile bu iki öncülden zorunlu olarak çıkarsanan ve ardıl adı verilen üçüncü bir önerme biçimde ifade edilen ya da edilebilen kanıttır. – Vikipedi ⇡⇡⇡
6 YORUMLAR
Canım baş editörüm, harika bir kitap yorumu ve inceleme olmuş. Keyifle okudum.
Instagram paylaşımının altına yazdığım gibi, Spotify’daki Fularsız Entellik podcast serisini dinliyorum uzun süredir. İlginç, zihni açık, olaylara farklı açılardan bakabilen, dinlemesi keyifli bir anlatıcı. Kitabın hazırlık sürecinden haberdardım ama basıldığını duymamıştım. Sayende hem haberim olmuş oldu hem de yeni bir dizi şey öğrendim.
Kalemine sağlık canım benim. 🤗 ❤️ 😘
Elbette birimizin ilgisini çeken diğeri tarafından da beğeniliyor olacaktı 😉 Ortak beğenilerimize yeni biri daha eklenmiş oldu 😁
Çok mutlu oldum beğenmene değerlendirmeyi, detaylı yorum için de kocccaaamannnn öpüyorum ❤️🤗😘
Sevgili Didem, keyifli bir inceleme olmuş. Kitap benim de uzun zamandır kitaplığımda öylece duruyor ve sanırım bir süre daha durmaya devam edecek. Bir yanım okumak isterken, bir yanım ise mahlas ile yazılmasından dolayı itiliyor. Hayırlısı bakalım 😃
Canım benim, çok mutlu oldum değerlendirmeyi beğenmene 😁
Mahlas olayına takılma, gerçekten iyi kitap 👌🏻 Mizah falanla baharatlandırmış anlatımı ama yazarın bilgisi sağlam. Bilgiyi bir araya getirip sade bir şekilde aktarabilmesi de takdire şayan. Senin de seveceğini düşünüyorum.
Bu arada senin okumam için tavsiye ettiğin kitabı da söylediğin günün ertesinde aldım: İsa Bu Köye Uğramadı. Ama sıra ne zaman gelir de okuyabilirim bilmiyorum. Listelerin altında boğuluyorum 😫
Yorum için de ayrıca teşekkür ediyorum 🤗
Didemcim, akıcı anlatımınla yazdığın bu yorum için teşekkürler. Belli ki sıra dışı bir kitap.
Şen ablacığım çok teşekkür ederim, çok mutlu oldum beğenmenize.
Sevgiler 🤗