Cadı Tabletleri

Dune | Frank Herbert

11 Kasım 2022

Yazı: Dune | Frank Herbert | Yazan: Didem Çelebi Özkan


Dune | Frank Herbert

“Politika ve din aynı arabada gittiğinde, kasırga onu takip eder.”

Frank Herbert’ın 1965’de yayımlanan ve yayınlandığı günden günümüze kadar okurlarını büyülemeye devam eden bilim kurgu serisi “Dune”u birkaç yıldır okumak istiyor fakat bir türlü altında ezildiğim okuma listelerinde öncelik veremiyordum. 2021 senesinde bu etkileyici romanın filmi vizyona girince kitapları daha fazla öteleyemeyeceğimi anladım.

Denis Villeneuve yönetmeliğindeki Dune uyarlamasında, birinci kitabının sadece ilk yarısı anlatılıyor. İkinci bölüm yayına girmeden en azından serinin ilk kitabını bitirmeliydim ve sonunda okuyabildim başlangıç hikâyesini.

Filmden son derece etkilenmiş, hatta Paul Atreides’i canlandıran Timothée Hal Chalamet‘a hayran olmuş olsam da romanın çok daha çarpıcı olduğunu söylemeliyim. Çoğu kitap uyarlaması okurda hayâl kırıklığı yaratsa da, ben, Denis Villeneuve’nun olağanüstü bir iş çıkardığı kanısındayım. Bununla birlikte kitaptaki her detayı birkaç saatlik bir filme sığdırabilmenin mümkün olmadığının da farkındayım elbette. Sonuçta bu ilk filmi yapmak için kitabı yarıya bölse de dışarda bırakmak zorunda kaldığı bazı unsurlar olmuş.

Dune Evreni

Herbert, Bizans siyasi oyunlarından halkların kahramanlara tapma eğilimine kadar, insan doğasının en iyi ve en kötü yönlerini anlattığı uzak bir gelecek kurguluyor Dune’da.

Çevre hareketi, Avrupa feodalizmi, Orta Doğu petrol siyaseti, Zen Budizmi, İslam teolojisi, mistisizm, Arap dünyasının tarihi ve mitolojiyi harmanlayarak insanlığın olası bir geleceğini yaratıyor yazarımız.

Günümüz metası “petrolün” yerini “baharat melanjı”, büyük petrol şirketlerinin yerini soylu aileler, günümüz “OPEC“inin yerini de “CHOAM” alıyor Herbert’in Dune evreninde.

Baharat üretiminin kontrolü için rekabet eden Atreides ve Harkonnen hanedanlıkları arasındaki güç mücadelesi etrafında epik bir bilimkurgu Dune.

Dune | Frank HerbertHikâyeye Giriş

Hikâye, M.S. 10.191 yılında Atreides Hanedanlığının, imparatorun çağrısı ile liderliğini devraldıkları başka bir gezegene taşınacak olmalarıyla başlıyor. Ne var ki yeni gezegenleri, kendi yemyeşil dünyaları Caladan’dan oldukça farklı olan bir çöl gezegenidir; Arrakis.

Arrakis’in önemi ise evrendeki en değerli element olan “melanj” baharatının bulunduğu tek gezegen olmasıdır. Uzay yolculuğunu mümkün kılan bu baharat, insanın ömrünü uzatma özelliğine de sahip. Böylesine değerli bir metanın kontrolünü ele geçirmek evrendeki her hanedanlığın arzusu elbette.

Bugüne kadar Arrakis’i yöneten Harkonnen Hanedanlığı kontrolü, İmparator’un emriyle, Atreides Hanedanlığı’na bırakmak zorunda kalır.

Atreides Hanedanlığı’nın başındaki Dük Leto ise görevlendirmeyi kabul etmekle birlikte bu hamleyi endişe ile karşılamaktadır. İmparator’un ve Harkonnen baronunun, kendilerine tuzak kurduğundan emindir fakat görevi kabul etmekten başka çaresi de yoktur.

Dune ve Yunan Mitolojisi

Dune, mitolojiye ve dinlere birçok atıf içeriyor. Yunan mitolojisi, ilgi alanlarımın başında geldiği için kitapta ilk dikkatimi çeken karakterlere verilen kimi dini isimlerin yanında mitolojik isimlerin de yer alıyor olmasıydı.

Bunların başlıcalarını birlikte inceleyelim isterseniz.

  • Atreides Hanedanlığı, ismini Agamemnon ve Menelaus’un babası kral Atreus’dan alıyor. Atreus’un soyundan gelenlere Atreides deniliyor.
     
    (Yunan mitolojisinde oldukça ünlü olan bu iki kardeşin kim olduğunu biliyor musunuz? Menelaus; kaçırılması Truva Savaşı’na neden olan Helen’in kocasıdır. Kardeşi Agamemnon ise Truva’ya karşı toplanan Akha ordularının lideridir.)
  • Dük Leto‘nun ismi de Tanrıça Leto’dan gelmektedir.
     
    Leto ile Zeus’un çocukları Apollon ve Artemis’tir. Dük Leto’nun da tıpkı tanrıça Leto gibi bir oğlu, bir kızı vardır: Paul ve Alia.
  • Paul” ve “Apollo” isimlerinin telaffuzu, tesadüfi bir benzerlikten daha fazlasını düşündürüyor. Kehanet tanrısı Apollo gibi Paul de aynı anda birkaç olası geleceği görme yeteneğine sahiptir.
  • Alia” ve “Artemis“in benzer özelliklerinden bahsedelim biraz da. Artemis, av tanrıçası olarak, genellikle şahinlerle ilişkilendirilirdi. Şahin, Dune roman serisinde Atreides hanedanlığının sembolüdür. (Villeneuve, filmde sembol olarak şahin yerine boğayı kullanmıştır.)
     
    Efsaneye göre Artemis, Leto’nun rahminden çıktıktan hemen sonra annesine, ikizi Apollon’un doğumunda yardım etmiştir. Alia da romanda sadece bir çocuk olmasına rağmen, bir yetişkin gibi davranır. Annesinin rahminde bilinçli hâle gelen Alia ile Artemis arasında bu açıdan da bir benzerlik kurabiliriz.

“Harkonnen” Adının Kaynağı

Frank Herbert, “Harkonnen” adını, California telefon rehberinde bulduğu Fince “Härkönen” adından almış. Romanının kötü adamları için kulağa sert gelen bir isim arıyormuş ve “Harkonnen” ona “Sovyet” adı gibi gelmiş. 🙃 (Kaynak: Wikipedia (Eng))

Frank Herbert, röportajlarından birinde, Harkonnenleri Nazi Partisi’nden ilham alarak kurguladığını da açıkça belirtir.

Fremenler

Orta Doğu ve İslam Kültürü Etkisi

En bariz atıf, Kuzey Afrika’nın yerli halkı Bedevilerden ilham almış gibi görünen Fremenlerdir.

Arapça, Farsça kelimelerle de karşılaşıyoruz roman boyunca. Bu kelimelerin bazıları Türkçe’ye de geçtiğinden bizler kitabın sonundaki sözlük bölümüne bakmadan tanıyoruz kavramları. Bazı eleştirmenler, yazarın bu kelimeleri kullanmaktaki ısrarının, kitabın birçok yayınevi tarafından reddedilmesine neden olan sebeplerden biri olabileceğini belirtiyor. Sözlük bölümünün de editörlerin ısrarı ile eklendiği iddiası mevcut.

Ben bu kelimelerin kullanımı, dinlerin ve mitolojinin izlerini romanda görmeyi açıkçası sevdim. Bu, gelecekte dilin ve dinlerin alabileceği olası bir gerçeklik olarak bence romanı daha realist kılıyor, 👌🏻

Katoliklik Etkisi

Katolik olarak yetiştirilen Herbert, hristiyan inancını terk edip agnostik1 olduysa da Dune serisinde bu inançla sıklıkla karşılaşıyoruz. Bunların bazılarını sizler için derledim:

  • Bene Gesseritler:

    Oğlu Brian Herbert’a göre babası, Lady Jessica ve “Bene Gesserit” kadın grubunu Cizvitler2 ve kendi katolik teyzelerinden etkilenerek kurgulamış.
     
    Bene Gesseritleri, dişi Cizvitler olarak tasavvur ettiğinden, “Gesserit” ve “Cizvit” kelimelerinin telâffuzlarının benzer olması tesadüf değildir.

  • Mesih ve Annesi:

    Kuisatz Haderah: Zaman ve uzayı birleştirme yeteneğine sahip olacağı öngörülen ve doğması planlanan tek erkek Bene Gesserit.
     
    Muad’Dib: (Kelime anlamı: Çöl faresi)
    Fremen halkının beklediği peygamber, mesih; Lisan al Gaib (Lisanü’l Gayb).
     
    Paul Atreides, hem Kuisatz Haderah hem de Muad’Dib kimlikleriyle hıristiyanlıkta beklenen mesih inancını temsil ediyor.
     
    Paul Atreides’in annesi Leydi Jessica da “Rahibe Ana” sıfatıyla mesihin annesi Kutsal Anne‘ye doğrudan bir atıftır.
     
    Fremenleri çöldeki “esaretlerinden” özgürlüğe götürmeye mukadder olan hem Musa hem de İsa figürüdür Paul. (İngilizce Free Men, “Özgür Adamlar” demektir.)

○ Katoliklik Eleştirisi

Büyük olasılıkla çocukluğunda yaşadığı baskıdan ötürü bu inancın romandaki tezahürü oldukça olumsuzdur. Dune’daki birçok katolik sembol sonunda alt üst olur. Herbert’in karakterleri, katoliklikten ziyade Budizm ile uyumlu bir maneviyat benimser.

Siyeç | Arrakis Gezegeni

Matrix, Star Wars ve Dune

Fark etmişsinizdir muhakkak; Dune evreninde projektörler, filmkitaplar, güçlü uzay gemileri olmasına rağmen bilgisayarlar yoktur.

Peki neden?

Kitaptaki olayların geçtiği tarihten 10.000 yıl kadar önce insanlar ve yapay zekâ arasında büyük bir savaş çıkmıştır: Butleryan Cihadı.

İnsanların galip geldiği bu savaş, bilgisayarlar ve her türden yapay zekâ için ortak bir terim olan “düşünen makineler“in yasadışı ilan edilmesine yol açmıştır.

“İnsan aklının suretinde bir makine yapmayacaksın.”

Bu kurgu size de Matrix’i hatırlatıyor mu? Matrix’te insan-yapay zeka savaşını yapay zeka kazanmış, dünyayı robotlar ele geçirmişti. Lâkin kurgu benzer: İnsan üretimi robotlarla insanların egemenlik savaşı. 😉 Kimin kimden esinlendiği konusunda tereddüte düşerseniz Dune’un, Matrix vizyona girmeden 30 sene önce yazıldığını hatırlayın lütfen. 😁

Psişik uzay rahibeleri Bene Gesseritler ya da bir çeşit insan bilgisayar olan mentatlar yapay zekânın yerini alıyor Herbert’in gelecek kurgusunda. Teknoloji de çoğunlukla mekanik Dune’da.

Bu bilgisayar eksikliği aynı zamanda Dune’un Star Wars ile paylaştığı unsurlardan biri. Çöl gezegenleri, akıl hileleri, seçilmiş kişiler ise diğer benzerlikleri. Ve elbette Star Wars (Yıldız Savaşları) da Dune’dan sonra çekilmiştir 😉

Her ne kadar George Lucas, Star Wars’ı çekerken mit ve efsanelerin yanı sıra Flash Gordon, Akira Kurosawa’nın filmleri ve westernlerden etkilendiğini söylese de Dune serisinin Star Wars üzerindeki büyük etkisinden bahsetmez. Oysa Herbert’in fikirleri, Star Wars’ın temelini oluşturur.

Bu başlı başına bir yazı konusu olduğundan daha fazla detaya girmiyorum fakat konuyla ilgili bir makale iliştiriyorum buraya: “Star Wars” Borrowed More From “Dune” Than You Realize (“Yıldız Savaşları”, “Dune”dan Sandığınızdan Daha Fazlasını Ödünç Aldı)

Ayrıca, bilimkurgu sinemasının neredeyse tamamının hem Dune roman serisinin hem de Jodorowsky’nin tasarımlarının ne kadar etkisi altında kaldığını Jodorowsky’s Dune belgeselinden izleyebilirsiniz.

Dune Teknolojisi

Bilgisayar ve yapay zekâ günümüzün ana akım teknolojisi olsa da yüzbinlerce yıldır dünya üzerinde olan insanın uzun tarihinde kısa bir an aslında bu. Tarım, madencilik, inşaat, mekanik, ısı motorları, elektrik makineleri… Tüm bunlar bilgisayarlardan önce de vardı, onlar olmadan da daha ileri bir seviyeye çıkabilirler.

Dune evreninde de bilgisayarların yokluğuna rağmen teknoloji ilerlemiştir.

Şunları örnek gösterebiliriz:

Vücut kalkanları, ornithopter denilen hava araçları, giyenin vücudundaki nemi kullanarak suyu yeniden üreten hayati bir teknoloji olan damıtıcı giysiler, bir suikast aleti olan avcı-arayıcılar, atomikler…

Biraz atomiklerden bahsetmek istiyorum. Romanda her hanedanlık bu nükleer silahlara sahip. Bununla birlikte, Büyük Sözleşme bunların savaşta kullanılmasını yasaklamıştır. Atomiklerin kullanımının kendi yok oluşlarını garanti edeceğinden şüpheleri yoktur çünkü. Yani anlayacağınız herkeste var ama kimse kullanmıyor.

Atomiklerin fırlatıldığı son gezegen Selusa Secundus‘tur. Bu da romandaki olaylardan yıllar önce gerçekleşmiştir. Selusa Secundus radyoaktif bir harabeye dönmüş, ardından da İmparator’un hapishane gezegeni olarak hizmet etmeye başlamıştır.

İmparatorluğun ileri teknolojisi Dune’da işe yaramaz. Çölden ya da yaratıklarından gelen tehlikeler bu teknolojileri ya bozar ya da kullanmayı tehlikeli kılar. Dune’da en değerli teknolojik icatlar; damıtıcı giysiler, damıtıcı çadırlar gibi hayatta kalmayı sağlayanlardır.

Çevreye zarar vermek yerine onunla uyumlu çalışan teknolojilerin işe yaradığının altını çiziyor burada Frank Herbert.

Arrakis | Dune | Çöl Gezegeni

Arrakis Gezegeni | Namıdiğer Dune

Bir çöl gezegeni olan Arrakis, “Dune” adıyla bilinir. İngilizce’de Kumul, Kum Tepeciği anlamına gelen Dune, Arapça’da yeryüzü demektir.

İki uydusu ile Arrakis, evrendeki en değerli gezegendir. Çünkü baharat sadece burada bulunmaktadır. Baharat olmadan imparatorlukta ne ticaret ne de medeniyet söz konusu olabilir.

“Baharatı kontrol eden, insanların kaderini kontrol eder.”

Yağışı olmayan çöl gezegeni Dune, melanjın keşfinden önce “İmparatorluk Majestelerinin Çöl Botanik Test İstasyonu”dur. Melanj (veya baharat), yaşamı uzattığı ve (diğer kullanımların yanı sıra) güvenli yıldızlararası seyahati mümkün kıldığı için evrendeki en temel ve değerli metadır.

Yerel halk Fremenler, Arrakis’i bir gün dünya hâline getirme hayâllerini gerçekleştirmek için yeraltı rezervuarlarında gizlice su toplarlar. Çabalarını gözlemleyebilecek herhangi bir uydudan gökyüzünü uzak tutmak, dolayısıyla imparatorluğun radarına takılmamak için Uzay Loncası’na melanj olarak fahiş rüşvetler verirler.

Arrakis’te en dikkate değer yaşam formu ise dev kum solucanı ve onun olgunlaşmamış kum alabalığı ve kum planktonu biçimleridir.

Arrakis’in yüzeyindeki geniş tuz düzlüklerinden gezegende bir zamanlar göller ve okyanuslar olduğu anlaşılıyor. Arrakis’in çölleşmesine kum solucanlarının neden olduğu düşünülüyor.

Arrakis dışında evrende başka bir gezegende neredeyse bulunmayan birkaç bitki ve hayvan:

Saguaro (dev kaktüs), burro çalısı, hurma ağacı, kum mine çiçeği, çuha çiçeği, fıçı kaktüsü, tütsü çalısı, duman ağacı, kreozot çalısı ile kit tilki, çöl şahini, kanguru faresi ve elbette dev solucanlar.

Kum Solucanı | Arrakis

Bene Gesseritler

Roman, gizemli karakterler ve organizasyonlarla dolu ancak çok azı Lady Jessica’nın ait olduğu Bene Gesserit tarikatı kadar önemli.

Butleryan Cihadı’nın ardından bilgisayarların yaptığı işlerin üstesinden gelebilmek için insanların yeni beceriler edinmeleri gerekir. Bene Gesseritler de bu çabanın bir sonucudur. Vücutlarını ve zihinlerini insanüstü seviyelere çıkaran ve bu yeteneklerini binlerce yıllık bir planı yürürlüğe koymak için kullanan, tamamı kadınlardan oluşan bir örgüttür Bene Gesseritler.

Bene Gesserit rahibelerinin gerçek niyet ve hedefleri, rahibelerin büyük bir kısmına dahi gizlidir. Bundan dolayı çoğu resmin tamamını bilmez, sadece özel rollerini bilir. Gene de her üye, Bene Gesserit’in gerçek amacının ayırdındadır. Bu amaç ise insan ırkının hayatta kalmasını ve aydınlanmasını sağlamaktır.

Bene Gesseritlerin Becerileri:

 Gebe kalacakları zamanı ve bebeğin cinsiyetini tayin edebilirler.
 Kendilerinden önceki tüm kadın atalarının bilgi ve anılarına sahip olabilirler.
 Başkalarının bilinçaltına gelecekte onları kontrol etmek için cümleler yerleştirebilirler.
 Vücutlarına giren herhangi bir zehrin kimyasal bileşimini değiştirerek zehri zararsız hâle getirebilirler.
 “Ses“te ustalaşarak başkalarını kontrol edebilirler.
 Gom Jabbar testini uygulayabilirler.
 Birinin doğruyu söyleyip söylemediğini tespit edebilirler.
 Çevrelerinde ve insanlardaki küçük değişimleri algılayabilirler.
 Yakın mesafede evrendeki en korkulan (erkek) savaşçılardan daha iyi dövüşebilirler.
 Siyaset ve diplomasi sanatında yetkindirler.
 Birçok dil konuşabilirler.

Tüm bu becerileri öğrettikleri okullarıyla Lonca ve CHOAM gibi kuruluşların yanında önemli bir siyasi güç hâline gelirler. Üstün yeteneklerini ve dini kullanarak imparatorluğun en güçlü yöneticilerinin burnunun dibinde siyasi nüfuz sahibi olurlar.

Herbert’in Bene Gesseritleri kurgularken kategorik rahibelerden ve Cizvitlerden esinlendiğinden bahsetmiştik. Kukuletalı siyah cüppeleri, “Rahibe Ana” ve “Aziz” gibi ünvanları doğrudan göndermelerdir bu inançlara.

Bene Gesseritler | Dune

Bene Gesseritler, kan çizgilerini ve hanedanlıkları korumak aynı zamanda da onları kontrol etmek için yetiştirdikleri kadınları; eş, cariye ya da danışman olarak hanedanlıkların içine yerleştirirler.

Bene Gesseritler & Taoizm

Bene Gesseritlerin üzerindeki bir diğer önemli dini etki, MÖ 4. yüzyılda Çin’de gelişen dünyanın en büyük dini/felsefi sistemlerinden biri olan Taoizm’dir.

Taoizm’deki “yol“dan esinlenen Bene Gesserit Yolu, dengeyi (yin/yang fikri) korumayı hedefler. Kişinin kendisi ve çevresi üzerindeki kontrolünü sağlar bu eğitimleri. Bene Gesseritler, vücutlarındaki her kası (prana) ve siniri (bindu) nasıl kontrol edebileceklerini öğrenirler. Bu, bir tür teknolojik gelişmeden ziyade, olağanüstü yeteneklerinin anahtarıdır.

Kitapta beni oldukça etkileyen bir duaları vardı. Onu da sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bene Gesseritlerin Korku Duası (Litany Against Fear):

“Korkmamalıyım.
Korku akıl katilidir.
Korku toptan yok oluşu getiren küçük ölümdür.
Korkumla yüzleşeceğim.
Üzerimden ve içimden geçip gitmesine izin vereceğim.
Ve geçip gittiği zaman geçip gittiği yolu görmek için iç gözümü ona çevireceğim.
Korkunun gittiği yerde hiçbir şey olmayacak
Yalnızca ben kalacağım.”

Bene Gesseritler & Diller

Dili anlamak ve kullanmak, kontrolü sürdürmenin ve başkalarını etkilemenin stratejik bir yoludur. Bene Gesseritler eğitimleri sırasında çeşitli diller öğrenirler. Dilsel kontrol, başka birinin ses düzenini kaydettikleri Ses’teki becerileri için esastır. Missionaria Protectiva adını verdikleri amaç doğrultusunda kehanet ve efsane dilini kullanırlar.

Freud Ve Jung Etkisi

Frank Herbert, Freud’un “zihinde insanların şimdiye kadar keşfedebildiğinden çok daha fazlası olduğu” teorisi ile Carl Jung’un “Kolektif bilinçdışı” teorisinden oldukça etkilenmiştir.

Jessica’nın içtiği zehirli suyun toksinlerini etkisiz hâle getirmesi gerektiği Yaşam Suyu töreninde bu etkiyi görmek oldukça kolay. Süreçten sağ çıkan Jessica, Rahibe Ana olur. Bu da tüm Rahibe Anaların hatıralarına erişim elde etmesini sağlar. Bu kadınların nesiller boyu süregelen bilgeliğini ve iç görülerini alır böylece.

Kum Solucanı | Dune

Mentatlar

Mentatlar, makine yasağının bir diğer sonucudur. Mantık, bilgi işlem ve bilişsel düşünme konusunda özel eğitim almış, üstün yetenekli kişilerdir.

Dune evreninde, bilgisayarlar veya makineler yaratmak yerine toplum, seçilmiş insanları mentat olmaları için eğitir. Galaksiyi yöneten Imperium (Galaktik Padişah İmparatorluğu olarak da bilinir) içindeki belirli bir sınıf sisteminin parçasıdır mentatlar.

Baş karakterimiz Paul Atreides de bir mentattır.

Peki, gelelim en önemli soruya: Mentatlar iyi mi?

Teorik olarak, iyiler evet. Makinelerin ve bilgisayarların etik dışına çıkmalarıyla yaşananlardan sonra mentatlar bu sınırlar içinde kalacak şekilde yetiştirilirler. Ancak bir mentatı ahlâk dışı çalışacak şekilde eğitmek de mümkündür. Sapkın mentatlara, Baron Vladimir Harkonnen’in suikastçısı Piter de Vries’i örnek verebiliriz. De Vries, özellikle mentat yetenekleri ve ahlâk eksikliği sayesinde acımasız bir katildir.

Mentatların İşlevi

Hanedanlıklara siyasi veya askeri danışman olarak çalışırlar. Bene Gesseritler gibi, insanları ve durumları gerçek zamanlı olarak ustaca değerlendirebilirler. Örneğin, vücut hareketlerinden veya ses tonlarındaki küçük değişikliklerden birinin niyetini yorumlayabilirler.

Bir bakıma Uzay Yolu (Star Trek) dizisinin Vulkanlarına benziyorlar; sorunlara akılla yaklaşıyor ve duygulardan ziyade mantık kullanarak önerilerde bulunuyorlar.

Nasıl mentat olunur?

Küçük yaşlardan itibaren eğitilirler ancak ergenlik dönemine kadar eğitimin farkında olmazlar. Mentatlar, Bene Gesseritler gibi gergin koşullar altında sakin kalabilirler. Harika hesap makineleri olmalarının yanı sıra, aynı zamanda harika gözlemci ve stratejistlerdir.

Bazı önemli mentatlar kimlerdir?

◦ Dune’un kahramanı Paul Atreides bunlardan biridir.

◦ Suikastçıların Efendisi Thufir Hawat, aynı zamanda bir mentattır. Hawat, Dük Leto Atreides’e güvenlik ve siyaset konusunda tavsiye vermenin yanı sıra, Paul’u askeri ve siyasi strateji konusunda da eğitir.

◦ Piter de Vries ise sapkın bir mentattır. Harkonnenlere hizmet eder. Zekâsını insanları, kendisinin ve Harkonnen baronunun iradesine göre manipüle etmek için kullanır.

Fremenler

Son Film ve Kitap Arasındaki Farklar

Dune’u, 2021’de bir kez daha beyaz perdeye aktaran Denis Villeneuve’nun kimi karakterleri, uyarlamaları ve sahneleri romanda anlatılandan farklıdır.

Yönetmenimizin Dune’u ilk kez 13 yaşında okuduğunu, sonrasında da tam bir Dune fanatiği olduğunu belirtmek istiyorum öncelikle. Bu yüzden de “yoğun, felsefi” ve sözde “uyarlanamaz” bu kitabı ele almaya başladığında, Herbert’in vizyonuna elinden geldiğince sadık kalmaya kararlıdır Villeneuve.

Kendi cümleleri ile ifade edecek olursak şöyle diyor yönetmenimiz:

“Amacım gerçekten sıkı hayranların kitabın atmosferini ve şiirini bozulmamış bulmasını sağlamaktı.”

Gene de bu yaklaşım, bazı değişikler yapmadığı anlamına gelmiyor. Size bunları 9 maddede topladım.

1.) Kum Solucanının Baharat Madenine Saldırısı

2021 Yapımı filmde Atreides Hanesi, Arrakis’e vardıktan kısa bir süre sonra, Dük Leto baharat madenlerinden birini bizzat denetlemek istediğini belirtir. Paul, Gurney ve Kynes de ona katılır. İnceleme sırasında, yaklaşan bir kum solucanı tarafından tehdit edilen insanlı bir kum paletlisi ile karşılaşırlar. Leto, paletlinin mürettebatına yardım etmek için gemiyi indirir. Paul de onunla birlikte iner ve insanlara yardım eder. Bunu yaparken de neredeyse solucan tarafından yenilir.

Bu olay kitapta geçiyor ancak daha az aksiyonlu bir anlatım söz konusu. Paul kitapta gemiyi asla terk etmez ve mürettebata yardım etmek yerine, kum solucanının paleti havadan yutmasını izler.

2.) Liet Kynes’in Cinsiyeti

Romanda Liet Kynes, İmparatorluk ekolojisti olduğu için oldukça önemli bir karakterdir. Aynı zamanda Fremenlerin gizli lideri ve Chani’nin babasıdır.

Film, karakterin İmparatorluk rolünü ve Fremenlerle olan ilişkisini değiştirmez ancak Kynes’ı bir kadına dönüştürür. Belirli rollerin cinsiyet değiştirmesinde yanlış bir şey yok ancak bu durumun kaynak materyalden oldukça önemli bir değişiklik olduğunu da kabul etmeliyiz.

3.) Liet Kynes’in Ölümü

Filmde, bir grup Sardokar askeri Paul ve annesini öldürmek için takip ederken Kynes kaçmalarına yardım eder. Ancak onların kaçısını sağladıktan hemen sonra ölür. Birliklerden bazıları onu çöle kadar takip eder, sırtından bıçaklar. Onlar işini bitiremeden Kynes, bir kum solucanını, bulundukları yere çeker ve kum solucanı herkesi yutar.

Kitapta ise Kynes’ın ölümü uzun bir meseledir. Çölde susuz ve damıtıcı giysisi olmadan kendi başının çaresine bakmaya bırakılır. Sonunda yorgunluktan, susuzluktan ve deliryumdan ölür.

4.) Paul’ün Mentat Eğitiminden Filmde Söz Edilmiyor

Mentatlar güçlü zihinleri olan bireylerdir ve baharat sayesinde aslında yaşayan bilgisayarlardır. Filmde iki mentat gösteriliyor: Atreides Hanesi’nden Thufir Hawat ve Harkonnen Hanesi’nden Piter De Vries. Ne var ki Paul’ün de mentat eğitimi aldığı gerçeği görmezden geliniyor.

Kitapta Paul, farkında bile olmadan gizli mentat eğitimi alıyor. Bene Gesserit eğitimiyle birlikte bu eğitimin, Paul’ün Kwisatz Haderach olarak bilinen efsanevi nihai varlık olmasına yardım ettiğine inanılıyor.

5.) Sardokarların Harkonen Askerleri Kılığında Görünmesi Gerekiyordu

Jason Momoa, filmde harika bir iş çıkarıyor ve kamera arkası videoları kesinlikle izlenmeye değer. Momoa’nın en iyi sahnesi; karakteri Duncan Idaho‘nun Paul ve Lady Jessica’ya kaçmaları için yeterli zaman vermek amacıyla Sardokar birlikleriyle savaştığı bölüm. Sonuç olarak Duncan ölüyor. (Beni oldukça üzen sahnelerden biriydi bu.)

İmparator Padişah’ın seçkin askeri gücü Sardokarlar, çok belirgin zırhlar giyerler. Askerlerini Harkonnen Hanesi’ne yardım etmek için gönderdiğinde kitaptaki İmparator, İmparatorluk katılımını gizlemek için Harkonnen zırhı giydirir Sardokarlara. Ancak filmde Sardokarlar kendilerine özgü zırhlarını giyiyorlar, bu yüzden Duncan onları kolaylıkla tanıyabiliyor.

6.) Hain Konusu Neredeyse Yok

Film, Atreides Hanesi içinde bir hain olduğunu çok açık bir şekilde ortaya koyar. Daha sonra bu hainin Dr. Yueh olduğu ortaya çıkar.

Kitapta Harkonnenler, Leydi Jessica’nın hain olduğu şüphesini yaratırlar. Dük Leto onların aldatmacasını inanmasa da Mentat Hawat bunun doğru olduğuna inanır. Hawat sonunda Jessica ile yüzleşir.

7.) Jamis ile Dövüş Sahnesinin Daha Sonra Olması Gerekiyordu

Fremenler, Paul ve annesini bir kum solucanından kurtarır. Lakin Stilgar onları yerleşim yerlerine götürmeye kalktığında Jamis adında bir adam Paul’ü ölümüne bir savaşa davet eder.

Bu kavga kitapta oluyor ama daha sonra.

8.) Chani’nin Paul’e Yardım Etmesi Gerekiyordu

Filmde Chani, Paul’le dövüşten önce konuşur. Jamis’in onu kolaylıkla öldürebilecek bir savaşçı olduğunu söyler. Ardından da onurla ölebilmesi için ona bir billurbıçak (Hançer-i Figan) verir.

Kitapta ise Chani’nin Paul’e karşı tutumu çok farklı. Chani, onu ölüme göndermek yerine, Paul’e Jamis’le nasıl savaşacağına dair tavsiyeler vererek yardım eder. Üstelik bu tavsiye Paul’ün kazanmasına yardımcı olur.

9.) Atreides Hanedanı’nın Simgesi

Romanda Atreides Hanedanının simgesi Şahin’dir. Malikanelerinin duvarlarında ve bayraklarında şahin simgesi yer alır.

Oysa filmde bu simge boğaya dönüşmüş. Hatta Paul filmin başlarında babası Dük Leto ile konuşurken dedesinin spor için boğa güreşi yaptığını vurgular. Leto’nun göndermesine göre dedenin hayatının sonu bu “spor” nedeniyle gelmiştir.

10.) Eksik Karakterler

Villeneuve, romanın olay örgüsünün bazı parçalarını kestiği gibi birkaç karakteri de uçurmuş. 😂🙈

Akşam yemeği sahnesini filme almayınca Lonca bankacısı, kaçakçı Esmar Tuek de dahil olmak üzere bazı önemli siyasi figürlerle karşılaşmıyoruz filmde.

Aynı şekilde İmparatorun uzun zamandır arkadaşı ve danışmanı Kont Hasimir Fenring de kayıp. Ki bence kitaptaki en etkili karakterlerden biriydi. Gücünün Paul’e eşit olabileceğini hissettiğimiz nihai kötü 😉 (Bu arada “Fenring” ismi, bana İskandinav mitolojisindeki kurt Fenrir’i hatırlattı. Gelgelelim bir bağlantı var mı bilmiyorum. Bunu da araştıracak takatım kalmadı 😂)

Jessica’yı bir Bene Gesserit kodu kullanarak Harkonnen tuzağı konusunda uyaran Margot da yok filmde.

Ancak açık ara en büyük eksiklik, Baron Harkonnen’in en genç yeğeni ve evinin varisi Feyd-Rautha‘nınkidir.

Villeneuve, ilk Dune kitabını, iki bölüm halinde sunmayı planlamış. Bu da stüdyonun yeşil ışık yakması durumunda karakterin ikinci filmde ilk çıkışını yapacağı anlamına geliyor olabilir. Villeneuve, devam filmi için şimdiden bir senaryo üzerinde çalışıyor, bu yüzden karakteri görme konusunda umutlu olabiliriz.

Film İncelemesi: Dune | Çöl Gezegeni

Dune | Çöl Gezegeni | Burak SüalpKasım 2021’de yazarımız Burak Süalp, kitabın Denis Villeneuve yönetmenliğinde vizyona giren son uyarlamasıyla tüm sinema ve televizyon adaptasyonlarını karşılaştırdığı detaylı bir inceleme yazısı kaleme aldı.

Bu yazının da ilginizi çekebileceğini düşünerek bağlantıyı buraya iliştiriyorum: Dune | Çöl Gezegeni

Burak’ın yazısından bir bölüm de ekliyorum alta:

Önce romanı mı okumalı yoksa doğrudan filmi izlemeli mi? Klasik bir okur olarak elbette ki önce romanı okuyup sonra filmi izlemenizi öneririm. Yeni yapımdaki başrol oyuncularının sayısı bile size, ne kadar geniş ve derin bir hikâyeye giriş yaptığınız konusunda ipucu verebilir.

Dune | Çöl Gezegeni, bir kere izleyip geçeceğiniz filmlerden değil. Hatta sadece izlemekle her detayına vakıf olabileceğiniz bir film de değil. Evet önerim, önce okuyun, sonra izleyin. Bilim kurgu seviyorsanız, sonra birkaç kez daha izleyeceğinizi garanti edebilirim.

“Okumak zaman alacak, filmi vizyondayken kaçırmak istemiyorum” diyorsanız, tabii ki okumadan izleyebilirsiniz. Ancak şunu belirtmeliyim ki roman serisinde derinlemesine anlatılan bir dizi karakteri, olayı ve felsefeyi sadece filmi izleyerek anlama şansınız az olacaktır. Film bu detayları ve arka planı anlatmakta çok cömert davranmıyor. Filmi izlemeden önce, en azından Dune hakkında yazılmış yazılara bir göz gezdirebilir, analiz videolarına bakabilirsiniz. Tabii size direkt olarak bu hikâye hakkında brifing verecek ve aydınlatacak bir arkadaşınız yoksa.

Kısacası, okuyun, izleyin, yorumlara bakın, tekrar izleyin. Dune, hızlıca tüketip hayatınıza geri döneceğiniz bir fastfood değil. Ağır ağır sindirip, her bir temasını derinlemesine düşünmenizi hakeden bir başyapıt.


 
 
Bir sonraki kitapta buluşuncaya kadar hoşça kalın, kitapla kalın ☺️
 
 

Didem Çelebi Özkan

 
 

Açıklamalar:

  1. Agnostisizm: (Türkçede bazen bilinemezcilik de denir.) Tanrı veya tanrısal varlıkların bilinemez veya varlığı ile birlikte yokluğunun da kanıtlanamaz olduğunu savunan felsefi görüştür. Agnostik düşünce, agnostik teizm ve agnostik ateizm örneklerinde olduğu gibi farklı felsefi düşüncelerle iç içe geçebilir. Tanrı gibi daha yüksek bir otoritenin varlığına veya yokluğuna ilişkin teolojik varsayımların bilimsel olarak hiçbir zaman açıklanamayacağı görüşündedir. Bu fikir akımının destekçilerine agnostik (veya bilinemezci) denir. – Vikipedi    ⇡⇡⇡
  2. Cizvitler: Ya da İsa Cemiyeti. Genel merkezi Roma’da olan, Katolik Kilisesi’nin erkek bir tarikatıdır. 1528’de Paris’te tanışan yedi arkadaş ve öğrenci tarafından kurulmuştur. Kendilerine Compañía de Jesús ve Amigos en El Señor yani “Rabbin Arkadaşları” diyorlardı çünkü İsa tarafından bir araya getirildiklerini düşünüyorlardı.
     
    Cizvitler, reform için güncel ve sağlam bir eğitime ihtiyaç duyduklarının farkındaydılar. Bu amaçla gezici öğretmenlik yapmaya başladılar. Zamanla okullar (“Kolej”) kurdular. 1548’de Messine (İtalya)’da ilk Cizvit okulu açıldı. Bu tarihten sonra Avrupa’nın her yerinde ve misyon bölgeleri olan Afrika ve Amerika’da da okullar açtılar. Bu okulların başarısı hemen görüldü. 1749’de Cizvitler dünya çapında 1180 okulu işletiyorlardı. – Vikipedi    ⇡⇡⇡

 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

4 YORUMLAR

  • Yanıtla Burak Süalp 21 Kasım 2022 at 13:27

    Sevgili baş editörüm. En sevdiğim bilimkurgu yazarının, en sevdiğim kitabının, en sevdiğim editör/yazar tarafından kaleme alınmış tanıtım yazısına yorum yazmanın benim için ne kadar heyecan verici olduğunu sanırım tahmin edersin. Hele bir de o yazının redaksiyonunu ve editörlüğünü yaptıktan sonra yorum yazmanın nasıl zor olduğunu da. Ama olsun. Umarım kantarın serotoninle dopinglenen topuzunu fazla kaçırmadan bu yorumu yazabilirim.
    🙈😂
    Instagram hikayelerinden Dune’u okumaya başladığını gördüğümde ne kadar heyecanlandığımı ve mutlu olduğumu tahmin edersin. Hatta kendim yeniden okumak için bir anda nasıl heveslendiğimi de. Önümüzdeki dönem okuma sıralamamda hızla yükseldi. Ardından derginin yayınlanmaya hazırlanan yazıları arasında gördüğümde heyecanım bir kat daha arttı. Yazı yayınlandığında ise mutluluğum tavan yaptı. Hayranı olduğum bilimkurgu destanının dergimizde ikinci bir yazısının yayınlanması bana müthiş mutluluk verdi. Yazı üzerinde birkaç dokunuş yapmama izin vermen de beni ayrıca mutlu etti. Teşekkür ederim.
    🖤🙏🏻
    Yazı, bir kitap tanıtım yazısını kat kat aşmış, Dune’u yeni okurlara sevdirme, özendirme misyonunu layıkıyla yerine getirmiş. Kalemine sağlık. Olabildiğince detaylı bir yorum yazmanın ötesinde, daha önce dikkat etmediğim bir dizi detayı yakalamışsın. Fremen kelimesinin İngilizce’de Free-men’e ne kadar benzediği gibi. Herbert’in romandaki isimleri belirlerken çoğunlukla mitolojiden esinlenmiş olması gibi. Harkonnen isminin Fin kökenli olması ve hanedanlığın Nazilerden esinlenerek şekillendirilmiş olması gibi. Freud ve Jung etkisi gibi. En sevdiğim bilimkurgu romanı hakkında, sayende onlarca yeni şey öğrendim.
    🤗
    Harika bir yazı yazmışsın. Bir kez daha emeğine, kalemine sağlık. Bende uyandırdığı her duygu ve düşünceyi buraya aktarmaya çalışırsam başlı başına yeni bir yazı çıkar ortaya. Benim Dune’la ilgili yazdığım yazıya verdiğin referans ve yaptığın alıntı için, nezaketin ve hakkaniyetin için katmerli teşekkürler. İyi ki varsın, hep ol!
    🙏🏻🖤🙋🏻‍♂️

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 22 Kasım 2022 at 12:36

      Bi’ taneciğim, yorumunu birkaç kere okudum. İltifatlara cevap verirken genellikle mahcubiyetle birkaç cümle yazabiliyorum fakat bu sefer nasıl bir teşekkürün yeterli olacağı konusunda çok daha fazla endişeliyim.
       
      Senin kitabı okumamdan dolayı duyduğun mutluluğu ve gelecek yorumu merakla beklediğini biliyordum elbette. Ki bu omuzlarıma oldukça ağır bir yük bindiriyordu, bunu da söylemeliyim. 🙈 Beklentiyi karşılayamama endişesiyle ilk taslağı yazdım. Yazı bitti diye sana teslim ettiğimde senden gelen yorum “İyi bir giriş olmuş” şeklinde olunca “Eyvah,” dedim “bu yazıyı asla bitiremeyeceksin.” 😂
       
      Bir yandan da mitoloji yazılarıyla uğraştığımdan doğrusu Dune’a konsantre olmakta oldukça zorlandım. Yardımların ve son hâlin redaksiyonundaki emeğin için sonsuz teşekkürler. Yazının altında, benim adımın yanında, seninki de yazmalı. 😁
       
      İsimlerle ilgili arkaplanı sevmenden de çok mutlu oldum. “Atreides” adını okuduğum anda ben de çok heyecanlanmıştım. Kendim de yazdığım hikâyelerde karakter adlarıyla oynamaktan hoşlandığım için sanırım yazarın ne yaptığını görmek beni bu derece etkiledi.
       
      Daimi desteğin ve dostluğun için de çok, çooook teşekkür ediyorum. 🤗

  • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 25 Kasım 2022 at 20:27

    Didemcim, harika bir anlatımın var. Benim okumayı seçmeyeceğim bir kitap ama izleyeceğim bir film türü.
     
    Emeğine sağlık, insanoğlunun yaratıcılığına hayran kalmamak elde değil!
     
    Yeni okumalarını bekliyorum 🙏🥰☀️

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 28 Kasım 2022 at 01:52

      Teşekkür ediyorum Şen ablacığım, beğenmenize çok mutlu oldum 😍
       
      Sevgiler ❤️

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan