Açık Pencere

İlk Kitabım Çıktı | 5

14 Ekim 2022

Yazı: İlk Kitabım Çıktı | 5 | Yazan: Şen Sevgi Erişen

 

İndeks

İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 1
İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 2
İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 3
İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 4
İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 5
İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 6
İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 7
İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 8
İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 9
İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 10
İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 11
İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 12

 
Yaşamım boyunca yaptığım işe devam edip etmeme kararım genellikle bana ve işime yapılan destekle pek de ilgili olmamıştır. Fakat yeterince desteklenirsem daha kolay mutlu olurum, mutlu olunca da daha yaratıcı.

Bu yüzden yazma sürecinde beni destekleyen kişilerle etrafımda küçük bir ekip olduk dostlarımla. Romanımın, ilk, oldukça fazla sayfa olan hâlini bile okumayı reddetmediler. Onlara çok şey borçluyum gerçekten. Zaman ilerledikçe bu ekibe yeni kişiler eklemek zorunda kaldım elbette ki. Medyacılar başta olmak üzere.

Bu süreçte belki de editörün hemen arkasında sıra alan ekip elamanı “yayıneviydi” şüphesiz. İşin bu kısmı beni bir duvardan diğerine savurdu diyebilirim. Kitabımın doğuş hikayesindeki en zorlu süreçti. Bunu daha sonra detaylarıyla paylaşacağım.

“Yazarken ortam çok etkili midir?” diye soranlar oluyor.

Ortamdan ziyade benim içsel durumum daha etkili. Bir de odaklanma. Yazdığınız yazıyı hedef aldıysanız, beyniniz arka planda devamlı çalışarak ona malzeme topluyor. Bende öyle oldu. Bazen uykumda yazdığım ve hatırlamak için çaba sarfettiğim cümleler çıkıyordu ortaya. Uyanır uyanmaz yazmak istiyordum. Bazen de cümleler ya da kurguyla ilgili bir fikir, yazdıklarımı okuyunca ya da masanın başına oturunca o an başlıyordu gelmeye. Ama birçoğunu elemek zorunda kaldım. Çok şükür ki onları editörümün de büyük bir tecrübe ve titizlikle bana öğrettiği gibi hep ayrı bir dosyada sakladım. Başlangıçta bazı paragrafları çıkarmak istemedim. Ama sonra hikâyenin dağılmaması açısından onları ana metinden ayırdım. Yazarken bütünü göremiyordum. Hikayem tamamlandıktan bir süre sonra hatta yayınevinin editörüne gittikten, basılmasına çok az bir zaman kaldıktan sonra bile birçok bölümü çıkardım.

Tam olmasa da 5533 sözcük çıkarmışım. Bu 16 sayfa demek oluyor. Bunlar oldukça dolu, koca paragraflardı. Hikâyeyi zenginleştiren cümlelerle doluydu. Ama yine de kısaltıp daha az kelimeyle okuyucuyu yormadan yazmak için çıkardım onları. Birkaç örnek vereyim bu paragraflardan.

“Benim çocuklarım neler yaşıyordu iç dünyalarında kim bilir? Babalarının yokluğunun getirdiği boşluğu benimle paylaşmaları için elimden geleni yapmalıydım. Bendeki deneyimleri onlara aktarmak için sözler yeterli değildi. Yaşamak gerekiyordu. Onlarla daha çok beraber olmalıydım. Hızlı yaşamanın, sürekli satın alıp tüketmenin, yüksek apartmanlarda oturmanın bir sonucu da insanların birbirleriyle olan iletişimin yavaş yavaş kopmasıydı. Çocuklar ileride tüm bu birikimlere bir yolunu bulup ulaşırlardı şüphesiz ama bu aktarım sadece çocuklar için değil ana-babalar için de gerekliydi. Boşa akıtılmayan bir çeşme gibi; suyu dolduran nasıl mutlu oluyorsa, suyunu veren kaynak da o mutluluktan pay alıyordu aslında.”

Oldukça kolay anlaşılır bir paragraf, bir mantık zinciri içeriyor ve kulağı tırmalayan hiçbir gariplik de yok. Fakat bu paragraf olmadığında hikâyenin bütünlüğü bozulmuyor, anlaşılırlığı azalmıyor, kısaca hiçbir şeyi de eksilmiyor. Bunun gibi pek çok paragrafı çıkarttım.

Peki kaç defa okuduğumu merak ediyor musunuz?

Sayısız kez. Yüzlerce defa desem abartmış olmam. Bir yeri çıkarttığımda ya da yeni bir şeyler eklediğimde, kurgu bozulmasın diye hepsini tekrar tekrar okuyordum.

İlginç bir şekilde de her okumada düzeltmeler ve ciddi hatalar ve tekrarlar da oluyordu. Bir yazar arkadaşım bir gün bana “Düzeltmeler, eksikler bitmez! Hep bir eksik ya da ilave edilecek bir şeyler vardır. Hiçbir kitap bitmez!” dedi. Bir yazarın da “Acele edilmese çok iyi olabilecek birçok kitaba rastladım” dediğini hatırlıyorum. Yazmak ve beklemek tabiri caizse “demlendirmek” gerekiyordu ve bu da zaman istiyordu açıkçası.

Bakalım ben ne kadar bekleyebilecektim?
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Şen Sevgi Erişen
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan