Açık Pencere

İlk Kitabım Çıktı | 10

2 Aralık 2022

Yazı: İlk Kitabım Çıktı | 10 | Yazan: Şen Sevgi Erişen

 

İndeks

İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 1
İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 2
İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 3
İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 4
İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 5
İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 6
İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 7
İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 8
İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 9
İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 10
İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 11
İlk Kitabım Çıktı | Bölüm 12

 

Hayâller ve Gerçekler

Kitap çıkarma serüveninin geldik en can sıkıcı bölümüne. Tahmin edebileceğiniz gibi konu, yayınevinin seçimi ve anlaştığım yayıneviyle sözleşme aşaması. Ben bu süreci ikiye ayırarak anlatayım. Yayınevi arama, bulma/bulamama ve seçtiğim yayıneviyle sözleşme imzalama süreçleri.

İlk bölüm için söyleyeyim, hayrete düşmemek, hayâl kırıklığı yaşamamak, kırılıp dağılmamak, ağlamamak ne mümkün. Nedenini anlatmaya çalışayım:

Yazarken her ne kadar gerçek hayattan yola çıksam da “sözün gücünü” kullanırken yeni bir gerçeklik yarattığımı kabul ediyorum. Bunun sadece bana ait bir olgu olduğunu da düşünmüyorum.
Daha açık bir dille yaratım sürecinin doğal bir hassasiyetin sonucu ortaya çıktığını bu yüzden de dış etkilere açık hâle geldiğimi söylemeye çalışıyorum.

Daha önce de değindiğim gibi kitabımı yazarken anlatmak istediğimi düzgün cümlelerle aktarabilmek dışında “edebi” bir anlatım yolu bulma arayışındaydım. Düşüncelerimin bir bölümünün kürekle sayfaların üzerine dökülmesi değildi yapmaya çalıştığım şey. Kalbimden gelen titreşimlerin ifadesini hissetmem, her birinin birbirinden az da olsa farklarını görebilmem önemliydi. Aklımı kullanmak tek başına yetmiyordu. Kalp ile aklı bir etmeliydim Mevlana’nın ifade ettiği gibi.

Bütün bunları anlatmamın sebebi yayınevi görüşmelerinden neden çok etkilendiğimi açıklamak içindi. Yazarken ruhumun kapılarını ardına kadar açıp en savunmasız hâlimle dolaşır olmuştum. Yayınevleri de bir şirketti ve verdikleri hizmetin yanında kazançlarının peşindeydiler. Onların benim ruh hâlimi anlamasını imkânsızdı.

İşin ilginç yanı bu aşamada özellikle ilk kitabını çıkaran bir yazara yardımcı olup yol gösterecek kimse de yok. Editörlük şirketleri ve birçok bireysel çalışan editör günlük konuşma ağzıyla söylemek gerekirse “bu topa girmiyor”. Bu süre zarfında tanıştığım bir yazarın editörünün hem editörlüğünü yapıp hem de bir yayınevine yönlendirdiğini öğrendim.

Yakın zamanda da bir “yazar ajanı ve ajansı” ile tanışma imkânım oldu. Bu da tamamen o kişinin çevresine, bilgisine teslim olmayı gerektiriyor. Bundan da ne kadar emin olabilirsiniz ayrı bir soru işareti.

Dönüyorum yayınevi aradığım günleri anlatmaya.

İnternetten yayınevlerinin verilerini tek tek çıkardım. Telefon, adres ve başvuru şartlarını yanlarına sıraladım. Her biri farklı şeyler istiyordu. Kiminin kendine özgü formlarını dolduruyor kimine dosyayı e-posta atıyor, kimine de basılı olarak kargo ile ya da elden gönderiyordum. Birçoğu da pandemi döneminden ötürü hiç dosya almıyordu. 50’ye yakın yayınevinden yarıdan fazlasını editörümün yardımıyla eledim. Bir kısmını o tanıdığı kadarıyla güvenmediği için önermedi; bir kısmının yayınları benim hikâyemin kategorisine uymuyordu.

Bu arada ben ücret karşılığında kitap basan yayınevlerini de listeme almıştım. Kendi sayfalarında birkaç seçenek sunan bir tanesini çok iyi hatırlıyorum. Telefon görüşmesinde bana “Bizim için ne yazdığınız önemli değil, siz yayınlanmasını istiyorsanız biz bunu yaparız” dediğindeki yüz ifademi görmeliydiniz. Sosyal medyada takipçi sayısı yüksek olan kişilerin kitaplarını ücretsiz de yayınlıyorlarmış.

Bu aşamada para vermeyi kabul etmeye başlamıştım fakat bununla işin bitmeyeceğini de biliyordum. Kitap çıkaran bazı dostlarımdan pek çok olumsuz deneyim dinledim. Kitabın puntolarının anlaştıkları ölçüden küçük olduğunu, kapağın tasarımının istedikleri gibi olmadığını söyleyenler, sözleşmeye uyulmadığından dert yananlar da çabası.

Olaya bir de yayınevleri açısından baktığımda ise “ilk kitap” yayınlamanın yayınevi için satış açısından garantisi olmayan bir durum olduğunu ve bir risk içerdiğini de çok iyi anladım.

Ya tanıtım ve satış ne olacaktı?

Bunun için dönüp dolaşıp kendi sosyal medya sayfalarımı düzenlemeye geldi iş. Fakat mesele bununla da bitmiyordu. Daha sonra satışı destekleyecek en önemli işin “dağıtım işi” olduğunu anladım. Kitaba talep olursa ama kitapçılarda kitabınız yoksa yine satış yapamıyordunuz. Bu bilgilerin bir kısmını bilerek, birçok kısmını da bilmeden bir yayınevi seçmek durumundaydım. İnanamayacaksınız kaç kez yayımlatmaktan vazgeçip bekledim.

Ve yine yayınevimi nasıl seçtiğime inanamayacaksınız, anlatayım:

İzmir’de kızımın yanında kalıyordum. Kitabımın yayımlanma işi kilitlenmişti. Ben de bir çeşit sihir kullanmaya karar verdim. Sevgili “Dilek Pute’den Jean Adrian Arınma Sistemi (JAAS) seansı” için randevu aldım. Benim için özel bir seans yapacaktı.

Onunla yapacağımız çalışma, önümde bir alan açılmasına yardım edecekti. Bir şekilde karar verip bu yöntemi denemeyi seçtim. İlk seansın ortalarında içime bir yayınevi tarafından aranacağım -hem de çok kısa zamanda- hissi geldi.

Seansın bitiminden 10 dakika sonra telefonuma bir editörlük şirketinden cevap geldi.

Nasıl oldu?
Bu kadar basit miydi?

Belki de her şeyi zorlaştıran benim bakış açımdı. Seansın bitiminde başlayan görüşme beni kitabımı çıkardığım yayınevine ulaştırdı.

Böylece yayıneviyle görüşmelerimiz başladı.
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Şen Sevgi Erişen
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

5 YORUMLAR

  • Yanıtla Dilek Pute 3 Aralık 2022 at 12:41

    Harikasın. Çok güzel yazmışsın. Eminim birçok kitap çıkaracak insana katkı olacaksın. İyi ki kesişmiş yollarımız.

    • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 4 Aralık 2022 at 03:27

      Teşekkürler Dilekciğim.
       
      O günü unutamam, sonuca o kadar hızlı gitmemiz beni çok eğlendirmişti 😃

  • Yanıtla Mehmet Gökcük 6 Aralık 2022 at 10:21

    Bu yaşa değin üç kitap yazmak nasip oldu. Her biri farklı içerik türlerine sahip olmakla birlikte, yayımlanma hikayeleri de ayrıca kitap olur.
     
    Özellikle verdiğiniz bazı detaylarda çok fazla benzerlik hissettim kendi yaşadıklarıma paralel.
     
    İnsan konduramıyor ama maalesef birçok sektör gibi yayımcılık sektöründe de yüreği gözlerinde insanlara denk gelmek çok zor. Gönül veren herkes bir şekilde kitabına kavuşuyor ama yazarın kendisinden başka kimse yaşanan zorlukları bilmiyor.
     
    Başarmış olmanıza sevindim. Nice güzel yürekli okurlar dilerim. 🙂

  • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 10 Aralık 2022 at 09:47

    Beni anlayan birini bulmak ne büyük mutluluk bilemezsiniz, bir ben bir de Allah bilir yaşadıklarımı derken 😊 ikinci kitabım için çok şey öğrenmiş oldum ama.
     
    Yorumunuz bana çok iyi geldi, çok teşekkürler 🙏

    • Yanıtla Mehmet Gökcük 11 Aralık 2022 at 14:11

      İkinci kitabınızda da karşınıza farklı zorluklar çıkacak ama ayakları yere çok daha sağlam basan, bilinç düzeyi çok daha yüksek biri olarak net tavırlar sergileyebileceksiniz. Bunu şimdiden görebiliyorum 🙂 Şans faktörü de çoook mühim, sizinle olsun dilerim.

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan