Benim Hikâyem | 7

 

İndeks

Benim Hikâyem: Birinci Bölüm
Benim Hikâyem: İkinci Bölüm
Benim Hikâyem: Üçüncü Bölüm
Benim Hikâyem: Dördüncü Bölüm
Benim Hikâyem: Beşinci Bölüm
Benim Hikâyem: Altıncı Bölüm
Benim Hikâyem: Yedinci Bölüm
Benim Hikâyem: Sekizinci Bölüm
Benim Hikâyem: Dokuzuncu Bölüm
Benim Hikâyem: Onuncu Bölüm
Benim Hikâyem: On Birinci Bölüm
Benim Hikâyem: On İkinci Bölüm

 
 
Önceki bölümün sonunda yer alan bir hatırlatma cümlesiyle başlayalım yeni bölüme: “Birleşik Alan bilimsel bir tanımdır. Bunun açıklamasını da sonraki bölümlerde paylaşmaya çalışacağım.”

Öyleyse “Birleşik Alan” tanımını açıklamakla başlıyorum yazıma:

Kuantum Alan Teorisi oluşmadan önce bilinen ve öğretilen bilimsel gerçekliklere göre evrende oluşan her şeyin yapı taşını atomlar yani bölünemeyen tanecikler oluşturuyordu.

Kuantum Alan Teorisi’yle birlikte -ki bu “Standart Model” olarak geçmektedir- bu bilgi tamamen değişmiştir. Şöyle ki; evrenin temelinde alanlar ve dalgalanmalar vardır. Boşaltılmış bir vakum alanında bile bir hareket vardır. Bunlara “kuantum vakum dalgaları” denir. Her şey bir titreşim, bir dalga olarak var olur. Durağan hiçbir şey yoktur yani.

Kolay anlaşılabilir bir şekilde söylemek gerekirse evrende parçacık diye bir şey yok, “alanlar” var. Bu alanlar da titreşen dalgacıklardan oluşuyor.

Diğer bir deyişle evrende 4 temel alan var. Mıknatısın çekim alanı, Yer’in çekim alanı (Yer Çekimi) gibi. Her şey bu alanların dalgalanmalarından ve etkileşimlerinden oluşuyor gibi düşünebiliriz. Var olan her şey, her birimiz aynı dalgaların farklı ifadeleriyiz bu teorinin sonucu olarak.

• İşte Meditasyon esnasında bu Birleşik Alan’ın en saf halini deneyimlediğimiz ve onun için stresten arındığımız söylenmektedir. Bu konuda birçok bilimsel araştırma da yapılmıştır. Bu bilimsel teoriye göre bizim “boşluk” kabul ettiğimiz alan Birleşik Alan olup her şeyin oluştuğu saf bir kaynaktır.
• Araştırma sonuçlarına göre Transandantal Meditasyon ile yapılan meditasyon sırasında bu alana girilerek aynı zamanda düşüncenin de kaynağına ulaşılmış olunur. Sonuç olarak bu yöntem derin bir dinlenme sağlamaktadır.

Öyleyse son zamanlarda çokça konuşulan bir konu olan “an’a odaklanmak” ile anlatılmak istenen bu mudur? Düşünce dalgalarının geçip gitmesini izleyip onun kaynağına yerleşmek. Bir su kaynağındaki her an ortaya çıkan yaratım gücünü, etkinliğini hissedip onu yaşamak. İşte “derin dinlenme” için yapılması gereken şey!

Bu kaynaktaki dinginliği yaşadıktan sonra hayatın içindeki aktifliğinize geri döndüğünüzde çok daha yaratıcı olarak tamamıyla pozitif bir bakış açısıyla yol alabilirsiniz. Sizdeki toksinler atılmış, vücut kimyanız değişmiş ve mentâl olarak da dengeye gelmiş olduğunuz için baktığınız şeyleri farklı görmeye başlarsınız. Zihindeki olumsuzluklarla bezenmiş dünyanızın yerine aydınlık bir dünya gelmiştir. Zihninizdeki aydınlık etrafınızı öyle aydınlık görmenize yol açacaktır. Daha da ötesinde zihninizin oluşturduğu uyumlu dalgalar etrafınızda yayılan diğer dalgaları da sakinleştirip düzenleyerek olumsuzlukları yok edecektir.

Tüm bunlardan anladığımı söylemem gerekirse “UYANIŞ” içimizdeki kaynağa gidip saflaşmaktan geçen bir yoldur.

Aydınlanma “kaynaktaki saflığı” yaşamaktır.

Kaynağımızdaki saf ışığımızla her an buluşmanız dileğiyle…
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Şen Sevgi Erişen
 
 

Notlar & Açıklamalar:

 
* Birleşik Alan İçin Başvurulabilecek Kaynak 👉🏻 Is Consciousness the Unified Field? A Field Theorist’s Perspective, John Hagelin: Fizik Profesörü, Kuantum Fiziği, Maharishi Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Kamu Yönetimi Enstitüsü Bölüm Başkanı.