Benim Hikâyem

Benim Hikâyem | 12

26 Ağustos 2022

Yazı: Benim Hikâyem | 12 | Yazan: Şen Sevgi Erişen

 

İndeks

Benim Hikâyem: Birinci Bölüm
Benim Hikâyem: İkinci Bölüm
Benim Hikâyem: Üçüncü Bölüm
Benim Hikâyem: Dördüncü Bölüm
Benim Hikâyem: Beşinci Bölüm
Benim Hikâyem: Altıncı Bölüm
Benim Hikâyem: Yedinci Bölüm
Benim Hikâyem: Sekizinci Bölüm
Benim Hikâyem: Dokuzuncu Bölüm
Benim Hikâyem: Onuncu Bölüm
Benim Hikâyem: On Birinci Bölüm
Benim Hikâyem: On İkinci Bölüm

 
 

Beden-Zihin Birarada

Benim meditasyon hikayemi anlattığım bu yazı dizisinin “ayurvedik yaşam ve beslenme” bilgisi ve deneyimleriyle devam etmesi tesadüf değildir. Sanırım benim için yaşamda bir değişim bir öze dönüş, bir arınmaya girmemin başlangıcı olarak seçtiğim nokta, soyut ve bir o kadar da etkiliydi. Bu nokta yaşam gerçekliğini değiştirebileceğim en güçlü veri tabanı olan “zihindi”. Bu benim deneyimlerimden çıkardığım bir sonuçtu. Evet! Ben zihnimi arıtarak “değişimin” ya da “farkındalığımın” hızlanmasını sağladım sanırım.

Meditasyona başladığım yıllar şunu duyardım:

“Meditasyon yaparak ‘hızlı evrime’ girersiniz.”

Bunu doğru kabul edersem o zaman benim geçireceğim evrim kaçınılmaz bir süreçti ve bunu hızlandırmak ya da yavaşlatmak benim elimdeydi. Şimdi düşünüyorum da yaşamlarımızı kolaylaştırmak ya da zorlaştırmak da bizim elimizde. Bir şekilde yüklü bir programla (bilgisayar programı gibi ama çok daha gelişmişi) dünyaya geliyoruz fakat buradaki gerçeklilere göre de yeni seçimler yapabiliyoruz. Hatta programımızın daha karmaşıklaşmasına bile yol açabiliyoruz.

Bunu fark etmem kolay olmadı elbette. Daha doğrusu bunu fark etmeden önce hayatımı zorlaştıracak pek çok şey yaptım. Pek çok birbirini tekrarlayan sıkıcı olaylar yaşadım. Henüz hepsini çözemediysem de birçoğu bana önemli faydalar sağladı.

Bir çeşit şaka gibi benzer olayların etrafımda dönüp durmasından anlamalıydım ki bunları ben seçiyor, yaratıyor başka bir deyişle oluşmalarına yol açıyordum. Yaşamımdaki tekrarlar beni uyandırdılar da diyebilirim.

İlk romanım “Zeo, Kio ve Mehpare” sayfa 239 yazdığı gibi!

Aynen şöyle bakın lütfen:

Kendi kendini uyandırır insan, kendi kendini bir şeylere inandırıp kandırdığı gibi.

Bir cümle de sayfa 74 de var onu da paylaşayım:

Hangi yol uzun, hangisi kolay; çiçekli, dikenli? Hangisi senin kalbine giden yol?

Bu cümleler hikayenin başında sorulan soruya bir cevap gibi de aslında!

Soru şu:

Kilitleri açan sensin de anahtarı sana veren kim?

İşte benim hikayemin içindeki gizlenmiş soru ve cevapları!
Ben ne yaptığımı o an için çok kesin olarak bilerek yaşadım. Ama bugün çok daha fazlasını görüyorum. Dünya gerçeklik algım büyüdü, değişti ve çok daha eğlenceli bir hâle geldi. Kendimi çıkmazlara sokan seçimlerimi fark etmeye başladım. Yaşadıklarım gibi yaşayacaklarım da benim seçtiğim oyunlardı. Öyleyse bunları daha kolay, zevkl , acısız hâle de getirebilirdim.

Şimdi; geldiğim tüm bu aşamalar sonucunda daha özgür düşünen, yaşayan bir kadın oldum. Bunu yapabilmek için nereden başlamış, hangi yolu seçmiştim?

Döndük mü yine her şeyin başı olan “zihne”.

Zihnimi özgürleştiren bir metot bulmuştum. Elbette ki yolumda birçok destekcilerim de vardı. Fizik okumuştum, ailem bana birçok konuda “karar hakkı” veriyordu. Bana baskı yapmıyor, özgür bırakıyorlardı. Şükürler olsun ki Atatürk Türkiye’sinde yaşıyordum. Bir de Mevlana suyu içmiştim.

Başlangıç noktası olarak farklı noktalar seçmeyi de denemedim değil tabii ki; dini ritüeller, aşık olmak, spor yapmak, içine pek girmesem de denediğim siyasi tartışmalar yapmak, güzel ve sevilen biri olmaya çalışmak, iş başarıları kazanmak gibi şeyler. Bunların hepsi benim yolculuğumda basamak oldular hiç şüphesiz. Bir üst evrime eriştim onların sayesinde. Bir çeşit okul gibiydi yaşadığım bu yeryüzü. Daha üst evrim seviyelerine doğru yol almam için bu basamaklarda yetiştim. Bir piramitin katmanlarıydı her biri. Ama en üst katmanlarda “zihin” ve “bilinç” yer alıyordu sanırım. Hayat programımızı seçimlerimizle değiştirebiliyor ya da daha gelişmiş programlara dönüştürebiliyorduk. Somut hayatın içindeki yaşamların her birini önce arka planda da olsa zihnimizde oluşturuyorduk.

Zihin faaliyetlerinin önemini bir anımla aktararak bitireyim bu bölümü.

Toplu meditasyona geç kaldığım bir gündü. Meditasyon öncesi yapılması önerilen “asana” (yoga) hareketlerini yapmadan başlamak istemedim. Onları yapınca daha da geciktim. Programı süre olarak eksik yapmayı tercih etmiştim. Bana göre bedenimin buna ihtiyacı vardı. Bu kararımda bir problem yoktu.

Çıkışta sevgili öğretmenimiz Vesile Baruh’la karşılaştık. Onun sözlerini hâlâ çok net hatırlıyorum:

“Zihin bedeni düzenler, seçmen gerektiğinde zihni dinlendirmeye öncelik verirsen beden de kendiliğinden rahatlamış olur!”
 
 
Not: Vesile ve Albert Baruh çifti, yıllardır TM merkezini yönetmekte ve meditasyon öğretmenliği yapmaktadırlar.
 
 

Devam edecek…

 
 
Şen Sevgi Erişen
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan