Selim elinde çantası ile kapıda belirdiği sırada Kamer amca telefonla konuşuyordu. Dükkânın girişine sırtı dönüktü, delikanlının geldiğini fark etmedi. Çalışma masasının yanında, ayakta, telefonu bir kulağına götürüp konuşuyor, bir okuma mesafesine getirip ekranına bakıyor, ardından sağ elinin işaret parmağı ile bir şeyler yapıyordu. Normalde…
Sergen Zeytin Kara, geldiği ilk günden itibaren sadece Bora’nın değil, kampingde kalan herkesin neşe kaynağı olmuştu. Hepsinin gönlünü kazanmış, Bora’nın ise kalbini tamamen çalmıştı. Gün boyu peşinden ayrılmıyordu. Zeytin toplarken, bulaşıkları makineye dizerken, çamaşırları asarken, sürekli etrafındaydı. Kimi zaman oğlak gibi zıplıyor, kimi zaman…
Bir gece, daha uykuya dalalı birkaç saat olmuştu ki dışarıda patlayan gök gürültüsü ile sıçrayarak uyanan Sergen Zeytin Kara hızla yorganın içine daldı. Bora'nın sağ tarafına, yan yattığı yatakta, koynuna yerleşmiş tir tir titriyordu. "Sakin ol kızım, sakin ol. Bir şey yok, yağmur yağıyor…
Bora gözlerini açtığında hava aydınlanmaya başlamıştı. Koltuğunun altında Kara uyanmış, gözlerini yüzüne dikmiş kendisini seyrediyordu. Hiç ummadığı kadar huzurlu bir uyku çekmişti. Ayak ucunda yatan Bulutsu da aynı şekilde yüzü kendisine dönük, yalanıyordu. Lâkin onun yanındaki Şaka hiç hoşnut görünmüyordu, her sabah yaptığı gibi…
Burun deliklerinden ciğerlerine çektiği temiz havayı yüzünün açıkta kalan her noktasında hissederek uykusundan ağır ağır sıyrıldı. Soğuktu. Bodrum’un nemli gece soğuğu. Uykuya dalmadan önce yağmaya başlayan yağmur durmuştu. Sırtüstü yattığı yatağında başı hariç vücudunun tamamı kalın yün yorganın altındaydı. Kendi vücut sıcaklığıyla olabildiği kadar…