Hayat Rehberimiz; Eğitim

9 | Öğretmenler Kendi Aralarında Neler Konuştular?

19 Mayıs 2022

Yazı: Öğretmenler Kendi Aralarında Neler Konuştular? | Yazan: Şen Sevgi Erişen

 

İndeks

Eğitim Konulu Köşe Yazılarına Giriş | 01
Biz Olmak ve Eğitim | 02
Ben de Kürsüde Oturmak İstiyorum | 03
Güneş Öğretmen İş Başında | 04
Öğretmeyi ve Öğrenmeyi İstemek | 05
Hata Yapmanın Hediyeleri | 06
Anlamayı Anlamak, Öğrenmek ve Bilinç | 07
Öğrencilerle Toplantı | 08
Öğretmenler Kendi Aralarında Neler Konuştular? | 09
Öğrencilerin Bakış Açısıyla “Kopya” | 10
Hepimiz Öğrenci Olduk | 11
Çocuğumla Neden Felsefe Yapmalıyım? | 12
Toplumsal Travmalarımız | 13
Ergenlikte Yaygın Bir Problem: Sigara | 14
Düzensizlik De Bir Düzendir | 15

 
– Yardımınızı istiyorum arkadaşlar. Yeni işlediğimiz konuyla ilgili diğer ders öğretmenlerinden. “Eşitlik ya da denklemler” konusunu derslerinizde işleyebilir misiniz? Türkçe dersinde “eşitlikler” konulu bir şiir yazdırabilir misiniz ya da bir düz yazı, resim dersinde bu konuda resim yapmalarını ister misiniz? Ya da resmin ölçülerini büyütürken eşit büyütmeler yapmaları gerektiğini gösterir misiniz onlara. Eşitliğin her iki tarafından bir sayı eksildiğinde ya da artığında eşitliğin bozulmadığı aksi yapılırsa bozulacağı gibi. Ya da haritada enlem ve boylamlarda eşit uzunluklar eşit dilimlerin olduğunu gösterebilir misiniz?

– İlginç bir fikir. Ben sevdim. Uygulamayı kabul ediyorum.

– Ben düşünmeliyim.

– Bunu tekrar konuşuruz o zaman. Ben sizin vaktinizi daha fazla almadan esas konumuza geleyim. Şimdi arkadaşlar birkaç konu başlığım var size de sormak istediğim. Birkaç tespitim de var. Eğitimde neden istediğimiz verimi elde edemediğimizin sebeplerinden bazıları.

– Sebeplerin arkasında biz öğretmenler olmasın? Hani öyle bir sonuç sezdim sanki.

– Bak şimdi iş döndü dolaştı bize dayandı, gördünüz mü arkadaşlar?

– Belliydi kabağın bizim başımızda patlayacağı zaten!

– Kızmıyorsunuz, değil mi? Ciddi misiniz siz?

– Yok, şimdilik ben kendi adıma şaka yapıyorum. Ya sizin için nasıl?

– Valla bakıyoruz işte iş nerelere varacak. Hep birlikte göreceğiz.

– O zaman ben devam edeyim sözlerime izninizle. Şöyle sıraladım başlıkları:

  • Sınıfta tek otorite olmayı istiyor muyuz? Bunun öğrenmeye katkısı nedir?
  • Sınıfta tek otorite olmaktan vazgeçersek dersleri nasıl işleyebiliriz?
  • Otoriteysek nelere tolerans göstermeliyiz? Tolerans ve hoşgörü arasındaki farkları da düşünerek bu soruyu cevaplarsak neler söyleyebiliriz?

Bir de konuları sınıfta öğrenme konusunda çok ciddi sorunlar var. Bu konuyu konuşmalıyız. Benim sınıfımda problemi kendi kendine çözmeye direnen oldukça fazla öğrenci var. Onlara nedenini sorduğumda verdikleri cevapları paylaşıyorum sizinle.

Soruyu çözemeyen öğrencilerin sebepleri şunlardı:

  • Yanlış yapmak istememek
  • Yaptığından emin olamayıp öğretmenin çözmesini beklemek
  • Çözmeyi deneyip doğru sonucu bulamamak
  • Çözeceğine güvenememek
  • Anladığından emin olamamak

Tüm bunlar üzerine düşüncelerinizi alayım lütfen. Ha… Pardon bir de unutmadan bir konu daha var; bazı derslerin “ezberlenmeden” başarılamayacağına olan bir inanç var.

– Bu söz bize sanırım. Tarih ve coğrafya dersi ezber derstir derler. Sırası gelince bununla ilgili konuşmak isterim.

– Sırası önemli değil. Konuşabilirsin.

– Şöyle başlayayım o zaman; tarih dersinde hata yaparak öğrenmek olmaz. Bu yüzden ezber dersi diye geçer. Hazırlanmış, yazılmış belgeler üzerinde çalışma yapıyoruz. Tarihi bir anlaşma üzerinde çalışılırken her maddenin getirisini, götürüsünü anlayabilmek için o tarihlerdeki sınırları, devletlerin birbirleriyle olan ilişkilerini, geçmiş anlaşmaları da bilmek gerekiyor. Yani bir anlaşmanın tüm maddelerini ezberlemek bir şey ifade etmiyor aslında. Ama öğretmen sınavda, falanca anlaşmanın maddelerini yazın, dediği zaman bunları ezberlemiş öğrenci hepsini sıralayabilir. Öğrenci bu sistemin içinde sınav için çalışıyor. İstisnalar hariç.

– Doğru. Öğretmenler de sınava giren öğrenciye katkısı olsun diye anlatıyorlar zaten.

– Evet. Bu durumda derslerin birçoğu sınava hazırlık şeklinde geçiyor. Bu da bizi dar bir alana sıkıştırıyor. Benim yapmaya çalıştığım yöntemle hem sınava hazırlanıp hem de konuyu kavramalarını sağlıyorum. Özür dilerim, bunu tam anlamıyla yapıyorum diyemem. Yapmaya çalışıyorum. Projeler belirliyorum. Öğrencilerin bunun üzerine yoğunlaşıp çalışmalarını sağlıyorum. Ondan sonra da sınıfa sunmalarını istiyorum. Onları yaptığı çalışmaları takip ediyor, kaynak konusunda yardımcı oluyorum.

– Proje veriyorsan, o zaman sınıfta “tek otorite” olmaktan vazgeçmiş oluyorsun. Öyle mi?

– Tam olarak olmasa da bunu yapmaya çalışıyorum.

– “Proje bazlı eğitim” konusunda birbirimize vereceğimiz destekler var. Bunu da konuşalım. Not ediyorum.

Güneş Öğretmen izin isteyerek söze girdi.

– Ben bir süredir fark ettim ki “öğretme-öğrenme” ilişkisinde yaşadığımız en büyük zorluk bundan kaynaklanıyor: “Tek adam” sendromu.

– Ezber konusuna geri dönersek. Ezberleyerek ders çalışma o kadar yaygınlaşmış ki öğrenciler arasında. Ben kendi öğrenciliğimden de hatırlıyorum. Matematik, fizik gibi derslerde bile yapıyorduk bunu. Tabii sınavlarda not alabileceğimize inanırsak. Kaç tip problem varsa onların örneklerini oturur ezberler, benzerleri çıkınca da kolaylıkla çözerdik. Sınavda farklı bir soru tipiyle karşılaşırsak da isyan ederdik!

– Sorun dönüp dolaşıp bizim dersi işleme yöntemimize dayanıyor. Uyguladığımız yönteme göre öğrenci derste ya aktif dinleyici oluyor ya da pasif dinleyici. Üçüncü bir seçenek var o da hiç dinlememek ya da dinleyememek.

– Benim topladığım verilere göre derste öğrenen öğrenci oranı çok düşük…

– Resmen zaman kaybı yani. Öyle mi?

– Evet. Aynen öyle.

– Çaresi, büyük filozof Sokrates gibi soru sorup öğrenciyi düşündürmek. Bunu kendi aramızda uygulamayı öneriyorum.

– Nasıl?

– Hiç bilmediğimiz bir konu seçeceğiz. Bu konuyu birlikte çalışacağız. Bakalım nasıl bir sonuç elde edeceğiz?

– Ben varım.

– Ben de…

– Fena sayılmaz, 3 kişi olduk. Şimdi konuyu seçelim. Müsait bir zamanda da uygulamasını yapalım.

Gelsin çaylar o zaman!

Çayları getiren kafe çalışanı güler yüzle hizmet ettikten sonra Güneş Öğretmen’e bakarak konuştu.

Kulak misafiri oldum efendim, kusura bakmayın. Öğretmenlere her zaman büyük saygı duyarım. Ailemde de çok öğretmen vardır. Sizin işiniz çok zor. Ben hatırlıyorum da öğretmenlerimizi çok sayar, severdik. Şimdi benim çocuklarıma bakıyorum da. Nerede bizim dönemimiz nerede şimdiki öğrenciler. Gerçi değişmedik ne kaldı ki. Her neyse, özür dilerim sözünüzü böldüm.

– Yok, önemli değil. Bitmişti zaten toplantımız. Hazır sizi bulmuşken soralım o zaman; hatırladığınız bir okul anısını bizimle paylaşmak ister misiniz? Ya da “eğitime” dair birkaç söz etmek isterseniz buyurun!
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Şen Sevgi Erişen
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 19 Mayıs 2022 at 10:06

    Lise yıllarında beynime bombardıman edilen bilgileri düşündüğümde ne kadar azının aklımda kaldığını fark etmek beni daima üzmüştür. Bu kadar detaya, bu kadar çok bilgiye gerek var mıydı, diye sorgulamamak elde değil. Bunca ansiklopedik veri üzerimize fırlatılırken ezberlemeyecek de ne yapacaktık?
     
    Böylesine ağır bir müfredata sahip olup da böylesine cahil bir halk yetiştirmek de ancak bu eğitim sistemi ile mümkün olabilirdi. Anlamsız bilgi depolatmak yerine düşünmeyi, sorgulatmayı öğretmek gerekir çocuklara.
     
    Yazılarınızda en sevdiğim filozofa rastlamak beni daima gülümsetiyor, sanki eski bir dosta denk gelmişim gibi hissediyorum. Sokrates, beni büyüleyen ilk filozoftur. Diyalektiğin en üst noktası olan Sokratik Yöntem’deki dehayı görmek için Platon diyaloglarını okumak yeterli. Daha önce okumamış herkese yürekten tavsiye ederim. Sonrasında bu yöntemi kendi tartışmalarınızda da uygulayabilir ve karşınızdakini çıldırtabilirsiniz 🤣
     
    Kaleminize sağlık Şen ablacım.

  • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 21 Mayıs 2022 at 23:47

    Didemcim, öncelikle iyi bir okuyucu olduğun için seni bir kez daha kutluyorum.
     
    Eğitimin yeterince “kötü” olmasıyla ilgili hepimiz hemfikiriz sanırım. Çözümü de belli. Bu konuda birçok iyi yetişmiş eğitim uzmanımız var. Ayrıca Dünya’da birçok iyi örnek de var. Nereden başlasak düzeltmeye bir de ona karar verebilsek her şey bir anda değişecek sanki. Her şey bir tek harekete bakıyor.

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan