Hayat Rehberimiz; Eğitim

4 | Güneş Öğretmen İş Başında

24 Şubat 2022

Yazı: | Yazar: Şen Sevgi Erişen

 

İndeks

Eğitim Konulu Köşe Yazılarına Giriş | 01
Biz Olmak ve Eğitim | 02
Ben de Kürsüde Oturmak İstiyorum | 03
Güneş Öğretmen İş Başında | 04
Öğretmeyi ve Öğrenmeyi İstemek | 05
Hata Yapmanın Hediyeleri | 06
Anlamayı Anlamak, Öğrenmek ve Bilinç | 07
Öğrencilerle Toplantı | 08
Öğretmenler Kendi Aralarında Neler Konuştular? | 09
Öğrencilerin Bakış Açısıyla “Kopya” | 10
Hepimiz Öğrenci Olduk | 11
Çocuğumla Neden Felsefe Yapmalıyım? | 12
Toplumsal Travmalarımız | 13
Ergenlikte Yaygın Bir Problem: Sigara | 14
Düzensizlik De Bir Düzendir | 15

 
Bir önceki bölümde genç öğretmenimizi çalışma odasında Sevim Gündüz Hanım’ın eğitim üzerine yaptığı araştırmaları büyük bir dikkatle okurken bırakmıştık. Okudukça bir yandan düşünceleri daha da netleşmeye başladı diğer yandan da aklına gelen fikirlerden hangisinden başlayacağına karar vermeye çalıştı. Öğrencileri yazılı sınavlarda “Hangi sorudan başlayalım” diye sorduklarında verdiği cevabı hatırladı; en kolay gelenden başlayın! O da öyle yaptı.

Daha fazla devam etmeden söze bir virgül koyalım, bir önceki bölümün en son kaldığımız yerini ve sorularımızı hatırlayalım:

Bakalım öğretmenimiz “Sokrates tarzında” ders işleyebilecek mi? Bunu uygularken ne gibi güçlüklerle karşılaşacak ve bu zorlukların üstesinden gelebilecek mi? Her şeyden önemlisi vereceği emek, gayret, yaşayacağı zorluklara, karşılaşacağı engellere değecek mi?

Öğretmenimiz önce değişime kendisinden başlamayı bunu desteklemek açısından da bir ya da iki öğretmen arkadaşını bularak ekip olmayı düşündü. Aklına gelen arkadaşlarını aradı ve onlarla buluşup konuşmak için randevulaştı. Öğretmen arkadaşlarıyla arasında şöyle bir konuşma geçti:

– Merhaba arkadaşlar!

– Merhaba Güneş Öğretmen!

– Telefonda konuyu özetledim ya şimdi anlatayım.

– Anlat, dinliyoruz.

– Hepimizin değiştirmek istediği şeyler var sınıflarımızda. Verdiğimiz emeğin karşılığını almak istiyoruz. Ama sizin de bildiğiniz gibi.

– Ya canım bu sistemde değişiklik yapılmadıkça zor bunu değiştirmek. Çocuklar sınava hazırlanacağız diye hep ezber, hep ezber. Dersi dinlerken bile hep çıkacak soruları düşünüyor, alacağı notu. Bazısı da hiç umursamıyor hedefi yok.

– Tamam tamam… Sakin sakin… Bunların hepsi “tuzak”. Farkında mısınız? Sistemin çarpıklığına sığınmak değil yapmamız gereken, ona rağmen bir şeyleri değiştirmek.

Diğeri söze girdi; “Hah işte, bunu ben kendi sınıflarımda yapıyorum.”

– Nasıl yapıyorsun?

– Şöyle yapıyorum. Notu unutun diyorum. Hepinize benden 100. Şimdi derse başlayalım. Her eksik ödev ya da boş verdiğiniz gün -1 yazacağım.

– Arkadaşım sen yine not konusunu güncel tutuyorsun ama… Bu değil bizim istediğimiz ya da benim istediğim. Öğrenci dersi istekle dinlesin katılsın, araştırsın. Bunu not için yapmasın, kendisi için yapsın. Kendine bir şeyler kattığını hissederse yani o zaman farklı olur her şey ve en önemlisi kendini sınıftaki herhangi biri olarak görmesin, kendini kaybolmuş hissetmesin.

– Onun kolayı var, isimlerini ezberlersin onlara isimleriyle seslenirsin, gülümsersin ufak ufak başını okşarsın… Böyle olunca kendilerini daha özel hissederler.

– Canım bunu yaparken sınıf mevcutlarını göz önünde bulunduruyorsun, değil mi? Her derste birinin ismini söylersin.

– Sanırım bunu yapmaya çalışıyoruz.

– Şöyle devam edelim mi? Yapabildiklerimizi ve yapamadıklarımızı sıralayalım öncelikle.

– Olur valla. Hadi siz düşünmeye başlayın, ben de kâğıt kalemimi çıkarayım.

– Aklınıza gelenleri sıralar mısınız lütfen;

Yapabildiklerimiz:

  1. Rehberlik servisiyle koordineli çalışmak
  2. Aileyle iletişim kurmak
  3. Diğer öğretmenlerle iletişim içinde olmak
  4. Proje ödevleri vermek (Proje konularını disiplinler arası eğitime uygun seçmek)
  5. Dersi soru cevap şeklinde işlemek
  6. Ders boyunca arada dinlendirici eğlendirici sohbetler yapmak
  7. Bazı konuları öğrencilere anlattırmak (Anlatan öğrencinin çalışmasını, diğer öğrencilerinin değerlendirmesini sağlamak)
  8. Ders dışında toplanmak, geziye gitmek vs.

Yapamadıklarımız:

  1. Sorun çıkarmadıkça bir öğrenci için rehberlik öğretmeniyle konuşmuyoruz.
  2. Aileyi bir sorun olunca çağırıyoruz. Birçok aile gelmiyor. Gelenlerle de daha ziyade çocuğun notlarıyla ilgili konuşuyoruz.
  3. Öğretmenler bazı ilkelerinde ayrışabiliyorlar. Ayrıştıklarımızla belki de daha çok ortak nokta bulmaya çalışabiliriz.
  4. Proje ödevlerini süreç içinde takip edemeyebiliyoruz.
  5. Dersin işlenişinde soruları genellikle biz soruyoruz.
  6. Sohbeti genellikle biz yapıyoruz, öğrencinin hoş olabilecek anlatımlarına pek yer vermiyoruz.
  7. Öğrencilere ders anlattırıyoruz fakat onların sınav hazırlamasına ve yapmasına fırsat vermiyoruz.
  8. Ders konularıyla eşleşen gezileri ve toplantıları yeterli etkinlikte kullanamıyoruz.
  9. Öğrencilere sınavın en büyük işlevinin, notla değerlendirmek değil, öğrencinin kendi kendisinin ne öğrendiğini ne öğrenmediğini ve nede öğrenemediğini görmesi olduğunu GÖSTERMİYORUZ. (İlke: Sözle anlatmaktan çok, öğrencinin yaşamına katarak göster)
  10. Dolayısıyla kopyanın gereksizliğini ve kişiliğin çürümesinin başlangıcı olduğunu öğretmiyoruz. (Tıpkı bir elmanın, gözle görünemez bir noktadan çürümeye başlaması ve çürümenin kısa zamanda tüm meyveyi sardığı gibi, yalan da giderek kişiliği çürütür.)
  11. Önceden plan yapmayı ve zamanı en verimli biçimde kullanmaya çalışmanın önemini öğretmiyoruz.
Yazma işi bitince yaptıkları bu sıralamalar üzerine konuşmaya başladı öğretmenlerimiz.

– Güneş Öğretmen, şimdi sınıf mevcutları, ders programımızın dağınıklığı, evimizin okula uzaklığı, trafiğin yarattığı zaman kaybı ve en önemlisi müfredatın yetiştirilmesi, ailelerin ilgisizliği ve sınava hazırlık, -ki sınavlar test usulü yapılmaktadır- daha da önemlisi çocukların birçoğunun dershaneye gidiyor olması gibi birçok gerçeği bir kenara atarak konuşacağız bu konuları, öyle mi?

– Evet ama aynı zamanda da hayır! Çünkü biz ancak yaşadığımız gerçeklere göre yol alabiliriz, bu yüzden derslerimizde tüm bu saydığın zorlukları hesaba katarak ama onlara rağmen “Ne yapabiliriz?” onu konuşacağız. Demek istediğim bu işte.

İçlerinden biri düşünceli düşünceli yazılanlara bakarak, “Bunlar üzerinde konuşsak sonuç nasıl olur dostlar?” diye girdi söze.

– İlk anda hissettiğimi söyleyeyim; gerçekten bunları yaparsak ya karmaşa olur ya da mükemmel olur! Evet, dökelim bakalım eteğimizdeki taşları. Tek bilen olarak sınıfta dolaşan bir öğretmen olmak mı yoksa bilgi paylaşımı, aktarımı yapan, düşündüren, soru sorduran, öğrenciyi dinleyen bir öğretmen olmak mı? Hangisi daha kolay, hangisi doğru?

Hararetli konuşmalar bir yandan devam ederken diğer yandan da ilgi çekici maddeler belirlendi.
  1. Dersin işlenişinde soruları genellikle biz soruyoruz.
  2. Sohbeti genellikle biz yapıyoruz, öğrencinin hoş olabilecek anlatımlarına pek yer vermiyoruz.
  3. Öğrencilere ders anlattırıyoruz fakat onlara hiç sınav yaptırmıyoruz.

Güneş Öğretmen düşünceli bir şekilde söze girdi: “Bu tartışmaya bugün ara verelim arkadaşlar. Size okumanızı önereceğim bir yazıyı e-mail yoluyla göndereceğim. Ben tekrar teşekkür ediyorum bu buluşma için hepinize. Şimdi soruyorum benimle beraber bu çalışmaya katkı sağlamaya hazır mısınız? Hemen cevap vermek zorunda değilsiniz.”

Tam bu sırada üzerinde dumanı tüten sıcak çaylar geldi tepsiyle masalarına. Sözler yansıdı çay bardaklarına, yudumlarken sohbetin eleğinden geçen kelimelerin ardında kaldı hoş bir seda. Gülüşmeler, takılmalar ile eğlenceli bir toplantının tam da ortasında içeriye girdi üstü başı allı güllü bir Çingene. Onlara doğru yürüyüp “Bakayım falınıza” dedi siyah gözleriyle. Eğlencesine işte. Falcı daha onlar gel demeden başladı söylemeye; “Birçok adamla var bir işiniz, 3-4 güne gelir peşininiz. Atın bir teklik bana anlatayım ne kadar zordur işiniz.”

Birbirlerinin yüzüne bakıp kahkaha attılar ister istemez aralarında. Bir yandan da falcının sözlerine kulak kesildiler.
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Şen Sevgi Erişen
 
 

Önemli Not:

 
Kurguyu sınırlamamak açısından öğretmenimizin cinsiyetini, okuttuğu sınıfları, dersleri belirlememeyi uygun bulduk. Yerine göre cinsiyeti, okuttuğu sınıflar, dersler ve yaşadığı bölge de dâhil olmak üzere değişiklikler yapılabilecektir.
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan