Hayat Rehberimiz; Eğitim

11 | Hepimiz Öğrenci Olduk

16 Haziran 2022

Yazı: Hepimiz Öğrenci Olduk | Yazan: Şen Sevgi Erişen

 

İndeks

Eğitim Konulu Köşe Yazılarına Giriş | 01
Biz Olmak ve Eğitim | 02
Ben de Kürsüde Oturmak İstiyorum | 03
Güneş Öğretmen İş Başında | 04
Öğretmeyi ve Öğrenmeyi İstemek | 05
Hata Yapmanın Hediyeleri | 06
Anlamayı Anlamak, Öğrenmek ve Bilinç | 07
Öğrencilerle Toplantı | 08
Öğretmenler Kendi Aralarında Neler Konuştular? | 09
Öğrencilerin Bakış Açısıyla “Kopya” | 10
Hepimiz Öğrenci Olduk | 11
Çocuğumla Neden Felsefe Yapmalıyım? | 12
Toplumsal Travmalarımız | 13
Ergenlikte Yaygın Bir Problem: Sigara | 14
Düzensizlik De Bir Düzendir | 15

 
Kopya anıları anlatmakla bitmez elbette. Bazıları yıllar sonra saklandıkları sandıktan çıkar, eğlenceli sohbetlere katık olurlar; bazıları ise sebep oldukları travmaları hatırlatırlar.

“Kopya çekmek ya da kopya vermek” bir arkadaşınıza yardım(!) edememenin ezikliğini ya da haksızlığa vesile olmanın ıstırabını yaşayıp tam anlamıyla iki arada bir derede kaldığımız bir olay olabilir. Kişiliğimize damga vurmuş birçok travma gibi sessiz ve derinden ilerleyen, çocukluğumuzdan yetişkinliğimize kadar bizi kovalayan, unutmaya çalıştığımız bir gerçekliktir.

Yabana atılacak cinsten de değildir hani etkileri! Okul günlerinin tekdüzeliğine bir canlılık getirmesi, heyecan katması, not alma kaygılarımıza yalancı ve geçici de olsa bir rahatlık getirmesi farkında olmadan bizi kendimiz olmaktan çıkarır. Neden kopya çekmeye ya da vermeye ihtiyacımız olduğunu sorgulamadan geçen bir süreçtir kopya çektiğimiz yıllar. Bazılarımız günün birinde gerçek anlamda öğrenmeden not almanın anlamsızlığını, birileri duysun, bilsin diye “iyi not” almaya çalışmanın yapmacıklığını fark eder. Özgüven eksikliğinin belki de en önemli sebeplerinden biridir “kopya çekmek”.

Şimdi sahneden çekilme, sözü Güneş Öğretmen’e ve arkadaşlarına bırakma zamanı.

Hikayemize geri dönecek olursak;
9. Bölüm’de öğretmenlerin toplantısında çay servisi yapan adamın öğrenciliğindeki bir “kopya” anısından bahsettiği yerde kalmıştık. Kaldığımız yerden devam edelim kurgumuza öyleyse.
 

* * *

Adam çay bardaklarını dağıttıktan sonra anlatmaya başladı:

Allah selamet versin, bir sosyal bilgiler öğretmenimiz vardı. Son sınavında sınıfın çoğu kopya çekti. Ben zayıf alacağımı bile bile çekmedim. Senenin son sınavıydı. Sonuçlar açıklandığı gün öğretmen notlarımızı okumadan önce bir açıklama yaptı. Benim sıramı göstererek, “Bu sıra baştan aşağı aynı cümleleri yazmış, üstelik yanlış cevap vermiş. Bir kişi hariç o da yanlış cevap vermiş ama diğerlerinden farklı. Buradan da anladım ki bir tek o kopya çekmemiş” dedi.

Ben kıpkırmızı oldum. Başımı önüme eğdim. O gün öğretmenimiz karne notumu düzeltmek için bana bir şans daha verdi. Bu defa ben de onu mahcup etmemek için gerçekten çalışarak iyi bir not almayı başardım. Bu olayı hiç unutmadım.

Adamın sözü bitince öğretmenler “kopya çekmek” olayını da kendi aralarında konuşmaları gerektiğini düşündüler. Bu da verilen eğitimin bir sonucu değil miydi?

Güneş Öğretmen ve arkadaşları bu güzel hikâyeden sonra bakın kendi aralarında neler konuştular:

– Kopya çekmeyen öğrenci yoktur derler.,

– Normalleştirilmiş bir anormallik.

– Valla psikolojik açıdan vahim bir durum, eğitim açısından da “kural tanımaz” bir toplum yetiştirmenin başlangıcı. Ya da düzen bozucu bir kuralın “normalleşmesi”. Bir düzene belli kurallar içinde karşı çıkıp söz söylemek değil de “kaçak” yollar bulup yan yollardan ilerlemek!

– O zaman kurallar göstermelik olur. Uygulama kural dışı ilerler.

– Bana bu sözler hiç yabancı gelmedi. Bir yerden tanıyorum sanki.

– Bizim toplum yapımıza benzettin sanırım canım.

– Önemli olan kopya çekmeye ihtiyaç duymayacak bir sistem kurmak. Çocuk her türlü 100 alacağını bilse kopya çeker mi? Hak ederek alacağını farz ediyorum; çekmez.

– Yok bu böyle olmayacak.

– Nasıl olacak?

– Böyle yürümez demek istiyorum. Öğrenci lise sınıflarında aynı haftalara sıkıştırılmış birçok sınavla yüz yüze gelir. Bizler sınavları yapmak zorunda kalırız. Aynı gün bazen 3-4 ayrı dersten sınav olurlar.

– Eğer sınavlar ezbere dayanmayan yöntemler göre yapılırsa çok sorun olmaz. Ama birçok öğrenci “ezberler” ve sınav öncesi tekrarlamak zorunda kalır. Dersler birbirinden kopuktur. Konular arasında bağlantı kurmak zordur; öyle sürer gider çelişkiler. Bir kısır döngüdür gider.

– Konuyu dağıttık galiba. Kopya çekmek üzerine yoğunlaşalım mı tekrar?

– Bu konuda felsefe öğretmeninden destek isteyelim. Çocuklara bu durumu sorgulatsın. Ne dersiniz?

– İyi fikir.
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Şen Sevgi Erişen
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan