Önceki gece, vücudu ağlamaktan yorgun düştüğünde, stresli bir uykuya dalmıştı. Sabah, ruhunu esir eden aynı tedirginlikle uyandı. Çok saçmaydı belki ama sanki büyük bir kazadan son dakikada kurtulmuş gibi hissediyordu. Duvara doğru son sürat gidişlerini görmüştü çok net. Gerçekleşebilecek olanların yarattığı endişeden sıyrılamıyordu. İlişkilerini…
“İçin rahat edecekse böyle düşünebilirsin. Terk eden, darbe indiren, aşka aşık bir Don Juan olduğumu… Bunların hiçbiri değilim ben, ne var ki seni olmadığıma ikna etmeye çalışmaktan yoruldum. Ne yaparsam yapayım vardığın bu yanlış yargılara kuvvetle tutunmakta ısrar ediyorsun. ”…
Pardon?! Sen beni gecenin bir yarısı aradı diye azarlayabileceğin eski sevgilinle karıştırıyorsun herhalde. “Yapma” dememiş; bunu demene izin vereceğimi sanıyor olamazsın. Bir de davranışlarımın “yanlış” olduğunu söyleme cüretini de bulmuşsun kendinde. Kim verdi sana beni yargılayabilme hakkını? Benim vermediğime eminim. Beni suçlamaya kalkmadan paylaşacağın…
Tanrım, diye düşündü Pamir. Üçüncü bölüm yayına gireli henüz bir saat olmuştu ve Baran çoktan okumuştu. Sanki hikayedeki kötü adam kendisi değilmiş gibi sakince değerlendirmesini yapıyordu. Söyledikleri Pamir'in kulağına uğultu halinde geliyor, sesler kelimelere dönüşmüyordu. Dikkatini yeniden Baran'a vermeye çalıştı.…
Bir şey düşünmeyi engellemenin en iyi yollarından biri de uyumaktı fakat huzursuz uslar uykuda bile rahat vermezdi insana. Baran'dı, Kuzey'di, Dinçer'di, Leyla'ydı, Levent'ti derken saçma sapan sahnelerde gezindi durdu zihni.…
90’ların telefon seksi, 2000’lerde Internet’in hayatın her alanına girmesiyle daha cüretkâr bir boyuta ulaşmış, baştan çıkarma oyunlarının her türlüsüne bayılan Pamir için selfie böylece farklı bir anlam kazanmıştı. Kuzey’le son birkaç yıldır ara ara oynadıkları bu oyun, cumadan bu yana artmış, gelen WhatsApp mesajlarına…
Bu “canım”lı cümle hangisine mi aitti? Her ikisine de. İlişki sonrası o en tuhaf dönemdeydiler; hitap sorunu dönemi. Aşkım, sevgilim, börtü böceğimden sonra elinizde isimler kalır çoğunlukla; “Pamir. Baran.” Oysa ikisinin ayrılığı da bir tuhaf olduğundan onlar “canım”ı seçmişlerdi. Nasıl bir ayrılıksa sevgililerden daha…
Çok mu kabaydı? Belki. Kendini korumaya çalışırken bazen gereğinden daha keskin olabiliyordu cümleleri. “Alacağımı aldım, gidiyorum” gibi gözüküyordu belki de. Oysa ki “Kalbimi burada bir kez daha bırakmamak için yeterince geç olmadan gitmem lazım” diyordu. Kuzey ne hissetti bu tavrı karşısında onu pek anlayamadı.…
Kuzey'ın kollarının arasında gözlerini açtı. Zihni saniyeler içinde dün geceden sahneler yollamaya başladı bilincine: Kayaların üzerindeki locada neredeyse sevişiyor oldukları, odaya gelene kadar Kuzey'in bir an olsun Pamir'in vücudundan ellerini ayıramaması, Pamir'in kapı yerine kullanılan çadır fermuarını elleri titreyerek açması, üzerindeki tulumu Kuzey'in neredeyse…
Elinde makyaj temizle malzemeleri, kendi imzasını taşıyan fotoğrafların karşısında öylece durdu bir süre. Açlık ve geceden kalmanın sebep olduğu esriklik hali üzerine bir de fotoğrafların yarattığı şaşkınlık eklenince başı döndü. Bacaklarındaki titremeyle duvara arkasını verip yatağın ucuna oturdu. Odanın terasa bakan cephesini kaplayan, tavandan…