Yok artık deve! Peki ama? Nasıl? Yok artık! Şimdi tüm bunları bir oyun hamuru yap ve yoğur. Kolun ağrısın, ağır gelsin eline bileğine hamur. Aç önüne hamuru ve istediğin şekilleri çıkart. Bunlardan tarçınlı yılbaşı kurabiyesi de yapabilirsin, ağlayan (sanmam) kek de. Ağlayasın varsa illa…
Ellerim ceplerimde, burnum, kulağım soğuk. Kısa kısa kesik nefesler aldıkça ısınıyor yüzüm. Düşüncelerimi yumuşatmak için kaşımı, gözümü, dudaklarımı kıpırdatıyorum. Zihnimde bir düşünce küçük bir kızın salıncakta sallanması gibi sallanmaya başlayınca al onu o salıncaktan alabilirsen. Duruyorum. Çorabın, ayakkabının içerisinde ayak parmaklarım üşüyor. Aklıma geliyor…
Günler aylar geçecek ve siz yine aynı yerde olduğunuzu sanacaksınız. Oysa bir rüzgar esecek, şehir yerinden oynayacak, tohumlar yere düşecek ve kış uykusu başlayacak. Her şey ve herkes kendi devinimini yaşarken sen nerelerde debelendiğine şaşacaksın. Bir duygu seni oradan oraya fırlatırken nedir bu diye…
“Seninle Başlamadı” kitabını okudunuz mu? Ha deyince okunacak bir kitap değil, sakin olun. Başucunuzda duracak, siz okuyabildiğinizde okuyacak, zaman gelecek duraksayacak, sonra da içinizdeki çözülmeyi gördüğünüzde vay canına diyeceksiniz. Kendinizi görmemek adına başkalarına verdikçe veriyor ve kendinize layık görmüyor musunuz istediklerinizi? Görmezden geldikçe kendinize…
Aile Dizimi, Aile Konstelasyonu, Aile Kökeni... Bu kavramlardan birine, bir gün denk gelirseniz ve denk geldiyseniz; bence oldukça şanslısınız. Önünüzde malzemeleriniz var ve ne yapacağınızı bilmiyorsunuz demektir. Bu da pek güzel. Neden mi? Bazen bizden fazlasını ya da bizden fazla bilene, alana, hayata güvenmek…
Bazen ne yapsan olmaz. Çırpınırsın olmaz, bakarsın olmaz, gidersin olmaz. Yaptığın tüm eylemlerin karşılığının olmadığı yerdir “ölüm”. Üstelik hepimizin hayattaki tek gerçeklerinden de biridir, “doğum” ve de “ölüm”. Şu sıralar çok sıklıkla henüz 19 yaşımdayken yaşadığım “ölüm” kavramını düşünüyorum. Henüz 19 yaşımda tam da…
Bazen kurduğun, bazen kuramadığın hayâllerin kırıklığı… Hani camları batar ayağına, canına, içine. Ne yapsan, nereye gitsen, ne söylesen olmayacak gibi hissettiğin bir vakit oldu mu? Olmuştur, olacak. Kendine sarıl ve kendine şefkat göster. Olur mu? Olmuştur. Charlie Mackesy’in kitabına denk geldim yakın zamanda. “Happy”…
Kişisel gelişim notları ve söylemleri bir yana insan ne istediğini dile getirince o istek dile geliyor. Nasıl dile geliyor, nasıl? Evet dile geliyor. Şunu olmak istiyorum, bunu yapmak istiyorum, şu şu olsun istiyorum. Bunu ifade etmenin sonsuz hareketi içinizde beliriyor ve siz kendinizi orada…
İzmir’den sevgiler. En sevdiğiniz meyve hangisi? Benim çilek. Ancak bazen sadece seviyoruz değil mi? Oysa çileğe dair bir çok bilgiye bu yazıyı yazana kadar sahip değildim. Belçika’da sadece çilek için kurulmuş bir müze var. İzmir Menemen Emiralem festivaline gittiğimiz bu festivalde çileğe dair çok…
Sakarya’da tek yaşadığım bir dönem edindiğim arkadaşlarım bize misafirliğe geldi. Annem de İzmir’den gelmişti. Önce oturduk sohbet muhabbet, sonra çay ve yanında ikramlar, sonra meyve, sonra kahve ve sonra ben yatıyorum kusura bakmayın deyip odaya geçip yattım. Bir süre de bunun gerçekten olabileceğine inandım.…