Yoğun bir soru yağmuruna tutmuştu kendini o gün kadın. Üstelik bunu bilerek ve isteyerek yapmıştı. Kendi saklı kalan gücünün büyüklüğünü, bedeninin onun bu dünyadaki en önemli varlığı olduğunu tam olarak anlamaya başlamıştı. Onun canlılığının en önemli ispatıydı bedeni. Öldüğünde her ne kadar cansız olsa…
Telefonların çekmediği bir yerdesin, biliyorum. Sana okumam lazım son yazdığım şiiri. Evinin dışında biraz tepelere doğru çıkıp, sesimi duyabildiğin bir yer bulup dinlerken beni, sana okumam lazım son yazdığım şiiri. Onu, senin sessizliğinde büyütmem için. Ah! Neler anlattım, neler. Geride bıraktığım, kaybettiğim merhametim. Yolun…
Kadın o gün uzun bir yürüyüş yaptıktan sonra eve girer girmez doğru beyaz dosyasını alıp masasının başına oturdu. Yürüyüş esnasında aklına gelen çok da eski olmayan bir anısını hatırlamıştı. Şu sıralar bedeninin farklı boyutlarını, enerji alanlarını fark ettiği bir dönemin içindeydi. Hatırladığı şey de…
Kadın, birçok gece, daha önce gördüğü bir rüyanın benzerini gördüğü bir döngüye girmişti. Bunlardan birinde büyük bir partiye gidip orada bazı eski arkadaşlarıyla buluştu. Eğlenceli bir geceden sonra partiden çıktıklarında şehrin sokaklarında yalnız başına dolaştı. Sokaklar onun yaşadığı şehrin sokaklarına benzemiyor ama buraya…
Daha iyi nasıl anlayabilirdim bu dünyaya ait olduğumu? Toprağın, suyun hava ve ateşin birleşiminden oluşan bir bedenim olduğunu. Ah, benim kendimden uzak tuttuğum ağaç köklerinin beslendiği kızıl kahve toprak. Senin üzerinde en son yürüdüğüm o aydınlık kış mevsiminde, baharı yaşadığımız o garip günlerde anlamıştım…
*Şen Sevgi Erişen’in kaleme aldığı “Çok Yaklaştım Zamanın Sesine” şiirini kendi sesinden dinlemek için alttaki dosyaya tıklayabilirsiniz. Sendeki zamanın dik yokuşlarından çıkmayı denediğim O ilk gündeyim, sessizlik belki de tek korkum Has bahçedeki güllerin dikenleri yok olmuş Renklerini takip ediyorum derinliklerimde Bilinmez vakitlerin aydınlık…
Kadın, ona telefonda bedeni olduğunu söyleyen bir sesle ikinci kez konuşmuştu. Bu ses onu üçüncü defa aramayacağını söyledikten sonra konuşmayı sonlandırmışlardı. Bu demek oluyordu ki bedeniyle kendi kendine iletişim kuracaktı. Bu konuda kendine ne kadar güvenmeye çalışsa da endişeliydi. Birkaç gündür ressam arkadaşıyla da…
Kadın, telefondaki ses ona, kendi bedeninin sesi olduğunu ilk kez söylediğinde çok şaşırmış, bir süre kendine gelememişti. Ama sonra soru cevap şeklinde giden konuşma onun da ilgisini çekmişti. Şimdi merakla açtığı telefonda bir kez daha o sesi duyduğunda memnun oldu. Kendi bedeni olduğunu…
Eve doğru yürürken içinde bir heyecan, bir gençlik kıpırtısı hissetti. Adeta yeni bir eş bulmuştu kendine. Epey uzun zamandır erkek arkadaşı olmamıştı. Belki de o olmasını istememişti. Emin değildi. Telefondaki görünmez, bilinmez sesin -cinsiyeti kesin olarak anlaşılmasa da- esrarengizliği onu etkilemişti. Bir de alışık…
Sokaklarını yeni öğrendiğim bir şehirdeyim. Genellikle yakın bir zamanda gittiğim yerlerin yolunu biliyorum sanırım ama yine de her defasında da karıştırırım. Kaç defa varmak istediğim yere çok yakın olduğum halde orayı bir türlü bulamamışımdır. Etrafında dönüp durduğumu fark ettiğimde de ‘tavaf ettim’ burayı derim…